Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1064 E. 2023/1102 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1064
KARAR NO: 2023/1102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2023
ESAS NO: 2021/930
KARAR NO: 2023/109
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
İSTİNAF KARAR TARİHİ:08/06/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:09/06/2023
Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2023 tarih ve 2021/930 Esas 2023/109 Karar sayılı ilamına karşı ,davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının müflis Sınırlı Sorumlu … Toplu Konut Yapı Kooperatifi’nin ortağı olduğunu, müflis kooperatif tarafından müvekkiline çıkarılan tüm edimlerin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, müflis Sınırlı Sorumlu … Toplu Konut Yapı Kooperatifi’nin iflas halinde olduğunu, bir grup ortağın Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/573 Esas sayılı dosyası dahilinde iflas ertelemesi talebinde bulunduğunu, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında iflas dosyasının yürütüldüğünü, Kayseri 7. Noterliği’nin 29/04/2001 tarihli ve … yevmiye numarası ile kura tespiti yapıldığını, davacı müvekkiline müflis kooperatif tarafından üyeliğe ilişkin çekmiş olduğu kurada … Blok olarak adlandırılan blokta daire tahsisinin yapıldığını, ancak müflis kooperatifin … Blok inşaatı yapmayacağı için bu blokta yer alan üyelerin 7. Blok’a nakledildiğini, Kayseri 1. Noterliği’nin 14/03/2013 tarihli ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen Kesin Hesap Maliyet Listesi 7. Blok Şerefiye Tablosu başlıklı evrakta dava konusu Kayseri İli, … İlçesi, …, … Ada, … Parsel, … bağımsız bölümün müvekkiline tahsis edildiğini, ancak müvekkilinin tescil talebinin kooperatifçe yerine getirilmediğini, müvekkilinin müflis kooperatife olan ödemesinin kesin hesap maliyet tablosundan görüleceği üzere 72.757,55-TL olduğunu, müvekkilinin kooperatife borcu olmadığı gibi alacaklı durumda olduğunu, müvekkilinin kooperatife en yüksek aidat ödeyen kişilerden olup müvekkilinden çok daha az aidat ödeyen (25.000,00-TL – 40.0000,00-TL arasında) bir kısım kooperatif ortaklarına tapu devirlerinin yapıldığı, müvekkili ile eşit miktarda para yatıran ve hatta müvekkilinden daha az miktarda para yatıran kişilerin tapularını tescil alması karşısında müvekkilinin tapusunun devredilmemesinin Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesine aykırı olduğunu, eşitlik kuralı gereğince müvekkilinin de kooperatiften dairesini almasının gerektiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarının kooperatif ortakları parasal yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemiş olsalar dahi, eşitlik ilkesi gereğince ödemeleri yönünden aynı durumda olan kooperatif ortaklarına konut tahsisi gerektiği yönünde olduğunu, müvekkilinin iflas idaresine dairenin bedelinin alacak olarak kayıt edilmesini talep ettiğini ancak iflas idaresince bu talebin reddedildiğini, bu red kararının müvekkiline 12/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin dava konusu daireye hak kazandığını, şayet mahkemece tapu iptal ve tescile karar verilmemesi halinde daire bedeli üzerinden alacağın kayıt edilmesinin gerektiğini, mahkemece daire bedelinin kayıt edilmesi kabul edilmemesi halinde yüksek mahkeme içtihatları doğrultusunda “kendisine daire teslim edemeyen üyeye ödenmesi gereken tazminat” hesabının kabul edilmesinin gerektiğini beyanla öncelikle dava konusu … İli, … İlçesi, 1. … Mahallesi, … Ada, … Parsel, … bölüm numaralı daire üzerine cebri satışı önler nitelikte ihtiyati tedbir konulmasına, bunun mümkün olmaması halinde iflas idaresine müzekkere yazılarak ilgili dairenin satışının ertelenmesine, davanın kabulü ile Kayseri İli, … … Ada, … Parsel, … bağımsız bölüm numaralı dairenin müvekkili adına tapuya tesciline, tescil talebinin reddedilmesi halinde şimdilik 250.000,00-TL (olmak üzere ancak hesaplanacak tazminat miktarına arttırılmak üzere) alacağın sıra cetveline eklenmesine/ alacağın kayıt edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI İFLAS İDARESİ VEKİLİ’NİN İLK DERECE MAHKEMESİNE SUNMUŞ OLDUĞU 14/01/2022 HAVALE TARİHLİ CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davacı tarafça iflas dosyasına vermiş oldukları dilekçe ile 200.000,00-TL miktar yönünden iflas masasına alacak kayıt talebinde bulunulduğunu, iflas idaresince alacak kayıt dilekçesi ekinde herhangi bir belge bulunmadığından, ancak 2014 tarihli genel kurur kararı ve kesin maliyet ödemeleri sunulduğunda tapu tescil veya aidat iadesi hususlarının İİK’nun 228 ve 236. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirmek üzere alacak talebinin şimdilik reddine, davacı tarafça söz konusu belgelerin iflas masasına sunulması halinde talebin yeniden değerlendirilebileceğinin bildirilmesine rağmen bu hususta iflas masasına yeni bir başvuru yapılmadan doğrudan mahkeme dosyası ile dava açılmasının hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…davalı iflas idaresinin sıra cetveli ile davacının sıra cetveline kayıt talebine ilişkin iflas idaresinin red kararı davacıya 08/12/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, eldeki dava ise yasal 15 günlük hak düşürücü süre içinde 21/12/2021 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamından, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2017 tarihli, 2016/573 Esas ve 2017/888 Karar sayılı ilamı ile Sınırlı Sorumlu … Toplu Konut Yapı Kooperatifi’nin iflasına, iflasın aynı tarih ve saat 09:46’da açılmasına karar verildiği, Kayseri Genel İcra Ve İflas Dairesi’nin … İflas sayılı dosyası ile iflas tasfiye işlemlerine başlanıldığı ve iflas idaresinin oluşturulduğu anlaşılmıştır. Kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davaya konu edilen taşınmaza yönelik olarak üyesi olduğu kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğunu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan bir çok ortağa borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu kural Yargıtay 11. Hukuk ve 23. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarıyla yerleşmiş olup, peşin bedelli veya normal ortak ayrımı yapılmaksızın tüm ortaklara uygulana gelmiştir. Ayrıca, “aidat” olarak adlandırılan ödenti, ana sözleşmenin 21. maddesine göre arsa, altyapı, inşaat ve benzeri giderlerden oluşmaktadır. Her yıl yönetim kurulunca bilanço ve gelir gider cetveli hazırlanarak aidat tutarı belirlenmekte ve genel kurulun onayına sunulmaktadır. Görüldüğü üzere “aidat” tutarının içinde inşaat finansman giderleri, genel yönetim giderleri, alt yapı giderleri bulunabilmektedir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 23. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulamalarıyla peşin bedelli ortakların kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumluluğunun devam ettiği kabul edilmiş; peşin bedelli üyenin sorumluluğunun belirlenmesi için istenen aidat tutarı içindeki genel yönetim ve alt yapı giderlerinin belirlenmesi gerektiğine ilişkin bozma kararları verilmiştir. Bilirkişi raporunda müflis kooperatifin kesin maliyet listeleri, hazirun cetvellerinde ve sair kayıtlarda davacının adının geçtiği ve davacının kooperatife bu şekilde üye olduğunun anlaşıldığı, müflis kooperatifin mevcut üye kayıt defteri ve yapılan kesin maliyet ve diğer kayıtlarına göre üyelerin peşin bedelli sabit fiyatlı üyeler olmadığı, kooperatifin tüm üyelerinin normal statülü üye oldukları, 2014 yılında kooperatifçe hesaplanan kesin maliyet tablolarında davacının 7. Blok Kesin Maliyet Tablosuna göre adına ödenecek 73.405,25-TL tahakkuk yapıldığı, davacının ise 72.757,75-TL ödeme yaptığı, davacının 650,70-TL kalan borcu olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Müflis kooperatifin iflasından önce bir kısım üyesine tahsisli taşınmazlarının tapu kayıtlarının devredilmiş olması, yukarıdaki ilke kapsamında davalı kooperatifin toplam üye sayısına göre borçlarına rağmen ortaklarına tapularının devredildiği yönünde bir uygulamanın yerleştiği söylenemez. Bir konutun ortağa tahsisi ortağa şahsi hak sağlar. Kooperatifçe bir dairenin geçerli bir tahsis işlemiyle bir ortağa tahsisi halinde, tahsis edilen ortağın rızası olmaksızın, ortaklığı devam ettiği sürece konutun başka bir ortağa tahsisi mümkün değildir. Kooperatif tarafından taşınmazın ortağa tahsisi, mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp, kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeden ve koşulları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı yanında ortağa, tahsis hakkına karşı yapılan haksız saldırılarda üçüncü kişilere karşı müdahalenin men’i ve ecrimisil davası açmaya izin veren bir haktır. Öte yandan İİK’nun 198. maddesi, “Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir…Borçlar Kanunu’nun 290 ncı maddesi hükümleri mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı kooperatif üyesinin kooperatife karşı parasal yükümlüğü bulunması halinde tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği, gibi değerini de isteyemeyeceğinin; parasal yükümlülüğü bulunmadığının anlaşılması halinde ise dava konusu bağımsız bölümün davacı ortağa tahsisinin davalı kooperatiften tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacı ortağa şahsi hak bahşettiği, ancak davalı kooperatifin iflasıyla artık tapu iptali ve tescil isteminin İİK’nun 198. maddesi uyarınca para alacağına dönüştüğü, terditli tazminat/kayıt kabul isteminde bulunabileceğinin gözetilmesi gerekir. Yeri gelmişken Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/11/2011 tarihli ve 2011/2573 Esas ve 2011/1519 Karar sayılı kararındaki, “1163 sayılı Kanun’un 98. maddesi uyarınca bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunundaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır. Anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için ödediği paylar ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK’nun 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür.” gerekçesine de değinmek gerekmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince bu karar dışında aynı yönde 29/03/2012 tarihli ve 2011/4362 Esas, 2012/2455 Karar sayılı karar dışında verilmiş karar bulunmamaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 12/02/2013 tarih ve 2012/6955 E, 2013/752 K; 17/06/2013 tarih ve 3502 E, 4141 K; 21/06/2013 tarih ve 4136 E, 4294 K; 21/11/2013 tarih ve 5728 E., 7320 K; 18/03/2014 tarih ve 2013/8059 E., 2014/2038 K.,12/10/2015 tarih ve 2014/9460 E., 2015/6457 K. ve 27/10/2015 tarih ve 2014/10329 E., 2015/6925 K. sayılı kararları ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/1332 E. 2021/1412 K., 2021/982 E. 2021/1411 K., 2021/1568 E. 2021/1410 K., 17/05/2018 tarih ve 2017/1172 E., 2018/717, aynı tarih 2017/1173 E., 2018/722 K., aynı tarih 2017/1176 E., 2018/689 K., aynı tarih 2018/85 E., 2018/696 K., aynı tarih 2017/1171 E., 2018/703 K., 09.05.2019 tarih ve 2018/1910 E., 2019/773 K. ve 16/12/2020 tarih ve 2018/1907 E., 2020/1655 K. sayılı kararlarında belirtildiği üzere; 6102 sayılı TTK’nun 480/3. maddesinde, “Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına müteallik hakları mahfuzdur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için yapılan ödemeler ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK’nun 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür. Ancak davacı kooperatif ortağının terditli taşınmazın bedelinin tahsili istemi, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 379. ve 480/3. maddeleri kapsamında bir alacak olmayıp, iflas masasına kaydı mümkün alacaklardandır. Anonim şirketlerde sermayenin korunmasını amaçlayan ve ancak hisse senetlerinin bazı istisnalar dışında şirketçe satın alınmasını yasaklayan, hisse senetlerinin başkasına devri suretiyle el değişikliğine imkan veren yapısı ve özelliği ile kooperatiflerin yapısı ve amacı aynı değildir. Anonim şirketlerde, hisse senetlerin, maliki olan ortakların kendi arasında veya dışarıdan birine devri mümkün ise de, çıkma mümkün olmayıp, sermaye payının ödenmemesi nedeniyle TTK’nun 482. maddesi uyarınca çıkarılma imkân dahilindedir. TTK’nun 379, 383, 384, 39 ve 389. maddelerinde şirketin, kendi hisse senetlerinin maliki olmasının mümkün olmadığı ve bunun istisnaları açıklanmıştır. Diğer anlatımla, ortakların hisse bedelini geri istemeleri mümkün olmadığı gibi, anonim şirketlerin de kendi hisse senetlerini geri alabilmeleri de mümkün değildir. Kooperatiflerden açık kapı ilkesi uyarınca istifa ve ihraç mümkün olup, çıkma payından kooperatif sorumlu olduğu gibi, üyenin konut karşılığı tazminat isteminden ve fazla ödemelerin istirdatı isteminden de sorumludur. Bu konuda yasa ve anasözleşmede bir boşluk bulunmamaktadır. Boşluk bulunmadığına göre, TTK’nun anonim şirketler ile ilgili düzenlemelerinin kıyasen uygulanmasına ihtiyaç da bulunmamaktadır. İflas halinde kooperatifin bu borca ilişkin sorumluluğu kaldıran bir hukuki düzenlemeye Kooperatifler Kanunu’nda ve anasözleşmede yer verilmiş değildir. Yargılama sonunda dosya kapsamına göre davacının müflis kooperatifin ortağı olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre dava tarihi itibariyle davacının müflis kooperatife borçlu olduğu, İİK’nun 198. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği gibi dava tarihi itibariyle davacının müflis kooperatife borçlu olduğundan taşınmazın bedelini de isteyemeyeceği görüş ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2019 tarihli 2016/2864 Esas ve 2019/64 Karar sayılı emsal içtihatı dikkate alınarak sıra cetveline itiraz davaları maktu harç ve vekalete ücrete tabi olduğundan maktu harç ile maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.1-Davanın REDDİNE…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Müvekkilinin davalı kooperatife borcunun bulunmadığını, raporda tespit edilen 650,00 TL gibi düşük bir borç talebin reddine gerekçe olmayacak miktarda olduğunu, müvekkilinin tapusunu alan tüm ortaklardan daha çok ödeme yaptığını, 1163 sayılı yasanın 23 maddesi uyarınca tapuyu almaya hak kazandığını, yerel mahkemece terditli talepleri olan kayıt kabule de karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin iflas idaresine dairenin bedel alacak olarak kaydedilmesini talep ettiğini, iflas dairesinde bu talebin reddedildiğini, bu ret kararının 12.12.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin dava konusu daireye hak kazandığını, şayet mahkemece tapu iptali ve tescile karar verilmesi halinde daire bedel üzerinden alacağın kayıt edilmesi gerektiğini, mahkemece daire bedelinin kayıt edilmesi kabul edilmemesi halinde yüksek mahkeme içtihatları doğrultusunda kendisine daire teslim edilmeyen üyeye ödenmesi gereken tazminat hesabının kabul edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle yerle mahkeme kararının kaldırılmasını, dava konusu … İli, … İlçesi, …, … Ada, … Parsel … bağımsız bölüm numaraları daire üzerine cebri satış önler nitelikte ihtiyati tedbir konulmasını, bunun mümkün olmaması halinde halinde iflas idaresine müzekkere yazılarak ilgili daire satışının ertelenmesini, davalarının kabulü ile Kayseri İli, … İlçesi, …, … Ada, … Parsel …bağımsız bölüm numaralı dairenin müvekkili adına tescilini, tescil talebinin reddedilmesi halinde şimdilik 250.000,00 TL olmak üzere ancak hesaplanacak tazminat miktarına arttırılmak üzere alacağın sıra cetveline eklenmesini / alacağın kayıt edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava, sıra cetveline itiraz davasıdır.Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun olarak verilen bilirkişi raporu ve söz konusu rapor ile davacı tarafın halen davalı kooperatife borcu olduğunun saptanmış olmasına göre ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında davanın reddine ilişkin verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 27/02/2023 tarih ve 2021/930 E – 2023/109K.sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2023