Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/931 E. 2022/1054 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/931
KARAR NO: 2022/1054
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2022
ESAS NO: 2020/500
KARAR NO: 2022/72
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ:09/05/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM
TARİHİ:09/05/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 24/01/2022 tarih ve 2020/500 Esas 2022/72 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ticari ilişkiden kaynaklı olarak müvekkilinden mallar satın aldığını, aldığı bu malların kendisine teslim edildiğini, davalının devam eden ticari ilişki neticesi olarak müvekkiline bakiye kalan 23.427,86-TL borcunu ödemediğinden dolayı aleyhine, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, gönderilen ödeme emrinin borçluya 27/07/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun 29/07/2020 tarihinde ödeme emrine, yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının yetki itirazının hukuki bir dayanağının olmadığını, davalının ticari faaliyetine Kayseri’de devam etmekte olduğunu, davalının yetkili icra dairesini de itirazında belirtmediğini, yetki itirazının reddinin gerektiğini, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesi müvekkili şirketin, cari hesap ekstresi, fatura ve ticari defter kayıtları ve ilgili belgelerin bilirkişi tarafından incelendiğinde davalından alacaklı olduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin davalı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı 23.427,86-TL bakiye alacağı olduğunu, davalının ticari ilişkiden kaynaklı 23.427,86-TL bakiye borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, 04/08/2020 tarihinde arabuluculuğa başvuru yapıldığını, arabuluculukta 12/08/2020 tarihinde anlaşmama tutanağı düzenlenmiş ve taraflarca imza altına alındığını, davalının itirazında tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın likit olduğunu, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ettikleri, davalının vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamı için iş bu davanın ikamesi zarureti hasıl olduğunu beyanla, davanın kabulü ile; davalının itirazının iptali ile takibin devamma, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE:Davacı şirketin müvekkili aleyhine ikame etmiş olduğu işbu dava ile fatura ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak başlatılan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, müvekkilleri aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ettiklerini, haksız davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde harca esas değeri 23.427,86-TL olarak yalnızca iddia ettiğini, asıl alacağını belirttiğini, sonuç ve istem kısmında itirazın iptali ile takibin devamını isteyerek icra takibinin kapsadığı faiz, masraf ve vekalet ücretini de talep etmiş olduğunu, eksik harç üzerinden açılan davanın reddini talep ettiklerini, davacı şirket, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sayılı icra takibi ile 23.427,86-TL cari hesaptan kaynaklı alacağının tahsilini talep ettiğini, davacının dava dilekçesinde cari hesap kaydından bahsetmekle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlandığını, aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağının belirtildiğini, buna göre taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nun cari hesaba ilişkim hükümleri uygulanamayacağını, davacı şirketin aradaki ticari ilişkiye nazaran çok sayıda fatura ve cari hesap ekstresi dayanak göstererek davanın kabulünü talep ettiğini, itirazın iptali davasında incelemenin takip kanusu faturalar mı yoksa tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilmek suretiyle mi yapılması gerektiği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-903 Esas ve 2018/974 Karar sayılı ilamında “takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve özel daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözeüilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir…” diyerek yalnızca takibe konu faturalar açısından inceleme yapılacağını belirttiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, aşağıda yer verilen Yargıtay kararı ile de sabit olduğu üzere; faturanın tek taraflı borcu ispat etme özelliğinin bulunmadığını, davacı tarafın, borcun varlığını başkaca yasal delillerle ispat etmesi gerekmekte olduğunu, bu hususa ilişkin olarak; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 21/06/2001 tarihli 2001/5901 Esas ve 2001/6689 Karar sayılı ilamında; “Davacı, faturaya dayanarak araç tamiri ve işçilik bedeli alacağının tahsili amacıyla icra takibinde bulunmuştur. Davalı araç tamiri hususunda anlaşma olmadığını bildirerek temel ilişkiyi inkâr etmiştir. Davacı tacir değildir. Tek taraflı düzenlenmiş bulunan fatura, alacağı ispata yeterli değildir. Alacağın miktarı ve niteliği itibariyle davanın yasal delillerle ispatı gerekir. Muvafakat dışı dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemez. Davacı davasını ispat edecek yazılı bir delil getirememiştir. Bu durumda davacının davasını yasal delillerle kanıtladığı kabul edilemez.” ifadelerinin yer aldığını, davacı tarafça icra takibine konu edilen alacağın varlığına ilişkin olarak ispat külfeti borcun varlığını iddia eden davacı tarafta olduğunu, davacının tacir olması hasebi ile işbu ispat külfetini yazılı delillerle yerine getirilmesi gerektiğini, müvekkilinin borçlu olduğunu kabul etmemekle beraber; davacı şirket tarafından alacağa uygulanan faiz miktarının da TBK ve TTK’na aykırı olduğunu, davacı şirketin, takip talebi ile müvekkilinden yüksek oranında temerrüt faizi talep ettiğini, müvekkili açısından işbu faiz miktarına da itiraz ettiklerini, davacı şirket tarafından asıl alacağa bu oranda faiz uygulasa dahi davacının talep etmiş olduğu faiz miktarları ortaya çıkmayacağını, mahkemece resen seçilecek bir hesap bilirkişisinden bu hususla ilgili rapor alırımasını talep ettiklerini, davacının, dava dilekçesi ile müvekkilleri aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verdiğini, davacının bu talebinin kabulünün mümkün olmadığını, mevzuata ve Yargıtay kararlarına göre icra inkar tazminatma hükmedilebilmesi için alacağın likit (belirli) ve itirazın kötü niyetli olarak yapılması gerektiğini, davaya konu olan somut olayda işe müvekkilleri tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığını, mahkemece yapılacak yargılama neticesiyle de sabit olacağı üzere müvekkilinin davacıya borçların mevcut olmadığının ortaya konacağını, müvekkili tarafından yapılan borca ve faize itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığını, davaya konu edilen alacağın da likit olmadığını, mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile sabit olacağı üzere davacının gerekenden fazla faiz talebinde bulunduğunu, müvekkilinin borç ve faize itirazlarının haksız ve kötü niyetli olmadığından ayrıca alacağın da likit olmaması da göz önünde bulundurularak müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sair hususlar dâhilinde; müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının iptali ile 23.427,86-TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına, davacının icra takibindeki talebiyle bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar hükmedilen 23.427,86-TL asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır. İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Takibe konu edilen ticari defter kayıtlarından ve faturalardan dolayı davacının davalıdan alacaklı olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu görülmekle itirazın iptaline karar verilen 23.427,86-TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir. Davanın kabulüne karar verilmiş olması yanında, davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispata yönelik delil bulunmadığından dolayı yasal koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi de uygun görülmüştür. Verilen karar ile; 1-Davanın KABULÜ ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki İTİRAZININ İPTALİ ile 23.427,86-TL asıl alacak üzerinden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA, 2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar hükmedilen 23.427,86-TL asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesine, 3-İtirazın iptaline karar verilen 23.427,86-TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; dosyada hakim ve zabıt katibinin imzalarının tam olmadığını, HMK 297/d maddesine göre hükmün hakimlerin ve zabıt katibinin imzalarını içermek zorunda olduğunu, kanunun emredici hükümlerine rağmen gerekçeli kararda zabıt katibinin imzasının bulunmadığını, bu nedenle usul ve yasaya aykırılık oluşturan imza eksikliğinin giderilmesi için verilen hükmün bozulması gerektiğini, esasa ilişkin olarak bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, mahkemenin hükme esas aldığı 11/01/2022 tarihli rapora itiraz ettiklerini, itirazlarında ısrarla raporun usul ve yasaya aykırı olduğunu belirttiklerini, tekrara düşmemek adına bu beyanlarını tekrar ettiklerini, yerel mahkemenin yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu, davacının takip talebinde dayanağı muhtelif tarih ve miktardaki faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı denilmek suretiyle yalnızca hiç bir imza taşımayan cari hesap ekstresi başlıklı adi bir belge ile takip başlatıldığını, takip dayanağına ne bir fatura ne de bir yazılı cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, davacı şirketin 14/08/2020 tarihli dava dilekçesinde davacıya mal satıldığını, devam eden ticari ilişki nedeniyle bakiye borcunun bulunduğunu beyan ederek davanın kabulünü talep ettiklerini, faturanın tek taraflı borcu ispat etme özelliğinin bulunmadığını, faturanın malın teslim edildiğini tek başına gösteremeyeceğini, sadece takip konusu faturalar bakımından araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini, aksi yönde yapılacak araştırmada itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmadığını, mahkemece davalının ticari defterleri sunmamasının davacı lehine yorumlanarak karar verildiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle tehiri icra taleplerinin kabulü ile icra takibinin durdurulmasının sağlanmasını, istinaf başvurularının kabulü ile davacı tarafın taleplerinin tümden reddi gerekirken usul ve yasaya aykırı bir şekilde davanın kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını, davanın ve icra tazminatı talebinin reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinden özetle; davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; ticari defterlerin ibrazı ve delil olması hususu HMK’nın 222 maddesinde düzenlenmiş olup anılan kanunun 222./3 maddesinde 7251 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklik sonrası ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden somut olayda, davacının defterlerini ibraz ettiği ancak davalı yanın ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı, mahkemece aldırılan 19.04.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davalıdan 23.427.86 TL alacaklı olduğu, dosya kapsamında BS/BA formlarının olmadığının belirtildiği, bunun üzerine mahkemece davalı şirketin bağlı olduğu Vergi Dairesinden gönderilen BA/BS formları yönünden inceleme ve araştırma yapılması için yeniden konusunda uzman başka bir bilirkişiden rapor aldırıldığı, neticeten hükme esas alınan 10.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda davacı şirketin davalı şirketten dava tarihi itibariyle 23.427,86 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından vergi dairesine bildirilen BS/BA formlarında davacı tarafından düzenlenen faturaların yer aldığının tespit edildiği şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği,esasen form BS/BA bildirimi yapılır iken KDV hariç beyanda bulunulduğu da dikkate alınırsa aynı sonuca varılacağı, dolayısıyla dosyada mevcut raporlar arasında çelişkiden söz edilemeyeceği, ilk derece mahkemesinin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Sonuç itibariyle; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu, dolayısıyla usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Belirtilen nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 24/01/2022 tarih ve 2020/500 Esas 2022/72 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.600,35TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 400,09TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.200,26TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 09/05/2022