Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1072 E. 2023/1182 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1072
KARAR NO: 2023/1182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2023
ESAS NO: 2021/524
KARAR NO: 2023/128
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/06/2023
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 19/06/2023
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/03/2023 tarih ve 2021/524 E – 2023/128 K kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:2021/524 Esas sayılı asıl dava dosyasında:DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. tarafından müvekkil şirket aleyhine Kayseri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve … Esas sayılı dosyaları ile müvekkili şirkete ait; 30/03/2019 tarihli 700,000,00-TL tutarlı … Şubesi’nden verilen … seri numaralı çek ve … tarihli 700,000,00-TL tutarlı … Şubesi’nden verilen … seri numaralı çeke dayalı icra takipleri başlattığını, davaya konu çekler ve bir kısım sair çeklerin, davalı lehtar … ‘a “hatır çeki” olarak verilmiş olduğunu, müvekkiline bu çeklerin karşılığında bir mal verilmediğini, kısaca takiplere konu çeklerden dolayı müvekkilinin bir borcu bulunmadığını (bedelsizlik), TTK’nun 68771. maddesi hükmüne güre; “….Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünün yer aldığını, davalı şirket (ve yetkilisi … ), davalı … ile … arasında imzalanan … tarihli protokolde (KKH); müvekkili şirket ve diğer grup şirket olan … tarafından 7.700.000,00-TL’lık “hatır çeki” davalı … ‘a verilmiş olup bu çekler daval … şirketi elinde olduğunu, müvekkilinden intikal eden bu çeklerden dolayı, protokolün (5) numaralı bendine göre, davalı şirket elinde olan 7.700.000,00-TL’lık müvekkili (ve … ) çeklerinden, müvekkilinin borçlu olmadığının davalı tarafça ikrar ve kabul edildiğini, 7.700.000,00-TL kapsamında kalan çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını açıkça kabul eden davalı şirketin, bu çekler dışındaki diğer çeklerden ise alacaklı olduğunu, davalının alacaklı olduğu çeklerin ise davalı şirket, müvekkil ve davalının alacaklısı arasında imzalanan “Alacağın Temliki Sözleşmesine” konu tarih, miktar ve seri numarası belirtilmiş toplam 2.851,371,88-TL bedelli olan 11 adet çek olduğunu, söz konusu bu 11 adet çeke dayalı gerçek borcun müvekkili … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki alacaklarından 1.700.000,00-TL’nın davalı şirket alacaklısı olan … ‘e temlik edilmek suretiyle ödendiğini, söz konusu temlik sözleşmesinde; davalı şirketin elinde bulunan (gerçek alacak olarak kabul edilen) toplam 2.851.371,88-TL miktarlı 11 adet çek karşılığında, müvekkili … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki 1.700.000,00-TL’lık alacağının davalı şirketin alacaklısı olan … ‘e temlikine karar verildiği gibi, takibe konu çeki elinde bulunduran davalı şirket yetkilisi … ‘in, açıkça sözleşmede listesi belirtilen çeklere konu alacaklardan ve ferilerinden ve bakiye alacaktan dolayı temlik eden müvekkili ve … ibra ettiğini kabul ve beyan ettiğini, yine davalı şirke … ve … arasında imzalanan 26/11/2018 tarihli protokolde de açıkça, müvekkil tarafından 1.700.000,00-TL’lık temlikin yapılması halinde davalı şirketin alacağının kalmayacağının bizatihi davalı şirket yetkilisi tarafından kabul ve ikrar edildiğni, alacağın temliki sözleşmesine ve ibraya rağmen bu sözleşmedeki 2 adet çeki dahi iade etmeyen ve bu çekler hakkında haksız takipler başlatan davalının yukarıdaki protokol ve temlik sözleşmeleri kapsamında bedelsiz olduğunu (hatır çeki olduğunu) kabul ve ikrar ettiği 7.700.000,00-TL’lık çekleri de takibe intikal ettirmeye başladığını, kısaca takiplere konu çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını bilen davalı şirketin TTK’nun 687/1. maddesi hükmünde yer alan; poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olan hamil konumunda olmakla takip ve tahsil hakkı bulunmadığnı, davalı tarafın kötüniyetli olarak bedelsiz olduklarını bildikleri çekleri takibe intikal ettirmekle, takiplerin iptaline karar verilmesinin gerektiğini, dilekçelerine ekli belgeler kapsamında takiplere konu çeklerden dolayı borçlu olmadıkları ve davalı yanca ibra edildikleri açık olmakla birlikte müvekkili şirketin Türkiye genelinde madencilik faaliyeti üzerine büyük bir şirket olduğu, kamu ihalelerine girmekte, kamu ihalelerine giren şirketlere hammadde tedariki yapmakla, ayrıca ihracaat yapmak suretiyle hem istihdam hem katma değer yaratmak suretiyle şehir ve ülke ekonomisine önemli bir katkı yapmakta olduğunu, dosyaya sundukları belgelerin ve açıklamaların yakın ispat koşulunu sağladığını, icra takip dosyasında uygulanacak haciz ve sair işlemlerin müvekkilinin açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağı nedeniyle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında Kayseri İcra Müdürlüğü’nün 2021/32780 Esas ve 2021/32875 Esas sayılı dosyalarının davanın esası hakkında karar verilinceye kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini beyanla, dilekçelerinde açıklanan nedenlerle davalı şirket tarafından müvekkili hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile başlatılan takiplere konu çekler nedeniyle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı takip alacaklısının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, dava sonucu verilecek karar kesinleşinceye kadar her iki takibin tedbiren durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından menfi tespit isteminde bulunulduğunu, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı takip dosyası kapsamında açılan işbu davanın kendilerince kabulünün mümkün olmayıp davacının hukuki dayanaktan ve ispattan yoksun beyanlarına itibar edilmemesini talep ettiklerini, şöyle ki; hatır çeki iddiasının kendilerine yöneltilebilir nitelikte olmadığını, davacı … A.Ş. tarafından … emrine düzenlenen dava konusu çeklerin müvekkili şirkete ciro edildiğini, söz konusu ciro silsilesinde herhangi bir hukuka aykırılık olmayıp müvekkili tarafından ilgili çeklerin takibe konulduğunu, davacı tarafın işbu davasında ilgili çekin “hatır çeki” niteliğini haiz olduğunu ve bu hususun da müvekkili nezdinde bilindiği iddia ettiğini, öncelikle mahkemenizin de takdir edeceği üzere TTK’nun 687/1. maddesinde açıkça “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına harekel etmiş olsun.” denildiğini, yani ilgili bedelsizlik def’isinin müvekkiline yönelilebilmesi için davacı tarafın kötüniyet iddialarının ispatının şart olduğunu, her ne kadar davacı tarafın … – … – … arasında imzalanan 04/09/2018 tarihli protokolü öne sürerek çeklerin hatır çeki olduğunun müvekkili şirket tarafından bilindiğini ve müvekkiline karşı da bedelsizlik iddiasında bulunabileceklerini beyan etmiş olsa da bu durumun da hukuka ve hakkaniyete ters düştüğünü, sunmuş oldukları protokolde müvekkili şirkete ilişkin bir kaşe ya da şerh bulunmadığını, … tarafından imzalan ve nispi sonuç doğuran bu protokolün müvekkili şirketi bağlayıcılığı olmadığını, bu protokolün davacı tarafın iddialarına delil olarak değerlendirilmesinin kabul edilebilir nitelikte de olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında da şirket yetkililerin şirket adına hareket ederken şirket kaşesi ya da şerhi ile açıkça şirket adına imzada bulunmasının gerektiği, aksi halde şahsi sorumluluklarının ve bağlayıcılıklarının olacağının izah olunduğunu, bu doğrultuda davacı tarafın “hatır çeki” iddiasının müvekkiline yöneltilebilmesi için yazılı ve net bir delille ispatının şart olduğunu, alacağın temliki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçelerinde davacı… ile … arasında alacağın temliğinin yapıldığını ve … … ‘den olan alacağını … ‘e intikal ettirdiği ve ibra verdiği iddia ettiğini, yine protokol hususunda yukarıda değindikleri noktayı tekrarlamak istediklerini, söz konusu sözleşmede müvekkili şirketin herhangi bir adı, kaşesi, şerhi bulunmadığını, bu doğrultuda ilgili temliğin ve ibranın müvekkili şirketi bağlayıcılığının bulunmadığını, bir an için … ‘in müvekkili şirketin adına bu sözleşmeyi imzaladığı kabul edilseydi dahi yine bu durumun da ilgili temliği geçerli hale getirmeye yetmediğini, zira alacağın temliği için kanunlarımızda ve yerleşik Yargıtay kararlarında açıkça geçerli yazılı bir temlik sözleşmesi şartı arandığını, öncelikle bu şart nezdinde değerlendirme yapılacak olursa; geçerli bir sözleşme sağlanamadığını, zira sözleşmenin ilk sayfasına dikkat edilecek olursa ilk sayfada imza dahi olmadığını, temliğe ilişkin çatı unsurların düzenlendiği ilk sayfada imza olmamasının sözleşmeyi başlı başına geçersiz hale soktuğunu, ayrıca yine sözleşmenin ikinci sayfasında düzenlenen seri numarası ve banka adı şubesi yazılan çek listesi incelenecek olursa işbu davaya konu çekin protokolde yer dahi almadığının görüleceğini, dolayısıyla alacağın temliği hususuna bu çekin dahil edilmesinin en başta davacıların kendi içinde çeliştiğini gösterdiğini, yine temliğe konu çeklerin devri için zilyetliğin devri noktasında da eksiklik mevcut olduğunu, zilyetliğin devrinin temlik şartı olduğunu, şartın yerine getirilmemesinin temliği geçersiz kılacağını, TTK’nun 788. maddesine göre açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir olduğunu, zira müvekkili şirket adına yapıldığı iddia olunan bu sözleşmeyi bir an için kabul etseler dahi çekin ciro ve zilyetliğin devri ile devredildiği düşünüldüğünde; sözleşme ve diğer protokoller nezdinde ilgili çeklerin müvekkili şirketin elinde hiç olmaması ve ilgililere teslim edilmiş olmasının gerektiğini, bu durumun da davacı tarafın soyut beyanlarla hareket ettiklerini ve hatta keyfiyete dayalı olarak protokol düzenleyerek sahtecilik suçuna vücut verildiğini açıkça gösterdiğini, işbu menfi tespit davası noktasında ispat yükünün borçlu olmadığını iddia eden davacıda olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinin ekinde sunmuş oldukları protokol ve sözleşmelerle müvekkili şirketin hiçbir bağlantısı olmadığını,… ‘in şirket yetkilisi olmasının sadece şirket adına işlem yapabildiğini göstermemekte olduğunu, şahsi olarak dahil olduğu protokol ya da sözleşme varsa bunun müvekkili şirketi bağlamadığını, soyut beyanlarla ve müvekkilinin hiçbir şekilde kaşesinin şerhinin olmadığı evraklarla kötüniyet iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığı gibi davacının iddialarının ispata erdiğinin de kabul edilmemesi gerektiğini, müvekkili şirketin ne noktada sorumlu tutuluyor ise bu hususu davacının yazılı delille ispatlamasının mecburi olduğunu, bu noktada ilgili davanın mesnetsiz olduğunun açık olup reddine karar verilmesinin gerektiğini, işbu davaya konu edilen çekin, müvekkili şirketin doğrudan alacaklısı olduğu çek olduğunu, ilgili çekin hatır çeki niteliğini haiz olmamakla birlikte ne davacı tarafından hatır çeki olduğunun ispatlanabildiğini ne de müvekkiline yönlendirilebilecek bir def’i haklarının vücut bulduğunu, müvekkili şirketin kaşesinin, şerhinin dahi yer almadığı protokol ve sözleşmelerin doğrudan müvekkili şirketi bağlayıcı nitelikte kabul edilmemesi gerektiğini, davacı tarafın sunmuş oldukları ve delil olarak yansıttıkları bu evrakların hem şekil şartı yönünden hem de taraf sıfatı yönünden sakat olduğunu ve ispat noktasında dikkate alınmaması gerektiğini, yapılan protokollerde çeklerin ayrıntısının dahi yer almaksızın adet bilgisinin verildiğini, hem usulen sakat hem de içerik olarak açıklayıcı almayan bu protokollerin davacının iddialarını açıklığa kavuşturmadığıın ortada olduğunu, bir an için şirket yetkilisinin şirket adına hareket ettiği kabul edilseydi dahi yapılan alacağın temliki sözleşmesi imza yönünden dahi eksik olup söz konusu temlik sözleşmesinin ilk sayfasında herhangi bir imza bulunmadığını, çeklerin devri sağlanmadığından ve ilgili sözleşmede işbu davaya konu çekin esamesinin dahi geçmemesinin böyle bir sözleşmenin kesinlikle dikkate alınmaması gerektiğini gösterdiğini belirterek kötüniyetli olarak müvekkili şirketin alacağına el koymaya çalışan davacı tarafın işbu davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Nuh Mehmet Delikan’a dava dilekçesi ile eklerinin açıklamalı davetiye ile tebliğine rağmen yasal süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı gibi mahkememizde yapılan duruşmalara katılmamıştır. Bu durumda, HMK’nun 128. maddesi gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılmıştır.
BİRLEŞEN 2021/822 Esas sayılı dava dosyasında :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından 4 adet çekten dolayı ayrı ayrı Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … , … , … ve … Esas sayılı 4 adet takip dosyasından müvekkil şirket hakkında “kambiyo senetlerine özgü” icra takibi başlatıldığını, takibin dayanaklarının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının 28/02/2019 keşide tarihli, 319,000,00-TL bedelli, … numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının 05/10/2018 keşide tarihli, 300.000,00-TL bedelli, 3189293 numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının 05/12/2018 keşide tarihli, 300.000,00-TL bedelli, … numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının 30/08/2018 keşide tarihli, 268.683,00-TL bedelli, 3189016 numaralı çeklerden oluştuğunu, davalı şirketin (ve yetkilisi … ) ile … arasında imzalanan 04/09/2018 tarihli protokole göre, davalı şirketin, … ‘e 6.150.000,00-TL borçlu olduğunu, yine bu protokole göre, davalı şirketin elinde olan 7.700.000,00-TL’lık müvekkil (ve … Şti.) çeklerinden, müvekkilin borçlu olmadığının davalı tarafça “ikrar” edildiğini, daha sonra davalı şirket ile alacaklısı… ile ilk yapılan “04/09/2018 tarihli protokolün tasfiyesi ve tarafların ibrasına ilişkin olarak” 26/11/2018 tarihli protokolü akdettiklerini,… imzasına ve şirket adına imza edilen başlangıç protokolü olan 04/09/2018 tarihli protokole (ve bu kapsamda düzenlenen, bu protokolün tasfiyesine ve farafların ibrasına yönelik olduğu açıkça belirtilen diğer protokol ve temliknameye) itiraz edilmediği açık olmakla, söz konusu belgeler “imzası ikrar edilmiş belge” kapsamında olduğunu, temliknameye giden yoldaki davalı şirket beyan ve kabullerini bir kenara bırakarak, sonuç belgesi olan temliknamede, şirket kaşesinin bulunmadığına yönelik bir savunmaya itibar edilmesinin hukuken kabulü mümkün olmadığını, dava konusu çeklerin karşılığı, takipten önce, davalının talimatı ile davalırın alacaklısı olan … ‘e, müvekkil şirket … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki alacakları temlik edilmek suretiyle ödendiğini belirterek Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas, Kayseri Genel İcraDairesi’nin … Esas, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyalarından ve dosyalara konu çeklerden dolayrı borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, asıl alacak miktarlarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ile davacıya ödenmesine, davalının HMK’nun 329/1. maddesi hükmü gereğince davacı ile aralarında akdedilen vekalet sözleşmesi kapsamında davalının ayrıca asgari ücret tarifesince hesaplanacak nispi vekalet ücretine mahkum edilmesine, davalının HMK’nun 329/2. madde hükmü gereğince para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hukuki dayanaktan yoksun ve ispata muhtaç iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, mahkeme nezdinde de itibar edilmemesini talep ettiklerini, davacı şirketin kötüniyetli olarak müvekkili şirketin alacağına kavuşmasına engel olma amacı gütmekte olduğunu, davacının dilekçe ekinde sunmuş olduğu 04/09/2018 tarihli protokol, 26/11/2018 tarihli protokol ve 26/11/2018 tarihinde akdedildiği iddia olunan alacağın temliği sözleşmesinin kendilerini bağlayıcı nitelikte olmadığını, zira ilgili evraklar incelendiğinde görüleceği üzere evrakların … tarafından şahsını bağlayıcı şekilde imza altına alındığını, söz konusu evraklarda müvekkili şirketin adı ya da kaşesinin yer almadığı için ilgili evrakların sonuç ve yükümlülükleri müvekkiline izafe edilebilecek formda olmadığını, sunulan tüm evraklarda müvekkili şirketin adının ve kaşesinin yer almamasının, alacağın temliği sözleşmesinin geçerli olarak kurulmadığını, sözleşmenin en önemli ve ibra içeren sayfasında tarih ya da imza olmaması, ne müvekkili şirketi ne de … ‘i bu yönü ile bağlamayacağını, bir an için geçerli kabul edilse dahi müvekkili şirkete yükümlülük izafe edilemeyeceğini zira ipoteğe yönelik karşı edimin yerine getirilmediği düşünüldüğünde işbu davanın mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunun aşikar olduğunu ayrıntılı açıklamalar doğrultusunda davacının çelişkili ve ispattan yoksun iddialarına itibar edilmemesini, hukuki dayanaktan yoksun ve ispata muhtaç davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…A-2021/524 ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA;1-Davanın KABULÜ ile, a-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 1.135.262,66-TL’nın 02/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE, b-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 1.150.500,00-TL’nın 09/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE, B-BİRLEŞEN 2021/822 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA; 1-Davanın KABULÜ ile, a-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 47.545,50-TL’nın 04/08/2021 tarihinden itibaren ve 605.432,29-TL’nın 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE, b-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 44.760,00-TL’nın 04/08/2021 tarihinden itibaren ve 598.933,16-TL’nın 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE, c- Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 44.760,00-TL’nın 04/08/2021 tarihinden itibaren ve 586.781,37-TL’nın 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE, d-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 40.002,00-TL’nın 04/08/2021 tarihinden itibaren, 1.238,15-TL’nın 30/12/2021 tarihinden ve 542.309,01-TL’nin 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … ANONİM ŞİRKETİ vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme, söz konusu hükmünü oluştururken ilk etapta gerekçe olarak 04.09.2018 tarihli protokole dayandığını, söz konusu dayanağını ise “dava dışı … ‘in müvekkil şirket yetkilisi olması ve protokol metninden müvekkil şirket adına söz konusu imzayı attığı” şeklinde gösterdiğini, ancak söz konusu gerekçenin hukuken bir dayanağı olmayıp tabiri caizse “zorlama” bir açıklamadan ibaret olduğunu, söz konusu protokolün aslı davacı tarafça sunulamadığını, yerel mahkemece bu konu hususunda süre verildiğini ancak ilgili süre içerisinde de protokolün aslı ibraz edilmediğini, söz konusu protokolün müvekkil şirketi bağlayıcılığı olmadığını, nitekim ilgili protokolün ikinci sayfasında imza kısmında ” … A.Ş” altına imza atıldığı görüldüğünü, ancak müvekkil şirketin ünvanı … A.Ş” değil “… A.Ş” olduğunu, dolayısıyla ilgili sözleşmede … ‘in temsil ettiği iddia edilen şirket zaten müvekkil şirket olmadığını, yerel mahkeme, söz konusu … tarihli protokol için dilekçelerde imzaya açıkça itiraz etmediğini dolayısıyla bu protokolü kabul ettiğimizi beyan etmişse de bu husus da tam manası ile gerçek dışı bir tespit olduğunu, nitekim cevap dilekçesinde söz konusu imzanın müvekkil şirket tarafından atılmadığı, dolayısıyla müvekkil şirketi bağlamayacağı defaatle belirtildiğini, bu sebeple sözleşmelerin tamamı tarafımızca zaten inkar edildiğini, dolayısıyla “imzaya itiraz edilmedi, bu sebeple kabul edilmiş sayıldı.” şeklindeki bir gerekçeyi gerek hukuk mantığı gerekse de hayatın olağan akışı doğrultusunda kabul etmemiz ve doğru saymamız mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu 04.09.2018 taihli protokolde müvekkil şirketin yanında davacı şirketin de imzası bulunmadığını, nitekim işbu dava ile aynı konuya aynı belgelere ancak icraya konulmuş farklı çeklere ilişkin olarak açılmış olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2021/693 E. 2022/498 K. sayılı davacının davasının REDDEDİLDİĞİ kararda ret gerekçesi olarak bu husustan bahsedildiğini, mahkeme söz konusu kararında gerekçe olarak 26/11/2018 tarihli protokole de dayandığını, gerekçesini 04.09.2018 tarihli protokole atıf yapıldığından bahisle diyerek oluşturduğunu, şayet bu protokolün, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için müvekkil şirket adına imzalanmış olduğu kabul edilmiş olsa dahi; protokolün giriş kısmında ilk protokolün yani 04.09.2018 tarihli protokolün geçersiz sayılacağı belirtildiğini, ancak mahkeme geçersiz sayılan bu protokole dayanarak 26.11.2018 tarihli protokolün de müvekkil şirket adına imzalandığını gerekçe olarak gösterdiğini, gerek taraflarca gerek mahkemece 26.11.2018 tarihli protokol vasıtası ile 04.09.2018 tarihli protokolün geçersiz sayıldığı kabul edilirken yerel mahkemenin hükmü içerisinde kendisi ile çelişerek 26.11.2018 tarihli protokolün de müvekkil şirketi bağladığı iddiasının dayanağını 04.09.2018 tarihli protokole dayandırması hiç bir surette açıklanamadığını, nitekim 26.11.2018 tarihli protokol incelendiğinde görüleceği üzere ilgili protokolde ne müvekkil şirkete yönelik bir açıklama ne de müvekkil şirket ünvanın altına atılmış bir imza bulunmadığını, yerel mahkeme 04.09.2018 tarihli protokolü geçersiz saymış ise 26.11.2018 tarihli protokolün de müvekkil şirketi bağlamayacağının kabulü gerektiğini, yine, kabul anlamına gelmemekle beraber 26.11.2018 tarihli protokolün müvekkil şirketi bağladığı düşünüldüğünde dahi söz konusu protokolün hükme esas alınamayacağını, 26.11.2018 tarihli protokolde taraflara birbirlerine karşı çeşitli edimler yüklendiğini, ancak yerel mahkemece müvekkil şirketi bağladığı düşünülen işbu protokoldeki edimlerin yerine getirilip getirilmediği araştırılmadığını, öyle ki, söz konusu protokolün 6. Maddesinde taahhüt edilen edim de dava tarihi itibari ile yerine getirilmediğini, bu hususun ispatı ise … ‘in gerçi çekilmeyen şikayet dolaysıyla Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesi ‘nin 2021/323 E. 2022/55 K. Sayılı ilamı ile almış olduğu cezadır, nitekim ilgili dosyada 15.04.2022 tarihinde kesinleştiğini, yerel mahkeme gerekçeli kararında “26.11.2018 tarihinde imzalanan alacağın temliki sözleşmesi” diyerek yine bu belgeye de gerekçesini dayandırdığını, ancak söz konusu belgenin imzalandığı tarih belge metninden anlaşılamamaktadır, nitekim ilgili sözleşmede tarih olmadığını, yerel mahkeme söz konusu bu belgenin 26.11.2018 tarihinde imzalandığı ve 26.11.2018 tarihli protokolde belirtilen alacağın temliki sözleşmesi ile aynı belge olduğu kanaatine nasıl vardığının hiç bir surette anlaşılamadığını, dolayısıyla yerel mahkemenin sanki bir zincirin halkaları gibi betimlediği bu 3 sözleşmenin zorlama bağlantısı tabiri caiz ise bu kısımda koptuğunu, bu hususların yanı sıra söz konusu bu belgede hem ilk sayfanın imza altına alınmamış olması hem de tarih dahi yer almaması ilgili sayfanın sonradan oluşturulabilmiş olma ihtimalini yükselttiğini, müvekkil şirketin söz konusu sözleşmede ismi ya da kaşesinin olmadığını tekrar belirtmekle birlikte bir an için kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkil şirketin adına imza altına alınmış olsaydı dahi ilk sayfa yönünden müvekkilinin bir yükümlülüğü ve bağlayıcılığı oluşmadığını, Yerleşik Yargıtay kararlarımız çerçevesinde sayfalar arasında bağlantı olması imzasız bir sayfayı geçerli hale getirebilecek olsa da mahkemenizin de takdir edeceği üzere sözleşmenin iki sayfası arasında bağlantı olduğunu ortaya koyabilecek bir husus olmadığını, zira imza altına alınan ikinci sayfada sadece çek bilgileri yer almakta olup ibra ve diğer asli yükümlülük ve sonuçların yer aldığı sayfa imzalanmayan ilk sayfa olduğunu, Söz konusu borcu ödediğini iddia eden davacı tarafça verilen temliğin geçerli olabilmesi için … tarafından müvekkil aleyhine tesis edilen ipoteğin de kaldırılmış olması gerektiğini, fakat müvekkil şirket aleyhine tesis edilen dava tarihi itibari ile varlığını koruduğunu, hukuk kurallarımız çerçevesinde geçerli bir temlikten bahsedilebilmesi için geçerli bir sözleşme ile çeklerin zilyetliğinin devri gerektiğini, buna rağmen çeklerin müvekkil şirketin elinde olması normal karşılanabilecek bir husus olmadığını, bu yönü ile de ilgili temlik sözleşmesinin geçerli olmadığını, davacı tarafın gerekçe ve ispat aracı olarak sunmuş olduğu evraklarda herhangi bir taraf sıfatları bulunmadığını, Yerleşik Yargıtay kararları ve HMK uyarınca davacı, tarafı olmadığı protokoller ve sair evraklarla yazılı delil ispatı yükümlülüğünü yerine getiremediğini, İstinaf başvurusunun kabulü ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/524 E. , 2023/128 K. ve 06.03.2023 tarihli ilamının kaldırılmasına, işbu davanın reddine, davacı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davanın, birbirinin devamı niteliğindeki, imzası ikrar edilmiş 3 adet kesin delil ile ispat edildiğini, imzaların başka bir şirket adına atıldığına dair “ciddiyetsiz” savunmada bulunduğunu, davalıyı bağlayan yazılı irade açıklamasında, ayrıca müvekkilin imzasının gerekmeyeceğini, tasfiye protokolü (2. protokol) ve temlikname, 04.09.2018 tarihli protokolün devamı niteliğinde olup, beyan ve ikrarlar bölünemeyeceğini, temlikname konusu edimini ifa eden müvekkilin davalıya borcu bulunmadığını, davalı, temliknameyi de “dolaylı yoldan” kabul ettiğini, temlik konusu ödemenin yapılmasına rağmen, çeklerin hala davalı elinde bulunmasına yüklecek yegane anlam, kötüniyet olduğunu beyan ederek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Asıl ve birleşen dosyada dava, kambiyo senedi yolu ile başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve mevzuata uygun olduğu, özellikle dosyada bulunan tarafların imzasını içeren protokoller ve temlikname birlikte değerlendirildiğinde, ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafın, yazılı delillerle iddiasını ispatladığı yönündeki mahkemenin gerekçesinde ve mahkemenin kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 06/03/2023 tarih ve 2021/524 E – 2023/128 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı … ANONİM ŞİRKETİ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-a)Asıl dosyanın istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 141.596,15 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 35.402,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 106.193,79 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
b)Birleşen dosyanın istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 124.703,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 31.175,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 93.527,95 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/06/2023