Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1281 E. 2023/1349 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1281
KARAR NO: 2023/1349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2022
ESAS NO: 2019/578
KARAR NO: 2022/394
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:13/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:13/09/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2022 tarih ve 2019/578 Esas 2022/394 Karar sayılı ilamına karşı davalı … A.ş ve davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; 17.10.2018 günü saat 03.00 sıralarında Samsun/Bafra’dan Şanlıurfa istikametine yol çıkan Davalı … firmasına ait Otobüsün, … Mahallesi mevkiine geldiğinde kaza meydana geldiğini, Yağan yağmurun da etkisiyle gitmekte iken otobüsün kontrolünü kaybeden davalı … kazaya sebebiyet verdiğini, Otobüs karşı şeride girerek yan yatmış ve bu feci kazada çok sayıda kişi hayatını kaybettiğini, Müvekkilleri … ve … da araç içerisinde yolcu olarak seyahat halinde iken bu kaza nedeniyle yaralandığını ve sakat kaldığını, davalı …’in asli kusurlu olduğunu, müvekkilerinin psikolojik rahatsızları ve beden gücü kaybının olduğunu ve kaza sebebiyle o günden beri çalışamamasından dolayı geçici iş kaybının olması nedeniyle … için Maddi tazminat olarak Şimdilik Kısmen 2.000,00-TL’nin, Müvekkilin kalıcı iş gücü kaybı nedeniyle hesaplandığında artırılmak üzere 2.000,00-TL’nin, Manevi tazminat olarak 80.000,00-TL’nin, … için kaza sebebiyle çalışamamasından dolayı geçici iş kaybı nedeniyle Maddi tazminat olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.000,00-TL, kalıcı iş gücü kaybı nedeniyle hesaplandığında artırılmak üzere 2.000,00-TL’nin, Manevi tazminat olarak 60.000.00-TL’nin, her bir alacak kalemi için Muacceliyetinden itibaren en yüksek faizle birlikte, Manevi tazminat açısından Sadece … A Ş. ve … aleyhine Maddi tazminat açısından tüm davaların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacıların manevi tazminat talebinde, davacıların duyduğu acının karşılığının para olarak verilmesi olanaksızdır.Bu nedenle manevi tazminatın amacı davacıların duyduğu acıyı dindirmek ve içine düştüğü ruhsal sıkıntıyı gidermek, davacıların zedelenmiş olan yaşama sevincini tazelemek, bunu yaparken felaketi özlenir kılmamak, davalıları ekonomik bir yıkıma sürüklemeksizin daha dikkatli ve özenli olmaya sevketmek olmalıdır.Manevi tazminatın miktarının tayininde tarafların sosyal ve ekonomik koşulları değerlendirilmeli, davalıların da acz içine düşmesi engellenmelidir.Manevi tazminat yönünden mahkememizce yapılan araştırma sonucu tespit edilen tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği 2018 yılında paranın alım gücü, davalı sürücünün kazaya %100 kusurlu olarak sebebiyet vermiş olması,davacı …’ta kaza sonrasında 3 ay süreyle geçici iş göremezlik durumunun meydana gelmiş olması,davacı …’un ise her ne kadar Mahkememizce maluliyet raporu aldırılamamış ise de ceza dosyasından kaza sonrasında yaralandığının anlaşıldığı gözetilerek davacıların manevi tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar davacı …’un maddi tazminat talebinin Reddine, davacı …’un kalıcı iş göremezliğe ilişkin tazminat telebinin Reddine,Davacı …’un geçici iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinin davalı … Sigorta Şirketi yönünden Reddine…” dair hüküm kurulmuştur.İşbu karara karşı davacı ve davalı … A.ş vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … A.ş vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinden özetle; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/578 Esas, 2022/394 Karar sayılı ve 20.05.2022 tarihli ilamı ile ” Davacı …’un maddi tazminat talebinin Reddine, Davacı …’un kalıcı iş göremezliğe ilişkin tazminat telebinin Reddine,Davacı …’un geçici iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinin davalı … Sigorta Şirketi yönünden Reddine, davacı …’un geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat talebinin diğer davalılar yönünden kabulü ile; 5.047,32 TL tazminatın davalı … A.Ş’den temerrüt tarihi olan 19/04/2019 tarihinden, diğer davalılar … A.Ş ile …’den kaza tarihi olan 17/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; davacı … için 6.000,00-TL, davacı … için 6.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … A.Ş ile …’den kaza tarihi olan 17/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” şeklinde karar verildiğini, yerel mahkeme tarafından verilen kararın fahiş ve hukuka aykırı olduğunun düşünüldüğün işbu kararı istinaf ettiklerini, husumet itirazların yerel mahkeme tarafından hatalı olarak değerlendirildiğinden, verilen hükümün hukuka aykırı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca, araç sahibi veya araç mülkiyetini muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen kişi ya da uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde aracın kiracısı, ariyet veya rehin alan kişi ‘işleten’ olarak kabul edildiğini, Müvekkil şirket ise; kazaya karışan …plakalı otobüsün maliki olmadığı gibi, otobüs sürücüsü …’in işvereni de olmadığını, davanın müvekkil şirket yerine, …plakalı otobüsün maliki olan … Ltd. Şti. ve sürücü …’e yöneltilmesinin gerektiğini, işleten ve işveren sıfatını haiz olmayan müvekkil şirket bakımından işbu davanın reddi gerekirken, hükmedilen tazminat tutarlarından müvekkil şirketin de sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/2854 Esas, 2022/522 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiğini, bu nedenle müvekkil şirket yönünden işbu davanın reddi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirkete atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından bu husus göz önünde bulundurulmaksızın verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, 17.10.2018 tarihinde saat 02:30 sıralarında …’in sevk ve idaresindeki …plakalı otobüsün, Kayseri İli istikametinden Göksun İlçesi istikametine seyir halinde iken 20. Kilometreye … Mahallesi havanın toz bulutlu olması yağmur yağışının hafif şekilde yeni başlaması ve zeminin kaygan olmasından dolayı aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip aracın ön kısımlarıyla orta refüje girdiğini, daha sonra aracını toparlamak için yol içerisinde zik zak yaparak gidişe göre karşı yöne ve orta refüje sol yan kısımlarına devrilmesi sonucunda tek taraflı, ölümlü yaralanmalı tek taraflı trafik kazasının meydana geldiğini, dava konusu kazanın oluşumuna yol durumu ve hava koşullarının elverişsizliği etken olduğundan, işbu kazanın meydana gelmesinde sürücü …’in ve dolayısıyla müvekkil şirketin hiçbir kusuru bulunmadığını, bu nedenle 17.10.2018 tarihli kaza tespit tutanağında kazanın oluşumunda …plakalı araç sürücüsü …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52 /1-B maddesini (Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak) ihlal ettiğini belirten tespitler tarafça kabul edilmediğini, re’sen dikkate alınacak sair mevzuat ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “mücbir sebeplerin varlığı halinde işletenin sorumluluğunun bulunmadığı” hususunu düzenleyen 86. maddesi hükmü uyarınca işbu davanın reddi gerektiğini, yerel mahkeme Göksun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1303 Sor. sayılı dosyasının ve bu dosya ve belge içerikleri ile hükmünü oluşturduğunu, İşbu durumun tarafça kabulünün mümkün olmadığını, zira, işbu belgeler müvekkil şirkete tebliğ edilmediği gibi, müvekkil şirket işbu soruşturmaya taraf olmamakla birlikte, soruşturma dosyası kapsamında düzenlenen hiçbir belge de tarafımıza ulaşılmadığını, soruşturma kapsamında düzenlenen bilirkişi raporlarını ve dosyada müvekkil şirket aleyhine olabilecek sair hususları kabul etmemekle, yerel mahkemenin hükmünü işbu soruşturma dosyasına göre kurması hukuka açık aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu kazanın gerçekleştiği sırada davacıların emniyet kemerinin takılı olmadığının sabit olduğunu, ancak buna rağmen yerel mahkeme tarafından davacılar lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilirken söz konusu durum göz önüne alınmadığını, işbu karar bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, kaza kapsamında düzenlenen, kaza tespit tutanağında davacıların kaza gerçekleştiği anda emniyet kemeri bağlamadığı tespit edildiğini, davacıların emniyet kemerini bağlamaması ile meydana gelen netice arasında illiyet bağı bulunduğundan, meydana gelen netice bakımından kusuru bulunduğunu, konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ‘nun E. 2011/4-824 – K. 2012/134 14.03.2012 karar tarihli kararına uyarınca davacıların kaza esnasında emniyet kemerini takmaması ile meydana gelen sonuç arasında illiyet bağı bulunduğundan, meydana gelen sonuç bakımından davacıların da kusurunun bulunduğunun aşikar olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/5246 E.-2016/2061 K. ve 22.02.2016 tarihli kararı, belirtilen nedenlerle davacıların taleplerini kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla- sayın mahkemece davacılar lehine belirlenecek tazminat üzerinden davacanın kusuru oranında indirim yapılması gerekmekte iken, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaması usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarları fahiş olup, işbu hükmedilen tazminatlara itiraz ettiğini, yerel mahkeme tarafından davacı … için 6.000,00-TL ve yine davacı … için 6.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmişse de, işbu karar hukuka aykırı olması sebebiyle kararı istinaf etmemiz gereğinin hasıl olduğunu, … tarafından kaleme alınan Ölüm ve Cismani Zararlarda Manevi Tazminat isimli kitapta bu konuya ilişkin şu açıklamalar yer almaktadır, ancak işbu davanın bir zenginleşme aracı olarak görülmesi ve toplamda 140.000,00-tl manevi tazminat isteminde bulunulması iyi niyetten uzak bir tutum olduğunu, bu istem doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarı da hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından fahiş miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin haksız olduğunu, nitekim, işbu manevi tazminat müvekkil şirket tarafından – kusuru bulunduğu tespit edilebilecek üçüncü kişilere ve otobüs sürücüsü davalı …’e rücu imkanı söz konusu olabileceğini, bu nedenle rücu edilebilecek kişilerin de ekonomik durumu mahkemece araştırılacağını, bu kişilerin mahvına sebebiyet verecek miktarda bir tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, Tehir-i icra talebimizin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/578 Esas – 2022/394 Karar sayılı ve 20.05.2022 tarihli kararının ortadan kaldırılmasını, neticede davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinden özetle; … kafasında iz kalacak şekilde yaralandığı halde maddi kaybı yok denilerek belirleme yapılması hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Raporunda kazazede müvekkilin geçirdiği kaza sonrasında kaza ile illiyet bağı kurulabilen her hangi bir patoloji/fonksiyon kaybı tespit edilemediği belirtildiğini, öncelikle yaşanan kaza sonrası talep edilecek tazminatın, Yargıtay içtihatlarında da sabit olduğu üzere tazminatı etkileyecek bütün özel ve genel şartlar değerlendirilerek tespiti gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan zararların tazmini gerektiği Borçlar Kanunu’nda ve sair mevzuatta hükme bağlanmış olup, doğacak zararın yalnızca özürlülük hali ile sınırlı olarak verilemeyeceğinin aşikar olduğunu, bu sebeple Adli Tıp raporunda dayanak mevzuat olarak gösterilen “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” in müvekkilin kanundan doğan haklarına halel getirmemesi gerekir. İlgili yönetmeliğe dayanarak yapılan maluliyet tespitinin, müvekkilin kanundan doğan tazminat haklarını ihlal edecek şekilde geniş yorumlanması hakkaniyete aykırı olacağını, müvekkilin 3 ay boyunca göremezlik halinde olduğu raporda da sabit olsa da, müvekkilin kaza sonrası yaşadığını, halen devam eden psikolojik sıkıntılarından bahsedilmediğini, müvekkilin kafasına 14 adet dikiş atıldığını, kafasının büyük bir kısmında kalıcı izler meydana geldiğini, müvekkil ve eşi kaza sebebiyle yaralandığını, müvekkilin eşinin kaburgası kırıldığını, el ve ayaklarında kırıklar meydana geldiğini, yaşanan kaza sebebiyle müvekkilin psikolojik olarak zarar gördüğü muhakkak olduğunu, raporda müvekkil hakkında yumuşak doku yaralanması ve uyum bozukluğu meydana geldiği belirtildiğini, bu rahatsızlıkların kronik olduğu hususu irdelenmediğini, müvekkilin kaza sonrası normal hayata dönme sürecinde yaşadığı maddi ve manevi zorluklar, sancılı iyileşme süreci, eşinin de aynı kazada hayati tehlike geçirmesi, işten ayrılması ve topluma yeniden adapte olma süreci de değerlendirilerek, müvekkilin uğramış olduğu zararı tazmin sadedinde bir nebze de olsa acısını dindirecek hakkaniyete uygun bir tazminata mahkemenizce hükmedilmesi gerektiğini, gerek … gerekse de … açısından belirlenen manevi tazminat miktarları çok düşük olduğunu, hükmolunan miktarlar müvekkillerin profesyonel hizmet veren bir firmada yaşadıkları basit hatalardan kaynaklı kaza düşünüldüğünde pek az olduğundan kabul etmemiz mümkün olmadığını, davalı … A.Ş. tarafından verilen istinaf dilekçesinde bahse konu hususları kabul etmediklerini, … için verilen beden fonksiyon kaybı olmadığına dair raporu kabul etmediğini, … yönünden psikolojisinin bozulmasına dayalı raporun dikkate alınmamış olması, her iki müvekkil yönünden hükmolunan tazminatın, profesyonel bir hizmet aldıkları sırada gerçekleşen kaza olması, davalıların ekonomik durumunun pek ziyade yüksek olması hususları birlikte değerlendirildiğinde düşük kalacağı bu nedenle bu manevi tazminatın düşük olduğunu, kararın anılan hususlar dikkate alınarak kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf cevap dilekçesinden özetle; manevi tazminatın amacı zararın tazmini olmayıp, kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilmenin bir nebze olsun manevi yönden tatminini sağlamak olduğundan yerel mahkeme tarafından fahiş miktarda manevi tazminata hükmedilmesi haksız olduğunu, nitekim, işbu manevi tazminat müvekkil şirket tarafından – kusuru bulunduğu tespit edilebilecek üçüncü kişilere ve otobüs sürücüsü davalı …’e rücu imkanı söz konusu olabileceğini, bu nedenle rücu edilebilecek kişilerin de ekonomik durumu mahkemece araştırılacak olup, bu kişilerin mahvına sebebiyet verecek miktarda bir tazminata hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, davacılar tarafından istinaf dilekçesinin reddi ile yerel mahkeme kararının 21.07.2022 tarihli istinaf dilekçesinde belirtilen hususlar doğrultusunda kaldırılmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf cevap dilekçesinden özetle; Davalı vekili özetle; eksik inceleme yapılarak ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın kaldırılması gerektiğini iddia ettiğini, kaza tarihi olan 17.10.2018 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli özürlülük ölçütü ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik kapsamında maluliyet durumu sağlık kurulu raporunca %0 olarak hesaplanmış olup kanaat edilen raporun yerinde olduğunu, yerel mahkemenin vermiş olduğu karar yerinde olmakla birlikte başvuran tarafın mesnetsiz iddialarına karşın cevap verme zarureti hasıl olduğunu, Kayseri 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/578 E. – 2022/394 k. sayılı ilamının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunarak istinaf talebinin reddini, istinaf vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, temyiz başvuru haklarının saklı tutulmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, tek taraflı trafik kazasında yolcu konumunda bulunan davacıların yaralanmasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, davacıların iddialarına ve davalıların savunmalarına, mahkemece hükme esas alınan davacı …’un kazadaki yaralanmasına ilişkin 05/03/2021 tarihli Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen maluliyet raporundaki ve 07/12/2021 havale tarihli aktüer bilirkişi raporundaki hesaplamalar ile bu raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere, söz konusu raporların ayrıntılı, bilimsel, taraf ve kanun yolu denetimine elverişli, somut olayın özelliklerine uygun nitelikte olmasına, davaya konu olayda davacının yolcu olarak bulunduğu otobüsünün bir teşebbüsün (davalı … A.Ş.) ticari ünvanı altında işletiliyor olmasına, dava dilekçesinde davalıların müteselsilen sorumlu tutulmalarının talep edilmiş olmasına, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi durumlar dikkate alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarıın makul seviyede takdir olunmasına, ilk derece mahkemesinin raporları/ delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ilk derece mahkemesince yazılı şekilde kabul karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı … A.Ş. ile davacılar vekilince yapılan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı istinaf eden taraf vekillerince yapılan istinaf itirazlarının ayrı ayrı reddi gerektiği değerlendirilmiş ve HMK 353/1-b-1 md uyarınca istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/05/2022 tarih ve 2019/578 Esas 2022/394 Karar sayılı ilamına karşı yaptığı istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacıdan alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı … A.Ş.’nden alınması gerekli (344,78+819,72= )1164,5 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 210,40 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 954,1TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden işbu davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 13/09/2023