Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/94
KARAR NO: 2022/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2021
ESAS NO: 2020/482
KARAR NO: 2021/904
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/01/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 18/10/2021 tarih ve 2020/482 E – 2021/904 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin hissedarlarından olduğunu, şirketin 04/07/2020 tarihinde gerçekleştirilen mali genel kurul toplantısına katıldığını, toplantıya katılan kişi sayısının 431 payın vekaleten ve temsilen hazır bulunduğu listenin dava dilekçesi ekinde ibraz edildiğini, ancak burada imzası bulunan üyelerin bir kısmının vekaletnamelerinin ve temsil yetki belgelerinin Kanun’un aradığı şartlarda düzenlenmediği, sürelerinin geçtiği, bunların geçersiz belgeler sıfatına haiz oldukları apaçık bilinmesine rağmen belgelerin incelenmeksizin toplantıya devam edildiğini ve gündem maddelerinin oylandığını, … A.Ş.’nin ana sözleşmesinin 11. maddesinde “… Yönetim kurulu üye sayısının yarıdan bir fazlası ile toplanır ve çoğunlukla karar” şeklinde maddelendirildiğini, oysa ki, bazır bulunanlar listesinde bu kurala uyulmadığını, çünkü geçersiz ve süresi geçmiş belgelerle toplantıya katılım sağlandığını ve imzaların atıldığını, hukuksuz ve kanunsuz şekilde atılan imzaların hazır bulunanlar cetvelinden çıkartılması halinde yönetim kurulunun toplantı koşulunun sağlanmadığı ve toplantının geçersiz olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenle bu yetki belgelerinin şirketten istenerek uzman bilirkişi heyetine incelettirilmesini talep ettiğini, hisse çoğunluğu açısından bakılsa bile tüm katılanların hisse değerlerinin toplamının, şirketin toplam sermayesinin yarısı bile etmediğini, bu toplantının her durumda toplantı şartları oluşmadan toplandığını, dolayısıyla alınan kararların yok hükmünde olduğunu, toplantı oylamalarının usulüne uygun şekilde yapılmadığı gibi, başkan tarafından tarafsız davranılmayıp doğrudan önünde bulunan kağıttan okuma şeklinde oylama yapıldığını, toplantının ilk başladığında ekte sunduğu toplantı CD kaydından da anlaşılacağı üzere görüntünün 03:10-03:25’inci saniyelerinde de görüldüğü üzere divan başkanlığı seçimi için oylama yapıldığını burada bir hissedarın tekrar sorar mısınız demesine rağmen şirket genci müdürü tarafından kağıttan okuma yapılarak oybirliğiyle kabul edilmiştir diyerek geçiştirildiğini, toplantı esnasında bazı hissedarların söz alıp konuşmasına rağmen tutanaklara geçmediğinin görüldüğünü, …’un eleştirel konuşmaları divan başkanını rahatsız ettiğinden “yeter, kes” diyerek müdahalede bulunduğunu ve sert bir üslupla artık konuşmalara 5 dakika süreyle keyfi bir sınırlama getirdiğini, bunu oylamaya sunmasına rağmen kimsenin kabul etmediğini, 2019 yılı kâr dağıtımının belirlenmesinde ise %25’ine tekabül eden kısmın dağıtılacağı ve kâr dağıtımı konusunda yönetim kurulunun teklifi olan 2.807.280,00-TL nominal bedelin her bir hisseye brüt 2.785,00-TL kâr dağıtılmasına karar verildiğinin görüldüğünü, ancak … tarafından CD kaydından da 48:31’dakikada inceleneceği üzere kişi başına 11.140.000-TL her bir hisse için kar alacaksınız, denildiğini, burada da söylenen ile tutanağa geçirilenler birbirini tutmadığını, gündem maddelerinin 5. sırasında bulunan bilanço ve gelir tablosu hesaplarının oylamasında oybirliği ile tasdik edilmiştir şeklinde tutanağa bilgi geçirildiğini, oysa CD kaydı incelendiğinde 46:54’üncü saniyesinde oy çokluğu ile kabul edildiği şeklinde söylemde bulunduğunu, gerçek durum ile tutanağa yazılanlar uyuşmadığını, genel kurulun gündem toplantısı bitmeden söz istemesine rağmen kendisine söz hakkı verilmeyerek konuşmalarına engel olunduğunu beyanla geçersiz ve yetkisiz temsil sonucu toplanan ve oylanan 04/07/2020 tarihli 2019 yılı mali genel kurul toplantı tutanağının iptali ile, uygun zamanda kanuna uygun olarak teşekkül edecek yeni bir toplantının yapılmasına, geçersiz oylarla alınmış kararların yok hükmünde sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirkette iş akdi ile çalışmaktayken, iş akdinin müvekkili şirket tarafından feshedildiğini, davacının bir şirket ortağından binde üç (940,3) oranında pay satın alarak müvekkili şirkete ortak olduğunu, davacının müvekkili şirkette işçi olarak çalıştığı bir süreçte, iş akdine bazı nedenlerden dolayı son verilmesi hadisesinden sonra iş akdinin sonlandırılması olgusunu hazmedemeyen davacının, şirket ortaklarından birinden binde üç hisse alarak şirkete ortak olduğunu, böylece şirket ve yöneticileri hakkında öç almak amacı ile devamlı olumsuz davranışlar ifa ettiğini, bu cümleden olmak üzere bazı makam ve mevkilere devamlı şikayette bulunduğunu, yani davalının müvekkili şirkete ve yönetim kurulu üyelerine zarar yermek kastı ile hareket ettiği gerçeğinin ortada olduğunu, davacının amacının şikayet ve davalar ile şirketi ve yönetimini yıpratmak olduğunu, iyi niyetli olmayan davanın öncelikle reddi gerektiğini, davalının yönetim kurulu genel kurul ayırımını yapamadığını, şirket organlarından olan yönetim kurulu ve genel kurulun farklı kavramlar olduğunu, bilindiği gibi anonim şirketlerde yönetim kurulu toplantıları ve kararları, TTK’nun 390. maddesinde ifade edildiğini, bunun yanında genel kurul toplantı ve kararları ise TTK’nun 418. maddesi ve devamında yer aldığını, davacının hayret edilecek bir şekilde dava dilekçesinde şirket ana sözleşmesine atıf yapmakta “yönetim kurulu, üye sayısının yarıdan bir fazlası ile toplanır ve çoğunlukla karar alır” hükmünden hareketle, bu hükme uyulmadan karar alındığı şeklindeki beyanlar ile istediğini, şirketin ana sözleşmesinde genel kurulun toplantısı için daha ağır bir nisabın öngörülmediğini, TTK’nun 418. maddesine göre sermayenin 1/4’ünü karşılayan sermaye sahiplerinin toplantıya katılmasının kafi olduğunu, toplantının hükümet komiseri huzurunda yapıldığını, divan başkanının kağıttan okuma yaparak gündem maddelerini geçiştirdiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, toplantıda hissedarların söz alıp konuştuğu ancak tutanağa geçirilmediği iddialarının yersiz olduğunu, …’un konuşmalarının eleştiriden öte hakaret içerdiğinden divan başkanı tarafından ikaz edildiğini, oy çokluğu ile alınan kararların oy birliği ile geçtiğine dair beyanların da asılsız olduğunu, kaldı ki oy çokluğu ile veya oy birliği ile karar alınmasının yasal önemi olmadığını, davacının … ve … tarafından verilen kar dağıtım önergesinin içeriğinden haberinin olmadığını, önergede yasa gereği karın 1/4’ünün dağıtılmasının, kalan kısmının ise kanunda öngörülen kısıtlama kalktıktan sonra dağıtılması için yönetim kuruluna yetki verilmesinin önerildiğini, davacının genel kurul kararının iptaline karar verilmesine ilişkin davasının haksız ve yersiz ve yasal hiç bir gerekçesi ve yasal dayanağının bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekil ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacının genel kurulda muhalefetini tutanağa geçirtmiştir, ancak genel kurulda davacının sadece kar dağıtımı konusunda beyanı bulunmaktadır. TTK’nun 408/II-d maddesi uyarınca kârın kullanım şekli ve kâr payı dağıtımı konusunda karar alma görev ve yetkisi, anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasındadır. Buna göre finansal tablolar uyarınca şirketin kârda olması ve kanuni ihtiyari yedek akçeler ayrıldıktan sonra dağıtılacak bir kâr bulunması halinde anonim şirketin kâr dağıtımı yapması, bu konuda genel kurulun bir karar alması halinde söz konusu olacaktır. Başka bir deyişle anonim şirket, yönetim kurulu kararıyla veya bu konuda herhangi bir karar almaksızın kâr dağıtımı yapamaz; bu konuyla ilgili tek yetkili organ genel kuruldur. Covid-19 pandemisinin ekonomik hayattaki etkilerini azaltmak amacıyla bazı kanunlarda değişiklik öngören ve 16/04/2020 tarihinde kabul edilen 7244 sayılı bir torba Kanun ile 6102 sayılı TTK’ye geçici 13. madde eklenmiştir.7244 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle TTK’na eklenen geçici 13. maddede, sermaye şirketlerinde 30/09/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının sadece %25’ine kadar olan kısmın dağıtılabileceği; geçmiş yıl kârları ile serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı ve yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtım yetkisinin verilemeyeceği belirtilmiştir. Hükümde, Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu şirketler hariç bırakılarak hükmün uygulanmayacağı sermaye şirketleri hakkında makul sayılabilecek bir çerçeve oluşturulmuştur. Buna ilave olarak hükmün kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnaları belirlemeye Ticaret Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Ticaret Bakanlığı, Uygulama Tebliği’nin 5. maddesinde, ödenek veya ücret desteği alan kişileri istihdam edenler ile hazine destekli kredi kefaleti kullanan ve kredi borcunu tamamen ödememiş olanlar hariç, belirli bir meblağın altında kâr dağıtım kararı alan şirketleri; pay sahiplerinin belirli hukuki ilişkilerden doğan ifa yükümlülüklerini karşılamak amacıyla kâr dağıtım kararı alan şirketleri, hükmün uygulanmasından muaf tutmuştur. Bununla birlikte bu şirketlerin kâr dağıtımını genel kurulda görüşebilmesi, Bakanlığın uygun görüş vermesi şartına bağlanmıştır (m.6/1). Kanun hükmünde ayrıca, genel kurulun 2019 yılına ilişkin kâr payı dağıtımı kararı aldığı; fakat henüz pay sahiplerine ödeme yapmadığı ya da kısmi ödeme yaptığı durumlarda, 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşan kısma ilişkin ödemelerin şimdilik 30/09/2020 tarihine kadar erteleneceği belirtilmiştir. Bu hüküm Covid-19 pandemisi nedeniyle alınan tedbirler kapsamında esas itibarıyla şirketleri pandemiden sonraki ekonomik duruma hazırlamak amacıyla sermaye şirketlerinin öz kaynak ve nakit dengesinin korunması sağlamak amaçlıdır. Davalı şirketin 04/07/2020 tarihli genel kurulun 6 numaralı gündem maddesinde 6102 sayılı TTK’ye geçici 13. maddesine istinaden karın %25’ne tekabül eden kısmının dağıtılacağı oylanmıştır. Sözü edilen karar kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygundur. Yargılama sonunda mevcut dosya kapsamına ve yukarıda yapılan izahatlara göre, davacının davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararı incelendiğinde hukuki dayanaktan yoksun ve yeterli inceleme yapılmaksızın verilen bir karar olduğunu, toplantının yapılmasında nisap yönünden usulsüzlükler olduğunu, davalı şirket … A.Ş. Nezdinde yapılan 04.07.2020 tarihli genel kurul usule aykırı yapılmış olup iptale tabi olduğunu, dava kapsamında ilgili toplantı öncelikli olarak toplantı nisabı sağlanmaksızın yapıldığını, usulsüz vekalet ve temsil ile toplantıya katılıp oy kullananlar olduğunu, genel kurula ait hiçbir evrakı şirketten alamayan, oy kullananlara ilişkin hazirun cetvelini edinemeyen müvekkilimize bu durumu ispat külfeti yükletilemez. Zira bunu araştıracak olan mahkemenin kendisi olduğunu, ayrıca usulsüz vekaletnameler olsa dahi sadece 10 payın vekaleten temsilinin nisap için yeterli olabileceği olgusuna dayanılması ise gülünç olduğunu, ilgili genel kurulun nisap çoğunluğuna uygun olmaksızın toplandığı ve hazır bulunanlar listesinde adı geçen yetkisiz kişilerin olduğu ve davamızın reddine karar veren ve işbu hususun ispatını müvekkile izafe eden sayın yerel mahkemenin de aksini ispat ederek gerekçelendirme yapamadığı da aşikar olup davanın tek başına bu yönü ile dahi kabulü şart olduğunu, toplantı tutanağı toplantıya uygun olarak oluşturulmadığını, mevcut genel kurul toplantısında bariz olan ve dosya kapsamında alınan 16.03.2021 kök rapor ile 04.05.2021 tarihli ek raporda da açıkça ortaya konulduğu üzere toplantı tutanağı toplantıyla örtüşecek şekilde düzenlenmediğini, genel kurulda oylamaya sunulan maddeler toplantı başkanı tarafından okunup geçilmek suretiyle, itirazlar dikkate alınmaksızın ve oylar usulünce sayılmaksızın oylama yapıldığını, iptale konu edilen işbu genel kurulda ise hem tutanaklar hem de toplantıya ilişkin olarak video kayıtları karşılaştırıldığında bu ve benzeri usulsüzlükler açıkça görülmüş, alınan ek ve kök raporlar ile de sabit hale geldiğini, genel kurul tutanakları ve benzeri evraklar müvekkiller nezdinde talep edilmesine rağmen kooperatifçe de verilmemiş, yapılan usulsüzlükler örtülmeye çalışıldığını, genel kurulun toplantı tarihi itibari ile ilgili anonim şirketin resmi bir bağımsız denetçisi bulunmadığını, yerel mahkemeye sunulan yazılı ve sözlü beyanlarda bu hususa değinmemiş olmalarına rağmen haricen üye sıfatı ile Kayseri Ticaret Odası’ndan edindikleri evrak ile davalı şirketin toplantı tarihi ve sonrası itibari ile bağımsız bir denetçisi bulunmadığı öğrenildiğini, davalı şirket üye sayısı ve aktif toplamı nezdinde bağımsız denetçi seçme mecburiyetinde olmakla birlikte dava konusu genel kurulda bağımsız resmi bir denetçi bulunmadığını, bu kapsamda denetimi yapılmayan ilgili genel kurul kararlarının bağlayıcı olmayacağını, 23.09.2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, araştırmanın yapılmadığı söz konusu genel kurulda bulunan denetçinin usulüne uygun olup olmadığı noktasının dahi incelenmediğini, bu denli kapsamlı bir dosyanın araştırılması neticesinde tabiri caizse 2-3 sayfalık bir rapor gelişmeyeceği de açık olup ilgili bilirkişi heyeti, raporda varmış olduğu sonucu da hali hazırda yeterince gerekçelendiremediğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni 2020/ 482 E. 2021/ 904 K. Sayılı ve 18.10.2021 tarihli kararının bozulmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davalı …’nin 04/07/2020 tarihli genel kurulda alınan kararlarının iptali istemine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle hükme esas alınan 23/09/2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin hukuken isabetli ve yerinde olmasına göre ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre davacı taraf vekilince yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 18/10/2021 tarih ve 2020/482 E – 2021/904 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70TL istinaf karar harcından istinaf eden davacıdan peşin alınmış olan 59,30 TL harcın mahsubuyla eksik kalan 21,40TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarıca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/01/2022