Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1146 E. 2023/1185 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1146
KARAR NO: 2023/1185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2023
ESAS NO: 2021/736
KARAR NO: 2023/166
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 19/06/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 09/03/2023 tarih ve 2021/736 E – 2023/166 K kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 2014 yılında davalı kooperatife üye olduğunu ve düzenli olarak belirtilen ödemeleri gününde ödediğini, davalı kooperatif yönetim kurulunun aldığı 14/10/2014 ve 1753 sayılı karar ile davacının kooperatif üyesi olarak kaydının yapıldığını, ancak davacıya bugüne kadar herhangi bir daire teslimi yapılmadığını, yapılan görüşmeler sonucunda davacıya daire teslimi yapılabilmesi için bugün ki daire fiyatlarının çok üzerinde yeni maliyet fiyatları çıkarılarak ek ödeme talep edildiğini, kooperatif adına kayıtlı dairelerin üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini, öncelikle davalı kooperatif tarafından yapılan daireler üzerinde bilirkişi heyeti ile tespit yapılarak dairelerin maliyet hesaplarının belirlenmesi, belirlenecek rakam üzerinden davacının yaptığı ödemelerin hesaplanarak eksik ödeme söz konusu ise tamamlatılması yönünden hüküm kurulması, kooperatifin iyi niyetli olmayan davranışlar sergilendiğini ve güven ilişkisinin sona erdiğini, bu nedenlerle davacıya teslim edileceği belirtilen daireler üzerine tedbir konulmasını, davacı adına tescilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini istediklerini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacının iddia ve taleplerinin hukuka aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini, davacının üzerine düşen borçlarını yerine getirmediğini, davacı tarafça davalı kooperatife aidat ödemeleri mevcut olduğunu, dairenin teslimi için talep edilen ödemelerin ek ödeme olmayan, davacının ödemesi gereken miktar olduğunu, geçici maliyet raporu ile miktarın belirlendiğini, daha sonra kesin maliyet çıkarılarak üyelere bildirildiğini, kooperatifin her bir üyesine adil ve aynı maliyetlerin sunulduğunu, maliyet raporundaki bedelin karşılığı haklı olarak talep edildiğini, davacıya verilen 15 günlük süre içinde maliyet raporu ile beraber sunulan daireleri kabul etmediğinden bu dairelerin diğer ortaklara tahsis edildiğini, alınan maliyet raporuna da itiraz edilmediğini, Kayseri 2. ATM’nin 2019/352 Esas sayılı benzer dosyasında davanın reddine karar verildiğini, davacının kooperatifçe belirtilen miktarda ödeme yapması halinde kendisine tapu devrinin yapılacağının taahhüt edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, bu dava ile haksız kazanç elde etmeye çalışıldığını, iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce keşfin yapılarak, bir fen ve bir inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına müteakip; dosya bir mali bilirkişi ve bir kooperatif uzmanı bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyetinin sunmuş olduğu 24/11/2022 tarihli raporda özetle; Davacının konutunun bulunduğu blokla alakalı dava tarihi itibariyle 36.300-TL borcu ve yine faiz tahakkukunun 8.439,50 TL olduğu, kooperatifin tahsis yükümlülüğünün doğması için kooperatife aidat ve gecikme zammı bulunmaması şartının yerine getirilmiş olması gerektiği, bu nedenle de halihazırda davacıların borçlarının devam etmesi nedeni ile tahsisin mümkün olmayacağının tespit edildiği bildirilmiştir. Yargılamanın devamı sırasında davacının davalı kooperatiften istifa ettiği, noter aracılığıyla bildirimde bulunduğu anlaşılmaktadır. 1163 Kooperatifler Kanunu’nun 10 ve 17/son maddesinde açık kapı ilkesi kabul edilmiştir. Açık kapı ilkesi uyarınca şartları uyanların girişine engel olunamadığı gibi çıkışına da engel olunamamaktadır. Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesine göre istifasını noter kanalıyla kooperatife bildiren ortağın, bildirim tarihi itibariyle kanun hükmü uyarınca istifası sonucunu doğurmakta, kooperatiften çıkma gerçekleşmiş olmaktadır. Kanun uyarınca yenilik doğurucu hak olan istifa ile kooperatiften çıkma gerçekleştiğinden, taşınmazın tescili istekli kooperatif aleyhine açılan davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargılama giderleri yönünden yapılan değerlendirmede; davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu gözetilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin taraflara yükletilmesi gerektiği açıktır. Yargılama kapsamında sunulan delil ve belgeler, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı kooperatife bakiye borcunun bulunduğu, davalı kooperatifin, dava konusu taşınmazı davacıya tahsis edebilmesi için öncelikle davacı üyenin kooperatife, aidat ve gecikme zammı borçlarının bulunmaması gerektiği ve fakat davacının bakiye borcu bulunduğu, dolayısıyla kooperatifin tahsis yükümlülüğünün dava tarihi itibariyle doğmadığı, sonuç olarak; davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olmadığı anlaşılmakla yargılama giderleri ve vekâlet ücreti davacı üzerinde bırakılmış, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden taktir olunan vekâlet ücreti davacıya yükletilmiştir. Davacının kooperatiften istifası ve bu suretle dava konusuz kaldıktan sonra davacı vekili, sunmuş olduğu dilekçe ile talep sonucunu değiştirdiklerini, kooperatife yatırılan tüm aidat, gider ve ödentilerin iadesini talep ettiklerini beyan etmiş ise de iddianın değiştirilmesi yasağı çerçevesinde karşı tarafın açık muvafakatı bulunmayan davacı vekilinin bu talebi değerlendirmeye alınmamıştır. Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde müvekkilime tahsis edilen taşınmazın müvekkilim adına tapudan tescili yönünde dava açılmış ise de; davalı kooperatifin inşaat sürecini başlatmadığı ve bu durumda bitirmesinin mümkün olmadığı yargılama sürecinde ve keşif aşamasında tarafımızca müşahade edilmiştir. Bu sebeple müvekkilim noter marifeti ile davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden istifa ettiği ve bu durumda adına tahsis edilecek olan taşınmaz için tapu iptali ve tescil yönündeki talebimizden vazgeçerek davanın müvekkilim tarafından kooperatife yapılan tüm ödemelerin müvekkilime iadesi yönünde devam etmesi istemi ile 06,03,2023 tarihinde mahkeme dosyasına beyanda bulunulduğunu, dava sürecinde HMK hükümlerine göre dava gerekçesinin ve talep neticesinin değiştirilmesi mümkün olduğundan süreç içerisinde tarafımızca müvekkilim tarafından yatırılan ödemelerin müvekkilime iadesi yönündeki talebimiz mahkemece değerlendirmeye tabii tutulmadan davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı düşüncesi ile yanlış karar verildiğini, HMK hükümlerine göre davanın her aşamada ıslah dilebileceği gözetilerek buna göre talebimizin karşı tarafa tebliğ edilerek dosyanın talebimiz doğrultusunda yeniden bilirkişiye tevdii edilerek ödemelerimizin makbuzlar ve belgeler ışığında değerlendirilmesi ve alınacak bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi gerekirken mahkemece yanlış değerlendirme yapılarak hatalı karar verildiğini, istinaf dilekçesinin kabulüne yerel mahkeme kararının, istinaf talebimiz doğrultusunda kaldırılmasına talebimizin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilerek yargılamanın talebimiz doğrultusunda yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacıların asılsız olan istinaf taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, davacı kooperatif üyesi tarafından, davalı kooperatif aleyhine açılan ve kooperatif ana sözleşmesi gereğince davalı kooperatif tarafından davacıya devri taahhüt edilen taşınmazın tapu iptali ve tescili talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin 06/03/2023 tarihli beyan dilekçesi ile davacının kooperatif üyeliğinden istifa etmesi nedeniyle kendisine tahsis edilecek olan taşınmaz için tapu iptali ve tescil yönündeki taleplerinden vazgeçerek davanın davaıcı tarafından kooperatife yapılan tüm ödemelerin iadesini talep ettiği, mahkemece davacının kooperatiften istifası nedeniyle davanın konusuz kalmasından sonra davacı vekilince sunulan söz konusu dilekçe ile talep sonucunun değiştirildiği, bunun iddianın değiştirilmesi yasağı çerçevesinde kaldığı gerekçesiyle davacının bu talebinin değerlendirilmeye alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılan ıslahın yapılabilmesi için hâkimin onay vermesine veya karşı tarafın muvafakatini almaya gerek yoktur. Hâkim, sadece ıslahın koşullarını inceler ve yapılan ıslahın geçerli olup olmadığım değerlendirir. Islah nitelik olarak değerlendirildiğinde, taraflardan birinin tahkikat aşamasında yapmış olduğu usul işlemini düzeltmesidir.
Şu hâlde kanunun aradığı şartlara ve usulüne uygun olarak yapılan ıslah, tek taraflı irade beyanı ile kullanılan ve sonuç doğuran bir usulî işlemdir; mahkemenin ya da karşı tarafın rızasına bağlı değildir (Arslan /Yılmaz /Taşpmar/Hanağası, s.525). Davacının kötü niyetle davasını ıslah ettiğine dair herhangi bir iddia da bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece davacı vekilinin talebinin davanın ıslahına yönelik olup olmadığı davacı vekilinden sorulup, araştırılmadan, söz konusu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi halinde ıslaha ilişkin usuli işlemler yerine getirildikten sonra, ıslah dilekçesine göre inceleme ve araştırma yapılması gerekirken, davacının talebinin iddianın değiştirilmesi yasağı çerçevesinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğine Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/03/2023 tarih ve 2021/736 E – 2023/166 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 19/06/2023