Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1132 E. 2023/2037 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1132
KARAR NO: 2023/2037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DAVANIN KONUSU: Alacak
DAVA TARİHİ:10/05/2017
KARAR TARİHİ:17/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ:21/11/2023
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkette 04.10.2011 tarihinden şirketteki payını devrettiği 11.09.2015 tarihleri arasında ortak-şirket müdürü olarak çalıştığını, kararlaştırılan aylık ücretin kendisine ödenmediğini, davalı şirketin Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/909 E.sayılı dosyasında müvekkilinin ücret karşılığında çalıştığını kabul ettiğini, bu nedenlerle şimdilik 35.000,00 TL aylık ücretin işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekilince sunulan 15/05/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle alacak talebini 71.559,00TL arttırarark toplam 106.559,00 TL alacağa yükseltmiş ve 04/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE:
Davacının davasını somutlaştırmadığını, mali müşavir olan davacının şirketin tüm ödemelerini kendisinin yaptığını, kendi ücretlerini de aldığını, davacıya bütün hesapları kapsayacak şekilde ödeme yapıldığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde “… davacının, davalı şirket yönetiminde çalışmasından kaynaklı olan haketmiş olduğu ücretin ödendiğine dair davalının savunmasını yazılı delil ve belgelerle kanıtlayamadığı, şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucu davacıya ödenmemiş bakiye ücretin bulunduğu, bu tutarın yapılan kısmi ödemeler düşüldükten sonra brüt (gelir vergisi ve diğer mali kesintiler dikkate alınmaksızın) 106.559,00-TL ücret alacağı bulunduğu, davacının faiz isteminin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir. Kayseri BAM 6.HD tarafından verilen 20/12/2019 tarih ve 2019/148-140 E-K sayılı kaldırma kararından sonra bilirkişi heyetinden alınan ek bilirkişi raporunda sonuç olarak; “Kayseri BAM 6. Hukuk Dairesinin kararına göre, bilirkişi heyetimize tevdi edilen görev çerçevesinde, TBK m.406 hükmü çerçevesinde davacının alacağının her ayın sonunda ödenmesi gerekirken ödenmediği ve davalının temerrüde düştüğü, bunun için ayrıca ihtara lüzum olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporlarını sunmuşlardır. Mahkemece verilen 2017/636 Esas 2019/831 Karar sayılı gerekçeli kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Kayseri BAM 6.HD tarafından verilen 20/12/2019 tarih ve 2019/148-140 E-K sayılı kaldırma kararında belirtilen gerekçeler yerine getirilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, davacıya usulüne uygun yemin teklifi bulunulması üzerine 03/12/2020 tarihli celsede davacının uyuşmazlık konusu hakkında usulüne uygun yemini yaptırılmıştır. Kaldırma kararı öncesi ve sonrası deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı şirket yönetiminde çalışmasından kaynaklı olarak hak etmiş olduğu ücretin ödendiğine dair davalının savunmasını yasal ve geçerli delillerle kanıtlayamadığı, şirketin muhasebe kayıtlarında yapılan inceleme sonucu davacının bakiye ücret alacağının bulunduğu, kısmi ödemeler düşüldükten sonra 106.841,12-TL ücret alacağının bulunduğu anlaşılmakla ancak faiz istemi ilk ücret alacağının doğduğu 04/10/2011 tarihinden olmayıp her bir ücret alacağının doğduğu ay itibariyle faiz işletilmesi suretiyle tahsili gerektiği anlaşılmakla davacının faiz istemi bu suretle yerinde görülmemiş ve ay ay doğan ücret alacağına bulunduğu ay başından itibaren faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiş ve yasal kesintiler infazda dikkate alınmak suretiyle 106.841,12-TL toplam ücret alacağının, 1.849,96-TL’nin 01/11/2011, 2.189,23-TL’nin 01/12/2011, 2.189,23-TL’nin 01/01/2012, 2.189,23-TL’nin 01/02/2012, 2.189,23-TL’nin 01/03/2012, 2.189,23-TL’nin 01/04/2012, 2.189,23-TL’nin 01/05/2012, 2.189,23-TL’nin 01/06/2012, 2.189,23-TL’nin 01/07/2012, 2.189,23-TL’nin 01/08/2012, 2.189,23-TL’nin 01/09/2012, 2.189,23-TL’nin 01/10/2012, 2.189,23-TL’nin 01/11/2012, 2.189,23-TL’nin 01/12/2012, 2.189,23-TL’nin 01/01/2013, 2.324,09-TL’nin 01/02/2013, 2.324,09-TL’nin 01/03/2013, 2.324,09-TL’nin 01/04/2013, 2.324,09-TL’nin 01/05/2013, 2.324,09-TL’nin 01/06/2013, 2.324,09-TL’nin 01/07/2013, 2.324,09-TL’nin 01/08/2013, 2.324,09-TL’nin 01/09/2013, 2.324,09-TL’nin 01/10/2013, 2.324,09-TL’nin 01/11/2013, 2.324,09-TL’nin 01/12/2013, 2.324,09-TL’nin 01/01/2014, 2.496,07-TL’nin 01/02/2014, 2.496,07-TL’nin 01/03/2014, 2.496,07-TL’nin 01/04/2014, 2.496,07-TL’nin 01/05/2014, 2.496,07-TL’nin 01/06/2014, 2.496,07-TL’nin 01/07/2014, 2.496,07-TL’nin 01/08/2014, 2.496,07-TL’nin 01/09/2014, 2.496,07-TL’nin 01/10/2014, 2.496,07-TL’nin 01/11/2014, 496,07-TL’nin 01/12/2014, 2.496,07-TL’nin 01/01/2015, 2.700,00-TL’nin 01/02/2015, 2.700,00-TL’nin 01/03/2015, 700,00-TL’nin 01/04/2015, 700,00-TL’nin 01/05/2015, 2.700,00-TL’nin 01/06/2015, 2.700,00-TL’nin 01/07/2015, 2.700,00-TL’nin 01/08/2015, 2.700,00-TL’nin 01/09/2015, 900,00-TL’nin 01/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine…” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacının kötü niyetli davası ile kendini kusurlu veya muvazaalı eylemleri ile sebepsiz zenginleşme elde etmeye çalıştığını, davacının kendisinin münhasıran ve fiili olarak sorumlu / yetkili / görevli olduğu bir iş sürecinde kendi eylemlerine kendi oluştuğu veya oluşturmadığı kendi düzenlediği veya düzenlemediği belge, defter ve kayıtlara dayanarak ve kendi iddiasına göre aleyhe işlem yapıldığını ileri sürerek çıkar elde etmesinin kabulü hakkın ve hukukun kötüye kullanılmasının anlamına geleceğinin açık olduğunu, mahkemenin esas aldığı defter kayıtlarına göre davacının şirkete önemli tutarda borçlu olduğunun ortada olduğunu, kötü niyetli davanın kabulü ile davacının sebepsiz zenginleşeceğinin açık olduğunu, tüm bu nedenlerle tehiri icra taleplerinin kabulü ile kararın icrasının istinaf incelemesi sonucuna kadar geriye bırakılması yönünde, tehiri icra kararı verilmesini, yerel mahkeme kararının lehlerine kaldırılmasını / bozulmasını, davacının haksız davasının reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP VEREN DAVACI VEKİLİNİN DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE:
Delillerin eksik değerlendirilmesi iddiasının mesnetten yoksun olduğunu, müvekkili şirket müdürü olmakla maaş karşılığında çalıştığının sabit olduğunu, müdür ile şirket arasındaki sözleşme adının kanunda vekalet sözleşmesi olduğunu, hisse devrine ilişkin noterlik belgesinin maaşa ilişkin açık bir ibraname olmadığını, bilirkişi heyetine yönelik itirazlarında mesnetten yoksun olduğunu, kesin delil mahiyetinde müvekkilinin 2700 TL maaşla çalıştığının sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı şirket vekilinin istinaf taleplerinin reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 18/02/2021 tarih ve 2020/45 E – 2021/99 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Dairemizin 25/05/2021 tarih, 2021/673 Esas 2021/880 Karar sayısı ile HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarih 2020/45 E- 2021/99 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine dair karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı Davalı vekilince süresi içerisinde Temyiz başvuru dilekçesi sunulması üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesince 09/01/2023 tarih 2021/5503 E – 2023/51 K sayılı ilamıyla ; “….1.Dava, limited şirket müdürlüğünden kaynaklanan huzur hakkı alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup İlk Derece Mahkemesince davacının hak kazandığı ücrete ilişkin yapılan kısmi ödemelerin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
2.Ancak, davalı şirket tarafından ihtirazi kayıt konmadan kabul edilen dönemsel edimlerde öncekilerin alındığının kabulünün gerekeceğine ilişkin savunma, yargılama sırasında, istinaf ve temyiz aşamalarında ileri sürülmesine rağmen Mahkemece göz önüne alınmamıştır.
3.Dönemsel olarak tahakkuk eden alacaklara ilişkin 6098 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesine göre, dönemsel borçların ifasında sonraki dönemde tahakkuk eden borcun ifa edilmiş olması, önceki dönemki borçların ödendiğine karine oluşturmaktadır.
4.Hâl böyle olunca, davacının da şirket ortağı ve müdürü olması nedeniyle şirketin tüm defter ve kayıtlarını düzgün ve gerçeğe uygun tutmakla yükümlü olduğu, 6098 sayılı Kanun’un 104 üncü maddesi gereğidir. Hem bu nedenlerle hem de davacı ortağın şirketteki hisselerini devredip ortaklıktan çıktıktan sonra pay devri sözleşmesinde belirtmediği hususlarda dava ikame etmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken Mahkemece yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Açıklanan sebeplerle;
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen Yargıtay bozma ilamı üzerine dosya dairemize gelmiş ve işbu yeni esasına kaydı yapılmıştır.
Dairemizce işbu bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.Ayrıca duruşma günü belirlenmiş,taraf vekillerine tebliği yapılmıştır.07/07/2023 tarihli duruşmada hazır olan taraf vekillerinin beyanları sorulmuş ve aynı celsede işbu bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyulduğundan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi usuli zorunluluktur.
Dosya incelendiğinde, davacı vekilince sunulan 16/11/2020 tarihli dilekçesinde Kasım-2014,Mart-2015 ve Nisan-2015 maaşları hariç tutularak yemin metni gönderildiğini beyan ettiğinden, dava konusu edilen maaş alacaklarından işbu aylara ilişkin olanlarını almış olduğunu/davalıdan tahsil ettiğini kabul ve beyan etmiş olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının dava konusu ettiği dönemlere/aylara ilişkin maaş-ücret alacağından en son Nisan-2015 ayını davalıdan tahsilini beyan ve kabul etmiş olması nedeniyle TBK 104. Maddesindeki yasal karine nedeniyle ve bu yöndeki Yargıtay bozma ilamı kapsamı da gözetildiğinde bu aydan geriye doğru talep ettiği ve ödenmediğini iddia ettiği maaş-ücret alacaklarını davalıdan tahsil etmiş olduğu dolayısıyla davalının bu kısımları davacıya ödediği yasal karinedir. Davacı sözkonusu aylara ilişkin maaş- alacaklarının ödenmediğini yani TBK 104. Maddesi gereğince ödenmiş sayılmasına ilişkin yasal karinenin aksini iddia ettiğinden, bu yöndeki iddiasını/yasal karinenin aksini yazılı delillerle ispat yükü davacıdadır.Ancak tüm dosya kapsamına göre davacı taraf işbu yasal karinenin aksini yazılı ve kesin delillerle/belgelerle ispat edememiştir. Bu sebeplerle 29/09/2023 tarihli celsedeki ara kararla ve davacının dava dilekçesinin deliller kısmında açıkça “yemin” deliline de dayandığından bu yönden davalı tarafa karşı yemin teklifi deliline dayanma hakkının bulunduğu hatırlatılarak kesin süre verilmiştir. Kesin süre içinde davacı taraf yemin deliline dayanarak yazılı yemin metnini de sunmuş ve mahkememizce işbu yemin metni davalı asıl şirkete HMK 225 vd maddelerindeki usule uygun olarak meşruhatlı ve ihtaratlı yemin isticvap davetiyesi ile gönderilerek tebliği yapılmıştır. Davalı şirketin yemin günü itibariyle yasal yetkilisi/temsilcisi olan … imza sirküsüyle birlikte, davet edilen duruşmaya katılmıştır. Mahkememizce yemin metni kapsamında yeminli olarak beyanları sorulmuş,dinlenmiştir.Yeminli ve imzalı beyanında özet ve sonuç olarak davacıya tüm alacaklarını/ücretlerini ödediklerini, fazla ödeme dahi yaptıklarını bu nedenle de davalı şirket olarak davacıya herhangi bir ücret borçlarının bulunmadığını söylemiştir. Davalı şirket temsilcisinin işbu yeminli ve imzalı beyanları nedeniyle davacının, dava konusu ettiği maaş-ücret alacaklarından Nisan-2015 ve öncesindeki aylara ilişkin olanlarını davalıdan almadığına,tahsil etmediğine yani ödenmediğinden alacaklı olduğuna ilişkin TBK 104. Maddesindeki yasal karinenin aksini yazılı delillerle ve en son yemin kesin delili ile de ispat edemediği kabul edilmiştir. Bu nedenlerle sözkonusu aylara ilişkin maaş/ücret alacak talebi kısmının reddine karar verilmiştir.
Davacı,Mayıs-2015 ila Eylül-2015 arasındaki ücretlerinin de ödenmediğini ve alacak talebinin olduğunu iddia ve talep etmiş olup,dosyada alınmış bilirkişi raporlarıyla da bu aylara ilişkin maaş/ücret alacakları kısımını hak ettiği tespit edildiğinden ve bu kısma yönelik ücretlerin ödendiği iddiasının/hususunun da TBK 104. Maddesindeki yasal karinenin haricinde olması nedeniyle, bu kısma ilişkin ücretlerin davacıya ödendiğinin yazılı delillerle ispat yükünün ise bu sefer davalı tarafta olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf sözkonusu kısma yönelik ödeme iddiasını/savunmasını yazılı delil ve belgelerle ispat edememiştir.Ortaklık hisse devrine ilişkin sözleşmenin konusu farklı olup dava konusu ücret alacağıyla bir ilgisinin olmaması nedeniyle işbu sözleşme kapsamının, davalının davacıya olan sözkonusu ücret/maaş borcu kısmı yönünden davacıya ödediğine dair lehine kesin olarak ispata yeterli yazılı bir delil ve belge olarak kabul edilmemiştir.Davalının bu kısma yönelik borcunu davacıya ödediğini yazılı delillerle ispat yükü kendisinde olmasına rağmen ispat edememiş ise de, bu yönden bu kez davalının davacıya karşı yemin teklif hakkının bulunduğu (Cevap ve delilleri arasında açıkça “yemin” deliline de dayandığından) ve yargılama sırasında ilk derece mahkemesince bu yönden 01/10/2020 tarihli duruşmadaki 2 nolu ara kararıyla davalı tarafa yemin hakkının hatırlatılarak kesin süre verildiği ve davalının yemine dayandığı, yemin metnini sunduğu, mahkemece yeminle ilgili usuli işlemlerinin yapılarak davacı asılı yeminli olarak 03/12/2020 tarihli duruşmada dinleyerek beyanlarını aldığı ve davacı asılın da yeminli/imzalı beyanında özet olarak 2011 yılının 10. Ayından itibaren, ortaklıktan ayrıldığı 2015 yılına kadar davalı şirketin müdürlüğünü yaptığını,Kasım-2014,Mart-2015 ve Nisan-2015 maaşları hariç görevi boyunca hiç ücret/maaş almadığını söylemiştir. Bu nedenlerle Mayıs-2015 ve sonrası davacının talep ve dava konusu ettiği aylara ilişkin ücret-maaş alacağının davacıya ödendiğine dair davalı savunmasının yazılı delillerle ve en son yemin kesin delili ile de davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan tüm sebeplerle sonuç olarak, davanın ispat edilen aylara ilişkin olmak üzere ve her bir aya ilişkin maaş/ücret alacağının ödenmesi gereken son tarihi de gözetilmek suretiyle, 2.700,00 TL nin 01/06/2015, 2.700,00 TL nin 01/07/2015, 2.700,00 TL nin 01/08/2015, 2.700,00 TL nin 01/09/2015 ve 617,88 TL nin de 01/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sübut bulmayan/ispat edilemeyen fazlaya ilişkin maaş/ücret alacağı kısmı ilgili davacı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 2.HD nin 2021/3375 esas-2021/4650 karar sayılı emsal içtihadında belirtildiği üzere,”…5235 sayılı Kanun uyarınca bölge adliye mahkemelerinin denetim ve hüküm mahkemesi sıfatlarına haiz adli yargı ikinci derece mahkemeleri olduğu, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı tarafların itirazları doğrultusunda istinaf kanun yolu incelemesi görevini yerine getirirken istinaf başvurusunun esastan reddi veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil denetim ve hüküm mahkemesi olarak gerekli tüm kararları verebileceği, ancak ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığına göre bu halde kanun yolu denetim mahkemesi yetkisinden söz edilemeyecektir. Temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına uyulup uyulmayacağı hususunda karar vermek üzere aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, AÜTT Genel Hükümleri uyarınca bölge adliye mahkemelerinin istinaf kanun yolu incelemesine ilişkin “Duruşmalı işler” tanımlamasından, Yargıtay bozmasından sonra alt derece hüküm mahkemesi olarak HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak yaptığı duruşma değil, HMK’nın 353. maddesinde belirtilen hâller dışında istinaf kanun yolu incelemesini duruşmalı olarak yapması gereken işlerden bahsedildiği tartışmasız olup, bu nedenle bölge adliye mahkemesi tarafından zorunlu açılan ve alt derece hüküm mahkemesi sıfatıyla yapılan duruşma nedeniyle yeni bir vekâlet ücretine hükmedilemez.(HGK’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 esas-2021/205 karar sayılı ilamı)…” şeklinde hüküm altına alındığından, Yargıtay 11. HD nin işbu bozma ilamı nedeniyle dairemizce usul yasası gereğince zorunlu olarak duruşmalı yapılan inceleme sonucu verilen işbu nihai karar yönünden ayrıca istinaf vekalet ücretine karar verilmemiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 2.700,00 TL nin 01/06/2015, 2.700,00 TL nin 01/07/2015, 2.700,00 TL nin 01/08/2015, 2.700,00 TL nin 01/09/2015 ve 617,88 TL nin de 01/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Davacının fazlaya ilişkin kısmı ilgili talebinin reddine,
3-Alınması gereken 779,95 TL karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 597,72-TL harçtan ve 1.222,05-TL ıslah harcınan mahsubu ile artan 1.039,82TL’ harcın talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 633,72-TL ilk dava açma gideri, 166,90-TL davetiye ve posta müzekkere gideri ile 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.800,62-TL’nin davanın kabul/red oranına göre hesap edilen 180,00 TL’sinin ve ayrıca 779,95TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan posta/tebligat gideri 108,00 TL nin davanın kabul/red oranına göre hesap edilen 96,43 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı lehine AAÜT uyarınca 11.417,88 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine AAÜT uyarınca 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
9-İstinaf vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı HMK 362. Maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2023