Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1080 E. 2023/1172 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1080
KARAR NO : 2023/1172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2023
ESAS NO: 2014/1385
KARAR NO: 2023/139
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/06/2023
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/06/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/03/2023 tarih ve 2014/1385 E – 2023/139 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, kura sonucu üyelere çıkan dairelerin teslim edildiğini ancak sözleşmeye uygun şekilde maliyet hesabi yapılıp usulünce kesinleştirilmediğini, müvekkiline isabet eden ve müvekkiline tahsis edilmiş olan … İli, … İlçesi, … mah. … Ada, …Parsel nolu ana yapının … numaralı bağımsız bölümünün tapusunun, ana sözleşme, genel kurul kararları ve mevzuata aykırı şekilde yüklenici firmaya devredilmiş olduğunu, işbu dairenin müvekkiline ait olduğu hususunun kura kayıtları, üyelik kayıtları ve evi teslim alan üye ile davalı şirketin yetkili elemanlarınca imzalanmış evlerin teslimine ilişkin tutanakların olduğunu, genel kurulda “ayrılan veya ihracı kesinleşen üyelerden boşalan dairelerin satılması ve borç için verilmesi yolunda” bir karar alınmışsa da müvekkilinin dairesinin böyle bir durumunun olmadığını, genel kurul kararı olmadan böyle bir dairenin devrinin mümkün olmadığını, davalı yüklenicinin iyi niyeti 3.şahıs durumunda olmadığını, davalı yüklenicinin çıkarmış olduğu fahiş maliyet bedellerinin ödenmesi halinde tapu alabileceklerinin üyelere bildirildiğini, üyelerin kesin maliyet borçlarının yapılan itirazlar nedeniyle usulünce kesinleştirilmediğini, bu nedenle mahkeme kanalıyla ana sözleşmeye uygun şekilde tespit ettirildikten sonra ortaya çıkacak bakiye borcu mahkeme veznesine veya mahkemece uygun görülecek yere depo edilmesi suretiyle tapu iptal ve tescil karar verilmesini beyan ederek, davalı yüklenici şirket adına olan … İli, … İlçesi, …Ada … Parsel … numaralı bağımsız bölümün davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili 14.10.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının üyelik durumunun araştırılması gerekmekte olduğunu, hem davalı hem de davcı yönünden husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının bu davada aktif husumet ehliyetinin bulunmamakta olduğunu, iyi niyet ile 3. Kişi durumunda bulunan müvekkilinin bu davada davalı olması ve kendisine husumet yönetilmesi mümkün olmadığını, diğer davalı kooperatiften alacaklı olması nedeni ile alacaklarını tahsil edebilmek amacı ile dava konusu taşınmazı iyi niyetli olarak satın alınmış olduğunu, davacının hak iddiasında bulunduğu taşınmazlar müvekkil tarafından imal edilmiş olduğunu ancak imalat bedellerinin kendisine ödenmediğini, ortada bir ferdi mülkiyet olmadığını ve davacı adına kayıtlı bir taşınmazda haczedilmediği veya devredilmediğini, davalı kooperatifin son genel kurulunda da kooperatifin müvekkile borcu olduğunun görüldüğü ve borca karşılık taşınmazlar yetilmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verilmekte olduğunu, 01.06.2014 tarihli genel kurulun 14. Gündem maddesinden davalı kooperatifte kesin maliyet hesaplarının çıkartıldığı ve buna göre de bir kesim üyelerin ödemeler yaptığını, genel kurul tarafından da ibra edildiklerinin anlaşıldığın, müvekkili davalı kooperatiften alacağını alamamış olduğunu, alacaklarının bir kısmı ile ilgili olarak ta icra takibinin geçmişteki alacaklarına karşılık tapu siciline güvenilerek taşınmazları devralmış iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, davacı müvekkili kötü niyetli olduğunu iddia etmiş ise de bunu ispatlamakla yükümlü olduğunu, belirtilen sebepler ile haksız açılan davanın reddedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’ne tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen yasal 2 haftalık kesin süre içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı tarafın HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı kooperatif üyesinin kooperatife karşı parasal yükümlüğü bulunması halinde tapu iptali ve tescil isteyemeyecektir. Davacı taraf ıslah ile taşınmazın kooperatif adına tescilini dilemiştir. Kavram olarak ıslah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, İstanbul 2001, s. 3965). Islah müessesesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkândır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf işlemi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itiraza imkân vermeksizin yapılabilmektedir (Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, İstanbul, 1992, s. 534). Islaha ilişkin temel düzenleme HMK’nun 176. ve devamı maddelerinde yer almakla birlikte, ıslah HMK’nun 141. maddesindeki iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnası olarak belirtilmektedir. Islahın düzenlendiği bu maddeler dikkate alındığında; ıslahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleridir. Bu bakımdan ancak tarafların yapmış olduğu usul işlemleri ıslah edilebilir. Tarafların yapmış olduğu usul işlemleri, yargılamanın ilerlemesi için yapılan, şartları ve etkileri usul hukuku tarafından düzenlenmiş olan işlemlerdir. Bir taraf ancak kendi yapmış olduğu usul işlemlerini ıslah edebilir; karşı tarafın veya mahkemenin yapmış olduğu usul işlemleri ıslah edilemez (Kuru, s. 4020). Gerek öğretide gerekse uygulamada ıslah yoluyla davanın değiştirilebileceği veya genişletilebileceği, aynı şekilde savunmanın da genişletilebileceği ilke olarak kabul edilmektedir. Yine HUMK’nın yürürlükte olduğu tarihte kısmi dava olarak açılan bir davada, müddeabihin artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup, ıslahın konusunu teşkil etmektedir. Islahın amacı, yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbette ki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi imkânsızdır (Özekes, Hakan: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, İstanbul, 2017, s. 1517). Çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. Davanın tamamen ıslahı, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılmasını gerektirir. Gerek öğretide gerekse uygulamada, davanın tamamen ıslahında yeni bir dava açılmamış sayılacak, tamamen ıslah edilen dava ilk açılan davanın devamı niteliğinde olduğundan, bunun doğal sonucu olarak, zamanaşımı ilk davanın açıldığı tarihteki duruma göre dikkate alınacaktır. Onun için davanın tamamen ıslahında ıslah olunan dava, ilk dava gününde açılmış sayılacaktır (Kuru, s. 3998 vd; Özekes, s. 1537). Davacı kooperatif tarafından açılacak davadaki tescil isteminin kendi istemi haline getirmiştir. Dava dilekçesinde olmayan yeni bir talebin kısmi ıslahla davaya eklenmesi mümkün değildir ve bu tam ıslaha konu edilebilecek bir husustur. HMK’nun 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü yer almaktadır. Ancak davacı tarafça HMK’nun 180. maddesindeki usule uygun şekilde tam ıslah talep edilmediği gibi tam ıslaha uygun şekilde işlem de yapılmamıştır. Bu nedenle davacının ıslah hakkını kullanmamış, hiç ıslah yapmamış gibi davaya devam edilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur. Anılan gerekçelerle ıslah dikkate alınmamıştır. Davacının davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kooperatifin, davalı …’a olan borcunu davacı ve diğer bir kısım üyelerin dairelerini devrederek ödemesinin herhangi bir yasal dayanağı mevcut olmadığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1385 E. 2023/139 K. ve 09.03.2023 tarihli kararın gerekçe kısmında “Kooperatifin 07/07/2014 tarihinde toplanarak 160 nolu yönetim kurulu kararında kooperatif adına kayıtlı bir kısım taşınmazların davalı…e devrine karar almış olduğu davalı kooperatifin 01/06/2014 tarihinde 2013 yılına ait olan genel kuru kapsamında yönetim kuruluna ihtiyaç fazlası dairelerin satışı için yetki verildiği görülmüştür. ” denilmiş ise de gerek Kooperatifler Kanunu gerekse … Anasözleşmesi ile Genel Kurul Kararlarında kooperatifin yüklenici şirkete olan borcunu daire ile ödeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, ayrıca kooperatif ile yüklenici şirket arasında imzalanan 14.06.2002 tarihli sözleşme ve bu sözleşmeye ek olarak hazırlanan 05.07.2005 tarihli ek sözleşmede dahi böyle bir hüküm olmadığını ve bu hususların bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiğini, Genel kural olarak kooperatif, üyelerin ödediği aidatlar ve kesin hesap sonucu tahsil ettiği paralar ile yüklenici firmanın hakediş bedellerini nakden ödeyeceğini, kooperatifin iflası sebebiyle maliyet hesabının kesinleştirilmesinin kooperatifçe yapılması imkanı kalmamışken yerel mahkemece somut olaya uymayan Yargıtay kararı emsal alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1385 E. 2023/139 K. ve 09.03.2023 tarihli kararın gerekçe kısmında “Yargıtay 23. Hukuk dairesinin 2014/1429 esas ve 2014/4685 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere üyeye mevcut borcu ödeme olanağı sağlamak amacı ile borcun depo edilmesi sureti ile depo ettirilmesinin doğru olmadığı bu şekilde tescilin mümkün olmadığı yargıtayın yerleşik uygulamasıdır. Bilirkişi raporunda yine kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı hareket ettiğine dair bir uygulama bulunmadığı görülmüştür. Açıklanan gerekçeler ile davacı kendi adına tescil talep edemeyeceğinden davacının talebi davasının reddine karar verilmiştir. …. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı kooperatif üyesinin kooperatife karşı parasal yükümlüğü bulunması halinde tapu iptali ve tescil isteyemeyecektir.” şeklinde tespitte bulunulduğunu, fakat mahkemece yapılan bu tespit somut olayı için hatalı olduğunu, zira Y.Yargıtay’ın yok hükmünde kabul ettiği ana sözleşmenin 61 ve 62. maddelerindeki değişik hükümlere ve hatta değişikliklerden önceki ana sözleşme hükümlerine göre maliyet hesabı kesinleştirilmediğini, taraflarınca dava dilekçesindeki talep kısmının değiştirilmesinin tam ıslah mahiyetinde olduğunu, kooperatif tarafından yapılan kesin hesap maliyet raporuna itirazın kesin olarak karara bağlanmadığını, taşınmazların satımına yönelik genel kurul kararı olmadan, gerekli şartlar sağlanmadan yapılan satım işleminde davalı erkut inşaatın iyiniyetinden söz edilemeyeceğini, kooperatiflerde gayrimenkul alım satım ile ilgili şartları-azami ve asgari rakamları tespit yetkisi genel kurulda olup davalı kooperatifin yönetim kurulu kararı ile davalı şirkete yapmış olduğu gayrimenkul satışı açıkça kanuna aykırı olduğunu, devredilen daire bedelinin ticari defterlere işlenmediğini, kooperatif tarafından yapılan ana sözleşmedeki değişiklikler güncel Yargıtay içtihatları gereğince yok hükmünde olduğunu, kooperatif tarafından yapılan işlemlerin 1163 sayılı yasanın 23. maddesine aykırılık etmesi sebebiyle müvekkilin tapu iptal ve tescil davası açma hakkı olduğunu, Yargıtay 23. H.D. 2012/3212 E. 2012/5514 K. ve 27.09.2012 tarihli kararı ve Yargıtay 23. H.D. 2014/1429 E. 2014/4685 K. ve 18.06.2014 tarihli kararı ve daha pek çok kararında aynı görüş benimsendiğini, ıslah dilekçesinde Kayseri 1. asliye ticaret mahkemesi 2015/532 e. sayılı dosyasının celbini talep etmiş olmalarına karşın bu talebin ıslah dilekçesinin yerel mahkemece hatalı değerlendirilmesinin sonucu dikkate alınmadığını belirterek; istinaf başvurusunun duruşmalı olarak yapılacak incelemesi neticesinde kabulü ile hatalı ve eksik inceleme sonucu verilen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1385 E. 2023/139 K. ve 09.03.2023 tarihli kararının kaldırılmasına, söz konusu kararın kaldırılıp yeniden yargılama yapılarak taleplerimiz doğrultusunda davamızın kabulüne karar verilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinafa cevap dilekçesinde arz ve izah edilen nedenlerle ve mahkemece re’sen nazara alınacak diğer hususlar gereğince, davacı tarafından sunulan haksız ve yasal dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu uyuşmazlık davacının kooperatife karşı edimlerini yerine getirip getirmediği ve tapu iptal ve tescil şartlarının oluşup oluşmadığı hususundadır.
Dava konusu olayda; davacı, davalı …üyesi olup, kendisine isabet eden dairenin kendisine teslim edildiğini, ancak bu dairenin kooperatifin davalı yükleniciye olan borçlarına karşılık davalı yükleniciye satıldığını, taşınmaz tapusunun verilmediğini ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapusunun iptal ve tescil kararı verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay yerleşik uygulamasına göre,”… kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davalı kooperatife karşı tüm akçalı edimlerini yerine getirmiş olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan ortağa borca rağmen tapularının verilmiş olması halinde de davacı tapu talep edebilecektir. (Y.23HD. 13.07.2020, 2017/1239E., 2020/2574 K)” Bu hususta bilirkişi heyetinden rapor alındığı, eşitlik ilkesine aykırı bir durum bulunmadığı gibi davacının kooperatife borcunun bulunduğu anlaşılmış olmakla davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararını yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/03/2023 tarih ve 2014/1385 E – 2023/139 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değeri itibariyle KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 19/06/2023