Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/942 E. 2022/977 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/942
KARAR NO: 2022/977
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2022
ESAS NO: 2021/108
KARAR NO : 2022/116
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 21/04/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/02/2022 tarih ve 2021/108 E – 2022/116 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;; 21/06/2015 tarihli genel kurulda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanması için her üyenin 9.500,00-TL ödeme yapmasına karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Dairesinin… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, genel kurulda alınan kararların ortakları bağlar nitelikte olduğunu, kooperatifin inşaatlarının devam ettiğini ve yaklaşık 150 üyenin dairesini teslim almadığını, alınan genel kurul kararının tüm ortaklar tarafından gerçekleştiğini, genel kurulda ödeme günü belirlenerek aidat bedelinin süresinde ödenmesine, ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde bu kararın tüm ortakları bağlayacağının açık olduğunu, davalının kesin hesap borcunu ödediğini iddia ettiğini, üye borç tablosunda üyenin borcunun borcun belirlenidği tarihin yazılı olduğunu, belgenin kesin hesap tanımlanmasını içeren başlık taşımakla birlikte kooperatif inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. Maddesinde ki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcun belirlemesine yönelik olduğunu, 2012 yılında yapılan geçici maliyet hesabına ödeyen üyelerin aidat ödemelerine ve tüm ödemeler karşı çıkması sebebiyle evini teslim alamayan üyeler ile davalı gibi evini tesmlim alan üyeler arasında eşitsizlik doğduğunu, davacı kooperatif tarafından aynı alacaka ilgili açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1667 Esas 2019/672 Karar sayılı ilamı ile reddedilen davanın Ankara BAM 23. HD’ nin 2018/687 Esas 2019/672 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak talep gibi karar verildiğini ve kesinleştiğini, benzer şekilde aynı alacak talebine yönelik Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/303 Esas 2019/1044 Karar sayılı ilamı ve Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/261 Esas sayılı dosyanın 2019/955 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini, ve istinaf talebinin Kayseri BAM 6.HD. Tarafından esastan reddedildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;; özetle, davacı kooperatif genel kurulunun 01.07.2012 tarihli kararında, “hesap komisyonunca belirlenen daire başına dilşen bakiye borcunu kapatan ve tapusunu alan üyelerin dairesini alarak üyelikten çıkabilmesine,” karar verildiğini, müvekkilinin davacı kooperatife belirlenen kesin maliyet hesabını ödeyerek 07.07.2015 tarihinde noter aracılığı ile istifasını davacıya bildirdiğini ve ortaklıktan çıktığını, müvekkilinin genel kurul kararına göre hareket ettiğini, kooperatifin kendi karar ve işlemlerini yok saymasının mümkün olmadığını, talep edilen faizin yersiz olduğunu, müvekkilinin kooperatife karşı bütün edimlerini yerine getirdiğini, davacının kötü niyet tazminatı talep edemeyeceğini, kesin maliyet hesabına göre borcunu kapatan, genel kurulda alınan karar çerçevesinde ortaklıktan ayrılan, elinde ibra belgesi bulunan, bir çok mahkeme kararına göre talep edilemeyeceği belirtilen rakam için, yapılan icra takibine itiraz nedeniyle kötü niyet tazminatı talep edilmesinin yerinde olmadığını, açılan davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 7 nolu maddesi uyarınca icra takibi yapılmış ve yapılan itiraz neticesinde 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00-TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali için iş bu dava açılmıştır. Genel kurul tarihi itibariyle kooperatif üyesi olan davalı yönünden 21/06/2015 tarihli genel kurul kararları bağlayıcıdır ve davacının uyması gerekmektedir. Davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan bedelden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesindeki eşitlik ilkesi gereğince sorumlu olduğu anlaşıldığından açılan davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 12.065,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğundan asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve Mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.-Davanın KABULÜ ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 12.065,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine, -İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 9.500,00 TL’nin % 20’si oranında (1.900,00-TL) icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7.maddesi iptal edildiğini, Müvekkilin de davacı olduğu bir kısım kooperatif üyelerince açılan Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı genel kurul iptali davasında 25/10/2021 tarihli duruşmasında mahkemece davacıların davası haklı görülerek davalı … Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararının iptaline karar verdiğini,… … toplu Konut Yapı Kooperatifinin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararı iptal edilmesi nedeniyle dava konusu edilen 9500,00 TL nin de gerekçesi ortadan kalktığını, iptal edilen bir genel kurul kararı esas alınarak alacak talep edilemez. Bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine hüküm kurulması gerektiğini, Hem Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı genel kurul iptali davasında … … Konut Yapı Kooperatifi’nin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7 numaralı kararının iptali kararı hem de Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin, davacı Kooperatif tarafından açılan davalarla ilgili onanmış hükümleri dikkate alındığında; müvekkilin, davacı kooperatife karşı hiçbir borcunun kalmadığı açıkça ortaya çıkacağını, dava konusu edilen alacağın likid olması gerektiğini, söz konusu 9.500,00 TL nin ne olduğu, ne amaçla ödenmesinin istendiği anlaşılamadığını, mahkeme kararının gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere, Davacı kooperatif tarafından takibe ve davaya konu edilmiş olan miktarın isteniliş amacı açık ve net olarak belirli değildir. Kooperatifin talep ettiği bu miktar ek maliyet olarak talep edilmekte ise; bu hususun aidat başlığı adı altında görüşülüp karara bağlanması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca bu şekilde talep edilen ödemenin müteahhide yapılması da istenemeyeceğini, kooperatifin talep ettiği miktar şayet ek maliyet, yani kesin maliyetten eksik hesaplama ile kalan kısım ise; kooperatif esas sözleşmesinin 61-63. Maddelerinde yer alan usul ile belirlenmesi gerekir ki, bu durumda da daha önce yapılan, fakat gerçek ve doğru olmayan kesin maliyet halinde mümkün olduğunu, anılan kararın butlan olduğu açıkça ortadadır. tüm butlanlık itirazlarımız yerel mahkemece dikkate alınmadığını ve hatalı hüküm kurulduğunu, 21.06.2015 tarihli genel kurulun 7. Maddesi butlana tabidir, herkes tarafından her zaman ileri sürülebileceğini, kaldı ki ileri sürülmese bile butlanlık mahkemece resen gözönüne alınacağını ve buna göre karar verileceğini, yine Koop.K. 23 md. Eşitlik ilkesi kesin emredici bir ilke olduğunu, bu ilkeye aykırı genel kurul kararı butlan yaptırımına tabi olduğunu, her ne kadar yerel mahkemece alacağın niteliğinin inşaat maliyet gideri olduğu kabul edilse de bu durum gerçeği yansıtmadığını, davacı kooperatifçe 01.07.2012 tarihli genel kurulda tespit edilen kesin maliyet bedeli doğru ve geçerli kesin bir maliyet olduğunu, mahkemece karar gerekçesinde dava konusunun kesin maliyet olmadığı, inşaat maliyetlerine ilişkin olduğu belirttiğini, anılan genel kurul metninin 6.maddesinde belirlenen bedelin açıkça kesin maliyet olduğu yazdığını, kaldı ki kesin maliyet değil de inşaat maliyet gideri ise kooperatif tarafından müvekkilin dairesi ferdileştirilip tapusu neden verildiğini, müvekkil, hesaplanan kesin maliyeti ödemek suretiyle tapusunu almış, kooperatiften istifa etmiş ve hiçbir yükümlülüğü kalmadığını, bu işlemler Kooperatif Genel Kurul Kararı çerçevesinde gerçekleştiğini, Yerel mahkemece Emsal karar olarak gösterilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.H.D. 2018/687 esas sayılı kararı huzurdaki davaya emsal alınmayacağını, anılan kararda genel kurul iptali davası açılmadığı buna ilişkin iddianın da olmadığı ifade edildiğini, ancak genel kurul iptali davası tarafımızca açılmış davalı … Konut Yapı Kooperatifinin 21/05/2015 tarihli genel kurulunda alınan 7.maddesinin iptaline hüküm kurulduğunu, yerel mahkemece davalının bu genel kurul tarihinden sonraki bir tarihte istifa ettiği ve de kesinleşmiş genel kurul kararını ile bağlı olduğuna karar vermiştir. Yine mahkemece hatalı değerlendirildiğini, öyle ki anılan genel kurul kararı yukarıda belirttiğimiz üzere Yargıtay bozması üzerine kesinleşmediği derdest olduğu görüleceğini, ayrıca iptal davası açılmasa bile butlanla batıl olan bir durum kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen dikkate alınması gerektiğini, Davacı tarafından sonradan belirlenen ek maliyet bedeli usule aykırı olduğunu ve geçersiz olduğunu, yerel mahkemece dava konusu inşaat maliyet gideri yani ek maliyet bedeli olarak değerlendirildiğini, bu değerlendirme de hatalı ve kooperatif ana sözleşmesine aykırı olduğunu, yine kooperatif, benzer durumda olan üyeler hakkında, eşitlik kuralına aykırı şekilde işlem yapmakta, müvekkilden talep ettiği alacağı benzer diğer üyelerden talep etmediğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 11/02/2022 tarih ve 2021/108 E. 2022/116 K.sayılı kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı / Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle;
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dava, davalı koop. genel kurul kararına dayalı alacak için başlatılmış ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunduğundan işbu madde hükmüne göre inceleme yapılmak gerekmiştir.Dava, davacı-alacaklı Kooperatif tarafından başlatılan ilamsız icra takibine davalı-borçlunun itiraz üzerine İİK 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde;… …Toplu Konut Yapı Kooperatifi tarafından … 9.500,00-TL asıl alacak ve 2.565,00-TL işlemiş faizi ile birlikte toplam 12.065,00-TL’nin tahsili istemi ile ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 21.06.2015 tarihli olağan Genel kurul kararının gösterildiği, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek taşınmazların inşaatlarının etap etap yaptırıldığı, çekilen kurada davalının konut almaya hak kazandığı, yönetim kuruluna verilen yetkiye dayanılarak 17.07.2012 tarihi itibariyle davalının kooperatife borcu ile ilgili hesap yaptırıldığı, belirlenen miktarın davalı tarafından ödendiği belirtilerek üye ve kooperatifin belirtilen istisnalar dışında birbirlerini karşılıklı olarak gayri kabili rücu ibra ettikleri, 27.03.2012 tarihinde davalı adına bağımsız bölümün tapuda tescil edildiği, davacı vekilinin aksi savunulmayan beyanına göre kooperatifin henüz dairelerini teslim alamamış 150 kadar üyesinin dairelerinin inşaatının devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.Davalının kooperatifin ortağı olduğu, davalı kooperatif ile 17.07.2012 tarihinde davalı kooperatifle kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzaladığı, bunun üzerine kurada kendisine çıkan dairenin adına tescil edildiği görülmektedir.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını, ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş,7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi… söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. 19.01.2012 tarihli ibra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi,henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır.(aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.Davanın dayanağı olan icra takibinde, genel kurulca kararlaştırılan 9.500,00 TL ile yıllık %18 oranı üzerinden belirlenen 8.5007,84 TL gecikme faizinin talep edildiği, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu bunun üzerine davacı tarafından asıl alacak miktarı 9.500,00 TL üzerinden harç yatırılarak itirazın iptali davası açıldığı mahkemece yapılan yargılama sonucu takibin asıl alacak yönünden devamına karar verildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/02/2022 tarih ve 2021/108 E – 2022/116 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 824,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 206,04 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 618,11TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022