Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/951 E. 2022/923 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/951
KARAR NO: 2022/923
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
ESAS NO: 2020/173
KARAR NO: 2022/105
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 21/04/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2022 tarih ve 2020/173 Esas – 2022/105 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı 05/03/2018 tarihinde … plakalı aracın 16.000,00 TL bedelle satışı ve teslimi konusunda sözleşme imzalamış olduklarını, davalı 5.000,00 TL peşin ödeme yaparak geri kalan 11.000,00 TL’lik kısım için senetleri imza ederek şahitler huzurunda davacıya vermiş olduğunu, davacının sözleşme tarihinden itibaren tüm sorumluluğunun ve borçlarının davalıya ait olduğu, borç bitiminde aracın noter satışını vermek kaydı ile aracı davalıya teslim etmiş olduğunu, davaya konu işbu senedin alacaklısı … olduğu, borçlusunun … olduğu, ihdas tarihi 05/03/2018, ödeme tarihi bulunmayan 5.000,00 TL meblağlı senet olduğunu, davalı tarafça sözleşme gereği elinde bulundurulan alacaklısı …, borçlusu …, 05/03/2018 ihdas tarihli, 5.000 TL bedelli senedin bedelsiz kaldığının tespiti ile davalıya borçlu olmadığının tespitini, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2021/72 E, 2021/611 K sayılı kesinleşen kararında, davamıza konu senet ile ilgili olarak davalı …’ın dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçları nedeni ile cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu dosyada alınan bilirkişi raporu ile mahkememizce alınan raporda senet üzerinde rakamla yazılı miktar kısmının 5000 ‘den 15.000 TL’ye dönüştürüldüğü ve bunun iğfal kabiliyetinin olduğunun belirtildiği, taraflar arasındaki araç alım satım ilişkisinden kaynaklı davacı tarafından davalının yapmış olduğu peşinat ödemesine karşılık 5000 TL bedelli senet verilmesine rağmen senet üzerinde tahrifat yapılması ile senedin 15.000 TL’ye çıkarıldığı ancak davacının, söz konusu senet nedeni ile … plakalı araç satışının da gerçekleşmediği anlaşılmakla davalıya borcunun olmadığı değerlendirilmiş, davalının yemin deliline dayanmamış olması nedeni ile yeminin hatırlatılması yoluna da gidilmemiş” gerekçesiyle DAVANIN KABULÜ İLE; 05/03/2018 tanzim tarihli, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … olan 15.000,00 TL bedelli senetten kaynaklı olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasından senet düzenlendiği hususunun sabit olduğunu, bu hususu davalının da kabul ettiğini, davacı ile davacının; dava dosyasında yer alan sözleşmeden de anlaşılacağı üzere araba satışı konusunda anlaştıklarını ve davacının borcuna karşılık senet düzenlendiğini, davalı davacı tarafından imzalanan ve zorunlu unsurları doldurulan senede dayanarak icra takibi başlattığını, davaya konu senetin davacının yanında ve bilgisi dahilinde doldurulduğunu, davacı tarafın borcunun bulunmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açmışsa da bu davanın reddi gerektiğini, her ne kadar ilk derece mahkemesinin senetteki bedelin değiştirilmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermişse de davacının iddiasının davalıya borcu bulunmadığı yönünde olduğunu, kabul etmemekle birlikte senetteki bedelin 5.000 TL’den 15.000 TL’ye değiştirildiği durumunda dahi davacının davalıya 5.000 TL borcunun olduğunun kabulü gerektiğini, davacı tarafın iddiasının senetteki borcun ödendiği, böyle bir borcun olmadığı şeklinde olup ödemeye veya ibraya ilişkin herhangi bir belgenin dava dosyasına sunulmadığını, davalı ile davacı arasında akdedilen sözleşmeninde davalının alacağını kanıtlar nitelikte olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi ile sonraki beyanları arasındaki çelişkinin, bilirkişi raporundaki kesinlik barındırmayan sonuçlar ve davacının davalıya vermiş olduğu senetin bir arada değerlendirildiğinde, davacının davalıya borcunun olduğu hususunun sabit olduğunu, ilk derece mahkemesinin kısmi kabul kısmi ret kararı verme ihtimali varken bu hususu değerlendirmeyerek davanın kabulüne karar vermesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca ilk derece mahkemesi ceza mahkemesi kararını hukuk davasındaki kararına dayanak olarak gösterdiğini, bu durumun hukuk ilkelerine aykırı olduğunu, zira ceza yargılamasının sonucunun hukuk mahkemesinin sonucunu bağlamasının düşünülemeyeceğini, ilk derece mahkemesinin kararının bozularak davanın reddine, Daire aksi kanaatte ise davanın 5.000 TL’lik kısmı yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Davacı ile davalı arasında adi yazılı araç satış sözleşmesinin bulunduğu, satıcının davacı, alıcının davalı olduğu sözleşmede aracın 5.000,00 TL’sinin peşin, geri kalanın taksitler halinde olmak üzere 16.000,00 TL’ye satılacağının kararlaştırıldığı görülmüş, bu sözleşmenin tarafların kabulünde olduğu anlaşılmıştır. Davacının da kabulünde olduğu üzere davalının davacıya peşin olarak ödediği bu 5.000,00 TL karşılığında davacının davalı lehine 5.000,00 TL bedelli, 05.03.2018 vade ve düzenleme tarihi olan malen kaydı içeren bonoyu düzenlediği, davalı tarafından davaya konu bono üzerinde tahrifat yapılarak bedelin 15.000,00 TL olarak değiştirildiği hem ceza yargılaması sonucunda hem de ilk derece mahkemesi tarafından aldırılan bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiş olmakla bu hususta ilk derece mahkemesi kabulünün yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir. Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse (ciro görmemişse), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını (riskin gerçekleşmediğini) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’î olarak öne sürebilir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’înin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/(19)11-893 Esas 2021/1499 Karar) Dava konusu bononun araç satış sözleşmesinde satış bedeli olarak davalının davacıya peşin olarak ödediği 5.000,00 TL’nin teminatı olarak davalıya verildiği, davacının vermiş olduğu teminatın devam edip etmediği, 5.000,00 TL borcun davacı tarafından ödenip ödenmediğinin araştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda temel ilişkide bononun vade tarihi itibariyle teminat edilen husus gerçekleşerek temel alacak doğduğu zaman senedin bedelsizliği, alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır. Dava konusu bononun vade tarihi itibariyle; teminat edilen hususun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise davalının davacıdan temel alacağının bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bir başka deyişle teminat senedi olduğu kabul edilen bononun teminat miktarı kadar geçerli olup davalının davacıya ödediği 5.000,00 TL’nin davalıya geri ödenip ödenmediği, davacının davalıya gerçekleşmeyen araç satım sözleşmesinden kaynaklı borcunun olup olmadığı, davacının davalıya ödeme yapıp yapmadığı hususu irdelendiğinde davacının 5.000,00 TL’yi davalıya geri ödediğine dair dosyada bir bilgi, belge bulunmadığından davanın tümden kabulü yerinde görülmemiş, davacının araç satışı için davalıdan aldığı 5.000,00 TL’yi ödediği ispat edilmemiş olmakla davacının davalıya bu miktar borçlu olduğu anlaşılmakla davacının davalıya 10.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine dair hükmün düzeltilmesi, davalının buna yönelik istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-40 Esas 2021/542 Karar)
Yukarıda açıklanan nedenler, yeniden yargılamayı gerektirmemekle, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince bu hususların düzeltilmesi suretiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK 353/1-b.2 maddesi hükmü gereğince kaldırılarak düzeltilmek suretiyle yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE ile; HMK’nın 353/1-b,2. maddesi gereğince düzelterek yeniden karar verilmek üzere KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/02/2022 tarih ve 2020/173 E – 2022/105 sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden bir karar verilmesine, buna göre;
“1- DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; 05/03/2018 tanzim tarihli, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … olan 15.000,00 TL bedelli senetten kaynaklı olarak davacının davalıya 10.000,00 TL miktarında borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin kısımla ilgili menfi tespit talebinin ise REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde imza asıllarının ilgili kurumlara iadesine,
3-Alınması gereken 683,10 TL nispi karar ve ilam harcından dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL peşin harç ile 170,78 TL tamamlama harcından mahsubu ile eksik kalan 457,92‬ TL ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 170,78 TL tamamlama harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 243,60 TL tebligat gideri, 49,75 posta ve müzekkere gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 893,35 TL yargılama giderinin davanın kabul-ret oranı gözetilerek 295,00TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde harcanmayan gider avansının davacıya iadesine,
7-Davacı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca davacı lehine takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/2 mad uyarınca davalı lehine takdir edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”
2-Davalı tarafın istinaf aşamasında yatırmış olduğu 256,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafın istinaf aşamasında yapmış olduğu posta gideri 73,60 TL’nin ve 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.20/04/2022