Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1239 E. 2023/1387 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1239
KARAR NO: 2023/1387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2023
ESAS NO: 2021/585
KARAR NO: 2023/206
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 19/09/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2023 tarih ve 2021/585 Esas – 2023/206 sayılı kararı davacı … ve davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ASIL DAVA DOSYASINDA; Davacı, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, yaklaşık olarak 15 yıldır kooperatif üyesi olarak aidatlarını düzenli olarak yatırdığını, dolayısıyla müvekkilinin, üyeliği boyunca üzerilerine düşen tüm sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini, ancak davalı kooperatifin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek gerek müvekkilini gerekse de diğer üyelerini mağdur ettiğini, bu dava ile genel kurul toplantı ve kararlarının yoklukla malül olduğunun tespitinin ile iptali, kötü yönetimin tespitine ve yönetime kayyım atanması ile yönetimde bulunan kişilerin ve özellikle kooperatif başkanının yönetime geldikleri tarih ile yönetimde bulundukları tarih aralığındaki kendilerinin ve aile üyelerinin mal varlıklarının tespiti ile, bu tespit neticesinde mal varlıklarındaki artışın varlığı halinde ilgili mal varlıklarına ve banka hesaplarına tedbir konularak, kötü yönetim neticesinde kooperatifin uğradığı ve oluşan tüm zararların kötü yönetime sebep olanlardan tazmini ve tahsilinin gerektiğini, müvekkiline 10/08/2021 tarihinde zarf içinde teslim edilen 10/07/2021 tarihili olağan genel kurul toplantı tutanağı ile 31/07/2021 tarihli … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … Apartmanı Kesin Maliyel Raporu, ayrıca hukuka aykırı şekilde düzenlenmiş … Ada ve … Parsel … Apartmanı Daire Teslim Taahhütnamesi ile birçok evrakın teslim edildiğini, müvekkilinin en son yapılan olağan genel kurula katılmadığını belirterek davalı kooperatifin gerek 10/07/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve gerekse geriye dönük tüm genel kurul toplantılarının kanun ve yasalara aykırı şekilde, kooperatif ana sözleşmesinin 11. maddesine aykırı usulsüz üye kayıtları, bu üyelerin katılımı neticesinde usulsüz çoğunluk sağlanarak yapıları genel kurulun yoklukla malul olduğunun tespiti ile hu genel kurullarda alınan tüm kararların iptali ile, bu durumun tespilinden sonra yönelimin yetkisiz olacağından dolayı kooperatif yönetimine tedbiren kayyım atanmasına, kooperatifin kötü yönetilmesinin tespiti ile tespit sonucunda kötü yönetimden kaynaklı davalı kooperatife kayyım atanmasına; (dava sonuçlanana kadar ihtiyati tedbir yoluyla yönetim kurulu üyelerinin yerine rutin kooperatif işlerini yapacak geçici kayyım alanması yolundaki ihtiyati tedbir kararı) kötü yönetim nelicesinde kooperatifin uğradığı ve oluşan tüm zararların kötü yönetime sebep olanlardan tazmin ve tahsiline, kooperatif yönetiminde bulunan kişilerin ve özellikle kooperatif başkanının yönetime geldikleri tarih ile yönetimde bulundukları tarih aralığındaki kendi ve aile üyelerinin mal varlıklarının tespiti ile afaki artışın tespili halinde ilgili mal varlığına ve banka hesaplarına tedbir konulmasına, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının butlan-yokluk talepleri yerinde olmadığını, kooperatif genel kurula çağrıyı da genel kurulun yapılışını da usul ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirmediklerini, buna rağmen 1 aylık hal düşürücü sürede genel kurulun iptaline ilişkin bir dava açılmadığını, davacının genel kurulun iptali gerekirse tüm genel kurulların iptali şeklinde talepte bulunmasının da usul ve yasaya açıkça aykırı ve kabul edilemezolduğunu, davacının hangi genel kurulun hangi eksiklik nedeniyle iptalini talep ettiğini dahi açıklamadığını, davacının genel kurul kararının iptali ile kooperatifin yetkisiz kalacağını beyan etmesinin de yerinde olmadığını, kayyım atanması talebinin ise hiçbir somut veriye ve delile dayanmayan talepler olduğunu, davanın öncelikle hak düşürücü sürede açılmadığından usulden reddine, aksi durumda esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN 2021/686 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA; Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu olduğu davalı kooperatifin 10/07/2021 tarihli olağan genel kurulunun ve bu toplantıda karara bağlanan kesin maliyet raporunun usule aykırı olarak yapıldığının ve iptal edilmesinin gerektiğini, 10/07/2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının davacı tarafa bildirilmediğini, toplantıya katılmayan müvekkilinin toplantıya katılmış gibi gösterildiğini ve usulsüzlük yapıldığını, toplantıya katılan hazirun listesinde müvekkilinin isminin karşısına sahte imza atıldığını, genel kurul toplantısına katılmayan müvekkilinin katılmış gibi gösterildiğini, 10/07/2021 tarihli usule aykırı olarak yapılan olağan genel kurul toplantısında açıklanan kesin maliyet raporunun iptalinin gerektiğini belirterek ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne ve genel kurul toplantısında alınan kararların tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, hazırlanan 09/08/2021 tarihli kesin maliyet raporunun ve olağan genel kurulunun, genel kurulda alınan kararlarının geçersizliğinin tespit edilmesine, olağan genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan tüm kararların ve maddelerinin ayrı ayrı iptal edilmesine, kesin maliyet raporunun iptaline, mahkeme aksi kanaatte ise mücbir sebebin ortadan kalkması ile eski hale getirme talebinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerektiğini, aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar red oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir olduklarını, bir üyenin iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması, katılıp da genel kurulda yapılan oylamada red oyu vermemesi, muhalefet şerhini yazdırmaması halinde, HMK’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve davalı kooperatifin anasözleşmesinin 68. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve davalı kooperatifin anasözleşmesinin 59. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasa’nın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini butlan olarak kabul etmediğinin açıkça anlaşıldığını, kooperatif genel kuruluna çağrıyı da genel kurulun yapılışını da usul ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirdiğini, buna rağmen 1 aylık hak düşürücü sürede genel kurulun iptaline ilişkin bir dava açılmadığını, davacının genel kurulun iptali gerekirse tüm genel kurulların iptali şekilde talepte bulunmasının da usul ve yasaya açıkça aykırı ve kabul edilemez olduğunu, 1 aylık hak düşürücü sürede açılmayan iş bu davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, davacının genel kurul kararının iptali ile kooperatifin yetkisiz kalacağını beyan etmesinin de yerinde olmadığını, davacının kötü yönetim iddialarını ispatlayacak tek bir somut veri sunmadığını, kooperatif genel kurulunda usulsüz oy kullanılması mümkün olmadığını toplantıların hükümet komserinin ve bakanlık temsilcisinin gözetiminde ve denetiminde gerçekleştirildiğini, davacı tarafın kooperatif ortaklarının genel kurul toplantısında imzaların kendine ait olmadığını sahte imzak atmak sureti ile toplantıya katılmış gibi gösterildiğini iddia etmiş olsa da bunu kabul etmediklerini, her şeyden önce, müvekkili kooperatif tarafından genel kurul yapılacağı zamanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, söz konusu genel kurul toplantısının yapılacağını ve toplantıya üyelerin davet edildiğini toplantıdan 1 ay önce bildirmek zorunda olduğunu, müvekkili kooperatifin, davaya konu genel kurul toplantısını usul ve yasaya göre toplantı tarihinden bir ay önce bildirdiğini ve üyelerin toplantıya davet edildiğine ilişkin iadeli taahhütlü olarak PTT kanalı ile gönderilen davet mektuplarının barkod numaralarını sunduğunu, öyle ki; davacıya da diğer tüm üyeler olduğu gibi 08/06/2021 tarihinde PTT Gar Şubesinden, genel kurul toplantısı yapılacağı iadeli taahhütlü mektup ile PTT kanalı ile gönderildiğini ve bu hususun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na da sunulduğunu, barkod numarasının … olduğunu, davacıya, usul ve yasaya uygun şekilde bildirimde bulunulduğunu, davacının toplantıya katılmadığını ve hazirun listesindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, imzaların gerçek olup olmadığına, kendisi yerine eşinin toplantıya katılabilmiş olmasın ihtimaline karşılık olarak müvekkili kooperatifin de haklarının korunması maksadı ile davacı ve eşinin imzalarının tespit edilmesi, iş bu açılan davaya ışık tutabilmesi maksadı ile Adli Tıp Kurumu’ndan imza incelemesine ilişkin olarak rapor alınmasını talep ettiklerini, 1163 sayılı kooperatifler Kanunu m.26’da belirtildiği üzere ”Üç ay evvel ortak olmayanlar hariç her ortak genel kurula katılma hakkına sahiptir. Yapı kooperatiflerinde genel kurul toplantılarına katılmak için bu şart aranmaz.” müvekkili olan … nin kullandığı ticaret unvanından da anlaşılacağı üzere bir yapı kooperatifi olduğunu, bu nedenle düzenlenen genel kurulda üyelerinin oy kullanabilir duruma geçebilmesi için diğer kooperatif şirketlerde arandığı gibi 3 aylık sürenin geçmiş olması zorunluluğu bulunmadığını, bu nedenle uygulamada davacı tarafın iddia ettiği gibi suni çoğunluk sağlamaya yönelik olarak, genel kurul toplantısına davet edilmiş gibi gösterilmiş olması ve imzanın taklitle yapılması hususlarını kesinlikle kabul etmediklerini, yine 1163 sayılı kooperatifler Kanunu m.45’te belirtildiği üzere yapı kooperatiflerinde geçerli olan toplantı alt sınırının ortakların en az 1/4’ü olup bütün ortakların toplantı da bulunmaması halinin sonuca olan etkisinden bahisle kararların yokluğunun iddia edilemeyeceğini, genel kurul toplantısında alınan kararların tüm üyeler için eşit şekilde uygulandığını, davacının kendi lehine karar çıkarmak maksadı ile hareket ettiği, kararın iptalinin kendi lehine olacağı düşüncesiyle iptal edilmesini kabul etmediklerini, yapılan hesaplamaların hiçbir şekilde üyelerden fazla para koparmaya yönelik olmayıp usul ve yasaya uygun olduğunu, maliyet bedellerinin üyelere tebliğ edildiğini olup hiçbir üye tarafından maliyete itiraz edilmediğini, yapı kooperatif şirketlerinde maliyetlerin belirlenmesi kendi içerisinde ”geçici maliyetlerin belirlenmesi” ve ”kesin maliyetlerin belirlenmesi” olmak üzere ikiye ayrıldığını, konut yapı kooperatiflerinde, ferdi münasebet işlemlerinin sonuçlanması için, öncelikle konutların geçici maliyetlerinin çıkarılmasının, konut kuralarının çekilmesinın, kesin maliyetlerin hesaplanmasının, yapı kullanım izninin alınmasının ve nihayet ortaklara tapunun verilmesinin gerektiğini, geçici konut maliyetlerinin belirlenmesinde arsa bedeli (alt yapısı dahil), her türlü inşaat gideri, su, elektrik, yol gibi ortak ve temel yapı giderleri, gazino, okul, kütüphane, genel bahçe vb. tesisler için yapılan giderler ve kooperatifin karşılanmayan genel ve yönetim giderleri gibi kalemlerin mutlaka geçici maliyetlerin hesaplanmasında dikkate alınması gerektiğini ve geçici maliyet giderleri ilgili kalemlere yapılan harcamalar sonucunda belirlendiğini, kesin maliyetlerin belirlenmesinin ise inşaatlar tamamlandıktan sonra, ferdileşme işlemleri süresince katlanılacak giderlerin, konutların geçici maliyetleriyle orantılı olarak konut maliyetlerine yüklenerek hesaplandığını, yapılan hesaplamaların hiçbir şekilde üyelerden fazla para koparmaya yönelik olmayıp usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının istek ve iddiaları eşitlik ilkesine aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Somut olayda; kooperatif ana sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61. Maddesinde konut bedellerinin tespiti yöntemi ve kur’a çekimine ilişkin 62. maddesinde konutların maliyet bedeli kesinleştiğinde kur’a çekimi yapılacağı ana sözleşme hükmü olarak belirlenmiştir.
Konut sahibi olmak isteyen kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam etmelidir. Kooperatif, inşaatlar bitmeden bağımsız bölümü teslim alıp istifa eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahiptir. İnşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağına ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Davalı kooperatifin inşaatlarının devam ettiği bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Taraflarca da da bunun aksi iddia edilmemektedir. Davalı kooperatif tarafından 09/08/2021 tarihli … Mahallesi, … ada, … parsel, … Apartmanı kesin maliyet raporu ile kesin maliyet hesabı çıkartılmışsa da henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. Bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen 09/08/2021 tarihli … Mahallesi, … ada, … parsel, … Apartmanı kesin maliyet raporunun iptaline karar vermek gerekmiştir ( (Yargıtay 6. H.D. 2022/1713 Esas, 2022/2188 Karar). Yargılama sonunda mevcut dosya kapsamına ve yukarıda yapılan izahatlara göre, asıl ve birleşen dosyada davacıların davasının kısmen kabulüne ve kısman reddine karar verilmesi gerektiği ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş……” A-2021/585 Esas sayılı asıl dava dosyasında; Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulunun gündemin 7, 8, 9, 10 ve 11. maddelerinin MUTLAK BUTLANLA BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE, Birleşen dava dosyasında Davanın KISMEN KABULÜ ile 09/08/2021 tarihli … Mahallesi, … ada, … parsel, … Apartmanı KESİN MALİYET RAPORUNUN İPTALİNE, Davalı kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulunun gündemin 7, 8, 9, 10 ve 11. maddelerinin MUTLAK BUTLANLA BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, Davacının 10/07/2021 tarihli genel kurul kararı hakkındaki fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı … vekili asıl davayı ve davalı vekili asıl ve birleşen davayı süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı … vekili istinaf başvuru ve cevap dilekçesinde özetle; Davalı kooperatifin gerek 10.07.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve gerekse geriye dönük tüm genel kurul toplantılarının iptali, Kooperatifin kötü yönetiminin tespiti akabinde kooperatife kayyum atanmasına, kooperatif yönetim kurulu başkanının haksız kazanç elde ederek kooperatif yönetim kurulu başkanlığı görevini kötüye kullanması nedeniyle kooperatif yönetim kurulu başkanı ve ailesinin mal artışının araştırılmasına karar verilmesi talebi ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/585 E. Sayılı dosyasında ikame edilen davaya ilişkin olarak mahkeme 27.03.2023 tarih 2023/206 K. Sayılı ilamıyla ‘Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulunun gündemin 7, 8, 9, 10 ve 11. maddelerinin MUTLAK BUTLANLA BATIL OLDUĞUNUN TESPİTİNE, Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,’ karar verildiğini, davalının hileli davranışlarda bulunarak kararları itiraz edilebilecek bir tarihten sonra tebliğ etmesi usulsüz olduğunu, davalının buradaki hileli davranışları yorumlanmadığını, iradenin sakatlandığı göz önünde bulundurulmadığını, önceki genel kurul kararlarındaki hususların incelenmeden verildiğinin görüldüğünü, davalının birçok genel kurul kararında genel kurulun devredemeyeceği yetkileri üzerinde bulundurduğu açık olduğunu, ancak bilirkişi bu hususu irdelemediğini, mahkeme de eksik olarak hazırlanan, hükme esas alınması doğru olmayan rapora istinaden karar kurulduğunu, kooperatifin 2002 yılından beri üye toplamaya başladığı göz önünde bulundurulduğunda dahi 21 yıllık dönemde inşasına hiç başlanmayan veya yarım bırakılan inşaatlarla kooperatif üyeleri zarara uğratılmış, yönetim kurulu üye aidatlarıyla haksız zenginleşirken üyeler mağdur edildiğini, kötü yönetim neticesinde kooperatifin uğradığı ve oluşan tüm zararların kötü yönetime sebep olanlardan tazmin ve tahsiline karar verilmesi gerekirken mahkeme bu hususta bir değerlendirme yapmadığını, kooperatif yönetiminde bulunan kişilerin ve özellikle kooperatif başkanının yönetime geldikleri tarih ile yönetimde bulundukları tarih aralığındaki kendi ve aile üyelerinin mal varlıklarının tespiti ile afaki artışın tespiti halinde ilgili mal varlığına ve banka hesaplarına tedbir konulmasına karar verilmesi talebinin hiç değerlendirilmediğini, kooperatif üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek gerek müvekkili gerekse de diğer üyeleri mağdur edildiğini, teslimin geciktirilmesi ile üyeler mağdur edilirken arsa sahiplerine de teslim edilmesi gereken tarihten sonraki kira bedelleri tazminat olarak ödendiğini, bu da üyelerin zararına yol açtığını, müvekkilin en son yapılan olağan genel kurula katılmadığını, ilgili genel kurul tutanağı müvekkile 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, bu da müvekkilin anayasaca güvence altına alınan hak arama ehliyetinin ihlali anlamına geldiğini, mahkeme eksik değerlendirme ve yorumla müvekkili mağdur edildiğini, kooperatif genel kurulu, her toplantısında yapılan açıklama ile usulsüzlüğü uygulayarak kararlar alındığını, genel kurulun yokluk ile malul olduğunun tespiti sonrasında, geriye dönük tüm toplantı ve kararları da yok hükmünde olacağından, bütün genel kurul toplantı ve kararlarının da iptali gerekeceğini, müvekkile kura ile çıkan daire yarım kaldığını, çürümeye bırakılarak on yıldır tamamlanamamış olup, kooperatifçe bir kısım üyelerine de tapu verildiği beyan edildiğini, bu husus, üyeler arasındaki eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmakla, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturan kararların iptali gerekirken mahkeme eksik değerlendirmelerle kooperatifin keyfiyetini onandığını, müvekkilin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen, kooperatif tarafından müvekkile teslim edileceği taahhüt edilen, noter kurası sonucu çıkmış olan daire, halen teslim edilmediğini, üstelik ilgili inşaatta 10 yıldır bir ilerleme de kaydedilmediğini, kooperatif yönetimi, yaklaşık 15 yılı aşkın zamandır müvekkil ile birlikte birçok kooperatif üyesini de, evlerini ve tapularını teslim etmeyerek mağdur ettikleri gibi, kooperatifin idari yönetimini de sağlıklı yürütemediğini, 10.08.2021 tarihinde tarafça elden zarfla teslim edilen kesin maliyet adı altında bir miktar belirlenerek tarafa tebliğ edilen raporda belirtilen %10 maliyet farkının maliyet hesabına dahil edilmesinin herhangi bir yasal dayanağı da bulunmadığını, ayrıca maliyet hesabına arsa sahiplerine ödenecek/ödenen kira bedeli olarak da 25.000 TL dahil edildiğini, dairelerin geç teslim edilmesinden müvekkil veya diğer üyelerin herhangi bir suç veya sorumluluğu bulunmamakla birlikte bu sorumluluk kötü yönetimden kaynaklı olduğunu, bu bedelin müvekkile yüklenmesi hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturulduğunu, kooperatif kendi hatasını, üyelere yansıttığı miktarlarla kapatmaya çalıştığını, raporun ‘İncelenen Belgeler ve Çalışma Aşamaları’ başlığı altında 6. Maddede kooperatif genel gideri olarak 278.687,25 TL belirlenmiş olmakla, inşaatlarını dahi devam ettiremeyen bir kooperatif için bu meblağ fahiş olduğunu, bu rakam da kooperatif yönetiminin üyeleri zararlandırmasına neden olması nedeniyle kötü yönetimin göstergesi olduğunu, kesin maliyet raporunda %10 erken teslim farklı konulduğunu, 10 öncesinde inşaatı bitmiş binanın erken teslim edilmesi beklenirken aksine kooperatif tarafından dairelerin geç teslimi söz konusudur ki erken teslim değil 10 yıl bekletilen binanın geç teslimi söz konusu olduğunu, ayrıca kooperatif tapu veremediği gibi, hukuka aykırı bir şekilde … Ada ve … Parsel … Apt. Daire teslim taahhütnamesi ile hukuka aykırı şekilde sırf para alabilmek adına taahhütlerde bulunduğunu, tebliğ edilen evraklarda, daire maliyet bedeli olarak 728.053,80 TL belirlendiğini ancak taşınmazın bulunduğu muhitin ilgili meblağ kadar olmadığının açık olduğunu, daire maliyet bedeli olarak belirlenen bu rakamın da neye göre hesaplandığı muallak olduğunu, aynı evraklarda müvekkilin kooperatife yatırdığı eskalasyonu tutar olarak da 485.753,85 TL olduğunun belirlendiğini, zaten bu rakam müvekkile teslim edileceği bildirilen dairenin güncel değeri kadar olduğunu, kooperatif, kendi kötü yönetimi sonucu oluşan para açığını, kesin maliyet adı altında oluşturduğu, müvekkilin de dahil olduğu üyelerden kanuna ve hukuka aykırı olarak, fazla ücret talep ederek kapatmaya çalıştığını, henüz tüm konutların bitmemesi ve teslim edilmemesi sebebiyle kooperatif kesin maliyet adı altında bir ara maliyet çıkarmış ancak böyle bir maliyet türü 1163 sayılı Kanun’da mevcut olmadığını, esasen tüm konutlar bitmeden yapılan maliyet hesaplaması kesit maliyet hesaplaması da olmadığını, mevcut durumun, tabir-i caizse üyelerden fazla para koparmaktan başka bir şey olmadığını, bugüne kadar kooperatife yatırılan paralar ile hala uzun yıllardır inşaların bitmemesi, daire ve tapuların teslim edilmemesi; üyelerce ödenen meblağların ne olduğunu düşündürdüğünü, bu sebeple kooperatif yönetiminde bulunan kişilerin ve özellikle kooperatif başkanının yönetime geldikleri tarih ile yönetimde bulundukları tarih aralığındaki kendi ve aile üyelerinin mal varlıklarının tespiti ile afaki artışın tespiti ve kötü yönetim neticesinde kooperatifin uğradığı ve oluşan tüm zararların kötü yönetim neticesinde kooperatifin uğradığı ve oluşan tüm zararların kötü yönetime sebep olanlardan tazmin ve tahsili için, ilgilerin tüm mal varlıklarına ve banka hesaplarına tedbir konulması gerektiğini, mahkemenin bu husustaki talebinin de görmezden gelerek eksik bir karar kurduğunu, mahkemece bu eksik değerlendirmelerin yanı sıra davalı yan lehine vekalet ücretine hükmetmesi de yersiz olduğunu, müvekkilinin hak arama hürriyetine engel bir kere daha karşısına çıkarıldığını belirterek; mahkemenin 10.07.2021 tarihli genel kurulda haksız olarak düzenlenen kesin maliyet raporuna ilişkin talebin reddine ilişkin kararının, davalının kötü niyetli olarak geç tebliğ ettiği kararlarla müvekkilin itiraz hakkının elinden alınmasına sebebiyet vermesine rağmen mahkemenin itirazın hak düşürücü süreye tabi olmasından kaynaklı itiraz konusu edilen kararlara ilşkin verilen red kararının, kooperatifin kötü yönetiminin tespit edilemediğinden kötü yönetim ve kayyım talebimizin reddine ilişkin kararının, davalının lehine hükmedilen vekalet ücreti kararının kaldırılması ile yeniden değerlendirme yapılarak 10.07.2021 tarihli genel kurul kararı ile kötü yönetimden kaynaklı tüm genel kurul kararlarının yoklukla batıl olduğunun tespit edilmesine, kötü yönetim nedeniyle kooperatife kayyım atanmasına, 10.07.2021 tarihli haksız ve hukuksuz olarak kendi maddi çıkarlarına hizmet eden kesin maliyet raporunun iptaline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine yükletilmesine, kooperatif üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek gerek müvekkili gerekse de diğer üyeleri mağdur ettiğini, teslimin geciktirilmesi ile üyeler mağdur edilirken arsa sahiplerine de teslim edilmesi gereken tarihten sonraki kira bedelleri tazminat olarak ödendiğini, bu da üyelerin zararına yol açtığını, karar verilmesini, davalının haksız ve herhangi bir hukuki dayanaktan yoksun istinaf sebeplerinin reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine yükletilmesine karar vermesini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davaya dair istinaf başvuru ve cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif genel kurul kararlarının iptali için dava açma süresi 1 ay olduğunu, bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, yerel mahkemece bu husus göz önüne alındığını ve davacıların genel kurul kararlarının iptaline yönelik talepleri red ettiğini, bu hususa ilişkin karar yerinde olduğunu, yerel mahkemece de gerekçeli kararda hem asıl dava hem de birleşen dava yönünden genel kurulun iptaline ilişkin taleplerin reddine karar verildiğini, söz konusu kararın yerinde olduğunu, asıl ve birleşen dava davacılarının kooperatifin iyi yönetilmediğinin tespiti ve kooperatife kayyım tayin edilmesine yönelik talepleri yerel mahkemece red edildiğini, bu hususun da yerinde olduğunu, zira yerel mahkemece gerekçeli kararda da belirtildiği üzere davacılar iddialarını somut deliller ile ispat edemediklerini, müvekkil kooperatife yönelik kötü yönetim iddialarına yönelik somut delil sunulamamış bu hususa ilişkin davacılar tarafından hangi işlem ve eylemlerin kötü yönetime konu olduğu belirtilmediğini, Müvekkil kooperatif faaliyetlerine pandemi sürecinde dahi devam ettiğini, müvekkil kooperatifte inşaatlar halen devam ettiğini, kötü yönetime ilişkin davacılarca herhangi bir delil sunulamamış olup taleplerinin reddi gerektiğini, yerel mahkemece müvekkil kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulu gündeminin 7,8,9,10 ve 11 numaralı maddelerinin mutlak butlanla batıl olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiğini, bu kararı kabul etmediklerini, zira kooperatif genel kurulunca yönetim kuruluna devir işlemi yapılmadığını yalnızca yetki verildiğini, 10/07/2021 tarihli genel kurulunun gündemin 7, 8, 9, 10 ve 11. Maddelerinin mutlak butlanla batıl olduğuna karar verildiğini, ancak bu kararın kabulü mümkün olmadığını, zira müvekkil kooperatifçe yönetim kuruluna ana sözleşme ve kanun hükmüne aykırı bir devir söz konusu olmadığını, Genel Kurul ve Yönetim Kurulu, iş bu hükümler nezdinde geçerli, yürürlükte olan ana sözleşme ve tadil hükümlerine göre işlem yapıldığını, karar alındığını, genel kurul tarafından işlemin nasıl yapılacağı belirlenmiş olduğundan burada bir yetki devrinden söz edilemeyeceği açık olduğunu, yerel mahhemece verilen mutlak butlanla batıl olduğuna yönelik kararın kaldırılması gerektiğini, yerel mahkemece birleşen dava yönünden kesin maliyet raporunun iptaline karar verilmiş olmasın da kabul edilemeyeceği, zira müvekkil kooperatif bir etap kooperatifi olup etaplar tamamlandıkça tamamlanan etaplar için kesin maliyet raporu çıkarıldığını, yerel mahkemece kooperatifin etap kooperatifi olduğu hususu değerlendirilmeden hüküm tesis edildiğini, kararın kaldırılması gerektiğini, ana sözleşmenin değişen 61 maddesinin c fıkrasında belirtildiği üzere müvekkil kooperatifçe ortaklarına 15 (onbeş) gün itiraz süresi verilmiş olup söz konusu süre içerisinde herhangi bir itiraz olmadığını, buna rağmen yönetim kurulunca 05.03.2023 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda teslim edilmiş konutların uygulama esaslarının doğruluğunun kabulü ibra ettirildiğini, müvekkil kooperatifçe uygulamaya esas alınmış kararların tamamı genel kurulun aldığı kararlar olup yönetim kurulunca yetkisiz bir işlem yapılmadığını, yönetim kurulunca yetkisi dahilinde yapılan işlemler de tekrar genel kurulda ibra edildiğini, işbu nedenlerle müvekkil kooperatif aleyhine tesis edilen hükümlerin kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/585 E., 2023/206 K. sayılı kararın kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini, davacı yan genel kurul kararlarının müvekkil şirketçe geç tebliğ edildiğinden bahisle iptal davası açamadığını, yerel mahkemece bu hususun yorumlanmadan hüküm tesis ettiğini ileri sürdüğünü, bu iddiaların değerlendirilebilir bir tarafı bulunmadığını, davacı yan dileseydi kooperatife gelerek genel kurula ilişkin kararı inceleyebileceğini, bu nedenle yerel mahkemece 1 aylık hak düşürücü sürenin dolduğu yönündeki değerlendirmenin isabetli olduğunu, kooperatif genel kurula çağrıyı da genel kurulun yapılışını da usul ve yasaya uygun şekilde gerçekleştirildiğini, buna rağmen 1 aylık hak düşürücü sürede genel kurulun iptaline ilişkin bir dava açılmadığını, davacının genel kurulun iptali gerekirse tüm genel kurulların iptali şekilde talepte bulunması da usul ve yasaya açıkça aykırıdır ve kabul edilemez olduğunu, 1 aylık hak düşürücü sürede açılmayan iş bu haksız davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, davacı yan her ne kadar alınan genel kurul kararının hak düşürücü süreden sonra tebliğ edildiğini iddia etse de bu hususun bir önemi bulunmadığını, zira kanun hükmü açık olup sürenin başlaması için genel kurull toplantısının yapılması yeterli olduğunu, tebliğin geç yapılmış olması sonucu değiştirmeyeceğini, yerel mahkemece davacı yanın 10/07/2021 tarihli genel kurul toplantısından önceki geriye yönelik tüm genel kurulların yokluk veya butlan iddiasına yönelik delil bulunmadığundan istemlerinin reddine karar verilmiş olmasının yerinde olduğunu, davacı yanın bu hususa yönelik istinaf taleplerinin reddi gerektiğini, yerel mahkemece kooperatifin organsız kalmadığı ve kooperatifin kötü yönetildiğine ilişkin olarak kayyım atanmasını gerektirecek somut delil bulunmadığı yönündeki değerlendirmesi yerinde olup davacının kayyıma ilişkin taleplerinin reddedilmesinin isabetli olduğunu, müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olup davacı yanca ileri sürülen taleplerin reddi gerektiğini, davacı yanın haksız ve hukuki mesnetten uzak istinaf taleplerinin reddine, daha önce istinaf dilekçesi ile sunulan taleplerin doğrultusunda yapılacak inceleme neticesinde yerel mahkemece kısmen kabul edilen kısmın kaldırılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … vekili istinaf cevap dilekçesinde özetle; Kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulu gündeminin 7,8,9,10 ve 11. maddelerinin mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine yönelik verilen kararın yerinde olduğunu, yerel mahkemece verilen karar, söz konusu gündem maddelerinin mutlak butlan ile batıl olduğunun tespitine yönelik olduğunu, dolayısıyla mahkemece verilen karar ile davalı kooperatifin 10.07.2021 tarihli genel kurulunun gündeminin 7,8,9,10 ve 11. maddelerinin en başından beri batıl olduğu tespit edildiğini, davalı kooperatifin mutlak butlan ile batıl olduğu tespit edilen gündem maddeleri ile, ilgili kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak yönetim kuruluna terk edemeyeceği yetkileri verdiği sabit olduğundan ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar yerinde olduğunu, bu kapsamda davalı tarafça ileri sürülen “kooperatif genel kurulunca yönetim kuruluna devir işlemi yapılmamış yalnızca yetki verilmiştir.” şeklindeki ifade salt kelime oyunundan ibaret olduğunu, söz konusu gündem maddeleri incelendiğinde görüleceği üzere genel kurul, kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak devir ve terk edemeyeceği yetkileri yönetim kuruluna devrettiğini, söz konusu kararın, bir içtihadı birleştirme kararı olmayıp mahkeme açısından herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığını, dolayısıyla davalı kooperatifin söz konusu içtihadı bilemeyecek olmasının da bir önemi olmadığını, kaldı ki, benzer uyuşmazlıkların üst mahkeme tarafından nasıl çözümlendiğinin belirtilmesi ve yol gösterici olması açısından içtihadın dayanak gösterilmesinden daha doğal bir durum bulunmadığını, kesin maliyet raporu, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini, davalı kooperatifin bir etap kooperatifi olması ve etaplar bittikçe kesin maliyet raporu çıkarılabileceğine yönelik karar alınması yerel mahkemece verilen kararın doğruluğunu etkilemediğini, zira kooperatifçe alınan söz konusu karar kanuna aykırı olup yok hükmünde olduğunu, kooperatif yukarıda belirlenen gerekçeyle geçersiz olan ana sözleşmenin 61 ve 62. maddesi uyarınca kesin maliyet hesabı çıkartıp bu bedeli davalıdan talep etmiş ise de henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacağını, karardan da anlaşılacağı üzere, etaplar bittikçe kesin maliyet raporunun hesaplanmasına ve bu kapsamda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin karar yok hükmünde olduğunu, dolayısıyla davalı tarafça ileri sürülen kooperatif ortaklarının 15 günlük itiraz süresinin bulunduğuna, bu süre içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığına yönelik ileri sürülen iddia hukuki dayanaktan yoksun kaldığını, yok hükmünde olan bir karara karşı itiraz edilip edilmemesinin bir önemi bulunmadığını, ilk derece mahkemesince verilen karar yerinde olup, davalı tarafın haksız istinaf başvurusunun reddi zaruri olduğunu, davalı tarafın mesnetsiz istinaf başvurusunun reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Asıl dava, davalı kooperatifin 10/07/2021 tarihli genel kurulunun ve öncesindeki genel kurulların yoklukla malul olduğunun tespiti, iptali, kooperatifin kötü yönetildiğinin ve bu nedenle kooperatifin zarar gördüğünün tespiti, kayyım tayini ile bu zararın tazmini ile istemlerine ilişkindir.
Birleşen dava, davalı kooperatifçe yapılmış olan 10/07/2021 tarihli genel kurul toplantısının ve genel kurulda alınmış kararların ve 09/08/2021 tarihli kesin maliyet raporunun iptali ile geçersizliğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı … ve davalının söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 27/03/2023 tarih ve 2021/585 E. – 2023/206 K. sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı …’ün asıl dava ve davalı … ‘nın asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- Asıl dava yönünden alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-Birleşen dava yönünden alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-Alınması gerekli olan 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davacı … tarafından peşin yatırılmış 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 89,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacı …’den alınarak Hazineye Gelir kaydına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı … ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023