Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1134 E. 2023/1140 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1134
KARAR NO: 2023/1140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2023
ESAS NO : 2021/268
KARAR NO: 2023/286
DAVANIN KONUSU: Ortak Olduğunun Tespiti-Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2023 tarih ve 2021/268 Esas – 2023/286 sayılı kararı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 19.12.2014 tarihli protokol içeriğine göre davalı şirketin kuruluşundan itibaren fiilen % 50 pay ile gizli ortak ve yönetici olduğunu,Kayseri 7. Noterliği 08.02.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiği ve ve akabinde davalı şirketin anlaşma talebi ile davacı ile görüştüğünü,mali müşavir …’ün ofisinde görüşme yapıldığı ve davalı şirket temsilcisi … yerine akrabası … ve kardeşi …’nin katıldığı ve tarafların fiilen bir arada bulunup çalıştığı sürede daavlı şirket yetkilsi …’nin fazladan aldığı 160.000 TLyi davacıya iade etmeyi ve davacının şirketin kuruluşundan itibaren getirdiği sermayeye karşılık ise 140.000 TL ödeyerek sulh olmayı istedikleri ve anlaşma olmadığını, davacının davalı şirkete yarı yarıya fiilen ortak olmadan önce davalı şirketin hali hazırdaki mevcut adresinin davacının eski şirketi olan … Sanayi şahıs işletmesinin olduğunu,davalı şirket yetkilisinin … aracılığı ile davacıya ortaklık teklif ettiğini, davacının Türkiye genelinde az bulunan elmaslı soketler işinin imalatında kendine has formüllerin sahibi olduğunu,davalı şirket yetkilisinin isteği üzerine kendisinin işlettiği … Sanayi şahıs işletmesinin faaliyetini sonlardırarak işletmeye ait makina ve teçhizatları sermaye olarak yeni kurulacak olan davalı şirkete getirdiği ve gerçek bedelleri gösterilmeyerek 31.12.2013 tarihli fatura ile davalı şirkete sermaye olarak devrettiğini, halihazırda aile şirketindeki müdürlüğünün yapılandırma borç ödemesi devam ettiğinden fiilen birlikte kurdukları şirketi hukuken …üzerine yapıldığını, bir süre sonra müvekkilinin şirkete alınmadığını , 19.12.2014 tarihli protokole istinaden kuruluşundan beri gizli ortak olduğu şirketin %50 paylı limited şirket yada adi ortaklığın tespitini ve ticaret sicil il müdürlüğüne tescilini,müvekkiline ödenmeyen aylık alacaklarının,kar payı ve sair alacaklarının tahsilini ,aksi halde şirketin kuruluşunda sermaye olarak konulan, araçların,makina, teçhizat ve formülleri ile tüm taşınır ve taşınmaz malların tespiti ile dava tarihindeki değeri itibariyle aynen iadesi mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100 TL’sinin protokol tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının 19.12.2014 tarihli protokole dayandığından TBK 147. Maddesi gereği taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın her ne kadar 31.12.2013 tarihli fatura ile sermaye koyma borcunu ifa ettiğini belirtse de bunların şirkete sermaye olarak getirilmiş değerler olmadığını, faturanın kurulacak şirket adına düzenlenmediğini, davacının borçları nedeniyle işletmesini kapatma kararı aldığını, bu sebeple mevcut makina ve malzemelerini şirkete satarak parasını elden aldığını, davacının fatura tarihi itibariyle şirket ortağı olmaması nedeniyle faturada 3. Şahıs olduğunu, şirketten alacaklı olduğundan fatura kestiğini, şirket sermayesi olduğuna dair protokolde kayıt olmadığını, sermaye olarak getirilmiş olsa dahi faturada belirtilen değerler üzerinden hisse tespiti yapılması gerektiğini, davacının 19.12.2014 tarihli protokol ile fiili ortak olduğunun ifade edilmesinin şirketin kuruluşundan sonra ortak olduğu anlamına geldiğini ve TTK hükümleri gereği limited şirkette pay devrinin nasıl yapılacağının düzenlendiğini, bu kapsamda yasanın kapsadığı şartlar yerine getirilmediğinden davacı lehine pay olduğunun söylenemeyeceğini, davacının şirkette 12.12.2014 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığını, bu tarihten önce de para ihtiyacı olduğunda şirket yetkilisine yardım ettiğini ve ücretini de elden aldığını hatta şirket yetkilisinden borç aldığını, sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra şirkete ortak olmak istediğini, sermaye getirerek ortak olacağını belirttiğini, fakat sermaye getiremediğini, ileride şirkete ortak olmak üzere protokol yapıldığını fakat davacının sermaye koyamadığını, davacının sermaye olarak koyduğunu belirttiği makinelerin şirket kayıtlarında olmadığını, davacının iddialarının yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, şirket yönünden husumet itirazında bulunduklarını, davacının ortak olduğu kabul edilecek ise kendisine ödenen maaş, sgk primleri gibi alacakların mahsubu gerektiğini ve davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, davacının taleplerinin yerinde olup olmadığının tespiti için deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, davalı şirkete ait işyerinde keşif yapılarak makinelerin tespiti yapılmış ve bilirkişi heyetinden 12/08/2022 tarihli rapor ve rapora itiraz edilmesi üzerine 05/01/2023 tarihli ek rapor alınmıştır. Söz konusu ek raporda davacı ile davalı arasındaki ortaklığın 19/12/2014 tarihli protokolde dikkate alınarak adi ortaklık olduğu ile davacının 348.377,30 TL kar payı alacağının olduğu belirtilmiş olup, bilirkişi heyet raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması nedeni ile rapora ve tanık beyanlarına itibar edilmiş, davacı tarafın tüm kar payı alacak miktarının dava tarihi itibari anlaşılması ile bu tarihten itibaren tarafların ticari ilişkisinden kaynaklı avans faiz kararı verilmesi gerektiği değerlendirilmiş, davacı vekilinin 06/03/2022 tarihli talep artırım dilekçesi de dikkate alınmış….” gerekçesiyle Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, Davacı ile davalının 19/12/2014 tarihli protokol gereğince 19/12/2014 tarihinden itibaren adi ortak olduklarının tespitine, 348.377,33 TL kar payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili ile davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Son olarak bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunda davacının diğer haklı alacak taleplerinden olan davalı şirketin davacıya ödemediği aylık alacaklarını ve sair (yani sabit kıymetlerdeki değer artış alacağı, huzur hakkı ve saire) alacaklarını hesaplamadığını, kaldı ki davalı şirketin ticari defterlerini dosyaya delil olarak sunduğunu, fakat bilirkişi heyeti davalının sunduğu ticari defter kayıtlarından istinaf etmediğini lehe olan kar payı alacağı dışındaki diğer haklı alacak talepleri yönünden ilgili veri girişi olmadığından bahisle hesaplamalar yapamadığını, tüm dosya kapsamı itibariyle davalı şirketin kayıt dışı ticareti olabileceği karinesinden hareketle davalı şirketin gayri resmi kayıtlarının ve işlemlerinin incelenmesi için ilk derece mahkemesince bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilmemesinin yerinde olmadığını, bu nedenle aleyhe olan ”fazlaya ilişkin talebin reddine” dair kısmen red kararının da kaldırılması içinde istinaf kanun yoluna başvurduklarını belirterek; haklı istinaf isteğinin kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/268 E. – 2023/286 K. sayılı 05.04.2023 tarihli davanın kısmen kabulü kararlarından davacı lehine olanlar hariç olmak üzere adi ortaklığın tespiti kararının kaldırılmasına ve davacının davalı limited şirketin %50 paylı ortağı olduğunun tespiti ile iş bu ortaklığının Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tesciline dair karar verilmesine; davacı aleyhine olan davanın kısmen red kararının kaldırılması’na dair karar verilmesine (istinafa konu ilamda davacı lehine olan kararlar yönünden istinaf kanun yolu başvurumuz yoktur) dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yukarıda kısaca arz ve izah etmeye çalıştığı ve mahkemece resen göz önüne alınacak nedenlerle davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece hukuka, hakkaniyete ve Yüksek Mahkemenin müstakar kararlarına aykırı olarak dosya kapsamında alınan eksik ve hatalı bilirkişi hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, yine yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığı üzere yerel mahkemece somut uyuşmazlıkla ilgili hüküm vermeden önce yukarıda bahsi geçen hususlara dair bir inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmekteyken ne yerel mahkemenin gerekçeli kararında ne de yerel mahkemece hükme esas alınan raporda bu hususlara ilişkin herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış olup işbu kararın bu yönüyle de taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığı nedenler ve HMK m.355 hükmü gereğince mahkece resen gözetilecek hususlar neticesinde öncelikli olarak ileride hak kaybına yol açmaması maksadı ile; öncelikle Tehiri İcra talebinin kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icra emrinin uygulanmasının geriye bırakılmasına, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/04/2023 tarihli, 2021/268 e. 2023/286 k. sayılı kararının kaldırılmasına, duruşmalı olarak yeniden yargılama yapılarak huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacının davalı limited şirketin gizli ortağı ve %50 pay sahibi olduğunu iddia ettiği, bunun tespitini ve alacak talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davalı ise limited şirkette hisse devirlerinin şekli tabi olduğunu, kanunun aradığı şeklin gerçekleşmediğini, davacının taleplerinin reddi gerektiğini savunduğu görülmüştür.
Davacı ile davalı şirket arasında 19.12.2014 tarihli Protokoldür başlıklı adi yazılı bir sözleşmenin bulunduğu, bu sözleşmede davalı şirketin %50 hisse ile ortak davacı ve … tarafından kurulduğu, şirketin resmi işlemlerinin şirket ortağı olarak görünen … tarafından yapılacağı, şirketin %50 hissesinin davacı veya davacının gösterdiği kişiye 01.08.2015-30.08.2015 tarihleri arasında devredileceğinin belirtildiği görülmüştür. Bu sözleşme ile davacının söz konusu şirkette pay sahibi ve gizli ortak olduğu anlaşılmaktadır. Tüzel kişiliği bulunmayıp sözleşmeye dayanan her türlü ortaklık ilişkisi hakkında adi ortaklık hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/15532 Esas 2014/5978 sayılı kararı doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda istinaf eden davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 05/04/2023 tarih ve 2021/268 Esas – 2023/286 Karar sayılı nihai kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı vekili ile davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 14/06/2023