Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1285 E. 2023/1324 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1285
KARAR NO: 2023/1324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2023
ESAS NO: 2023/343
KARAR NO: 2023/375
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/09/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2023 tarih ve 2023/343 Esas – 2023/375 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sahibi bulunduğu … Bölgesi … Cad. No: … Melikgazi/Kayseri adresinde bulunan fabrika binası (Hangar) ile idari binadan oluşan taşınmazı 01.10.2014 tarihinde davalıya kiraladıklarını, davalının 2015 tarihinden beri bahse konu taşınmazda kiracı olduğunu, müvekkilinin sahibi bulunduğu ve davalının kiracısı olduğu taşınmazda 16.12.2020 tarihinde büyük çapta yangın meydana geldiğini, meydana gelen yangın neticesinde taşınmazın kullanılamayacak derecede yanmış ve hasara uğramış olduğunu, taşınmazın ve idari binanın ana yapılara ile birlikte yapılar içinde bulunan çeşitli malzemelerin zarar gördüğünü ve kullanılmaz hale geldiğini, yapılan soğutma çalışmaları neticesinde hangarda bulunan 95 Paket DKP borunun da ıslatılmak suretiyle kullanılamaz hale geldiğini, Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/54 D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırdıklarını, tespit dosyasında verilen bilirkişi raporuna göre yangının kiracının kusurundan kaynaklandığının belirtildiği, ayrıca müvekkili tarafından harici olarak uzman bilirkişiden rapor aldırıldığını, alınan bu harici bilirkişi raporuna göre de yangının kiracı kusurundan kaynaklandığının tespit edildiğini, bu sebeple davalı tarafından tazmini gereken zarara uğratıldıklarını, İİK 257-269 da belirtilen hükümler gözetilerek müvekkilinin alacağı olan 920.130,00 TL * 418 KDV (165.623,40 TL ) olmak üzere toplamda 1.085,753,40 TL” yi karşılayacak miktarda, davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki doğmuş ve doğacak hak ve alacakları ile mevduatlarının üzerine ihtiyati haciz konulmasını, davalının kusuru sonucunda müvekkile ait taşınmazın ve içerisinde bulunan demirbaş ve taşınırların yanarak hasatlanması sonucunda müvekkilin uğramış olduğu zarar miktarı olan KDV dahil 1.085,753,40 TL” nin yangın tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan almarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…mahkememizin 14/04/2023 tarihli tensip zaptının 1 nolu ara kararı gereği davacı vekiline 6325 sayılı yasanın 7155 sayılı kanun ile değişik 18/a-2 maddesi gereğince, arabuluculuk evrakını sunması için davacı vekiline meşruatlı tebligat çıkarılmış olup, davacı vekilince 26/04/2023 tarihli beyan dilekçesinde 26/04/2023 tarihinde ticari dava şartı olan arabuluculuk başvurusunun yapıldığını bildirdiği anlaşılmıştır. Dava öncesi arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartı sonradan tamamlanamayan dava şartı olduğundan, işbu davanın görevsizlik kararı sonrası mahkememize 13/04/2023 tarihinde tevzi edildiği, arabuluculuk başvurusunun ise 26/04/2023 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla davanın mahkememizde esas aldığı tarih itibarıyla arabuluculuk aşamasını tamamlamadığı anlaşıldığından 6102 sayılı TTK’nun 5/A. maddesi ile 6325 sayılı kanunun 18/a maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş” gerekçesiyle Arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açıldığının anlaşılması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nun 5/A. maddesi ile 6325 sayılı kanunun 18/A. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilleri istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararın gerekçesi olarak “7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesindeki; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklindeki düzenleme ile kanunun yürülüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden sonra açılacak konusu alacak ve tazminat olan ticari davalarda arabuluculuk müessesesi getirilmiş ve arabuluculuk için başvurunun bir dava şartı olduğunu benimsenmiştir.” şeklinde hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme tarafından 14.04.2023 tarihli tensip zaptının 1 nolu ara kararı gereğince arabuluculuk evrakı sunmak için davetiye çıkarıldığını, ilgili zaptın tebliğinin ardından arabuluculuk başvurusu yapıldığını, 26.04.2023 tarihli dilekçe ile ticari dava şartı arabuluculuk başvurusunun yapıldığı yerel mahkeme dosyasına bildirildiğini, 12.05.2023 tarihinde de dava şartı arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını, bu görüşmeler anlaşamama ile sonuçlandığını, işbu dava daha öncesinde 17.02.2021 tarihinde Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/100 E. Numarası ile tarafımızca ikame edildiğini, bilindiği üzere bu davalarda da arabuluculuk dava şartı olmadığını, daha sonrasında mahkeme tarafından dosya 2021/100 esas sayılı dosyasından tefrik edilerek aynı mahkemede 2022/163 E. numarasını aldığını, devamında da Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek dosyada görevli mahkemenin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu tespit edildiğini, dosya görevli Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğini, sonrasında da Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından hukuka aykırı biçimde arabulucuya başvurulmadan davanın açılması gerekçe gösterilerek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, işbu karar hukuka aykırı konumda olduğunu, her ne kadar yerel mahkeme kararında arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartının sonradan tamamlanamayan dava şartı olduğunu, davanın görevsizlik kararı gereği 13.04.2023 tarihinde yerel mahkemeye tevzi edildiği arabuluculuk başvurusunun ise 26.04.2023 tarihinde yapıldığı belirtildiğini, görevsizlik kararı üzerine dosyanın ticari nitelik kazanmasının ardından ise yerel mahkemenin ihtaratından hemen sonra arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk görüşmeleri sonuçlandırıldığını, yerel mahkemece her ne kadar arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartı sonradan tamamlanamayan dava şartı olarak nitelendirilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ise de bu karar yanlış hukuki değerlendirme neticesinde verilmiş olup yüksek mahkeme kararlarına da aykırılık teşkil ettiğini, Yargıtay görevli mahkeme olan Ticaret Mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işlemi tamamlandığı takdirde esasa girilerek karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğunu, görevli Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu usulden red kararı hem hukuka hem de emsal içtihatlara aykırı konumda olduğunu, yerel mahkeme kararında “Alınması gerekli 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının dava başında yatırılan 18.541,96-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 18.362,06‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,” yönünde karar verildiğini, bu karar da yanlış hukuki değerlendirme neticesinde verildiğini, ardından da dosyada kira alacağına ilişkin talepler yönünden görevli mahkememinin Kayseri Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğunu tespit edildiğini, hangardaki borularda oluşan hasarın tazmini talebinin ise dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiğini, Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2022/163 E. numarasını aldığını, bu mahkeme tarafından da görevsizlik kararı verilerek görevli mahkemenin Kayseri Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun tespit edildiğini, ikame edilen davanın tefrik edildiğini, kira alacağına ilişkin talepler yönünden görevli olan Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2023/668 E. Sayılı dosya ile yargılama halen devam ettiğini, dava açmadan önce yatırılan harcın tamamının iadesine karar verilmesi kira alacağına ilişkin taleplere konu alan Sulh Hukuk Mahkemesindeki dosyada eksik harç bulunmasına sebebiyet vereceğini, yerel mahkemenin bu kararı da tıpkı usulden red kararı gibi hukuka aykırı olduğunu, istinaf incelemesi neticesinde bozulması gerektiğini, arz ve izah edilen ve mahkemece re’sen nazara alınacak her türlü hukuki sebeple yerel mahkemenin haksız ve mesnetsiz ilamının istinaf incelemesi neticesinde bozularak kaldırılmasını, her türlü yargılama gideri ile birlikte vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle;yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacının davası usulden reddedildiğini, yerel mahkeme kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını,davacı vekilinin istinaf dilekçesindeki tüm iddia ve taleplerinin reddi elzem olduğunu, nitekim davacı taraf arabuluculuk anlaşmama son tutanağını asliye ticaret mahkemesinde esas numarası aldıktan sonra sunulduğunu, arabuluculuk kurumu, sonradan tamamlanamayan dava şartı olduğunu, mahkeme de bu şekilde değerlendirmeye alındığını, davacının davasının usulden reddine karar verildiğini, her ne kadar davacı vekili yerel mahkemenin 28.04.2023 tarihli kararının (2) numaralı bendinin de düzeltilmesini talep etmiş ise de; bu talebi de yerinde olmadığını, zira dava usulden reddedildiğini, mahsup işlemi yapıldıktan sonra yargılama giderlerine hükmedildiğini, yerel mahkeme kararının yerinde ve hukuka uygun olmasından dolayı davacının tüm istinaf gerekçelerinin reddinin elzem olduğunu, işbu dilekçenin davacının istinaf başvurusuna cevap verme zaruriyetinin hasıl olduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın yerinde ve hukuka uygun olması nedeniyle davacının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddini, yerel mahkemenin vermiş olduğu usulden red kararının aynen onanmasını, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, tazminat talebine ilişkindir.07/06/2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir.Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.Somut olayda; davacı vekili tarafından 17/02/2021 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, 26/04/2023 tarihinde arabulucuya başvurulmuş ve tarafların anlaşmadığına dair 12/05/2023 tarihinde tutanak düzenlenmiştir. Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/163 esas sayılı dosyasında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 12/10/2022 tarihinde kesinleşmiştir. Görevli Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dosyanın 13.04.2023 tarihinde tevzi edildiği, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/343 esas sayısını aldığı, dosyada 14/04/2023 tarihli ara karar ile arabuluculuk tutanağının sunulması davacıdan istenmiş, tensip tutunağı düzenlenmemiş, ardından dosya üzerinden karar tesis edilmiştir. Eldeki dosyada istisnai olarak bu eksikliğin görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, tekrar davacıdan 6325 sayılı Kanunun gereklerini yerine getirmesini istemek Kanunun uygulanmasındaki amacına da uygun düşmeyeceğinden, yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.(Benzer olayda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/573 Esas 2022/7275 Karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/3187 Esas 2021/762 Karar)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nın 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.4,6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a4,.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.4,6 md. gereğince, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 28/04/2023 tarih ve 2023/343 Esas – 2023/375 sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.4,6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.07/09/2023