Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/928 E. 2022/931 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/928
KARAR NO: 2022/931
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2021/153 E. 2022/120 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 20/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/02/2022 tarih ve 2021/153 E – 2022/120 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağının tahsili istemi ile Kayseri Genel İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı – borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından 22/07/2020 tarihinde borca ve tüm fer’ilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiş ve bunun üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk müessesesine başvuru yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, taraflar arasında mevcut ticari ilişki çerçevesinde mal alım satımı gerçekleştirildiğini, sunulan fatura, mal teslim fişleri ve teklif fişleri ile de davalının müvekkilinden bir kısım malzemeler ve nakliye hizmeti aldığını, müvekkil alacağını tahsil edebilmek için takip tarihine kadar iyi niyetli olarak girişimlerde bulunarak davalıya borcunu ödemesi için süre verildiğini ancak davalı borcunu ödemekten sürekli olarak imtina ettiğini, ödenmeyen fatura bedelleri için bu güne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi aleyhine yapılan takibe de herhangi bir borcu bulunmadığı yönünde itiraz edildiğini, davalının iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil harfiyat işi ile uğraştığını, dava dilekçesin de belirtildiği gibi müvekkil davacıdan bir kısım mal aldığını, bunun müvekkil tarafından inkar edilir bir yanı bulunmadığını ancak taraflar arasında kum alım satımına dayalı ticari ilişki olup müvekkil bu süreçte üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, fatura bedelini banka hesabına havale ettiğini, müvekkilinin işi gereği mozaik tozu ihtiyacı doğduğunu, yanında çalışan … vasıtasıyla … adlı davacı iş yeri çalışanına ulaştığını, … ise bağlı bulunduğu iş yerinde bu malzemenin olduğunu getirebileceğini beyan ettiğini, müvekkilin de piyasaya göre daha makul bir fiyata … ile anlaştığını 14.04.2020 – 05/06/2020 tarihleri arasın da birim fiyatı 25 TL’den Toplam da 11.020,00 TL karşılığın da 440.800 Kg kumu, birim fiyatı 30 TL’den toplam da 9.892,50 TL karşılığın da 329.750 Kg kum olmak üzere toplam da 770.550 Kg kumu … adına çalışan …’tan aldığını, müvekkil …’a toplam da 22.000,00 TL ödeme yaptığını, … …’a bağlı olarak çalışmakta olduğunu müvekkiline beyan ettiğini, …’un yeğeni … tarafından 06.06.2020 tarihinde paylaştığı whatsapp durum paylaşımından da görüleceği üzere bu durum sabit olduğunu, …, davacı adına temsil yetkisi bulunan bir şahıs olduğunu, daha sonra temsil yetkisinin nasıl sona erdirildiğine dair bir fikri bulunmadığını, çünkü bu durum usulüne uygun bir şekilde gerçeklemediğini düşündüklerini, davacı açtığı bu dava ile müvekkilini zarara uğrattığını, davacının iyi niyetli olmadığını, uzun yıllardan bu yana dava dışı … davacı şirket adına işlem yaptığını, yaptığı işlemler neticesinde teslim borcu altına girdiği malları şirket ticari defterlerine işletmek suretiyle şirketten temin ettiğini belirterek Haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı yan icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğu üzere takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkile verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sonucu düzenlenen, gerekçeli ve mahkememizce de hüküm kurmaya elverişli bulunan rapor içeriği de dikkate alındığında; taraflarca tutulan ticari defter ve kayıtların usulüne uygun ve süresi içinde tasdik ettirildiği, muhasebe kayıtları, imza içeren teslim fişleri ve davalının ürün aldığı beyanının birleştirilmesiyle davacının davalıya düzenlemiş olduğu 11/06/2020 Tarihli 33.092,45TL lik faturaya istinaden faiz hariç 33.092,45TL alacaklı olduğu, dava dışı … hesabına ödenen bedelin davacı alacağına ait olduğu hususunun ispat edilemediği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davalının tarafın Kayseri Genel İcra Dairesi … esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın iptaline karar verilen bedelin hesap edilebilir, kayıtlara dayalı likit bir alacak olması nedeni ile hüküm altına alınan 33.092,45-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.Açılan davanın kabulü ile; Davalı tarafın Kayseri Genel İcra Dairesi … esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, İcra takibinde talep edilen ve hüküm altına alınan 33.092,45-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin harfiyat işi ile uğraştığını,dava dilekçesinde belirtildiği gibi müvekkilinin davacıdan bir kısım mal aldığını, bunun müvekkili tarafından inkar edilir bir yanı bulunmadığını, kendisinin de mal aldığını kabul ettiğini, taraflar arasında kum alım satımına dayalı ticari ilişki olup müvekkilinin bu süreçte üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirdiğini, fatura bedelini banka hesabına havale ettiğini, müvekkilinin işi gereği mozaik tozu ihtiyacı doğduğunu, yanında çalışan … vasıtasıyla … adlı davacı iş yeri çalışanına ulaştığını, …’ın ise bağlı bulunduğu iş yerinde bu malzemenin olduğunu getirebileceğini beyan ettiğini, müvekkilinin de piyasaya göre daha makul bir fiyata … ile anlaştığını ve 14.04.2020 – 05/06/2020 tarihleri arasın da birim fiyatı 25 TL’den Toplam da 11.020,00 TL karşılığın da 440.800 kg kumu, birim fiyatı 30 TL’den toplam da 9.892,50 TL karşılığın da 329.750 KG kum olmak üzere toplam da 770.550 KG kumu … adına çalışan …’tan aldığını, müvekkiline sattığını, dekontlardan da anlaşılacağı üzere müvekkili …’a toplamda 22.000,00 TL ödeme yaptığını, … …’a bağlı olarak çalışmakta olduğunu müvekkilin beyan ettiğini, …’un yeğeni … tarafından 06.06.2020 tarihin de paylaştığı whatsapp durum paylaşımından da görüldüğü üzere bu durumun sabit olduğunu, müvekkilinin, … adlı şahsın … adına çalıştığını bilerek bu ticareti yaptığını, eğer ki müvekkilinin üzerine düşen miktarı ödeme gayreti içinde bulunmasaydı bu ödemeyi …’a da yapmayacağını, …’ın, davacı adına temsil yetkisi bulunan bir şahıs olduğunu, daha sonra temsil yetkisinin nasıl sona erdirildiğine dair bir fikrinin bulunmadığını, çünkü bu durumun usulüne uygun bir şekilde gerçekleşmediğini düşündüklerini, davacının açtığı bu dava ile müvekkilinin zarara uğrattığını, müvekkilinden yaptığı ödemeyi bir kez daha yapmasının istendiğini, bu durumun ona maddi olarak zarar verdiğini, müvekkilinin, işlem yaptığı doğrudan temsilcinin yetkisiz olması nedeniyle, hedeflediği muhatabı olan temsil olunan ile etkili bir işlem yapamamasından ötürü zarara uğratılmak istenildiğini, bu durumun onun sorumluluğunda olmadığını, müvekkilinin borcunu hiç ödememe taraftarı olmasa sözde yetkisiz bir şekilde işlem yapan …’a da ödeme yapmamış olacağını, aynı zamanda müvekkilinin 26/06/2020 tarihin de bilgi veren sıfatıyla Asayiş Şube Müdürlüğü’ne ifade verdiğini, bu ifadesinin de aslında dava konusu olayı bütünüyle özetlediğini, davacı şirketin dava dışı …’ın temsilcisi olduğunu dolaylı olarak bildirdiğini, nitekim uzun yıllardan bu yana dava dışı şahıs davacı şirket adına işlem yapmakta ve piyasada bu şekilde tanındığını, keza şirket adına kesilen faturaların da bu durumu beraberine getirdiğini, ancak davacı şirketin dolaylı biçimde ilan ettiği temsil ilişkisini en azından dolaylı bir şekilde geri çektiğini de ilan etmek durumunda olduğunu, aksi halde yetkinin geri alındığını, temsil ilişkisinin bulunmadığı iyi niyetli 3. Kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, buradaki iyi niyet temsil ilişkisinin bulunmadığını, sona erdiğini bilmemek ya da durumun koşullarından bunu bilmiyor olmanın gerekmesi şeklinde tezahür etmekle birlikte müvekkilinin iyi niyetli olduğu hususunun izahtan vareste olduğunu, müvekkilinin kum almak üzere piyasadaki diğer tacirler gibi davacı şirketin temsilcisi olduğunu bildiği dava dışı … ile iletişime geçtiğini, anlaşılan miktarda kumun tesliminin yapıldığını, müvekkilinin temsil ilişkisi uyarınca ödemeyi havale yolu şile dava dışı …’a yaptığını, bu bağlamda müvekkilinin temsil ilişkisinin bittiğini, bulunmadığını bilmesi gibi bir yükümlülüğünün söz konusu olmadığını, o halde müvekkilinin temsil ilişkisi dahlinde dava dışı …’a borcunu ifa etmekle davacı şirkete de borcu sona erdiğini, davacı şirketin müvekkilinden her hangi bir hak ve alacak talep edemeyeceğini, değinilmesi gereken ikinci hususun da müvekkilinin havale yolu ile yapmış olduğu ödemenin borç ödemeye karine teşkil ettiği, hatta ve hatta dava dışı …’a parayı havale ettiği esnada işlem açıklamasına aralarındaki ticari ilişkiye istinaden borcunu ödediğine ilişkin açıklama yapmış olduğu hususu olduğunu, açıklama yapılmış olması durumunda problem olmamakla birlikte açıklama yapılmadığı takdirde de bu havale işleminin borç ödendiğine karine teşkil edeceğini, davacı şirketin gerek takip sürecinde gerek dava sürecinde dürüstlük kurallarına aykırı davrandığını beyan ederek davacı taraf aleyhine takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak lehlerine vekalet ücretine hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline karar verildiğini, itirazın haksız olması nedeni ile davalı yanın icra inkar tazminatına mahkum edildiğini, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporuna neticesinde davalının ticari defter ve belgelerini usulüne uygun olarak tutmadığı kanaatinde olduklarını, zira müvekkili ile arasında olan ticari ilişkiyi inkar etmeyen davalı yan yapılan bu ticareti ticari defterlerine kaydetmediğini, müvekkiline olan borcunu dava dışı … isimli şahsa ödediğini beyan eden karşı taraf, … isimli şahsın müvekkilinin yetkili temsilcisi olduğunu beyan etse de yapılan araştırma ve inceleme neticesinde müvekkilinin böyle bir yetkili temsilcisi olmadığının ortaya çıktığını, ayrıca davalı yanın iddia ettiği üzere müvekkilinin … adında bir yeğeninin de bulunmadığını, davalı yanın borcunu ödememek için türlü bahaneler ürettiğini, zira basiretli bir tacirin ödemeyi yaparken de basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, dava konusu alacağın müvekkiline ödendiğini gösteren herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığını, üçüncü bir şahsa yapıldığı söylenen ödemenin davalıyı borçtan kurtarmayacağını, davalı yan dava konusu malları müvekkilinden satın aldığını, bu ticari ilişkiye ticari defter ve belgelerinde yer vermediğini ve müvekkiline ödemesi gereken tutarı da ödemediğini,tüm bu hususların yapılan yargılama neticesinde ortaya çıktığını beyan ederek davalı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Kayseri Genel İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, … tarafından … aleyhine 11.06.2020 tarih … numaralı 33.092,45 TL meblağlı fatura dayanak yapılarak davalı hakkında toplam 33.092,45 TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalı – borçlu vekilinin 22.07.2020 tarihli dilekçe ile takibe, borca, faiz ve ferilerine itirazı üzerine 22.07.2020 tarihli kararla takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı davalıya takibe konu faturadaki malları sattığını ancak davalı tarafça kendisine ödeme yapılmadığını iddia etmiş olup buna karşılık davalı cevap dilekçesinde; davalıdan davalı adına çalışan … isimli kişi aracılığıyla 770.550 Kg kum satın aldığını, aldığı malların bedeli olan 22.000 TL’yi …’ın banka hesabına gönderdiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davalı tarafça sunulan havale dekontları incelendiğinde;
13.04.2020 tarihinde ırmak kumu ve mozaik açıklaması ile 5.000 TL
29.04.2020 tarihinde 2.250,00 TL
20.05.2020 tarihinde “kum açıklaması ile 3.500,00 TL
30.04.2020 tarihinde 2.250,00 TL
20.05.2020 tarihinde “kum” açıklaması ile 4.000,00 TL
05.06.2020 tarihinde 5.000,00 TL
Olmak üzere toplam 22.000 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.
Davalı 12.11.2021 tarihli beyanında üçüncü şahsa yapılan ödemelerin borç ödemesi olarak kabul etmediklerini beyan ettiği görülmüştür.
Davacının sunduğu ekran görüntüsü doğrultusunda 06.06.2020 tarihi itibariyle …’ın firma ile ilişkisinin olmadığını bildiği ortadadır. .
Bu durumda davalı tarafından 06.06.2020 tarihi öncesi yapılan ödemelerin incelenmesi gerekmektedir. Davalı tarafından … hesabına 13.04.2020 tarihinde “ırmak kumu ve mozaik açıklaması” ile 5.000 TL 20.05.2020 tarihinde “Kum” açıklaması ile 4.000 TL, 20.05.2020 tarihinde “kum açıklaması ile 3.500 TL gönderildiği sabit olup buna karşılık açıklama girilmeden 29.04. 2020 tarihinde 2.250 TL, 30.04.2020 tarihinde 2.250 TL 05.06.2020 tarihinde 5.000 TL gönderdiği anlaşılmaktadır. Toplam 22.000 TL ödeme yapıldığı görülmüştür.Davalı 12.11.2021 tarihli beyanında üçüncü şahsa yapılan ödemelerin borç ödemesi olarak kabul etmediklerini beyan ettiği görülmüştür.Davacının sunduğu ekran görüntüsü doğrultusunda 06.06.2020 tarihi itibariyle …’ın firma ile ilişkisinin olmadığını bildiği ortadadır. Bu durumda davalı tarafından 06.06.2020 tarihi öncesi yapılan ödemelerin incelenmesi gerekmektedir.Davalı tarafından … hesabına 13.04.2020 tarihinde “ırmak kumu ve mozaik açıklaması” ile 5.000 TL 20.05.2020 tarihinde “Kum” açıklaması ile 4.000 TL, 20.05.2020 tarihinde “kum açıklaması ile 3.500 TL gönderildiği sabit olup buna karşılık açıklama girilmeden 29.04. 2020 tarihinde 2.250 TL, 30.04.2020 tarihinde 2.250 TL 05.06.2020 tarihinde 5.000 TL gönderdiği anlaşılmaktadır.Somut olayda uyuşmazlık dava dışı …’a yapılan ödemelerin davacıya yapılmış sayılıp yapılmayacağı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.6098 sayılı TBK 40. maddesinde; Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır” Temsil yetkisinin içeriği ve derecesi başlıklı 6098 sayılı TBK 41. Maddesinde; “Başkası adına ve hesabına temsil kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere; temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir. Temsil yetkisi üçüncü kişilere bildirilmişse temsil yetkisinin içeriği ve derecesi, bu bildirime göre belirlenir. “Hukuki işlerden doğan yetki başlıklı 6098 sayılı TBK 42/3 madde hükmünde; Temsil olunan verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça veya dolaylı biçimde bildirmişse, bu yetkiyi tamamen veya kısmen geri aldığını onlara bildirmediği takdirde, yetkinin geri alındığını iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.””Yetkinin sona erdiğinin ileri sürülememesi” başlıklı 6098 sayılı TBK 45. Maddesinde; Temsilci, yetkisinin sona ermiş olduğunu bilmediği sürece, temsil olunan veya halefleri, temsilcinin yapmış olduğu hukuki işlemlerin sonuçlarıyla bağlıdırlar.Bu kural, üçüncü kişilerin yetkinin sona ermiş olduğunu bildikleri durumlarda uygulanmaz.” düzenlemeleri mevcuttur.Bununla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547/1 maddesinde; Ticari temsilciyi, Kanun “işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişi olarak tanımlamış devamında işletme sahibinin, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek Zorunda olduğu; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı olmadığı düzenlenmiştir.6098 sayılı TBK 551. Maddesinde ise Ticari vekil bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişi olarak tanımlanmış olup ticari vekilin yetkisinin, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsayacağı düzenlenmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan … isimli şahsın 06.06.2020 tarihli Whats up durum bildirimi ekran görüntüsünde; Firmamızda çalışan …’ın firmamızla bir alakası yoktur. Dolandırıcıdır itibar etmeyin “şeklinde iletinin olduğu görülmüştür. Dosya kapsamında sunulan … Lojistik İnşaat ve İnşaat Malzemeleri firmasına ait … Harfiyat adına düzenlenen Teklif fişleri incelendiğinde; 14.04.2020 tarihli teklif fişinde teslim eden kısımında … isminin ve imzasının bulunduğu görülmüştür.Belirtilen düzenlemeler ile teslim fişlerinde … isimli kişinin isim ve imzasının olması, davacı tarafından dosyaya sunulan whats up durum iletisi ile davacının asayiş şubede bilgi veren sıfatıyla ifade verdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davacı şirket temsilcisine isticvab edilerek … isimli kişinin firmalarında çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise konumun ne olduğu, … tarafından imzalı 04.04.2020 tarihli teklif fişinin şirketlerince düzenlenip düzenlenmediği, bu fişteki malların davalıya teslim edilip edilmediği,dava dışı …’un şirketiyle ilgisinin olup olmadığı, davacı tarafça görüntüsü sunulan mesajdan haberinin olup olmadığı hususlarında isticvap edilerek davalı tarafından cevap dilekçesinde bahsedilen soruşturma dosya bilgileri istenerek ve son olarak davalı tarafça cevap dilekçesinde yemin deliline baş vurulduğu gözetilerek eksiklikler giderilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda,istinaf eden davalı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/02/2022 tarih ve 2021/153 E – 2022/120 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.20/04/2022