Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/829 E. 2022/866 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/829
KARAR NO: 2022/866
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2021
ESAS NO: 2021/126
KARAR NO: 2021/1087
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 15/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/12/2021 tarih ve 2021/126 E – 2021/1087 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili kooperatifin … nolu üyesi olduğunu, müvekkili kooperatifin davalı üyeden alacağı olan genel gider katılım payı alacağı, yönetim giderleri alacağı ve ana sözleşme gereği kesin maliyet bedelinin endekslenmiş halinin %10’u alacağı, resmi gider alacağı ve kesin maliyet alacağını talep ettiğini, bu hususta arabuluculuk yoluna gidildiğini, ancak anlaşmaya varılamadığını ileri sürerek; davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile genel gider katılım payı 100,00 TL, yönetim gideri alacağı 100,00 TL, ana sözleşme gereği kesin maliyet bedelinin endekslenmiş halinin %10’u alacağı 100,00 TL, resmi gider alacağı 100,00 TL, kesin maliyet hesabı alacağı 100,00 TL olmak üzere toplamda 500,00 TL’nin ödenmesi gereken günden başlayarak ticari faizi il bilikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yaklaşık 7 yıldır genel kurullara çağrılmadığını, müvekkilinin üye olmadığından üyelikten kaynaklanan borcu bulunmadığını, kooperatifin genel kurullara davet etmeyerek hazirunlarda yer vermeyerek müvekkilinin kooperatiften çıktığını, ilişiğinin kesildiğini onayladığını, kooperatifin genel kurul kararının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, davacının dilekçesinde talep etmiş olduğu yönetim gideri alacağı ve resmi gider alacağının hangi kalemleri içerdiğini açıklaması gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 114/g maddesinde, gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 120/2. maddesinde gider avansının yatırılması için mahkemenin davacıya iki haftalık kesin süre vermesi ve 115/2. maddesi uyarınca dava şartı olan gider avansının yatırılmaması halinde, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği belirtilmiştir. HMK’nın 324. maddesine göre ise, taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır. Somut olayda davacı taraf bilirkişi ücreti ve tebliğ masraflarını yatırmadığından bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılmış ve davanın niteliği gereği nitelikli hesaplama gerektiğinden ispatlanamayan davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının gerekçesi ile duruşma tutanakları çeliştiğini, mahkemece dosya incelemeye alınmadan dava reddedildiğini, 02.12.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında bilirkişi incelemesi talebinden vazgeçmiş sayılacağı belirtildiğini, ispatlanamayan davanın reddine hükmedileceği ihtar edilmediğini, dosya içerisinde mahkemece incelemeye amade evrak ve kayıtlar bulunmakta olup sırf bilirkişi incelemesi yapılmaması nedeni ile “ispatlanamayan davanın reddine” şeklide hüküm kurulması kabul edilemeyeceğini, mahkemece bilirkişi masrafının yatırılmaması üzerine dosya incelemeye dahi alınmadan davanın reddine karar verildiğini, her iki taraf da bilirkişi deliline dayanmış olup masrafın taraflarca ortak ödenmesi gerektiğini, taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler, taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir, mahkemece tarafımızdan fazla delil avansı talep edildiğini, talep edilen miktar hatalı olarak fazla takdir edildiğini, dosyada yatırılmış 142,40 TL masraf bulunduğunu, istinaf incelemesi neticesinde … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/126 E – 2021/1087 K sayılı dosyası üzerinden verilen hükmün kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine,
yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatifin üyesine karşı açtığı alacak davasıdır.
Bilindiği gibi; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nunn 324.maddesinde taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda oldukları belirtilerek, tarafların birlikte aynı delilin ikamesini talep etmiş olmaları halinde gereken gideri yarı yarıya avans olarak ödeyecekleri ve taraflardan birisinin avans yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde diğer tarafın bu avansı yatırabileceği ve aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. HMK’nın 90. maddesine göre kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.
Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkca anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir. Somut olayda, mahkemenin 02.12.2021 tarihli ara kararıyla dosyada davacı yanın ne kadar gider/delil avansı bulunduğu ve buna göre yatırması gereken kalan tutarın belirlenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemeler en az giderle, en süratli şekilde yargılamayı tamamlamalıdırlar. Hal böyle olunca, öncelikle davacının dosyada bulunan gider/delil avansı tespit edildikten sonra eksik kalan bilirkişi giderinin tüm ayrıntılarıyla belirlendikten sonra dosyadaki gider/delil avansına göre yatırılması gereken eksik miktarın yatırılması için kesin süre tayin edilerek usulüne uygun ihtaratın yapılması nihayetinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Bununla birlikte; 6100 sayılı HMK’nın 266. maddesindeki özel düzenleme gereğincede, bilirkişi delilline münhasır olmak üzere mahkemenin, uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli görmesi halinde talep olmaksızın kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Mahkemece davalının kooperatifin üyesi olup olmadığı, üyesi olması halinde davalının normal statülü ortak mı, yoksa sabit ve peşin ödemeli kooperatif ortağı mı olduğu, üyeliğinin devam edip etmediği, davalının istifasının bulunup bulunmadığı, kesin maliyet hesabının tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı,davacı kooperatifin davalıdan genel gider, yönetim gideri ve resmi gider alacağı ile kesin maliyet alacağı ve %10 risk payı alacağı talep edip edemeyeceği endekslemenin hangi metoda göre yapılması gerektiği ve doğru olarak yapılıp yapılmadığı hususlarının değerlendirilmesinin uyuşmazlığın açığa kavuşturulması zorunluluk arz etmekte olup bu düzenlemeye aykırı şekilde kesin süre verilerek ara karar kurulması da 6100 sayılı HMK 266, 288, 324 madde hükümlerine de aykırı olmuştur.
Açıklamalar ışığında davacı tarafın istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu davacının istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/12/2021 tarih ve 2021/126 E – 2021/1087 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanu yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.14/04/2022