Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1255 E. 2023/1317 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1255
KARAR NO: 2023/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2023
ESAS NO: 2021/879
KARAR NO : 2023/181
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 07/09/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/03/2023 tarih ve 2021/879 E – 2023/181 K kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarihli ve 24 sayılı, kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, alınan kayyım onaylı yönetim kurulu kararı doğrultusunda borçlarını vadesi gelmesine rağmen ödemeyen kooperatif ortakları aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine işbu davanın açıldığını beyanla davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …, … ve … Esas sayılı takip dosyalarına davalının vaki itirazın iptali ile icra takiplerin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı kooperatifteki üyeliğinin sonlanması, karşılıklı ibralaşma ve davacı kooperatifin mahkeme önündeki ikrarı ile sabit olup davacı kooperatifin müvekkilinin halen kooperatifin üyesi olduğu iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı kooperatifçe dava dilekçesinde müvekkilinin halen kooperatifin üyesi olduğu, müvekkiline devredilen tapu hakkında daha önce kesin maliyet hesabı çıkarılmadığını, müvekkilinin kesin maliyet bedeli ödemeksizin tapuyu devraldığının iddia edildiğini, davacının bu iddialarının asılsız olduğunu, kooperatif mevzuatı ve uygulamasıyla da bağdaşmadığını, nitekim müvekkilinin 2010 yılında çıkartılan kesin maliyet bedelini ödeyerek tapusunu almış olup davacı kooperatife karşı herhangi bir borcu kalmadığını, davacı kooperatifin 2018 yılında yapılan genel kurul toplantısının 8. maddesine dayanarak müvekkilden haksız ve kötü niyetli olarak para talep ettiğini, ancak söz konusu 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan ile batıl olup genel kurulda alınan tüm kararların geçersiz olduğunu, bu nedenle söz konusu genel kurul kararına dayanılarak müvekkilinden para talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek öncelikle davacı kooperatif hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durmasını, müvekkili aleyhinde açılmış olan itirazın iptali davasının reddine, haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının da davacı taraftan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Somut olayda; kooperatif ana sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61. maddesi ve kur’a çekimine ilişkin 62. maddesinde değişiklik yapılarak kur’a çekilecek aydan bir ay evvelki ay sonu itibarı ile aidat borcu olmayanlardan kur’aya katılmak isteyenlerin belirlenen kur’a çekim usul ve esaslarını kabul ettiğini, ödeme planına aynen uyacağını belirten taahhütname imzalamak ve aidat borcu olmadığını tevsik eder mahiyette kooperatif başkanlığından kur’aya katılım belgesi almak şartı ile kur’aya katılabilecekleri, tüm konutların yapımı tamamlanmadan önce, kur’a neticesinde kendisine konut tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyeti tapusunu alarak ortaklıktan ayrılmak istemesi halinde tamamlanmış ve tahsis edilmiş olan konutların kesin maliyet bedeli ödenerek tapusu verilebileceği, bu şekilde konutunu teslim almak isteyen ortaklardan ileride çıkabilecek ve tüm ortaklara yansıtılması gereken müşterek giderler ile erken konut teslimi ile sağlanan faydanın karşılığı olarak konutun teslim tarihindeki kesin maliyet bedelinin %10’un ayrıca alınacağı ana sözleşme hükmü olarak belirlenmiştir. Bu ana sözleşme hükmü; gerek kanunla belirlenen kooperatiflerin ana ilkesine, gerekse eşitlik ilkesine aykırıdır. Her ne kadar ana sözleşme değişikliği ile ilgili iptal davası açılmamış ise de kanuna aykırı kararlar yok hükmünde olacağından her zaman göz önünde bulundurulur. Ana sözleşmenin 61 ve 62. maddelerindeki değişiklikler Kooperatifler Kanunu’nda çerçevesi çizilen ana ilkelere ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan yok hükmünde oldukları eldeki davada da gözetilmelidir. Konut sahibi olmak isteyen kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam etmelidir. Kooperatif, inşaatlar bitmeden bağımsız bölümü teslim alıp istifa eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahiptir. İnşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağını ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetlerin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Yine somut olaya gelindiğinde kooperatif yukarıda belirlenen gerekçeyle, geçersiz olan ana sözleşmenin 61 ve 62. maddesi uyarınca kesin maliyet hesabı çıkartıp, bu bedeli davalıdan icra takibi yoluyla talep etmiş ise de, henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. Bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen ana sözleşme uyarınca belirlenen bedelin davalıdan talep edilebilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ancak kooperatif, inşaatlarının bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölüm teslim alan ortaktan kooperatiften istifa edip etmediğine bakılmaksızın talepte bulunabilecektir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2022 tarihli, 2021/6310 Esas ve 2022/185 Karar sayılı ilamı bu yöndedir).Eldeki davada müflis kooperatifin inşaatlarının devam ettiği bu sebeple bu aşamada kesin maliyet talebinde bulunamayacağı davanın erken açılmış dava olduğu anlaşılmakla, davanın erken açılmış olması nedeniyle davanın usulden reddine, davacı tarafın takipte kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından koşulları bulunmadığından dolayı davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,yargılama masraf ve vekalet ücretinin de bu doğrultuda ve bu konudaki Yargıtay HGK’nun 2013/385 Esas ve 2014/100 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilmek suretiyle davanın erken açılmış olması nedeniyle davanın usulden reddi nedeniyle davalı lehine, maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine hükmedilmesi karar vermek gerekmiştir. İzah edilen hususlar nedeniyle bu konuda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.1-Davanın erken açılmış olması nedeni ile USULDEN REDDİNE,2-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı tarafça davalı hakkında üç ayrı icra takibi başlatıldığı ve takiplere itiraz edildiği, her bir takip yönünden yapılan itirazın iptali talebinin ayrı dava konusu olduğu ve her bir takip miktarı üzerinden dava değerinin değerlendirilmesi gerektiği, buna göre Kayseri Genel İcra Dairesinin … icra sayılı dosyasında takip miktarının 6942,20TL, … esas sayılı icra dosyasında takip miktarının 4.229,00TL , … Esas sayılı icra dosyasında takip miktarının ise 17.676,84 TL olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 20/03/2023 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 17.830,00 TL’dir. Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin dava değerinin ise her bir takip yönünden ayrı ayrı değerlendirilmek üzere Kayseri Genel İcra Dairesinin … icra sayılı dosyasında takip miktarının 6942,20TL, … esas sayılı icra dosyasında takip miktarının 4.229,00TL , … Esas sayılı icra dosyasında takip miktarının ise 17.676,84 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/2-4 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle miktar veya değeri 17.830,00 Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükme ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir.
Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin dava değerinin/miktarının kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2-4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinafa konu dava değerinin karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2-4 ve 352/1-b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf eden davacının peşin yatırdığı istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 07/09/2023