Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1022 E. 2023/1006 K. 29.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1022
KARAR NO: 2023/1006
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2023
ESAS NO: 2021/160
KARAR NO: 2023/250
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/05/2023
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 30/05/2023
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/03/2023 tarih ve 2021/160 E – 2023/250 K kararına karşı süresi içinde taraflar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalıdan … plakalı aracı fatura ile 296.000 Tl’ye satın aldığını, aracın satıştan çok kısa süre sonra 26/05/2017 tarihde arızalandığını, ve davalı ile görüşülerek servise götürüldüğünü ve motorun değiştirilerek ve testlerin yapıldığı belirtilerek, davacıya aracın 16/06/2017 tarihinde teslim edildiğini, aracın teslimden kısa süre sonra blok çatlattığını ve o tarihten beri de aracın halen davalıda olduğunu, tüm yapılanlar dikkate alındığında aracın ayıplı olduğunu ve davacının araçtan fayda sağlayamayacağının açık olduğunun, davacının davalıya aracın yenisi ile değiştirilmesi için ihtar gönderdiğini, davalının ihtara kendilerinin sorumlu olmadığını belirterek cevap verdiğini, taraflar arasında mail yazılmaları olduğunu, tarafların tacir olduğunu belirterek aracın aynı ise değiştirilmesi ve mümkün değil ise rayiş bedeli, aksi takdirde satış bedeli olan 296.000 TL’nin 12/04/2017 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevsizlik itirazlarının olduğunu, davaya bakmakla Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu, husumet itirazlarının olduğunu, ithalatçı firmanın… olduğunu, davanın onlara ihbarını talep ettiklerini, taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayıbı ispat yükünün davacıda olduğunun, araçtaki arızanın sele kapılmaktan kaynaklı olduğunu ve davalının sorumlu olmadığını ayıbı kabul etmemekle birlikte davacının onarım hakkını kullandığını, motor blok çatlamasında kullanıcı hatasından kaynaklandığını, araçta ayıp olmayıp, kullanıcı hatası olduğunu, davacının onarım hakkını kullanmış olması nedeniyle diğer hakları kullanamayacağı belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava konusu … plakalı araç üzerinde keşif mahallinde yapılan incelemeler, taraf açıklamaları, tanık beyanları, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporu ve dava dosyasındaki diğer tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yapılan değerlendirmeye göre, Davacı, TBK 227. maddesindeki seçimlik hakkını aracın birebir aynı ile değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde, aracın rayiç bedeli olan 340.000,00-TL’nin bu da kabul edilmediği takdirde satış bedeli olan 296.000,00-TL’nin tahsili şeklinde kullanmıştır. TBK 227. maddesine göre “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” Davaya konu ayıp, aracın en önemli parçası olan motorda meydana gelmiştir. Motorun onarımı mümkünse de, onarım sonrası aracın orjinalliği ortadan kalkacak ve aracın değeri düşecektir. Ancak bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere aracın onarımı mümkün olduğundan birebir aynısı ile değiştirilmesi talebi yerinde görülmemiştir. Dava konusu … plakalı aracın 2 yıl garantili ikinci el olarak 12/04/2017 tarihinde satışından sonra, 26/05/2017 tarihinde yoğun yağmur/sel/su birikintisine maruz kalarak hasarlandığı ve çekici ile İnciroğlu BMW Servisine getirildiği, çekici ile getirilen aracın motor ve donanımlarının sudan etkilendiği ve motorda sarma (kilitlenme) tabir edilen şekilde çalışamaz hale geldiği, motorun birçok ana parçasının değişmesi gerektiğinden, kasko sigortası ile garanti altına alınmış olduğundan ekspertiz raporu ile tüm motorun komple değişimin karar verildiği ve 16/06/2017 tarihinde bu değişimin gerçekleştirildiği, 16/06/2017 tarihinde dava konusu aracın servisten çalışır vaziyette teslim edildiği ve davacıya 16/06/2017 tarihinde teslimini takip eden 5 gün sonra motor blok hasarı gerçekleştiği dikkate alındığında motorun yenilenmesi gerektiği, buna ilişkin motor blok, motor yağı ve işçilik toplam tutarının dava tarihi itibarıyla KDV hariç 51.922,17-TL olduğu ve %18 oranında hesaplanan 9.345,99-TL KDV’den de sorumlu olacağı, ayrıca dava konusu … plakalı aracın satın alınmasından sonra 26/05/2017 tarihinde motorunun değişmiş olmasından dolayı ikinci kez tekrar motor değişimi araçta değer kaybı oluşturmayacağı de gözetilerek davacının davaya konu araç nedeniyle 51.922,17-TL motor yenileme bedeli + 9.345,99-TL KDV olmak üzere toplam 61.268,16-TL davalıdan alacağının bulunduğu kanaatine varılmakla, davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 61.268,16-TL’nin 2. arızadaki araç kabul formunda belirtilen tarihi olan 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş, Davacının aracın aynı ile değiştirilmesi talebinin reddine, Davacının araç motor bedeli talebi yönünden talebin KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile, 51.922,17-TL motor yenileme bedeli ve 9.345,99-TL KDV olmak üzere toplam 61.268,16-TL’nin 22/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … LTD. ŞTİ. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle dava dilekçesindeki talebin aynen değişim, bu mümkün olmadığı takrirde ise bedel tahsili olduğunu, yani dava dilekçesinde tamir bedeli tahsili talebi bulunmadığını, yerel mahkeme kararında açıkça belirtildiği üzere mahkeme tarafından talebin dışında takdir hakkı kullanılmak sureti ile karar verildiğini, mahkemece talepleri dışında TBK 227. maddesindeki takdir hakkı kullanılmak sureti ile karar verilmiş olmasına rağmen, davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş ve yine müvekkil lehine hükmedilmesi gereken yargılama gideri ile vekalet ücretine ise eksik olarak hükmedildiğini, takdir hakkı kullanılmak ve davacı talebi hakkaniyet gereği talep değiştirilmek sureti ile davanın kabul edildiği durumlarda davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığını, davanın haksız oldukları için esastan red edilmediğini, TBK 227. maddesi gereği takdir hakkı kullanılarak talep re’sen değiştirilerek daha azına hükmedilmek sureti ile kısmen kabul kısmen red kararı verildiğini, dolayısı ile davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmiş olması yerinde olmadığını, kanundan kaynaklanan takdir hakkının kullanılması sureti ile hakkaniyet gereği talebin değiştirilmesi sureti ile karar verildiği durumlarda davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi olması yerinde olmadığı gibi, müvekkil lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine tam olarak hükmedilmesi gerekir iken kısmi kabulde ki rakamlar üzerinden müvekkil lehine hükmedilen masraf ve ücretinde eksik belirlenmiş belirlenmiş olması yerinde olmadığını, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/160 Esas 2023/250 Karar sayılı kararına karşı tehiri icra talepli olarak(ilgili icra hukuk mahkemesine başvurulacaktır) istinaf yoluna başvuruyor ve kararın “5-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 199,00-TL tebligat gideri, 403,50-TL müzekkere ve posta gideri, 1.763,20-TL keşif ve bilirkişi ücretleri, 120,00-TL keşif araç ücreti, 673,7‬0-TL keşif harcı ile 148,60-TL istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 3.308,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 596,10-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yargılama boyunca yapılan…toplam 3.213,00-TL yargılama giderinden davanın red oranına göre belirlenen 2.634,02-TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/1 hükümleri gereğince davacı lehine 9.934,76TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/1 hükümleri gereğince davacı lehine 42.022,46-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine…” dair kısımları yönünden istinaf yolu ile incelenmesine ve yerel mahkeme kararının bu kısımlar yönünden kaldırılmasını yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece, BAM kaldırma kararı doğrultunda keşif ve bilirkişi raporu aldırılmak adına ara kararı kurulduğunu, bu doğrultuda talimat yazılarak Ankara 7. Asliye Ticaret ahkemesi’nce keşif ve bilirkişl raporu aldırılması sağlanması gerekirken sadece dosya üzerinden bilirkişi raporu sunulabildiğini, yani dosyada keşif icrası yapılmadığını, BAM kaldırma kararı çok açık olduğu bir yerde keşif yapılmaksızın dosyaya sunulan raporun yeterli ve denetime açık olduğunu kabul edebilmelerinin mümkün olmadığını, BAM kaldırma kararı sonrasında konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetince yapılacak keşif icrası sonucu bilirkişi raporu aldırılmasının bir gerçek olduğunu, gerekli eksiklikler giderilerek araç üzerinde doğrudan inceleme yapıldığında, dava konusu … plakalı BMW marka araca müvekkil şirkette yapılan her bir işlem usulüne uygun ve eksiksiz olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin dava konusu aracın ve araca takılan parçaların-motorun üreticisi, ithalatçısı olmadığını, ilgili markanın Kayseri yetkili servis ve satış faaliyetlerini başarı ile yürüten bölgenin başarılı şirketlerinden olduğunu, hatalı, eksik bir bilirkişi raporu sonrası itirazların dikkate alınmadan karar verilmesi kabul etmediklerini, keşif hususu gerçekleştirilmesi ve araçta yapılacak inceleme doğrultusunda bir rapor sunulmasının sağlanması, böylece karar vermeye elverişli hale getirilmesinin sağlanması gerektiğini, yerel Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/160 esas ve 2023/250 karar sayısı ile vermiş olduğu davanın kısmen kabulü kararı usul-yasa, hak-hakkaniyet ve Yüce Yargıtay yerleşik inanç birliği kararlarına aykırı olup; istinaf kanun yoluna başvuru suretiyle iş bu kararın ortadan kaldırılması ve haksız davanın külliyen reddine karar verilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil … A.Ş. Vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı sonrasında karar uygun şekilde bilirkişilerce keşif icra edilmemeiş dosya üzerinden inceleme yapılddığını, hükme esas alınan 28.12.2022 tarihli bilirkişi raporu, bilimsel ve teknik nitelikte bir inceleme ve gerekçeye dayanmamakta olup rapor ayrıca istinaf kaldırma kararında işaret edilen hususları da karşılamadığını, söz konusu raporun incelenmesi ile de görüleceği üzere raporun bilimsel ve teknik bir açıklama içermediği, sadece davacı tarafın dava dilekçesinde yer alan iddialarına dayanılarak, salt davacının beyan ve şikayetleri ve aracın servise girişi dikkate alınmak, servise giriş belgeleri dahi değerlendirilmeden ve araç ve parçaların hangi şartlarda ne tür teknik testlere tabi tutulduğu açıklanmadan; buna karşılık ileri sürmüş oldukları beyan ve savunmalar tamamen göz ardı edilmek suretiyle düzenlendiği dikkat çektiğini, bilirkişiler tarafından söz konusu arızanın yetersiz yağlamadan ya da pistonların uygun ayarlanmamasından kaynaklandığı şeklinde ihtimalli bir kanaat bildirilmiş olup söz konusu arızanın nedeni kesin bir biçimde ortaya konamadığını, bilirkişi tarafından belirli ön kabullerle hareket edildiği ve araç motorunun ayıplı olduğu sonucuna bu ön kabuller ile varıldığı anlaşılacağını, bilirkişi tarafından yalnızca aracın motorunun değişmesi gerekçe gösterilerek aracın ayıplı olduğu sonucuna varıldığını, ancak söz konusu arızaların neden kaynaklandığı, onarımla giderilip giderilemeyeceği, davacı tarafın kusurunun bulunup bulunamayacağı değerlendirilmediğini, bilirkişi tarafından dava dava konusu araca özgü olarak hangi neden veya nedenlerin iddia konusu arızaya ve değişime sebebiyet verdiği gösterilmediğini, bu durum da bilirkişi tarafından yapılan incelemenin eksik ve yüzeysel olduğunu göstereceğini, bilirkişinin dosyada bu yönden hiçbir teknik araştırma yapmadığını ve arızanın neden kaynaklandığına ilişkin hiçbir inceleme yapmadan sonuca ulaştığını, bilirkişi raporunda, araç üzerinde ne gibi teknik inceleme ve testlerin uygulandığı ve ne tür sonuçlara ulaşıldığı konusunda denetime elverişli ve tatmin edici bir gerekçe ve açıklama yer almamakla birlikte kaldı ki dava konusu araçta hiçbir teknik test yapılmadığını, bilirkişiler mevcut durum itibariyle aracın motoru üretimden kaynaklıdır varsayımına dayanarak ayıp sonucuna ulaştığını, oysaki mahkemenin araç üzerinde inceleme yapılmasına karar vermesinin bir nedeni ve anlamı olduğunu, ancak davaya konu araçta gereken teknik ve bilimsel incelemeler yapılmadan hukuka aykırı olarak görüş bildirildiğini, raporda davacının şikayetlerinin önem derecesi, yetkili serviste yapılan onarım işlemleri, arızaların giderilebilir nitelikte olup olmadığı ve bu arızaların neden kaynaklanmış olabileceği gibi temel konuların hiçbiri üzerinde durulmadığını, davacı tarafın ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava konusu ihtilaf zamanaşımına uğradığını, dava konusu aracın 2 yıllık garanti süresi de geçtiğini, gerek yasal düzenlemeler ve gerekse garanti belgesi içeriği birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu araç, 08.06.2015 tarihinde satın ve teslim alındığını, durum böyle iken, derdest dava, ancak 20.10.2017 tarihinde açıldığını, bu durum karşısında, araç için öngörülmüş hem 2 yıllık zamanaşımı hem de 2 yıllık yasal üretici garanti süresinin sona ermiş olduğunu, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.03.2023 tarihli 2021/160 E., 2023/250 K. Sayılı kararın istinaf nedenleri doğrultusunda bozulması ve kaldırılması ile açıklanan istinaf sebeplerine göre istinaf incelemesi sonucunda yeni bir karar verilmesini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davalı tarafından satılan aracın ayıplı olması nedeniyle ayıpsız misliye değiştirilmesi, bu mümkün olmadığı takdirde araç rayiç değerinin tahsili talebine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, özellikle mahkemece Dairemizin 10/02/2021 tarih ve 2020/1312 E-2021/210 K sayılı kaldırma kararı doğrultusunda alanında uzman bilirkişi heyetinden aldırılan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, taraf vekilleri ile feri müdahil vekilinin istinaf başvuruları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek, taraf vekilleri ile ve feri müdahil vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/03/2023 tarih ve 2021/160 E – 2023/250 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı, davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-a)Davacının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
b)Davalının istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 4.185,22 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 1.046,30 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 3.138,92 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
c)Feri Müdahilin istinafı yönünden; Alınması gerekli olan 4.185,22 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden tarafından peşin yatırılmış 1.046,30 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 3.138,92 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden feri müdahilden alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile,HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/05/2023