Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/892 E. 2022/941 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/892
KARAR NO: 2022/941
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2021/368 E. 2021/1190 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 20/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/12/2021 tarih ve 2021/368 E – 2021/1190 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı kurumun bina ve tesislerinin güvenliğinin sağlanması işinin ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın alındığını, güvenlik hizmeti alımı ihalesini üstlenen her bir yüklenici firmanın ihale konusu hizmeti yürütmek üzere çalıştıracağı işçileri kendilerinin belirlediğini, söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumluluğun bu firmalara ait bulunduğunu, ihale makamı olan müvekkili kurumun hizmet alımı için ihaleye çıkarak, söz konusu güvenlik işini ihale usulü gereği en uygun teklifi veren firmaya bıraktığını ve bu firmanın da kendi çalıştıracağı işçileri ile bu hizmeti verdiğini, kendi işçileri açısından doğacak sorumlulukların da bu firma tarafından yerine getirilmesinin açık olduğunu, dava dışı … adlı özel güvenlik görevlisinin 04/08/2010-17/02/2017 tarihleri arasında kurum bünyesindeki Sivas Şube Müdürlüğü … Sahası’nda özel güvenlik işlerini yürüten çeşitli özel güvenlik şirketlerinde çalıştığını ve en son çalıştığı …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. – … Güvenlik Ltd. Şti. iş ortaklığı tarafından 17/02/2017 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, 4857 sayılı İş Kanununun 112. maddesi gereğince sorumlu oldukları Kıdem Tazminatı Kamu ihale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmelik Hükümleri gereğince özel güvenlik görevlisi …’a 6 yıl 6 aylık hizmet karşılığı 14.891,36 TL ile 113,89 TL damga vergisi olmak üzere toplam 15.005,25 TL kıdem tazminatı ödendiğini, taraflar arasında izamalan sözleşmenin teknik şartnamesinin 15.5 maddesinde yüklenicinin sorumluluklarının belirtildiğini, adı geçen firma ile müvekkili idare arasında imzalanan sözleşmede müvekkili kurum alacaklan için uygulanacak faiz oranının ticari faiz oranı olacağı, adı geçen firmaların idarece işçiye ödenen bedelden sorumlu olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, …’ye kıdem tazminatı olarak ödenen 15.005,25 TL’nin davalı şirketlerden ödeme tarihi olan 11/04/2017 tarihinden itibaren uygulanacak sözleşme faizleri, faiz oranı belirlenmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte (her bir sözleşmede ayrı ayrı belirtilen oranlarda) sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen rücuan tahsilini talep ve dava etmiştir. …Güv Şti, … Güv. Şti ve … Güvenlik Sistemleri Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; alacağın zamanaşımına uğradığını, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda asıl işverenin alt işverene rücü etmesine olanak veren bir düzenleme olmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler ve teknik şartnamelerde de bu hususta herhangi bir düzenleme olmadığını, ihale makamı olan davacının işçilik alacaklarından kendisinin sorumlu olduğunu, sözleşmenin 7.1, 22,1 ve genel şartnamenin 38 maddesi ile tüm ödemelerden davacının sorumlu kılındığını, davacının ödeme tarihinden itibaren sözleşme faizi veya ticari faiz isteyemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş, yüklenici işçi tarafından yerine getirilecektir. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsil sorumlu olmasına rağmen, rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. “Hizmet alımı ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde iş yeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemde orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumlu olmaktadır.” (Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı 15/04/2021 tarihli 2021/575 Esas 2021/743 Karar sayılı ilamı). İzah edilen nedenlerle önceki kararı istinaf etmeyen … Özel Güvenlik Eğitim Alarm ve Koruma Hiz. Ltd Şti ve S.T.K. Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Tic. Ltd. Şti. aleyhinde önceki kararda hükmedilen rakamlar üzerinden, diğer davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti aleyhinde ise 24/11/2021 tarihli ek raporda tesit edilen rakamlar üzerinden davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davacının davalı … Özel Güvenlik Eğitim Alarm ve Koruma Hizm. Ltd Şti. aleyhindeki davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 4.914,66 TL rücuen alacağın 11/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının bu davalı aleyhindeki fazlaya ilişkin talebinin reddine, Davacının diğer davalılar aleyhindeki davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile 4.599,31 TL rücuen alacağın, davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti., … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti.’nin sorumluluğu 4.576,95 TL ile sınırlı olmak üzere 11/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti., … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. ve … Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının bu davalılar aleyhindeki fazlaya ilişkin talebinin reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dosyasının 2020/209 esasında iken verilen mahkeme kararında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; kabul edilen kısım talep ettikleri dava bedelinin tamamını karşıladığını, bu karar aleyhine davalılar tarafından İstinaf başvurusunda bulunulduğunu ve Kayseri BAM 6. Hukuk Dairesinin 2021/574 esas, 2021/762 karar sayılı ilamı ile “kıdem tazminatı hariç” ifadesi bulunan teknik şartname dönemlerinin yeniden değerlendirilmesi gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırıldığını, istinaf kararı üzerine 2021/368 esasına kaydedilen dosyada; müvekkili kurum ile davalılar arasında 01.01.2016 tarihinden sonra imzalanan Hizmet Alım Sözleşmeleri eki teknik şartnamelerde “kıdem tazminatı hariç” ifadesinin bulunması nedeniyle ek bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi ek raporunda 01.01.2016 tarihi öncesi dönemlere ilişkin hesaplama yapıldığını, ancak; hesaplanan kıdem tazminatından davalıların yarı oranında sorumlu olunduğu belirtilerek bulunan rakamın ikiye bölündüğünü, mahkemece dayanak alınan ek rapordaki hesaplamaya bağlı kalınarak ( … Özel Güv. Ltd.Şti ve … Güv. Sis. Ltd. Şti. kararı istinaf etmediği, davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle önceki karardaki miktarın tamamından sorumlu tutularak) …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd.Şti.’nin yarı oranda sorumluluğuna hükmedildiğini, mahkemece; “davalıların 01.01.2016’dan önceki dönemler yönünden davalı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunduğu emsal kararlar doğrultusunda yarısı oranında sorumlu olacağı” gerekçesiyle hüküm verildiğini, 01.01.2016 tarihinden önce üç dönem sözleşmesi bulunduğunu,04.08.2010 – 31.12.2011 tarihleri arasında davalı … Özel Güvenlik Eğitim Alarm ve Koruma Hizmetleri Limited Şirketinin sorumlu döneme ilişkin kurulan hükme itirazlarının bulunmadığını, 01.01.2012-31.12.2013 tarihleri arası davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti.- … Güvenlik Hizmetleri Ltd.Şti.- … Hizmetleri Özel Güvenlik Ticaret Limited Şirketinin sorumlu olduğu döneme karşılık ödedikleri kıdem tazminatının ödenen 15.005,25-TL’den sorumlu olduğu miktarın 4.614,36-TL olduğunu, bilirkişi ek raporunda bu dönem süresi 720 gün üzerinden; ödenen 15.005,25-TL’den sorumlu olduğu miktarın 4,599.30/2=2.99,65-TL hesaplandığını, 01.01.2014-31.12.2015 tarihleri arası davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti.- … Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketinin sorumlu olduğu döneme karşılık ödedikleri kıdem tazminatının; ödenen 15.005,25-TL’den sorumlu olduğu miktarın 4.614,36-TL olduğunu, bilirkişi ek raporunda bu dönem süresi 713 gün üzerinden; ödenen 15.005,25-TL’den sorumlu olduğu miktarın 4.554,60/2=2.277,30-TL hesaplandığını, ancak mahkemece hüküm kısmının 2.maddesinde bu son iki dönemle ilgili olarak tek bir hüküm verildiğini, 01.01.2012-31.12.2013 dönemiyle ilgili; 4.599,31-TL’nin tamamından … Hizmetleri Özel Güvenlik Ticaret Limited Şirketinin sorumlu olduğunu,01.01.2012-31.12.2013 ve 01.01.2014-31.12.2015 dönemiyle ilgili; bilirkişi tarafından hesaplanan yarı orandaki rakamların toplamı olan 4.576,95’den …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd.Şti.’nin sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd.Şirketi her iki dönemlerinde de yarı yarıya sorumlu tutulduklarını, önceki kararın Kayseri BAM 6. Hukuk Dairesinin 2021/574 esas, 2021/762 karar sayılı ilamı ile kaldırılma gerekçesi “kıdem tazminatı hariç” ifadesi bulunan teknik şartname dönemlerinin yeniden değerlendirilmesi olduğunu, hesaplanan kıdem tazminatının sorumluluk oranının yarı yarıya olacağı yönünde bir tespit yapılmadığını, bu nedenle 01.01.2016 tarihinden önceki; 01.01.2012-31.12.2013 dönemine ait hesaplanan 4,599.31-TL kıdem tazminatının tamamından …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şirketi, … Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketi ve S.T.K. Güvenlik Hizmetleri Özel Güvenlik Ticaret Limited Şirketinin 01.01.2014-31.12.2015 dönemine ait hesaplanan 4.554,60-TL kıdem tazminatının tamamından …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şirketi ve … Güvenlik Hizmetleri Limited Şirketinin sorumlu olması gerektiğini, mahkemece yarı yarıya sorumluluk hükmüne dayanak gösterilen davalı tarafından dosyaya sunulan emsal kararların 4857 sayılı İş Kanunun 2/6.maddesindeki sorumluluğa ilişkin olduğunu,4857 sayılı İş Kanunun 2/6.maddesindeki birlikte sorumluluk işçilik alacakları yönünden işçiye karşı olan sorumluluktur. Bu hüküm taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerle belirlenen sorumluluğu bertaraf etmediğini,
%50 oranında sorumluluk 4857 sayılı İş Kanunun 6.maddesinde düzenlenen iş yerinin devri halinde devir alanla devir eden arasındaki rücu davasında söz konusu olduğunu, müvekkili kurumun işyerini devralan işveren olmadığından bu madde hükmüne göre hesaplama yapılmasının yasal dayanağının bulunmadığını, Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, emsal bir davada verilen YARGITAY 13. Hukuk Dairesinin 2014/22610 esas, 2015/26970 karar sayılı kararında: “uyuşmazlığın iş hukuku değil, borçlar hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, bilirkişi raporunda belirtilip, mahkemece de benimsenen “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ iş bu rücu davasında hükme esas alınamaz” hükmünde de belirtildiği gibi asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini,01.01.2016 tarihinden önce yapılan sözleşmelerde Kıdem Tazminatından yüklenici şirketlerin sorumlu olduğuna dair açık hükümler bulunduğundan bu dönemlere ait ödemelerin tamamından yüklenici şirketler olan davalıların sorumlu olduklarını, 01.01.2016 tarihi sonrası Teknik Şartnamelerdeki “kıdem tazminatı hariç olmak üzere” ifadesine ilişkin açıklama ve itirazlarının; 01.01.2016 tarihi sonrası sözleşme dönemlerine ait teknik şartnamelerde bulunan “Kullanımı gereken kılık, kıyafet, gereç ve donatım kullanımına tahsis edilecek gereçlere ilişkin yüklenicinin yükümlülükleri” başlıklı 17/5. ve bazı teknik şartnamelerde “Yüklenicinin sorumluluk esasları” başlıklı 14/6. Maddesindeki düzenleme Taşeron firmanın çalıştırdığı işçiye karşı sorumluluğunu düzenlediğini, 4857 sayılı İş Kanunun 112. Maddesi ve Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmenlik hükümleri gereğince kıdem tazminatını ödememiz gerektiğinden bu maddelerde (kıdem tazminatı hariç olmak üzere) ibaresi bulunmaktadır. Bu maddelerdeki düzenlemelerin taşeron firmanın çalıştırdığı işçilerine karşı olan yükümlülüklerini düzenlediğinden ödedikleri kıdem tazminatının rücu edilmesine engel teşkil etmediğini, nitekim; Teknik şartnamelerdeki bazılarında 15/5., bazılarında 14/5.maddelerindeki “ İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen özel güvenlik görevlisinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen tüm özel güvenlik görevlisinin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmenlik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler yüklenici tarafından yerine getirilecektir.” hükmünde kanunların işverene yüklediği tüm yükümlülüklerden taşeron firmaların sorumlu olacağını düzenlediğini, bu hükme göre davalı şirketlerin kıdem tazminatından da sorumlu bulunduğunu, ayrıca; sözleşme ve eki teknik şartnameler ile Kamu İhale Kurumu Genel Tebliği hükümlerine göre ve ayrıca İş Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatından asıl işveren olan davalı şirketlerin sorumlu olduğunu, sonuç olarak mahkeme kararında bir kısım davalıların yarı yarıya sorumlu tutulması ve 01.01.2016 tarihi sonrası Teknik Şartnamelerdeki “kıdem tazminatı hariç olmak üzere” ifadesinin yanlış yorumlanması nedeniyle bu dönemlere ait taleplerinin reddine karar verilmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gibi, sözleşme hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının, istinaf dilekçesinde belirttiğimiz gerekçelerle ortadan kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirketler vekilinin sunduğu istinafa cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda, dava konusu tutarın/davacının talebinin 15.005,25 TL olduğuna, mahkemece davacının talebinden 9.513,97 TL’nin davalılardan tahsiline/alınmasına, davacının talebinden 5.491,28 TL’nin (15.005,25 TL – 9.513,97 TL = 5.491,28 TL’nin) ise reddine hükmedildiğine, konuya ilişkin Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığı üzere konusu para olan eldeki davada davalı şirketler arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğuna, davacının reddine hükmedilen talebi 5.491,28 TL olduğuna, davacının her davalı şirket (=her ihtiyari dava arkadaşı davalı şirket) yönünden reddine karar verilen talebi 1.372,82 TL (5491,28 TL / 4 = 1.372,82 TL) olduğuna, HMK’ya 6763 sayılı Kanun’un 44 üncü maddesi ile eklenen “EK MADDE 1″/(1) hükmü karşısında kararın verildiği 28.12.2021 tarihinde HMK md.341/(2)’ye göre miktar veya değeri 5.880,00 TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararların kesin olduğuna, HMK md.346/(1)’e göre kesin olan bir karara karşı verilmiş istinaf dilekçesi kararı veren ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi HMK md.352/(1)-b’ye göre ön inceleme sırasında/sonucunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince de reddedilebileceğine göre, davacının eldeki davaya ilişkin istinaf dilekçesinin-kararın davacı Kuruluş yönünden de kesin olması (=davacı Kuruluş yönünden de karara karşı istinaf kanun yolunun açık olmaması) nedeniyle-reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı/İş Ortaklıkları/Alt İşveren ile davacı İdare/Kuruluş arasında 01.01.2016 tarihinden sonra bağıtlanan sözleşmelerin dayanakları teknik şartnamelerin yukarıda “anılı” hükümlerinde, dava dışı hizmet personeline (=özel güvenlik görevlilerine) ödenecek kıdem tazminatından alt işverenin (=müvekkilim Şirketlerin) sorumlu olmadığı, “…(kıdem tazminatı hariç olmak üzere)…” sözleriyle açık-seçik olarak belirtilmesine, bu sebeple de ihale bedeline (=sözleşme bedeline) kıdem tazminatı dahil edilmemiş olmasına (=ihale bedelinden kıdem tazminatı hariç tutulmuş olmasına) karşın, davacı Kuruluş sanki, 01.01.2016 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin sözleşme ve teknik şartnamelerde “…(kıdem tazminatı hariç olmak üzere)…” şeklinde açık hüküm yokmuş gibi ve yine, sanki, somut olayda, davacı Kuruluş tarafından kendisine kıdem tazminatı ödemesi yapılmış olan dava dışı özel güvenlik görevlisi …’nin 01.01.2016 tarihinden sonra çalışması yokmuş gibi dosya içeriğine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48 inci maddesine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Birinci Kısım-Birinci Bölüm-Birinci Ayırım “Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında yer alan 1 ilâ 48 inci maddelerine, 10.09.2014 tarihinde kabul edilen 6552 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112 nci maddesine eklenen fıkralara, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 9, 12, 40, 42 ve 46 ncı maddelerine, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 7 ve 15 inci maddelerine ve ülkemizin/Türkiye Cumhuriyeti’nin bağıtlayarak yükümlülükleri altına girdiği uluslararası sözleşmelere (Any.md.90) aykırı istinaf sebepleri ileri sürmüş olmasının sebebinin anlaşılamadığını,01.01.2016 tarihinden sonra bağıtlanan sözleşmelerin eki teknik şartnamelerde kıdem tazminatından alt işverenin sorumlu olmadığının açık-seçik olarak belirtildiğini, hükme bağlandığını, bu sebeple de kıdem tazminatı ihale bedeline de dahil edilmediğini,01.01.2016 tarihinden sonra bağıtlanan sözleşmelerin “sözleşme bedellerine/ihale bedellerine” kıdem tazminatı dahil edilmediğini, ihale bedeline dahil edilmemiş kıdem tazminatından yükleniciyi/alt işvereni sorumlu tutmanın totaliter rejimlerde dahi olanaklı olmadığını, müvekkili şirketlerin oluşturdukları yahut dahil oldukları İş Ortaklığı/İş Ortaklıkları/Alt İşveren ile davacı İdare/Kuruluş arasında 01.01.2016 tarihinden sonra bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin eki olan teknik şartnamelerde, açık-seçik olarak ve “aynen” “…(kıdem tazminatı hariç olmak üzere)…” şeklindeki sözlerle 01.01.2016 tarihinden sonraki dönemler bakımından müvekkili şirketlerin kıdem tazminatından sorumlu olmadıklarını, bir başka deyişle 01.01.2016 tarihinden sonraki dönemler bakımından kıdem tazminatının tamamından asıl işveren olan davacı Kuruluşun sorumlu olduğunun belirtildiğini, bu nedenle ihale bedeline (=sözleşme bedeline) kıdem tazminatının dahil edilmediğini, Müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmesinin/sözleşmelerinin, “Taahhüdün (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlar dahil) yerine getirilmesine ilişkin, ilgili mevzuat gereğince yapılacak her türlü sigorta, ulaşım, vergi, resim ve harç giderleri ile teknik şartnamede belirtilen tüm özel güvenlik personeli giysi bedelleri sözleşme bedeline dahildir. İlgili mevzuat uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi, sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından Yükleniciye ödenecektir.” şeklindeki 7.1.maddelerinin, yine “aynı sözleşmenin/sözleşmelerin, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin Altıncı Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” şeklindeki 22.1.maddelerinin ve bu maddelerin atıfta bulunduğu Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 38 inci maddesinin, “Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacağını, ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenicinin, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.” şeklindeki birinci fıkrasının ve “Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır.” şeklindeki 7.fıkrasının, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını, müvekkili şirketlerin oluşturdukları İş Ortaklığı/Alt İşveren ile davacı İdare arasında bağıtlanan hizmet alım sözleşmelerinin dayanağı olan teknik şartnamelerin, sırasıyla, “Yüklenici; çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. Bu konularda İdarenin hiçbir sorumluluğu yoktur.” şeklindeki ve “Yüklenici yürürlükteki İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümlerine göre çalıştıracağı güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak zorundadır. Mevzuata göre işçi alınması, işçi çıkarılması, işçi haklarının ödenmesi ve sair konularda tüm sorumluluk yükleniciye aittir.” şeklindeki 18 inci maddelerinin 5.bentlerinin, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek kıdem tazminatı ile ve yine iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye/özel güvenlik görevlisine ödenecek diğer işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığı, “anılı” hükümlerin işçinin/özel güvenlik görevlisinin fiilen çalıştığı dönemde (=iş sözleşmesinin devamı süresince) kendisine ödenecek aylık ücrete/maaşa, ödenecek sigorta primine, gelir vergisine ve bu çevrelere ilişkin olduğu, fiili çalışma dönemi sonrasına (=iş sözleşmesinin sona ermesi/iş sözleşmesinin feshi sonrası döneme) ilişkin olmadığı, “olgu”nun böyle olduğu, bir başka deyişle “anılı” hükümlerin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçiye (=özel güvenlik görevlisine) ödenecek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile ilgisinin bulunmadığının yerleşik Yargıtay kararlarında da sıklıkla vurgulandığını beyan ederek davacının istinaf dilekçesinin öncelikle HMK md.352/1-b uyarınca reddine, istemlerinin reddi durumunda istinaf incelemesi yargılaması sonucunda istinaf başvuru sebeplerinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda davacı dava dışı 3. kişiye 15.005,25 TL kıdem tazminatı ödemesini yaptığını ödediği bu bedeli alt işverenlerden tahsili amacıyla eldeki davayı açtığı görülmüştür. Davacı, mahkeme kararında bir kısım davalıların yarı yarıya sorumlu tutulması ve 01/01/2016 tarihi sonrası Teknik Şartnamelerdeki “kıdem tazminatı hariç olmak üzere” ifadesinin yanlış yorumlanması nedeniyle bu dönemlere ait taleplerinin reddine karar verilmesinin yasal dayanağı bulunmadığı gibi sözleşme hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek karara karşı istinaf yoluna başvurduğu görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü ile 9.513,97 TL rücuan alacağın (4.914.66 TL lik kısmının davalı …’den, 4.599.31 TL lik kısmının …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic.Ltd Şti ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Ştinin sorumluluğu 4.576,95 TL ile sınırlı olmak üzere 11/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic.Ltd Şti ve … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti ile … Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Tic. Ltd. Şti. Müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5.492,00 TLlik alacak yönünden ise davanın reddine karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir. 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 28/12/2021 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 5.880,00 TL’dir. Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin dava değerinin/reddedilen karar miktarı kısmının ise 5.492,00 TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/4 maddesi gereğince alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramayacağı,hükmün verildiği tarih itibariyle reddedilen karar miktar veya değeri 5.880,00 (beşbinsekizyüzseksen) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükme ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin dava değerinin/reddedilen karar miktarının kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinafa konu dava değerinin/reddedilen karar miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/4 ve 352/1-b maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-İstinaf eden davacının peşin yatırdığı 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.20/04/2022