Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1354 E. 2023/1406 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1354
KARAR NO: 2023/1406
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2023
ESAS NO: 2022/2
KARAR NO: 2023/337
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:19/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:19/09/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2023 tarih ve 2022/2 Esas 2023/337 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip alacaklısı …’ün vekili marifetiyle, müvekkili … ve diğer takip borçlusu … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 880.000,00-TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının takip dayanağı olarak 11/12/2019 tanzim ve 31/12/2019 ödeme tarihli bononun gösterildiğini, müvekkili ile lehine senet düzenlenen davalı … arasında takip dosyasında belirtilen miktarda bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, takip dayanağı gösterilen bononun incelenmesinde açıkça görüleceği üzere borç miktarı kısmında, rakam ile “880.000,00-TL” ve yazı ile “sekiz yüz seksen TL” yazılı olduğunun anlaşıldığını, ancak davalı takip alacaklısı tarafından TTK hükümlerine ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olarak, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından 880.000,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, TTK’nun 676. maddesinde “Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur.” hükmünün yer aldığını, bu kanun hükmü gereğince senet metninde yer alan ve yazı ile belirtilen rakam üzerinden icra takibi yapılması gerekirken, rakamla belirtilen kısım üzerinden takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı takip alacaklısının müvekkilinden icra dosyası takip talebinde belirtilen miktarda alacaklı olmadığından dolayı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/35 D. İş sayılı dosyasından 100.000,00-TL bedel üzerinden ihtiyati haciz talep ettiğini, bu işlemin dahi müvekkilinin böyle bir borcu olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması için icra takibindeki yasaya aykırılık çok açık biçimde belirli olduğundan müvekkilden teminat aranmaksızın Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından devam eden icra takibinin ve icra dosyasından yapılacak olan gayrimenkul satış işlemlerinin ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini müvekkilinin lehine senet düzenlenen …’e, takip dosyasında belirtilen miktarda bir borcunun bulunmaması ve TTK’nun 676. maddesi gereğince senet metninde yazı ile “Sekiz yüz seksen TL” olarak belirtilen borç miktarının üzerindeki bedelden dolayı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasından borçlu olmadığının tespiti için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sayılı icra takibinin ve taşınmaz satışının, müvekkilinden teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmasına, müvekkilinin davalılara Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından, takip mesnedi olan 880,00-TL bedelli bono sebebiyle, bu miktar dışında kalan 879.120,00-TL anapara, faizi ve diğer ferileri bakımıından borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin hayatına onarılmaz zararlar veren davalıların %20’den aşağı olmamak üzere ayrı ayrı tazminata mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılara ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI … VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Müvekkillinin ailesinin 2014 tarihinde … A.Ş.’nden kredi çektiğini ve taşınmazını da ipotek ettirdiğini, 2015 tarihinde davacı Avukat …’e noterden vekâletname verdiğini ve dava dosyasında avukatlık görevi yapması için kendisinin vekil olarak tayin ettiğini, ayrıca ilgilenmesi için 35.000,00-TL dosya masrafı ve vekâlet ücreti verildiğini, davacının davayı kazandığını belirtmesi üzerine müvekkilinin söz konusu kararı görmek için ısrarcı olduğunu, bunun üzerine davacı Avukat … tarafından kendisine bankanın ipoteğin kaldırılması hakkında mahkemeye dava açıldığını ve davayı kazandıklarını belirten bir karar yolladığını ve vekalet ücreti aldığını, davacı tarafından müvekkiline Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2015/729 Esas ve 2017/115 Karar sayılı gerekçeli kararı olduğunu iddia ettiği kararın, davacının kendisinin yazmış olduğunu, davacının bu sahte kararı müvekkilinin ailesine teslim ettiğini, müvekkilinin kendisine verilen evrakın mahkeme kararı olduğunu görerek davayı kazandığını ve taşınmazın kendisinde kalacağını düşünerek ilgili ipotekli taşınmazda birçok bakım ve tadilat yaparak masraf ettiğini, davayı kazandıklarını zanneden müvekkilinin ailesinin davaya konu olan taşınmazın banka ipoteği sebebiyle banka tarafından alındığını öğrendiğini, davacının yazmış olduğu Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/394 Esas ve 2019/295 Karar sayılı tapu iptali ve tescili konulu dava dilekçesinde bu sahte kararı delil olarak mahkemeye sunacak kadar da ileri gittiğini, delilleri değerlendiren Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/394 Esas ve 2019/295 Karar numaralı gerekçeli kararında “Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin 2015/729 Esas ve 2015/155 Karar sayılı bir dosyasının bulunmadığını, ipoteğin kaldırılmasına ilişkin de açılan herhangi bir dava bulunmadığını” belirttiğini, “Davacı tarafın dilekçesinde bahsetmiş olduğu Aile Mahkemesi dosyasının esas ve karar numarası birbirini tutmadığından, Kayseri 4. Aile Mahkemesi’nin hem 2015/729 Esas ve 2016/103 Karar sayılı dosyası hem de 2016/879 Esas ve 2017/115 Karar sayılı dosyasının dosya arasına alındığını ve incelendiğini, bu dosyalarda davanın konusunun boşanma olduğunu, ipoteğin kaldırılmasına yönelik olmadığını, davacıların eşlerinin de dosyalarda taraf olmadığını, davacı tarafın başkaca dosya numarası da bildirmediği gibi Uyap üzerinden yapılan genel dava sorgulamasında davacıların eşlerinin herhangi bir davalarının da bulunmadığının görüldüğünü”, davacı tarafından kendisine verilen kararla birlikte ilgili satışı gerçekleştiren bankaya gittiğinde böyle bir kararın bulunmadığını, taşınmazın artık bankaya ait olduğunu belirtmeleri sonrasında müvekkili ve ailesinin zor durumda kaldığını, hem davacı avukata vermiş oldukları paranın hem de ilgili taşınmazın satışı nedeniyle 880.000,00-TL zarar ettiklerini, bu konuda Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı hakkında Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/95 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davacının müvekkili ve ailesinin uğramış olduğu zarara karşılık dava konusu senedi verdiğini, müvekkilinin davacıya avukatlık mesleğini yaptığını düşünerek güvendiğini, davacı tarafın kötü niyetli hareket ettiği hususunda bir duraksama olmaması gerektiğini, müvekkilini bu denli zarara uğratmak isteyen davacının müvekkilinin alacağının tahsil edilmesini engellemek için üzerine kayıtlı tek taşınmazı icra takibinden hemen önce satmak istediğini, ancak müvekkili tarafından ihtiyati haciz alındığı için taşınmazın üzerine haciz konulduğunu, akabinde dava konusu senette karşı davacı tarafça imzaya itiraz (Kayseri 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/56 Esas ve 2020/110 Karar sayılı dava dosyası) ve kıymet takdirine itiraz (Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/259 Esas ve 2021/76 Karar sayılı dava dosyası) davaları açılmış olup, tüm davaların davacının aleyhine sonuçlandığını, davacı tarafın dava dilekçesinde 100.000,00-TL üzerinden ihtiyati haciz talep edilmesinin kendi iddialarına delil olarak sunmaya çalışmışsa da başarılı olmalarının mümkün bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle yapıldığını ve teminat yatırılması hususunda imkanlar çerçevesinde talepte bulunulduğunu, davacı tarafın müvekkili ve ailesine karşı bu eylemleri ile zarar vermeye çalıştığını belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli hareket etmesinden dolayı davacı aleyhine müvekkili lehine dava konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Somut olayda, davalı … vekili %20’den az olmamak üzere tazminat talep ettiği, mahkememizce icra takibinin durdurulması yönünde verilmiş bir ihtiyati tedbir kararının olmadığından icra takibinin durdurulmadığı, bu nedenle davacı yönünden takip işlemlerine devam edilmesini engelleyici bir durum olmadığı, mahkememizce her ne kadar icra veznesine girecek paranın davalı alacaklıya ödenmesini engeller nitelikte teminat karşılığında bir ihtiyati tedbir kararı verilmişse de davacı tarafından teminat yatırılmadığı için bu tedbir kararın hiç infaz edilmediği, dolayısıyla ihtiyati tedbir nedeniyle davalı alacaklının alacağına geç kavuşmasının söz konusu olmadığı anlaşıldığından, İİK’nın 72/4. maddesi gereğince bu davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. 1-Davanın REDDİNE,2-Koşulları bulunmadığından davalı tarafın İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere tazminat isteminin reddine…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Mahkeme kararındaki takibe dayanak bononun bedel hanesinde rakamla ve yazıyla yazılan bedel konusunda oluşturulan farklılık dikkate alınarak sırf şekli açıdan uyuşmazlığın ele alınması, TTK nun 676. Maddesine göre yazı ile gösterilen bedel üstün tutulması adalete aykırı olacağı gibi hayatın olağan akışına (genel hayat tecrübelerine) aykırıdır. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır. Şeklinde gerekçesinin yerinde olmadığını, kanun hükmünün çok açık olup bir çok YHGK ve Yargıtay daire kararları gereğince, senet metninde yer alan ve yazı ile belirtilen rakam üzerinden icra takibi yapılması gerekirken rakamla belirtilen kısım üzerinden takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, emsal alınan kararın gerekçesi olarak YTL den TL ye geçiş döneminde oluşan kavram kargaşasının yaşandığı dönem olması ve miktar itibariyle yüksek bedellerin banka aracılığıyla el değiştirmesi gerektiği husuna değindiklerini, somut olayda da dava konusu senedin tanzim tarihiyle 880.000,00 TL bedelin mevzuat gereği banka aracılığıyla el değiştirmesinin gerekeceğini, tanzim tarihi itibariyle …’ün müvekkiline nakit olarak 880.000,00 TL borç verecek ekonomik gücünün bulunmadığının dosya kapsamında sabit olduğunu, eldeki davada müvekkilinden alacaklı olduğunu ya da müvekkilinin kötü niyetli olduğunu ispatlaması gerekenin davalı … olduğunu, ancak davalı …’ın ise dava aşamalarında hiç bir beyanda bulunmadığını, cevap dilekçesi dahil hiç bir dilekçe sunmadığını, hiç bir delili ileri sürmediğini, duruşmalara katılmadığını, sadece Kayseri 6. Ağır Ceza Mahkemesinde ve icra dosyasında alacaklısının vekili olan avukatı huzurunda ifade verdiğini, orada da müvekkilinden 35.000 TL alacaklı olduğunu beyan ettiğini, bu beyanın taraflarınca hiç bir şekilde kabul edilmediğini, davalı tarafın mahkemeyi HMK 188. Maddesi gereğince tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Bağlamakta olduğunu çekişmeli olmaktan çıktığını, yerel mahkeme tarafından gerekçe de dikkate alınmadığını, bu yönüyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemenin huzurdaki davada TTK nın 676. Maddesi gereğince açılmış menfi tespit davası olduğunu, davaya ve icra takibine konu bononun keşidecisinin müvekkili …, lehtarının ise …, ciro yoluyla devralan hamilin ise … olduğunu, davaya konu bono için icra takibinin davalı … vekilleri aracılığıyla başlatıldığını, bu icra takibinde …, davacı müvekkili … ile birlikte borçlu olduğunu, dava konusu olayda … ve …’ın kötü niyetli olarak birlikte hareket ettiklerini, davalı … adına sayın mahkemeye sunulan dilekçelerde …’a dair beyanların, delillerin ya da defilerin … adınaymış gibi sunulmasının da ortadaki kötü niyeti gösterdiğini, … ile müvekkili arasında herhangi bir hukuki ya da fiili bağ bulunmadığını, davalı vekilinin 13/06/2022 tarihli duruşmasında davacı asil müvekkilinin avukatı idi, 888,00 TL için senet düzenlenmez, müvekkilimiz kötü niyetle zarara uğratılması söz konusudur, sadece senet metnine bakmak aşırı şekilcilik olur, tanıklarımız dinlensin şeklinde beyanda bulunduğunu, davanın mahiyeti gereği yerel mahkeme dosyasındaki tanık dinlenmesine muvaffakatlerının olmadığını, tanık olarak dinlenen davalı …’ın kardeşlerinin ve babasının çelişkili beyanlarının kabul edilmediğini, müvekkili tarafından tanıklar hakkında gerekli şikayetlerin yapıldığını, hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkeme dosyasına celbedilen tapu kaydının incelenmesinde de görüleceği üzere, taşınmazın 1/2 sinin …ve 1/2 sinin de … adına kayıtlı iken, …’ün tapu kaydı üzerindeki ipotek dışında 7 adet haciz bulunduğunun açık olduğunu, mahkemece re’sen dikkate alınacak hususlar dikkate alınarak TTK 676. Maddesinde poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur hükmünün göz ardı edilmek suretiyle bu durumun maddi hata ve aşırı şekilcilik olarak nitelendirilmesi ve hukuki yönden ağır hak kaybına yol açacağından bahisle subjektif ve farazi gerekçenin öne sürülemeyeceğini, müvekkili ile diğer davalı … arasında hukuki ya da fiili bir ilişki olduğunun ispatlanamamış olduğundan, müvekkilinin davalı …’a 880.000,00 TL borcunun bulunduğunun ispatlanamadığını, davalarının kabulüne karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmiş olduğundan istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının istinaf sebepleri doğrultusunda kaldırılmasını, dosyanın yeniden incelenmek üzere mahkemesine iadesine, yerel mahkeme kararının istinaf sebepleri doğrultusunda kaldırılmasıyla davalarının kabulünü, müvekkilinin davalılara Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından, takip mesnedi 880,00 TL bedelli bono sebebiyle, bu miktar dışında kalan 879.120,00 TL ana para faizi ve diğer ferileri bakımından borçlu olmadığının tespitini, kötü niyetle hareket ederek müvekkilinin hayatına onarılmaz zararlar veren davalıların %20 den aşağı olmamak üzere ayrı ayrı tazminata mahkum edilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalılara ayrı ayrı yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin istinaf ve istinafa cevap dilekçesinden özetle; davacı tarafça sunulan istinaf itirazlarının incelenebilmesi için eksik harcın tamamlanmasının gerektiğini, davacı tarafın Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu edilen senette bedel konusunda yazı ve rakam arasında uyuşmazlık olduğunu, yazılı olan bedelin kabul edilmesi gerektiğinden bahisle menfi tespit davasının ikame edildiğini, müvekkilinin yakın akrabası olan …’ün başka bir işletmeye kefil olduğunu, fırın cinsindeki iş yerini o borca karşılık ipotek verdiğini, … market adı altındaki işletmenin borcunu ödemeyince fırının icradan satılmasının söz konusu olduğunu, davacı tarafın ise kendisine ipotek tesis edilen kişilerin eşlerinin vekaletname vermesi durumunda ipoteği fek ettireceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerine davacıya ipoteğin fekki davası açılması için …ve … tarafından vekaletname verildiğini, toplam da 35.000,00 TL den ödeme yapıldığını, davacının diğer davalı ve ailesinin uğramış olduğu zarara karşılık dava konusu senedi verdiğini, davacının eskiden avukat olduğunu, hukuki bilgisi karşısında diğer davalı ve ailesini mağdur ettiğini, yerel mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun esastan reddini, taraflarınca yapılan istinaf başvurularının kabulü ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, menfi tespit isteminde ilişkindir.Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Somut olayda her ne kadar takip dayanağı senedin (bononun) rakam ile yazılan bedel kısmı ile yazı ile yazılan bedel kısmı arasında farklılık bulunuyor ve bu nedenle de TTK.’nun 778. maddesinde poliçe hükümlerine atıf yapıldığından yine aynı yasanın 676. maddesinde de bedelin hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulacağı düzenlenmiş ise de dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dava ve takip konusu senede sonradan rakam eklendiği ve bu suretle senette tahrifat yapıldığına yönelik davacı yanın herhangi bir beyan ve iddiasının bulunmaması, davalı yanın şikayeti dolayısıyla davacının ceza yargılaması soncunda görevi kötüye kullanma fiilini işlediğinin sabit olması, bononun tanzim tarihine göre davacı vekil ile davalı taraf müvekkil arasında bonoda yazı ile yazılan ve düşük sayılan meblağda bir borç ilişkisinin varlığının hayatın olağan akışına aykırı oluşu birlikte değerlendirildiğinde anılan maddenin işbu davada uygulama yeri bulunmadığı, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemenin kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca davacının istinaf dilekçesinde/talebinde açıkça yemin deliline ilişkin istinaf sebebine de dayanmadığı, HMK 355. md. uyarınca bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesinde istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapabileceği, bu durumun ( yemin delilinin gerekçede değerlendirilmemesi hususunun ) HMK 355 . Md. Kapsamında kamu düzenine ilişkin aykırılık hallerinden de olmadığı/sayılamayacağı görülmekle, davacı yanın istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2023 tarih ve 2022/2 Esas 2023/337 Karar sayılı ilamına karşı davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19/09/2023