Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1248 E. 2023/1343 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1248
KARAR NO: 2023/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2023
NUMARASI: 2022/800 E. 2023/268 K.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/09/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/04/2023 tarih ve 2022/800 E – 2023/268 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın davalı şirketin %25 hissedarı olduğunu, bu şirket hissesinin kendisine şirketin kurucu ortaklarından olan müteveffa babası … ‘dan miras kalmış olduğunu, müvekkilinin 20 yaşında şirket hissedarı olduğunu, diğer hissedarlardan olan ve aynı zamanda yönetim kurulu başkan yardımcısı olan …’nın ise müvekkilinin hem öz amcası olduğu ve aynı zamanda da yan yana evlerde oturduklarını, diğer ortakların … ve …’nın ise müvekkilinin kuzenleri olduğunu, ancak hem müvekkilinin amcası olan yönetim kurulu başkanı yardımcısı …’nın hem de diğer ortak ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanı olan …’in, müvekkilinin hissedar olması akabinde kendisini adeta dışladıklarını ve şirket yönetim ve genel kurul toplantılarına katılmasını önlediklerini, şirketin yönetiminden üretim ve kar dağıtımından, sermaye artırımlarından çalışma usul esaslarından haberdar olmasını önlediklerini ve son olarak yasaya ve usule aykırı olarak, müvekkiline toplantı gün ve gündemini göndermeksizin ve şirket hissedarlarından …’nın öz yeğeni olmasına rağmen kasten kötü niyetli olarak ve diğer ortaklarla birlikte hareket etmek suretiyle haberdar etmeksizin işbu davaya konu olan 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısını yaptıklarını, yine yasaya aykırı şekilde kanuna, ana sözleşmeye, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı kararlar aldıklarını belirterek davanın kabulü davalı şirketin 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının ve alınan tüm kararların dava süresinde alınan kararların uygulamasının tedbiren durdurulmasına, dava sonunda iptaline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre itirazında ve zaman aşımı def’inde bulunduklarını, dava dilekçesinde HMK’nun 119/1-b maddesi gereğince dava dilekçesinin zorunlu unsurlarından olan davacının açık adresinin yazılı olmadığını, müvekkili şirketin genel kurul toplantısının TTK’nun 414. maddesinde belirtilen hususların sırasıyla yerine getirilerek eksiksiz gerçekleştirildiğini, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığını, olağanüstü genel kurul sonuç kararlarının da davacıya tebliğ edildiğini, şirketin sermaye arttırımına ihtiyacının olduğunu, uzman kişilerce rasyolar hesaplama yapıldığını ve bu hesaplama sonucunda sermaye arttırımına gidildiğini, şirketin mali durumu, güncel enflasyon oranları, döviz/TL kur farkı gibi nedenlerle rasyolar hesap gereği sermaye arttırımı ile birlikte kar payı dağıtılmaması değerlendirilerek kar payı dağıtımından vazgeçildiğini, kar payı dağıtmama kararının tüm ortaklar yönünden uygulanmakta olduğunu, davacının bilgi alma hakkının engellenmediğini, davacının oyunun genel kurul kararını etkilemediğini, davacının kötüniyetle iptal davası açtığını, davacının mevcut davayı açmakta çıkarı bulunmadığını, haberdar olduğu genel kurul kararı ile ilgili menfaatinin de olmadığını, aksine şirket (çoğunluk) üzerinde baskı oluşturmak, kişisel isteklerinin yerine getirilmesi için menfaat aracı olarak kullandığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında; “… Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu genel kurulun hazirun cetveline göre, davaya konu 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının şirkette toplam 19.100.000 paydan 12.988.000 paya ilişkin %68 oranında pay sahibi olan ortakların katılımı ile yapıldığı, davacının 4.77.000 payının bulunduğu yine dava dışı …’nın 1.337.000 payının bulunduğu, davacı ve dava dışı …’nın 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı, buna göre davacının da içerisinde yer aldığı %32 orandaki pay sahibinin genel kurul toplantısında hazır bulunmadığı, dava konusu genel kurulda toplantı ve karar nisaplarının mevcut olduğu, söz konusu kararların olağanüstü genel kurullarda alınan mutad kararlar ve tamamı yasada belirtilen iş ve işlemlerden ibaret olduğu, 6102 sayılı TTK’nun 446. maddesinde öngörülen etki kuralı gereğince toplantıya katılmayanların oy oranlarının toplantı ve karar nisaplarını etkilemediği, bu kapsamda dava konusu edilen genel kuruldaki toplantı ve karar nisaplarının kanuna uygun bulunduğu, çağrıya ilişkin bir usulsüzlük bulunduğu varsayılsa bile bu usulsüzlüğün iptal sebebi olması için nisaplara etkisinin olması gerektiği, davacının toplantıya katılmamasının toplantı ve karar nisabını etkilemediği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2020 tarihli, 2019/3743 E., 2020/2226 K. sayılı emsal ilamı ), kaldı ki, çağrıda usulsüzlük bulunmadığı, davalının genel kurul toplantısına çağrısı tebligatına ilişkin olarak PTT tarafından ikamet adresine ihbar kağıdı bırakıldığı halde davacı tarafından genel kurula çağrıya ilişkin gönderiyi yasal süresi içinde PTT’den alınmadığı, davacı kendisine bu konuda tebligat yapılmasını olanak dışı bıraktığı ve 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı, mevcut durumda davacının 6102 sayılı TTK’nun 446-(2.) maddesindeki “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığı” iddiası ile genel kurul kararının iptalini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, hukuk sisteminin kötüniyeti korumayacağı, Yüksek Mahkeme içtihatlarına göre mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmekte olduğu dikkate alındığında, davacının çağrının usulsüzlüğünden bahisle iptal davası açmasının iyi niyet kurullarına aykırı sonuç ve kanaatine varılmış ve bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından davanın reddi yönünde verilmiş olunan kararın yasaya ve usule aykırı olduğu kanaatinde olduklarnı, iş bu davanın müvekkilin %25 hissedarı olduğu davalı şirketin 10/06/2022 tarihli şirket genel kurul toplantısına ilişkin olarak müvekkiline yapılması gereken çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını, uyuşmazlık konusu genel kurulda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve müvekkilinin şirket bilanço ve belgelerini inceleme hakkının engellendiğini, müvekkilini zarara uğratmak adına kar payı dağıtımı yapılmaması yönünde ve başkaca müvekkiline zarara uğratmak ve gerek şirket esas sözleşmesine ve gerekse de dürüstlük kurallarına aykırı kararlar alındığını ve müvekkilinin tüm toplantılara katılma ve belgeleri inceleme yetkisi verdiği vekil tayin etmesine rağmen ve bunu yazılı ihtarname ile şirkete bildirmesine rağmen bu hususun dikkate alınmadığı hususlarına dayalı bir genel kurul iptal istemi içerdiğini, ancak yerel mahkeme tarafından hiçbir delil toplanmadan , şirket kayıt ve defterleri incelenmeden, taraflarınca usulsüz tebligata yönelik delillerinin değerlendirilmeden , müvekkilinin şirket bilançolarını inceleme hakkının dahi engellendiğine dair dayandıkları deliller değerlendirilmeden ilk tahkikat duruşmasında davanın reddine karar verildiğini, bu kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, tüm hususların birlikte değerlendirildiğinde asıl amacın şirket sermayesini arttırmak sureti ile kendilerinden mali olarak daha güçsüz olan müvekkili İrem in hisse değerini düşürmek ve ele geçirmek faaliyeti olduğunun açıkça anlaşıldığını, dolayısıyla yapılan işlemler ve alınan kararların iyi niyet kurallarına da aykırı olup, müvekkilinin hisselerini ele geçirmeye yönelik olduğunu, davaya konu genel kurul kararlarının yasaya ve usule aykırı olup , iptali gerekmekte iken tüm bu hususlar gözetilmeden ve en önemlisi de deliller toplanmadan davanın reddi yönünde hüküm kurulduğunu, kararın bu yönüyle de yasaya ve usule aykırı olduğunu, diğer bir hususun ,yerel mahkeme tarafından gerekçede bu kez de yine soyut olarak tek bir cümle ile davaya konu genel kurul konusu kararların olağanüstü genel kurulda alınan mutad kararlardan olduğu gerekçesine dayanılmış ise de ; bu hususta da hiçbir delil toplanmadığını ve şirket defterleri dahi incelemeye alınmadığını, yerel mahkeme tarafından hiç bir delil toplanmadan davaya konu genel kurul kararlarının mutad kararlar olduğu yönünde hiçbir somut gerekçeye dayanılmaksızın hüküm kurulmasının açıkça ihsası rey niteliği taşıyabileceğini, müvekkiline usule ve yasaya uygun olarak ve hiçbir suretle bildirilmeyen ve yasal tebligatlar yapılmadan adeta müvekkilinden gizli yapılan iş bu olağanüstü genel toplantısında alınan kararların , toplantıya katılan diğer ortaklar tarafından müvekkilini doğrudan zarara sokmak , şirket sermayesini küçültmek için alınmış iyi niyetli olmayan kararlar olduğunu, ve bu haliyle T.T.K 445. Maddesi gereği iptali gereken kararlar olduğu gözetilmeden alel acele davanın reddi yönünde hüküm tesis edildiğini, ayrıca yerel mahkeme tarafından ön inceleme duruşmasının 8 nolu ara kararlarıyla şirketin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır olacak şekilde yerinin bildirilmesi yerinin bildirilmesi istenmesine ve davalı tarafça da bu karar yerine getirilmesine rağmen bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını, yerel mahkeme tarafından verilmiş olunan ara kararların usuli kazanılmış bir hak olup , bu kararlardan rücu etmek istinaf ve itiraz kanun yoluna tabi olduğunu, yerel mahkemece bu haklarının da usule aykırı şekilde aleyhlerine yorumlanmış ve ara karar da kurulmasına rağmen delillerin toplanmadığını ileri sürerek yerel mahkemece verilen kararın müvekkili lehine kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin usulüne uygun olarak verilen kararın onanmasını ve kesinleşmesini talep ettiklerini, haksız yere yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiğini savunarak usulüne uygun verilen ilk derece mahkeme kararının onanmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı aleyhine hükmedilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 10.06.2022 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya genel kurul çağrısının kendisine tebliğ edilmediğini, genel kurulda alınan sermaye arttırımının davacının sermaye payını azaltma amacına ve kar payı dağıtmama kararının davacının ekonomik durumunu zayıflatma amacına yönelik ve kötü niyetli olduğunu belirterek iptal isteminde bulunmuştur.
Mahkemece davaya konu genel kurulun hazirun cetveline göre, davaya konu 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının şirkette toplam 19.100.000 paydan 12.988.000 paya ilişkin %68 oranında pay sahibi olan ortakların katılımı ile yapıldığı, davacının 4.77.000 payının bulunduğu yine dava dışı …’nın 1.337.000 payının bulunduğu, davacı ve dava dışı … nın 10/06/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmadığı, buna göre davacının da içerisinde yer aldığı %32 orandaki pay sahibinin genel kurul toplantısında hazır bulunmadığı, dava konusu genel kurulda toplantı ve karar nisaplarının mevcut olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 621. maddesinin 1.d bendi uyarınca esas sarmayenin artırılmasına ilişkin genel kurul kararlarının temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabileceği düzenlenmiştir.
Bununla birlikte Şirket ana sözleşmesi ortaklar arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, uyulması zorunlu bulunduğundan, ana sözleşmede öngörülen karar nisabını taşımadan alınan kararlar yoklukla sakat kararlardır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, ana sözleşmede ağırlaştırılmış bir nisabın öngörüldüğü hallerde ana sözleşmenin ilgili hükmünün değiştirilmesi mümkündür ancak; bu değişiklik için de en az ana sözleşme hükmünde öngörülen ağırlaştırılmış nisapta sermayeyi temsil eden çoğunluğun olumlu oyunun aranması gerekmektedir. Başka bir deyişle ana sözleşmenin ağırlaştırılmış nisap öngören hükmü ancak yine o hükümde gösterilen nisaplara uyularak değiştirilebilir. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/533 Esas 2020/3554 Karar)
Dosya incelendiğinde davalı şirketin ana sözleşmesinin dosyada yer almadığı görülmüş olup bu doğrultuda şirket ana sözleşmesinde toplantıda alınan kararlar yönünden (sermaye arttırımı-azaltılması kar dağıtımı yapmama) kararı için ağırlaştırılmış nisap öngörülüp ön görülmediğinin tespiti yapılamamıştır.
O halde mahkemece şirket ana sözleşmesi varsa tadilleri dosya içerisine alınarak gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak 22.06.2022 tarihli genel kurulda alınan kararlar için şirket ana sözleşmesinde ağırlaştırılmış nisap ön görülüp öngörülmediği araştırılarak ağırlaştırılmış nisap ön görüldüğünün tespiti halinde bu nisaplara uygun karar alınıp alınmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 17/04/2023 tarih ve 2022/800 E – 2023/268 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 13/09/2023