Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/835 E. 2022/867 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/835
KARAR NO: 2022/867
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2022
ESAS NO: 2021/414
KARAR NO: 2022/103
DAVANIN KONUSU:Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ:14/04/2022
İSTİNAF KARARYAZIM TARİHİ: 15/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/02/2022 tarih ve 2021/414 E – 2022/103 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı bankanın Kayseri …Şubesi arasında kredi genel sözleşmesi ve 2 adet araç rehin sözleşmesi imzalandığını, davalı bankaca müvekkiline kullandırılan kredilerin müvekkili tarafından ödendiğini ve halihazırda taraflar arasındaki kredi ilişkisi tasfiye edilerek sona erdiğini, taraflar arasındaki kredi ilişkisinin devam ettiği esnada müvekkilinin kredi ödemelerini kısmen nakit olarak kısmen de çek vererek ödediğini, verilen çeklerden bir tanesinin mahsup edilmemesinden dolayı müvekkilinin fazladan ödeme yapmış olduğunu bu çekin bedelinin 70.000,00 TL olduğunu ileri sürerek; müvekkilinden fazladan tahsil edilen 70.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın usul, yasa hak ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, şöyle ki davacı tarafın iddia ettiğinin aksine dava konusu çekin müvekkili banka tarafından tahsil edilmediğini, tahsil edilmeyen çekin davacının davacının kredi borcuna mahsup edilmesinin hukuken olası olmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında ödeme protokolü düzenlendiğini, protokol hükümlerine göre uyuşmazlıkların tamamı bakımından karşılıklı olarak ibralaşıldığını, dava konusu çekin keşide tarihini …tarihi olup yasal 3 yıllık sürenin geçtiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını ileri sürerek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, davacının davalı bankaya kredi ödemesi olarak verdiği çekin davacının rızası dışında keşideciye verilmesinden dolayı çek bedelinin ödenmesi tazmini istemine ilişkindir. Davacının davalı banka ile 14/03/2013 tarihinde araç rehin sözleşmesi ve 28/01/2013 tarihinde kredi genel sözleşmesi imzaladığı, bu sözleşmeler kapsamında kullandığı kredilerin geri ödemesi ile ilgili…Bankası Kayseri …Şubesine ait keşidecisi … …tarihli…numaralı 70.000,00 TL bedelli çeki davalı bankaya teslim ettiği hususunda taraflar anlaşmaktadır. Davalı bankanın davacıdan genel kredi sözleşmesi kapsamında bu çekin keşideciye iadesi nedeniyle mükerrer tahsilat yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Dava konusu alacak istemi ile ilgili olarak genel kredi sözleşmesinin düzenlenmesi tarihi olan 28/01/2013 tarihinden itibaren TBK’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıllık genel zamanaşımı süresi geçmeden iş bu davanın açılmış olması nedeniyle davalının zamanaşımı definin reddine, dair 12/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında karar verilmiştir. Mahkememizce davalı bankanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme neticesinde aldırılan ve itibar edilen bilirkişi raporları içeriğine göre davacının 70.000,00 TL tutarlı çekin iadesi nedeniyle herhangi bir zararı olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda tespit edildiği ve açıkça belirtildiği üzere davacı ile davalı banka arasında başkaca çekler yönünden de çeklerin kredi borcuna karşılık davalı bankaya sunulması vadesi geldiğinde de çekin ileri tarihli bir çek ile değiştirilmesi gibi bir uygulama oluşmuştur. Bu kapsamda 3 ayrı çek yönünden bu şekilde işlem yapılmıştır. Bu çeklerin iadesi ile yerine yeni vade tarihli çekin alınması işleminden dolayı davacının bir zararı bulunmamaktadır. Rapor ve dosya kapsamı itibariyle taraflar arasında ibralaşma olmadığı, ve davacının fazla ödemesi olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı bankaca müvekkilin rızası doğrultusunda işlem yapılmaksızın keşideciye teslim edilen çek neticesinde müvekkilin kredi hesabından herhangi bir mahsuplaşma yapılmadığını, bu nedenle de müvekkil, davalı banka tarafından çeki iade almış gibi gösterilerek fazladan ödeme yapılmak zorunda bırakıldığını ve söz konusu çeke dair tüm yasal haklarını kaybettiğini, netice itibariyle de müvekkil, davalı bankanın müvekkil bakımından zarar doğuran haksız eylemi sebebiyle fazladan 70.000,00 TL ödeme yaptığını, yargılamanın bu aşamasında davaya konu; keşidecisi …, lehtarı ve yetkili son hamili müvekkil olan 20.07.2013 keşide tarihli, 70.000,00-TL miktarlı, …seri numaralı çekin; tahsil amacıyla davalı bankaya ibraz edildiği, davalı banka tarafından teslim alınan çekin müvekkilin rızası hilafında ve herhangi bir talimatı olmaksızın keşidecisine iade edildiği buna karşın kredi borcundan anılı çek nezdinde herhangi bir mahsuplaşma yapılmadığı, dosya mündericatındaki bilirkişi raporları, 28.02.2022 ve 15.12.2020 tarihli yerel mahkeme kararları uyarınca sübüta erdiğini, vakıaya ve hukuka aykırı anılı gerekçenin kabulü mümkün olmamakla birlikte aslolan dava konusu çekin vade tarihinin uzatılması amacıyla keşideci tarafından değil, aksine tahsil edilerek kredi borcundan mahsup edilmesi amacıyla müvekkil tarafından davalı bankaya teslim edilmesi gerektiğini, bu bağlamda ilgili çekin lehtarı ve tahsile yetkili son hamili müvekkil olmakla beraber 08.04.2021 tarihli istinaf kararı gereği yapılan incelemeler sonucu müvekkilin dava konusu çek ve kredi ilişkisinden kaynaklanan sair hakları bakımından davalı bankayı ibra etmediği anlaşıldığını, her ne kadar gerekçeli kararda dava konusu çekin vadesinin uzatılması amacıyla keşideciye iade edilerek keşideciden ileri vadeli yeni bir çek alındığı ifade edilmiş ise de; müvekkil tarafından çekin keşideciye iade edilmesi uğrunda davalı bankaya verilmiş herhangi bir talimat ya da bu anlama gelecek bir yazı, belge ve bulgu bulunmadığını, ayrıca daha evvelinde çek değiştirme işlemi yapıldığında ise davalı banka çek aslını keşideciye değil, lehtar ve son yetkili hamil olan müvekkile iade ettiğini, hükme gerekçe gösterilen uygulamaya yönelik ispat külfeti, genel hükümler uyarınca, davalı bankada olmasına rağmen işbu dava dosyası muhtevasında davalı tarafından sunulan hiçbir belgede 20.07.2013 keşide tarihli çekin tahsilinden vazgeçilmesine ve anılan çekin ileri tarihli bir başkası ile değiştirilmesine isnat herhangi bir yazılı belge bulunmadığını, davalının iddiasını ispat hususunda düştüğü bu zorluk, taraflar arasında çek değişimine yönelik bir irade bütünlüğünün olmadığına delalet olduğunu, bilirkişinin, çeklerin ileri tarihli yeni bir tanesiyle değiştirilmesine yönelik tespitine dayanak hususlar; tek taraflı, soyut beyan ve kayıtlardan ibaret olduğunu, keza 09.03.2020 tarihli raporda; açıkça uyuşmazlığa ilişkin belgelerin davalı banka arşivinde bulunmaması hasebiyle sadece bilgisayar kayıtlarının üzerinden inceleme yapıldığı belirtilmiş olup, banka personeli tarafından yapılan 20.07.2013 tarihli çekin vadesinin uzatılması amacıyla keşideciye iade edildiğine yönelik beyan, koşulsul şartsız kabul edildiğini, kanun hükmü gereği isnatta yazılı belge zorunluluğu bulunan davalıya ait; davacının hiçbir dahli, rızası yahut talimatı olmadan düzenlenen kayıtların incelemeye dahil edilmesi bir yana davalı banka personelinin tek taraflı ve soyut beyanlarını esas alarak tespitte bulunmak, müvekkilin adil yargılanma hakkı başta olmak üzere sair anayasal haklarının ihlali anlamına geleceğini, taraflar arasında sözleşme bağı bulunmakla beraber sözleşmesel sorumluluk kapsamında taraflar birbirlerinin edimlerini miktar ve tür olarak tayin ederken, örtülü biçimde birbirlerinden bu miktardan fazlasını talep edemeyeceklerini de kararlaştırmış bulunduğunu, ancak dosya mündericatındaki kayıtlardan anlaşılacağı üzere; dava konusu çek bedelinin tahsil edilerek müvekkilin kredi borcundan mahsup edilmesi gerekirken davalı bankaca müvekkilin rızası hilafında bilgisi ve talimatı olmadan çek keşidecisine teslim edildiği, böylelikle davalı banka tarafından müvekkilin zarara uğratıldığı ve müvekkilin kredi borcundan mahsup edilmeyen çek dolayısıyla fazladan 70.000,00-TL meblağı faiziyle birlikte ödemek zorunda kaldığını, bilirkişi 2. Ek raporunda da itirazlarımıza yönelik bir değerlendirme ya da seçenek bir hesaplama yapmadığını, aynı raporu kısaltarak tekrar dosyaya sunduğunu, anılı raporların tetkiki halinde sayın bilirkişinin istinaf ilamının gereklerine göre inceleme yapmaktan ısrarla imtina ettiği görüleceğini, kabul anlamına gelmemekle beraber bir anlığına anılı çeklerin birbirinin muadili olduğu varsayımında dahi davacının bir zararının oluşmadığını savunmak mümkün olmadığını, zira davacı tarafından, davalı bankaya kredi borcuna mahsup edilmek üzere verilen çekin vade tarihinden sonra ve davacının bilgisi dışında keşideciye iadesi ile müvekkilin işbu senet nezdinde kambiyo hukuku bağlamında sahip olduğu hakların, davalı banka tarafından gerçekleştirilen haksız eylem sebebiyle ortadan kalktığı dolayısıyla davacının minimum çek tutarı boyutunda zararı olduğu izahtan vareste olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince ilgili hüküm çerçevesinde tesis edilen kararlara karşı öngörülen herhangi bir kanun yolu yahut itiraz usulünün olmaması, yerel mahkemenin, anılı kararın gereklerine yerine getirmekle yükümlü olduğuna delalet olduğunu, keza bu husus lehine hüküm tesis edilen için de kazanılmış bir hak hükmünde olduğunu, öncelikli olarak tehir-i icra ve mürafaa talepli istinaf kanun yoluna başvurumuzun kabulü ile, davanın reddine yönelik açıkça usul ve yasaya aykırı nitelikteki Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 2021/414 E. ve 2022/103 K. sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, saniyen haklı davamızın kabulü ile; fazlaya ilişkin dava ve talep hakkkı saklı kalmak üzere, davalı bankanın zarar doğuran haksız eyleminden dolayı 70.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalı bankadan alınarak müvekkile ödetilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dosyasından mevcut 05.10.2021 ve 17.01.2022 tarihli bilirkişi ek raporları ile “Davacı … tarafından davalı bankaya kullanmış olduğu kredilerden dolayı fazladan ödeme yapılmadığı” ve dava konusu çek ile ilgili olarak “70.000,00 TL çek bedelinin kullanıldığı” hususları tespit edildiğini, istinafa konu yerel mahkeme; “Mahkememizce davalı bankanın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme neticesinde aldırılan ve itibar edilen bilirkişi raporları içeriğine göre davacının 70.000,00 TL tutarlı çekin iadesi nedeniyle herhangi bir zararı olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda tespit edildiği ve açıkça belirtildiği üzere davacı ile davalı banka arasında başkaca çekler yönünden de çeklerin kredi borcuna karşılık davalı bankaya sunulması vadesi geldiğinde de çekin ileri tarihli bir çek ile değiştirilmesi gibi bir uygulama oluşmuştur. Bu kapsamda 3 ayrı çek yönünden bu şekilde işlem yapılmıştır. Bu çeklerin iadesi ile yerine yeni vade tarihli çekin alınması işleminden dolayı davacının bir zararı bulunmamaktadır. Rapor ve dosya kapsamı itibariyle taraflar arasında ibralaşma olmadığı, ve davacının fazla ödemesi olmadığı anlaşılmıştır” şeklindeki gerekçeli kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/549 E – 2021/684 K nolu kaldırma kararına göre yeniden yargılama yapılmak ve eksik hususlar tamamlanmak suretiyle verilmiş olup, usul-yasa hak-hakkaniyete uygun olduğunu, dosyada mevcut beyanlarında da belirttiği gibi, dava konusu çekin teminat çeki olduğu ve çekin vadesi geldiğinde 22.07.2013 tarihinde iade edilerek, 19.07.2013 tarihinde yine aynı keşidecinin aynı banka ve şubesine ait 20.08.2013 keşide tarihli 70.000,00 TL tutarında çek verildiği ve iş bu çekin 21.08.2013 tarihinde tahsil edildiği tespit edildiğini, bu yönüyle davacı tarafın zararının bulunmadığı ispat olunduğunu, davacının istinaf talebinin reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, davacı tarafından davalı bankaya kredi borcundan mahsup edilmek üzere verilen çekin rızası dışında keşideciye verilmesinden dolayı çek bedelinin tahsili istemine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, yerel mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda aldırılan 05.10.2021 ve17.01.2022 tarihli ek bilirkişi raporlarında yapılan tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.Sonuç itibariyle; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına davacı tarafça yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerine görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/02/2022 tarih ve 2021/414 E – 2022/103 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacı tarafından peşin yatırılmış 1.195,42 TL harçtan mahsubu ile artan 1.114,72 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.14/04/2022