Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/944 E. 2022/978 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/944
KARAR NO: 2022/978
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2021
ESAS NO: 2020/870
KARAR NO : 2021/1142
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 21/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/12/2021 tarih ve 2020/870 E – 2021/1142 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/01/2019 tarihi itibariyle huzurdaki dava açısından zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiğini, bu doğrultudaki 7155 sayılı kanun 18/12/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandığını, bu nedenle zorunlu olarak başvurdukları arabuluculuk müessesesine ilişkin tutanağın suretinin işbu dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, zorunlu olarak başvurulan arabuluculuk müessesesi kapsamında yapılan görüşmelerde, herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, uyuşmazlığın devam ettiğini, 6100 Sayılı Kanunun 30. maddesi 5. fıkrasında “4046, 3465, ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin on katı tutarında ceza, genel hükümlerine göre tahsil edilir.” düzenlemesine yer verildiğini, 25/05/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7144 sayılı Kanunun 18.inci maddesi ile “on katı tutarında” ibaresi “dört katı tutarında” o6larak “(5) 4046,3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlerine göre tahsil edilir. Bununla birlikte yine 7144 sayılı Kanunun 19.maddesi ile 6001 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 3. uyarınca “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden yapılmış olan geçişlerde araç sahiplerine bu Kanunun 30. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tahakkuk ettirilen ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle tahsilatı yapılmamış olan para cezaları hakkında bu Kanun’un 30. maddesinde yer alan organlar uygulanır” tamamı tahsil edilen alacaklar bakımından işbu değişikliğin uygulanmayacağının da ayrıca belirtildiğini, sonuç olarak Davalı-Borçlunun aleyhine başlatılan icra dosyasında asıl alacak, geçiş ücreti ile geçiş ücretine ek olarak geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki ceza eklenerek belirlenmişse de bahse konu yasa gereği asıl alacak içinde yer alan geçiş ücretine ek ceza 4 katına indirildiğini, uyuşmazlık konusu takibe konu alacak miktarında yasa gereği azalma meydana geldiğini, davalı-borçlu şirket aleyhine başlatılan icra takibinde müvekkili şirketin 6001 sayılı karayolları genel müdürlüğünün hizmetleri hakkında kanunun 30. maddesinin 5. fıkrasında yapılan değişiklik nedeniyle 10 katından 4 katına indirildiğini, harca esas değerin yasaya uyarlandığını, icra takibinden sonra 7144 sayılı Kanunun 18. maddesi ile 6001 sayılı Kanunun 30. maddesinde değişiklik yapılarak uygulanan ceza kat sayısının ondan dörde düşürüldüğünü, bu nedenle davanın ceza uygulamalarında kanuni değişiklik sonrasında oluşan hukuki durum dikkate alınarak cezalar dört kat olarak belirlenerek harçlandırıldığını, bu yönüyle icra takibine konu edilen geçiş ücretlerinin dört katını aşan ceza bedellerinin dava konusu olmadığını ifade ettiklerini, müvekkili şirketin 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet Devret Modeli çerçevesinde yaptırılması hakkında Kanun hükümlerine göre …Köprüsü ve …nun işletme hakkı sahibi, davalı ise, işletme hakkı müvekkili şirkette bulunan köprü ve otoyolları kullanmış bulunan gerçek kişi olan tacir olduğunu, işletme hakkı müvekkili şirkette bulunan köptü ve otoyollardan geçişler 6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30/5 maddesi kapsamında ücretlendirilmekte ve aynı düzenleme kapsamında ücret ödemeksizin yapılan geçişlerde, 15 günlük sürede geçiş ücretinin ödemesini yapmayan araç maliklerine, geçiş ücretinin dört katı tutarında ceza uygulaması yapılmakta olduğunu, davalının … …, …, … plakalı araçları ile 28/10/2016-21/10/2017 tarihleri arasında ücret ödemeksizin, işletme hakkı müvekkili şirkette olan … köprüsü ve bağlı otoyolundan ihlali geçişler gerçekleştirdiğini, işbu dava konusunu oluşturan ihlali geçişlerden doğan müvekkili şirket alacakları, davanın ikamesine binaen sayın mahkemeye elektronik veri olmaları hasebiyle bir ön yazı ekindeki CD/DVD içerisinde sunacaklarını, delilleri olan ihlali geçiş kayıtları, ihlali geçiş görüntüleri ve provizyon sorgu sonuçlarının içinde bulunduğu CD/DVD’yi, işbu dava, e-dava olarak uyap sistemi üzerinden ikame edilmesine binaen, bir ön yazı ile ekinde dava dosyasına fiziksel olarak sunacaklarını, geçiş ücretleri ve bu ücretlere ait 6001 SK m30/5. hükmünün getirdiği yasal cezanın ödenmemesi üzerine belirtilen icra takip dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalının ise herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle borca ve faize itiraz ettiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6 ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddeleri uyarınca müddei iddiasını ispatla mükellef oluduğunu delil olarak dayanılan belgelerden davalı borçlunun itirazının mesnetsiz olduğu ve ücretli geçiş noktasından, ücret ödemeksizin ihlali geçiş sağlamak suretiyle işletmeci müvekkili şirkete borçlu hale geldiğinin aşikar olduğunu, geçiş tutarına X diyecek olursak, 4X tutarındaki ceza tahakkuku kanunun amir hükmü hasebiyle tahakkuk etmekte olduğunu, 6001 SK m.30/5. emredici hükmü hasebiyle işletmeci şirketin herhangi bir seçimlik hakkı olmayıp geçiş ücretinin kabul edilip, cezanın reddedilmesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını, davalının müvekkilinin işletmiş olduğu 3. köprü ve bağlantılı otoyolundan geçiş yapmadığı yönünde bir savunmasının da bulunmadığını, davalı itirazının sırf alacağı sürüncemede bırakmak maksatlı olduğu aşikar olduğunu, iptali gerektiğini geçiş bedelinin ödendiğini ispat yükünün davalıya ait olup, davalının geçiş ücretlerini ödemediğinin de sabit olup, icra takibine itiraz eden davalı borçlunun itirazında haksız olduğunun açıkça anlaşıldığını, alacağın likit olduğunun da görüldüğünü, müvekkili lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, konuya ilişkin olarak, ekte sunulan yüksek mahkeme kararlarının tamamında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekliliğinin vurgulandığını, kanunu bilmemenin mazeret sayılamadığını, öngörülebilir ve bilinebilir bir amir hükmü mübrez olduğuna vurgu yapıldığını, itiraz konusu olan faiz nevi ve oranına yönelik olarak, ihlali geçişi gerçekleştirilen aracın bir ticari araç olduğu ve davalının ticari işletmesine ilişkin kullanıldığı açık olduğundan ticari işlerde uygulanan faiz nevi ve oranının talep edilmesinde de hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, icra takibinin dayanağının 6100 sayılı kanunun m.30/5 hükmü olduğunu, bu hükme göre, müvekkilinin işletmiş olduğu köprü ve otoyoldan ihlali şekilde geçilmesi üzerine araç sahibinden, geçiş ücretinin 4 katı tutarında ceza tahakkukuyla beraber bu meblağın talebinin yapılmasının mümkün olduğunu, tahakkuk eden 4 katı tutarında cezanın tamamen hukuka ve kanuna uygun olduğunu, Anayasa mahkemesi de yakın zamanda vermiş olduğu ilam ile taraflar lehine karar verdiğini, icra takibi ve işbu dava dayanağını oluşturan 6100 sayılı kanunun m.30/5 hükmünün iptali için yapılan başvuruyu reddettiğini ve söz konusu kanun hükmünün hukuka ve Anayasaya uygunluğunu tasdik ettiğini, yüksek mahkemenin konuya bakış açısına ilişkin olarak emsal istinaf incelemesi kararı üzerinden, davaya konu ceza tahakkuku, ihlali geçişler sonucu ödenmeyen geçiş ücretlerinin 15 gün içerisinde ödenmemesi sonucu doğmuş olup, 6001 sayılı kanunun m.30/5 hükmü gereğince bir idari para cezası olmayıp ifade edilen ilgili kanun uyarınca doğan, genel hükümler tahtında değerlendirilmesi gereken, özel bir alacak olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen ve sayın mahkemece resen gözetilecek nedenlerle, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında davalının icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına , icra takibinin geçiş ücreti ve gecikme cezası olmak üzere toplam 34.836,40-TL asıl alacak ile bu alacağa takip tarihinden önce işlemiş faiz (1.857,94-TL) ve KDV (334,43-TL) yönünden takip talebinde gösterilen şartlarla devamına, davalı borçlu tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz edildiğinden icra takibine konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, peşin olarak ödenen yargılama giderleri ve harçlarla tespit edilecek avukatlık vekalet ücretinin davalı borçludan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı dava dilekçesinde; dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu, icra takibinden sonra kanundaki değişiklik ile uygulanan ceza katsayısının ondan dörde düşürüldüğünü, bu sebeple de icra takibindeki ceza tutarını aşan talebin davaya konusu olmadığını, işletme hakkı davacı şirkete ait olan köprü ve otoyollardan ücret ödemeksizin yapılan geçişlerde 15 günlük sürede ödeme yapmayan araç maliklerine geçiş ücretinin dört katı oranında ceza uygulaması yapıldığını, müvekkilinin adına kayıtlı …, …, … ve … plakalı araçları ile ücret ödemeksizin ihlali geçiş gerçekleştirdiğini, müvekkilinin ödenmeyen ücretler sebebiyle aleyhinde başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin ödenmeyen ücretler sebebiyle aleyhinde başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin davacı şirkete borçlu olduğunu, müvekkilinin aracının ticari araç olması sebebiyle ticari faiz istenmesinde isabetsiz olmadığın, ceza uygulamasında anayasaya bir aykırılık da bulunmadığını, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ettiklerini belirtmişse de davacı şirketin davasını kabul etmenini mümkün olmadığını, davacısının taleplerinin dayanağı olan yasa ve uygulanan ceza ile oranlarının anayasaya aykırı olduğunu, keyfiyet içerdiğinden uygulanma kabiliyeti olmadığını, müvekkilinin sorumlu olacağı tutarını sadece geçiş içinde ödemediğinden 4 katı oranında ceza uygulandığını belirtmişse de,esasen davalı tarafça ilgili gişeden anılan tarihte ve anılan araç ile geçiş yapılmadığına dair bir itirazlarının bulunmayıp itirazın davalının araçlarının ihlalli geçiş yaptığı esnada ödeme yapılmadığı zamanlarda müvekkilinin 15 gün içinde geçiş ücretlerini ödemiş olup bu sebeple müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığı, müvekkilinin OGS’leri mevcut olup dilekçe ekinde ödemeler ilişkin OGS kayıtların ve banka ekstrelerini sunduklarını, müvekkiline herhangi bir tebliğde yapılmadığını, davacı şirketin müvekkilinin araçlarının ticari araç olması sebebiyle ticari faiz uygulanması talebinde bulunmuşsa da davacı şirketin bu talebinin de olması halinde delillerini sunması da muvaffak etmediklerini, delillerin taraflarını da tebliği gerekmekte olup tebliğ edilmediğinden bu hususta beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı şirketin tazminat talebinin de yersiz olup alacığını varlığı yargılama gerektirdiğinden reddi gerektiğini, davacı şirketin ihtiyati haciz talebinin de alacağın sabit olmaması sebebiyle haksız olduğundan reddinin gerektiğini, bu sebeplerle davacı şirketin haksız davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Dava, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin ücret ödenmeksizin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223). Eldeki dava bir yıllık yasal süre içinde açılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; takibe konu edilen nedenlerle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, davalının icra takibine tabi borca itirazlarının haklı olup olmadığı, davalının bu itirazlarının iptalinin gerekip gerekmediği konularında toplanmaktadır. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkikat ve Görevleri Hakkında Kanunun 30. maddesinin 5. fıkrası ile “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte bu ücretin 10 katı tutarında ceza genel hükümlere göre tahsil edilir…” geçiş ücretinin 10 katı fazlası olarak tahsil edilen ceza tutarının % 60 ise Hazine payı olarak tahsili izleyen ayın 7. günü mesai bitimine kadar ….” davacı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine yatıracağı düzenlenmiş olup, anılan sistem gereği davalı şirket tarafından ihlalli geçiş yapıldığı tespit edilen davalı şirkete ait araçlara ilişkin dosya içerisine ibraz edilen çeşitli tarihlerde ve muhtelif gişelerden düzenlenmiş ihlalli geçiş bildirim tutanaklarına göre davalı şirkete ait araçlar ile yapılan muhtelif geçişlere ilişkin mesafeye göre hesap edilen çeşitli geçiş ücretlerinin tahakkuk ettirilmiş olup bu tutarın 10 katı tutarındaki geçiş cezası ve ihlalli geçiş yapıldığına dair ihlalli geçiş bildirimlerinin tutanaklar ile düzenlenmiş olup, aynı bildirim nosu ile fotoğraflı ihlalli geçiş ihtarnamesinin düzenlenerek ilgilisine tebliğ edildiği, esasen davalı tarafça ilgili gişeden anılan tarihte ve anılan araç ile geçiş yapılmadığına dair bir itirazlarının bulunmayıp itirazın geçiş ihlali yaptığı esnada ödeme yapılmadığı zamanlarda davalının 15 gün içinde geçiş ücretlerini ödediği ve bu sebeple davalının davacı şirkete borcunun bulunmadığı şeklinde olduğu, davalının savunmalarında ileri sürdüğü ödemeleri ispatlayamadığı, buna ilişkin dosya kapsamında delil bulunmadığı, ihlali geçiş esnasında davacı şirket tarafından açıklanan ve Türkiye ilgili otoyollarında uygulanagelen sistem gereği HGS Otomotik geçişi sırasında geçiş ücreti alınamayan aracın gişeden geçebilmesi için HGS sisteminin okumaması nedeni ile nakit ya da kredi kartı yolu ile ödemede yapılmaması halinde ihlalli geçiş bildirim tutanağının düzenlendiği, dosya içerisine ibraz edilen ihlalli geçiş bildirim nolu tutanakların içeriğinde mesafenin geçiş ücreti tutarının geçiş ücreti ceza tutarının ve neye istinaden kesildiği hususlarındaki açıklamanın ve cezanın 15 günlük süre içerisinde geçiş ücreti ödenmez ise alınacağı yönündeki bildirimlerin yer aldığı ve ilgisine teslim edildiği halde 15 günlük süre içerisinde ödemenin yapılmaması nedeni ile 6001 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 5. fıkrası gereğince 10 katı tutarında ceza tahakkkuk ettirildiği, bu tutarın % 60’ının Hazine payı olup, davacı şirketin bu cezadan kendiliğinden vazgeçemeyeceği gibi kaldıramayacağı ihlalli geçişin yapıldığı ödemenin sistemsel kaynaklı da olsa yapılamadığı, ihlalli geçiş tutanağının düzenlenerek ilgisine verildiği, ihlalli geçiş bildirim tutanağı üzerine gerekli ihtarların yer aldığı, buna rağmen 15 günlük süre içerisinde geçiş ücretinin ödenmemesi nedeni ile tahakkuk ettirilen miktardan 34.836,40-TL asıl alacak (geçiş ücreti-para cezası), 1.793,63-TL işlemiş faiz ve 322,85-TL KDV olmak üzere toplam 36.952,88-TL’nı davalıdan talep edilebileceği sonucuna varılmakla davanın ve icra takibinin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin… Esas sayılı takip dosyasına vaki davalının itirazının kısmen iptali ile 34.836,40-TL asıl alacak (geçiş ücreti-para cezası), 1.793,63-TL işlemiş faiz ve 322,85-TL KDV olmak üzere toplam 36.952,88-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar 34.836,40-TL asıl alacağa yıllık %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmetmek için davanın davalı lehine sonuçlanması, davacının icra takibinde kötüniyetli olması ve davacının talebi gerekir. Dosya kapsamına göre, takip konusu alacağın likit olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilen 36.952,88-TL’nın taktiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Gerekçeli kararda asıl alacak ve toplam alacak miktarları zuhulen yanlış yazılmış olduğundan tashih şerhi ile bu kısımlardaki yanlışlıklar düzeltildiğini, Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,-Kayseri Genel İcra Dairesinin… Esas sayılı takip dosyasına vaki davalının itirazının KISMEN İPTALİ ile 35.872,60-TL asıl alacak (geçiş ücreti-para cezası), 1.793,63-TL işlemiş faiz ve 322,85-TL KDV olmak üzere toplam 37.989,08-TL üzerinden icra takibinin DEVAMINA, -Takip tarihinden tahsil tarihine kadar 35.872,60-TL asıl alacağa yıllık %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, -Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,-İtirazın iptaline karar verilen 37.989,08-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Yerel Mahkeme gerekçeli kararının usul ve yasayla aykırı olduğunu eksik incelemeyle ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülmek suretiyle verilen bu kararı kabul etmediklerini, dosyaya sunulan bilirkişi raporları ile ek raporlar sadece davacı şirketin bilgi ve belgelerini incelemek ve şirketin beyanını esas almak kaydıyla tanzim edilmiş olup dosyaya taraflarınca sunulan ödeme belgeleri,dekontlar hiç dikkate alınmadığı gibi raporda bu delillere hiç değinilmediğini, bilirkişi raporlarına defa- larca yaptıkları itirazlarının hiç karşılık bulmadığını, itirazlarımızı karşılar bir rapor tanzim edilmediğini Yerel Mahkemece de bu raporun hükme esas alındığını, cevap dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirttikleri ve delil listelerinde sundukları müvekkilinin araçlarının geçiş yaptığı esnada bakiye olmadığı zamanlarda müvekkilinin 15 gün içinde geçiş ücretlerini ödediğini bu sebeple müvekkilinin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, Müvekkilinin OGS’leri mevcut olduğunu ödemelere ilişkin OGS kayıtları ve banka ekstreleri sunulmasına rağmen bu belgeler hiç incelenmeden tek taraflı olarak davacı şirket belgeleriyle bilirkişinin raporu hazırlandığını .Yerel Mahkemeden alanında uzman başka bir bilirkişiden rapor aldırılması talebinde bulunulmasına rağmen bu taleplerinin dikkate alınmayarak denetimi mümkün olmayan bilirkişi raporuna istinaden hatalı hüküm tesis edildiğini anılan nedenler ve re’sen ortaya çıkabilecek durumlar karşısında;Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/ 870 E.2021/1142 K.sayılı ve 20/12/2021 tarihli kararının kaldırılarak talebimiz gibi davanın reddine karar verilmesini ve istinaf giderlerinin de davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle;Davalının istinaf talebinin haksız ve dayanaksız olup reddi gerektiğini, zira davalıya ait araçların müvekkili şirketin işletmekte olduğu ücretli köprü ve otoyollardan ücret ödemeksizin ihlalli geçiş gerçekleştirdiğinin sarihen ortada olduğunu,müvekkili şirketin, 3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre ……’nun işletme hakkı sahibinin; davalı ise, işletme hakkı müvekkili şirkette bulunan köprü ve otoyolları kullanmış bulunan gerçek kişi olan tacir olduğunu, işletme hakkının müvekkili şirkette bulunan köprü ve otoyollardan geçişler 6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30/5 maddesi kapsamında ücretlendirilmekte ve aynı düzenleme kapsamında ücret ödemeksizin yapılan geçişlerde; 15 günlük … ve …’ndan ihlalli geçişlerin gerçekleştirdiğini, herhangi bir ödeme olmaması üzerine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini ve taraflarınca itirazın iptali davasının ikame edildiğini, yerel mahkemece; davalı borçluya ait araçların müvekkilinin işletmekte olduğu köprü ve otoyollardan ihlalli geçiş gerçekleştirdiğinin bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini ve davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davalının istinaf talebinin tamamen kötü niyetli olup haksız ve dayanaksız nitelikte olduğunu, davalı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili şirketin bilişim ve teknik donanımına herhangi bir kusur atfında bulunulmasının imkânı olmadığını, 15 günlük süre içerisinde müvekkili şirketçe tahsilat yapılamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, borçlunun aracında … yeterli bakiye bulunduğu, müvekkil işletmeci şirketin sistemlerinde bozulma ve hatalar olabileceği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, zira … bankası ile müvekkili şirketin herhangi bir organik bağı bulunmamakta olup, … bankası bakımından müvekkili şirketin yalnızca bir “üye işyeri” olduğunu, …Bankası çok çeşitli nedenlerden dolayı araç sahiplerinin geçiş ücretlerinde ödeme yapmayabildiklerini, müvekkili şirketin sistemlerinin sorunsuz çalıştığını, ancak borçlu ile … bankası arasındaki otomatik ödeme talimatının yerine getirilmesi noktasında bir problem olduğunun aşikâr olduğunu, bunun da müvekkiline yüklenemeyecek bir kusur olduğunun aşikâr olduğunu, … sistemine sahip olmak veya banka hesabında para bulundurmanın bir borcun ödendiği anlamına gelmediğini, … bankası ile müvekkili şirketin herhangi bir bağının bulunmadığını, araç sahibinin, … hizmetini sunan kurum ile yapmış olduğu “otomatik ödeme sözleşmesi”, işletmeci müvekkili şirketi ilgilendirmeyeceğini, ihlalli geçişi izleyen 15 günlük süre içerisinde, “ödeme yapmak” araç sahibinin sorumluluğu olduğunu, provizyon cevaplarına, bankalarca verilen yanıtlarla, işletmeci şirketlerin bağlı olduğunu, işletmeci şirketlerin, kimsenin hesabına, ihlalli geçişin ardından defalarca kere provizyon (ödeme isteği) gönderilmesi sorumluluğu bulunmadığı gibi, “hesaba girip zorla para çekme” yetkisinin de bulunmadığını, kaldı ki, … otomatik ödeme sözleşmelerine, işletmeci şirketlerni taraf da olmadığını, borcu ödemesi gereken araç sahibinin 3. Bir tarafı, otomatik olarak borcunu ödemesi için görevlendirdiğinde, gerekli ödemenin gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etme yükümlülüğünün de altında olduğunu, 6001 sayılı kanun ve işletme protokolü gereği, işletmeci konumunda olan müvekkili şirketin sorumluluğunun, ihlalli geçiş esnasında, provizyon göndermek ve ödeme talep ettiğini, eğer ödeme talebine, yani provizyon talebine olumsuz yanıt alırsa, bankanın vermiş olduğu bu yanıt ile bağlı olduğunu, zorla para çekme yetkisinin olmadığını, müvekkili şirketin sunduğu Provizyon sistem kayıtlarıyla, gerekli talepte bulunduğunu, hiçbir tereddüte yer kalmaz şekilde ispat etmiş vaziyette olduğunu, bu konuda herhangi bir itilaf da bulunmadığını, … otomatik ödeme ürünü etiketi / kartı, aynı bir kredi kartı gibi, provizyon talebi gönderildiğinde, olumsuz yanıt veriyorsa, artık restoranın / köprü tünel otoyol işletmecisi şirketin, ödemeyi zorla tahsil etme şansı olmadığını, teknik olarak bu durumun imkansız olduğu gibi, hukuken de böyle bir yükümlülük veya imkan bulunmadığını, davalı tarafın alacağın likit olmadığını ve bu sebeple icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği yönünde yapmış olduğu itirazın yersiz olduğunu, davaya konu ceza tahakkuku, 6001 sayılı kanunun m.30/5 hükmü gereğince bir idari para cezası olmayıp, ifade edilen ilgili kanunu uyarınca doğan genel hükümler tahtında değerlendirilmesi gereken özel bir alacak olduğunu, nitekim ifade edilen m.30/5 hükmünde de bu husus kanun koyucu tarafından açıkça ifade edilmiş vaziyette olduğunu, müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş, ortakları yine özel hukuk hükümlerine tabi ticaret şirketler olan bir özel hukuk tüzel kişisi olduğunu, müvekkili şirketin özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir anonim şirket olması ve ilgili mevzuatta böyle bir şartın aranmaması nedeniyle idari para cezası düzenleme ya da resmi tebligat yapma ve bu tebligat ile karşı tarafı temerrüde düşürme yetkisini haiz olmadığının açık olduğunu, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği şekilde, davacı taraflarının ihtar ya da bildirim yükümlülüğü olmadığı konusunda bilirkişinin değerlendirmelerde bulunduğunu, ve bu hususu bilirkişinin takdir ettiği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, bilirkişinni zaten kanunda var olan bir hususu yani bildirim ve ihtar gibi bir yükümlünün olmadığı hususunu, hazırlamış olduğu raporda isabetli bir şekilde ifade ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin hiçbir şekilde 6001 sayılı kanun gereği tahakkuk eden cezaları tebliğ etmek gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, kendisine ayrıca tebligat yapılmadığı ve haber verilmediği gibi gerekçelerle borca itiraz edilmesinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, borçlunun tebligat yapılmadığı yönündeki itirazlarının mahkemece dikkate alınmaması gerekmekte olduğunun aşikâr olduğunu, davalı vekilinin belirttiği şekilde davalarında ilk derece mahkemesinin davanın tümden kabulüne değil kısmen kabulüne karar verdiğini, davalı vekili istinaf dilekçesinde ilk derece mahkemesinin hem geçiş ücretlerine ve cezasına hem de faize karar verildiğini belirttiğini, ancak ilk derece mahkemesinin, dava dilekçelerinde de belirttikleri ve talep ettikleri işlemiş faiz ve buna bağlı olarak tahakkuk ettirilen KDV taleplerini reddettiğini, İlk derece mahkemesinin bu kararının isabetsiz olduğunu, tüm bu sebeplerle öncelikle davalı tarafın haksız ve mesnetsiz istinaf başvurusunun reddi gerekmekte olup, usule ve hukuka uygun olarak tesis edilen yerel mahkeme kararının onanması gerektiğini, zira yukarıda detaylı olarak açıkladıkları üzere ve davalı tarafın dilekçesinde bahsettiği üzere müvekkili şirket sistemlerinde herhangi bir arıza bulunmadığını, davalı tarafın … ürününü müsait tutmaması, banka tarafından kara listeye alınması, ürün bakiyesi yetersiz gibi nedenlerle, ödeme yapılmadığını, söz konusu hususun banka ile davalı taraf arasındaki sorun olduğunu, dilerse davalı tarafın … bankasına sorumluluk/kusur davası açabileceğini, davalı tarafın tamamen yargılamayı uzatmak amacıyla istinaf başvurusunda bulunmuş olup, başvurusunun reddi gerektiğini beyan ederek davalı tarafın istinaf başvurusunun reddi ile Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/870 E. 2022/104 K. Sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, itirazın iptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) talebine ilişkindir.Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davalının takibe konu borcu ödediğini yeterli ve kesin delillerle ispat edememesi nedeni ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/12/2021 tarih ve 2020/870 E – 2021/1142 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.595,03 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 779,00TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.816,03 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022