Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/828 E. 2022/903 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/828
KARAR NO: 2022/903
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2022
ESAS NO: 2020/705
KARAR NO: 2022/29
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 14/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/01/2022 tarih ve 2020/705 E – 2022/29 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili kooperatifin ortağı iken kooperatifin … tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her bir üyenin 9.500,00 TL ödemesine karar verildiğini, davalının bu yükümlülüğü yerine getirmemesi üzerine aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, vaki takibe davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, genel kurulda alınan kararların tüm ortakları bağlayıcı bağlayıcı nitelikte olduğunu, kooperatifin henüz dairelerini almamış 150 kadar üyesinin bulunduğunu, her bir üyenin ödeyeceği miktara için teklifin oy birliği ile kabul edildiğini, alınan kararların davalı yönünden kesinleştiğini kaldı ki kararın oy birliği ile ile kabul edilmesinin iptal şartını tamamen ortadan kaldırdığını, davalı tarafından kesin hesap borcunun ödendiği iddia edilmiş ise de kesin hesap üye borç tablosu belgesinde üyenin borcunun belirlendiği tarihin açıkça yazılı olduğunu, belgenin kesin hesap tanımlamasını içeren başlık taşımakta ve kooperatif genel kurullarında bu ibare kullanılmakta ise de kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde ana sözleşmenin 61. Maddesindeki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığını, yapılan bu hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğunun açık olduğunu, davalının daha önce yaptığı ve adına isabet eden ödemelerin yetersiz kaldığını, 2012 yılında geçici maliyet hesaplarını ödeyen üyelerin gerek aidat ödememesi gerekse yapılan tüm ödeme başvurularına karşı çıkması nedeniyle kooperatifte evini teslim almayan üyeler ile davalı gibi evini teslim alan üyelerin arasında çok fahiş eşitsizliklerin doğduğunu, bu durumun kooperatifte üyeler arası eşitlik ilkesini ihlal ettiğini, davalının icra takibine itirazının taraflarına tebliğ edilmediğini, davadan önce arabuluculuk başvurusunun da yapıldığını ancak anlaşılamadığını ileri sürerek; Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin üyesi olduğu davacı kooperatife olan borcunu eksiksiz bir şekilde ödediğini, bu durumun bizzat davacı tarafından düzenlenen ibraname ve mutabakat sözleşmesi ile sabit olduğunu, müvekkilinin borcunu tam ve eksiksiz ödemesi neticesinde hak sahibi olduğu dairenin de müvekkiline teslim edildiğini, daha müvekkilinin kooperatiften ayrıldığını üyeliğinin sona erdiğini, müvekkilinin üyelik sıfatının 2014 tarihinde istifa etmesiyle sona erdiğini, müvekkilinin üyelikten istifa etmesinden sonra alınan kadardaki borçtan da müvekkilinin sorumlu olmadığını, 2007 yılında dairenin müvekkiline fiziken teslim edildiğini tapuda devir işleminin henüz gerçekleştirilmediğini, kooperatifin 2012 tarihli genel kurul toplantısına istinaden 2014 yılında Kayseri 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu istifaname ile istifa ettiğini, müvekkilinin bu tarihten sonraki toplantılara da davet edilmediğini savunarak davanın reddine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda mahkememizin 2020/10 Esas sayılı dosyasında davaya dayanak genel kurul kararının iptal edildiği ancak iptalin kesinleşmediği görülmüştür. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/8106 E., 2014/2232 K. Sayılı ilamında belirtildiği üzere iptali gereken genel kurul kararları baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. İptal edilebilir bir karar, şekil veya özü bakımından sakat olsa bile, iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. Yine Kayseri Bam 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1793 Esas ve 2021/1949 Karar sayılı ilamında aynı alacak için verilen kabul kararının istinaf incelemesi sırasında davalı tarafça genel kurul kararının iptal edildiği itirazı sunulmuş ancak istinaf mahkemesinde itiraz dikkate alınmaksızın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Anılan gerekçeler uyarınca mahkememizin 2020/10 Esas sayılı dosyasında dayanak genel kararı iptal edildiği ancak kesinleşmediğinden ve davalı yönünden tedbir kararı da bulunmadığından iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Bu nedenlerle davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.012,52 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükmedilen asıl alacak kooperatif genel kurul kararları ile belli olduğundan icra inkar tazminatına hükmedildiğini, -Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takip tarihi itibariyle 9.500,00 TL asıl alacak, 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam; 18.012,52 TL üzerinden takibin devamına, Takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faizin %100’ünü aşmayacak oranda yıllık %18 oranında asıl alacağa faiz yürütülmesine, -İtirazın iptaline karar verilen 18.012,52 TL asıl alacağın taktiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu , mahkemenin 2020/705 E. 2022/29 K. sayılı ilamı ile müvekkilinin üyesi olduğu davacı kooperatife olan borcunu eksiksiz bir şekilde ödediğini bu durumun bizzat davacı tarafından düzenlenen ibraname ve mutabakat sözleşmesi ile sabit olduğunu, müvekkilinin borcunu tam ve eksiksiz ödemesi neticesinde, hak sahibi olduğu dairenin de müvekkiline teslim edildiğini daha sonra müvekkilinin kooperatiften ayrılmış olduğunu üyeliğinin sona erdiğini yürürlükteki 1163 sayılI Kooperatifler Kanunu’nun 10. vd. maddeleri, kooperatif ortaklarının ortaklıktan çıkmasını düzenlendiğini ilgili kanun’un 10. maddesi’nde yer alan ”her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır.” ibaresi ile kooperatif ortaklarının ortaklıktan çıkma hususunda irade serbestisine sahip olduğu vurgulandığını Kayseri 11. Noterliği kanalıyla … tarihinde … yevmiye numaralı istifanameyi kooperatife bildirerek kooperatiften ayrıldığını davacı tarafından, müvekkili adına 21.06.2020 tarihli genel kurul kararı gereği ödemesi gerek 9.500-TL borca istinaden, müvekkil hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi … Esas sayılı dosya ile haksız ve yersiz icra takibi başlatıldığını, ardından müvekkilin itirazı üzerine de işbu haksız itirazın iptali davası ikame edildiğini, müvekkilin üyelik sıfatı, müvekkilin borcunu tamamen ödemesi üzerine, 2014 tarihinde istifa etmesiyle sona erdiğini müvekkilinin davacıya borcunun olmadığı gibi, müvekkilinin üyelikten istifa etmesinden sonra alınan karardaki borçtan da müvekkil sorumlu olmadığını, kooperatifin 2012 yılındaki olağan genel kurul toplantısında ” dairesini teslim almış ve borcu kalmayan, mahsuplaşmanın yapıldığı üyelerin üyelikten istifa edebileceği ” şeklinde karar alındığını ilgili kararın Türkiye Sicil Gazetesinde yayınlandığını Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 Esas sayılı dosyasında söz konusu genel kurul kararının iptali için dava açılmış olup yerel mahkemece 23.09 2021 tarihli ara kararında bekletici mesele yapılmasına karar verildiğini , akabinde 13.01.2022 tarihli duruşma zaptında Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2013/8106 Esas 2014/22232 Karar Sayılı İlamı Ve Kayseri Bam 6. Hd’nin 2021/1763 Esas 20211949 karar sayılı ilamları doğrultusunda 2020/10 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasından vazgeçilmesine karar verildiğini belitmiş olduğumuz gibi; söz konusu yargıtay ilamı kooperatif üyelerinin devraldıkları daireyi iade etmemesi sebebiyle inşaat aidatlarından sorumlu olduğu yönünde düzenlenmiş olup tarafımızca kooperatif üyeliğimizin sonlanması sebebiyle düzenlenen ibraname ve muvafakat name gereği müvekkilinin davacı kooperatife olan borcu bulunmadığını . kaldı ki; hiçbir zaman kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu genel kurul kararının iptali konulu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, zira davacı tarafından başlatılan icra takibine konu alacak söz konusu genel kurul kararı ile alındığını, yerel mahkemenin 2020/10 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması şeklindeki ara kararından dönmesi usule, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu taraflar arasında düzenlenen ibraname müvekkilin üyesi olduğu dönemde kooperatife olan borçlarını ödediğine ilişkin geçerli bir belge olmasına rağmen yerel mahkemece müvekkile devredilen dairenin iade edilmemiş olması gerekçesiyle söz konusu ibranameden sonra da kooperatifin inşaat aidatlarından sorumlu olduğu yönündeki haksız kararına usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılması’ ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda ‘davanın reddine’ karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, davacı-alacaklı Kooperatif tarafından başlatılan ilamsız icra takibine davalı-borçlunun itiraz üzerine İİK 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; S.S. … Toplu Konut Yapı Kooperatifi tarafından … aleyhine 9.500,00-TL asıl alacak ve 8.512,52-TL işlemiş faizi ile birlikte toplam 18.012,52-TL’nin tahsili istemi ile ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 21.06.2015 tarihli olağan Genel kurul kararının gösterildiği, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek taşınmazların inşaatlarının etap etap yaptırıldığı, çekilen kurada davalının konut almaya hak kazandığı, yönetim kuruluna verilen yetkiye dayanılarak 17/11/2011 tarihi itibariyle davalının kooperatife borcu ile ilgili hesap yaptırıldığı, belirlenen miktarın davalı tarafından ödendiği belirtilerek üye ve kooperatifin belirtilen istisnalar dışında birbirlerini karşılıklı olarak gayri kabili rücu ibra ettikleri, 22/11/2011 tarihinde davalı adına bağımsız bölümün tapuda tescil edildiği, davacı vekilinin aksi savunulmayan beyanına göre kooperatifin henüz dairelerini teslim alamamış 150 kadar üyesinin dairelerinin inşaatının devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalının kooperatifin ortağı olduğu, davalı kooperatif ile 17/11/2020 tarihinde davalı kooperatifle kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzaladığı, bunun üzerine kurada kendisine çıkan dairenin adına tescil edildiği görülmektedir. Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını, ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş,7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. 17/11/2020 tarihli ibra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi,henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır.(aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.Davanın dayanağı olan icra takibinde, genel kurulca kararlaştırılan 9.500,00 TL ile yıllık %18 oranı üzerinden belirlenen 8.5007,84 TL gecikme faizinin talep edildiği, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu bunun üzerine davacı tarafından asıl alacak miktarı 9.500,00 TL üzerinden harç yatırılarak itirazın iptali davası açıldığı mahkemece yapılan yargılama sonucu takibin asıl alacak yönünden devamına karar verildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 13/01/2022 tarih ve 2020/705 E – 2022/29 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 307,61 harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 922,82 TL İstinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022