Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/822 E. 2022/854 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/822
KARAR NO: 2022/854
KARAR TARİHİ:13/04/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2021
NUMARASI: 2021/419 E. 2021/661 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 13/04/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/09/2021 tarih ve 2021/419 E – 2021/661 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının … gibi birçok markanın bayisi olduğunu, Kayseri de beyaz eşya ve ev gereçleri sektöründe ticaret yapıldığını, davacının davalı borçluya 9 adet … Buzdolabı Solo ürünlerinin satışı ve teslimi konusunda anlaşıldığını, davacının teslim etmesi gereken ürünleri zamanında ve eksiksiz olarak davalı borçluya teslim ettiğini, davalı şirketin bu edimlerin karşılığında davalı tarafın ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını belirterek, öncelikle alacağa karşılık davalının malvarlıklarına araçlarına üçüncü kişilere satışı ve başkaca yollarlar devrinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulmasını, Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, 5.999,68-TL’lik kısım üzerinden takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzeri icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinde; davacının ıslah dilekçesi ve 01/06/2019 tarihli açıklama dilekçesi gözetilerek tarafların ticari defterleri incelenmiş olup, 02.01.2014 tarihli… sıra numaralı 15.030,00-TL bedelli ve 08.02.2016 tarihli…sıra numaralı 1.290,00-TL bedelli faturaların her iki taraf ticari defterinde kayıtlı olduğu, davacının tam ıslah dilekçesi kapsamında 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli, 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturaların ise davalı defterinde yer almadığı, 2013-2016 yılları arasında davacının ticari defterlerinde 132.167,45-TL alacak, 126.167,77-TL borç kaydı bulunduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bilirkişi tarafından 2013 yılına ait 61.151,59-TL ve 38.685,86-TL bedelli faturalara ilişkin Form Ba kayıtlarının celp edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de davacı vekili rapora karşı beyan dilekçesinde anılan fatura bedellerinin ödendiğini belirtmiş olup bu hususta ihtilaf yoktur.Davacının ispat etmesi gereken husus 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli ve 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturalara konu malları davalıya teslim ettiği hususudur, her ne kadar bu hususta servis fişleri sunulmuş ise de sözkonusu fişlerde müşteri adının … olarak belirtildiği, fatura içeriğindeki ürün kodları ile servis içeriğinde ürün kodlarının uyumlu olmadığı belirlenmiştir. Bu şekilde davacının 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli, 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturalara ilişkin teslim olgusunu ispatlayamadığı görülmekle davacı tarafa yemin hakkı hatırlatılmıştır. Davacı vekili yemin hakkını kullanmak istediğini beyan etmiş olup davalı şirkete ihtilafa konu olan 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli, 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturalara konu malların davalı şirket tarafından teslim alınmadığı hususunda davalı şirkete meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılmış olup davalı şirket temsilcisinin yemini eda etmesi nedeniyle davacı tarafça iş bu faturalara konu malın davalı tarafa teslim edildiği olgusu ispatlanamadığından davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davanın Reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Tebliğ edilen aleyhe kararı ve aleyhe gerekçelerini kabul etmediklerini, vekaletnamenin, herhangi bir şekil şartına tabi olmadığını, noterlik kanalıyla düzenlenen vekaletnamenin geçerlilik şartı değil ispat şartı olduğunu, kanunun yemin için aradığı özel yetki kuralının vekil edenin yemine konu vakıa ve somut yemin işlemi için göstereceği açık rızaya ve vereceği yetkiye karşılık geldiğini, müvekkilinin yemin delili için vereceği yetkinin sözlü yahut adi yazılı olmasında hiçbir sakınca bulunmadığını, müvekkilinin dava dilekçesi, delil dilekçesi ve dahi bizatihi yemin delili hakkında verilen aydınlatma ve talimat metninde dahi yemin deliline dayanılması için taraflarına özel yetki verdiğini, yani yemin delili için yapılan iş ve işlemler ile verilen beyanlarından dahi önce taraflarının, davacı asilden yemin için özel yetkiyi aldığını, alınan yetkilerin 2018/644 Esas ve 2020/848 Esas sayısı ile verilen kararlara karşı yapılan istinaflara istinaden sunulan istinafa cevap dilekçeleri ekinde sunulduğunu, yerel mahkemenin yaptığı yemin işleminde ve verilen kararda usule ve esasa aykırı hiçbir işlem bulunmadığını, yerel mahkemece yemin delilinin hatırlatılması, taraflarınca yemin deliline dayanılacağının beyan edilmesi ve davalı şirket yetkilisinin yemin etmekten kaçınması ile yapılan işlemin tarafları için usulü müktesep hak doğurduğunu, yerel mahkemece2018/644 ve 2020/848 esas sayısı ile yemin deliline dair işletilen sürecin ve verilen kararın usule ve yasaya uygun olduğunu, yemin deliline dayanılması akabinde davalı şirket yetkilisinin usulüne uygun bir davet ile çağrıldığını lakin davalı şirket yetkilisinin yeminden kaçınması ile yemine dair işlemin tamamlandığını, usule uygun gerçekleşen bu işlemin bir defaya mahsus yapılabilecek bir işlem olmakla aksinin müvekkili aleyhine silahların eşitliği ilkesine aykırılık olacağını, bütün ihtaratlı ve usulüne uygun iki ayrı davete ve iki ayrı yargılama sürecine rağmen mazeretsiz bir şekilde emin için hazır olmayan davalının özel yetkiyi gerekçe göstererek karara itiraz etmesinin ve ancak karar kaldırılınca yemin için hazır olmasının kötü niyetli olduğunu, sunmuş oldukları servis fişlerinin başlı başına bir ispat aracı iken yerel mahkemece bilirkişilerin ikazına rağmen bu fişler için teknik inceleme yapılmadığını, vergi dairesinden celp edilen BA-BS formlarında davalının, mahkemece ihtilaflı görülen faturaları bildirmiş olduğunun görüldüğünü, Yargıtay yerleşik içtihatları dolayısıyla işbu bildirimin teslime de açıkça karine kesin delil teşkil ettiğini ve ispat yükünün tersine döndüğünü, davalının 10/03/2015 tarihinde 11.300,00 TL bedelli çek ile yaptığı ödemenin açıkça 12.730,00 TL ve 3280,00 TL lik faturalara dair olduğunu,servis fişleri ve kayıtlarının da müvekkilinin ürünleri teslim ettiğini açıkça gösterdiğini, faturayı teslim alan basiretli tacir davalının, faturaya 8 gün içerisinde hiçbir itirazını ileri sürmediğini, BA-BS ile bildirdiğini ve bu suretle fatura içeriğini kabul ettiğini, yapılan bir ödeme varsa bu ödemenin muaccel bir borca ilişkin olduğunu, yani ürünlerin teslim edildiğinin kabul edildiğini, bu da borçlunun borcunu ikrar ettiği ve kısmi ödemede bulunduğu anlamını taşıdığını, satış sözleşmelerinde teslim ve ödemenin aynı anda ifa edildiği karine olduğundan satış ve ödemenin teslime delil olduğunu, yemin beyanında bulunan davalı şirket yetkilisinin ikameti diyerek belirtmiş olduğu adresin aslında teslimin yapıldığı ve davalı şirketin işlettiği … Hotel adresi olduğunu, davalı şirketin şirket faaliyeti kapsamında rezidans otel ve restoran işletmeciliği de yaptığını, iş bu faaliyetini sürdürmüş olduğu bu adresin de … Mah. … Blv. No:…/Kayseri olup mezkur adresin şirketin işlettiği … Hotel adresi olduğunu, şirket yetkilisi …’in davalı şirketin işlettiği bu suite otelin adresini, yemin altındaki beyanında ikamet adresi olarak kişisel bir adres gibi bildirdiğini, müvekkiline yapılan satışın otelin ihtiyaçları yani davalı şirket ihtiyacı için olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının aleyhe gerekçelerinin kaldırılmasını, davanın kabulünü ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle 04/06/2021 tarihli Kayseri BAM 6. HD. Kararında: “HMK 228. Maddesi’nde belirtilen: “Yemin teklif edilen kimsenin, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılacağı, yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağının yazılacağı”nın belirtildiğini, işbu mevzuat hükmü gereğince;17/01/2018 tarihli 5.284,79 TL bedelli faturaya 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00 TL bedelli, 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00 TL bedelli faturalara konu malların davalı müvekkili şirket tarafından teslim alınmadığı hususunda meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılmasına karar verilmesine rağmen davalı müvekkiline çıkarılan tebligatın ön ve arka yüzünde yemin ihtaratının bulunmadığı görüldüğünden Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/772 E. 2021/966 K., sayılı kararı ile davalı müvekkili şirket lehine bozma kararı verildiğini, işbu bozma kararının akabinde yerel mahkemece; “Davalı müvekkili şirkete ihtilafa konu olan 25.12.2014 tarihli…sıra numaralı 12.730,00 TL bedelli, 25.12.2014 tarihli … sıra numaralı 3.280,00 TL bedelli faturalara konu malların davalı müvekkili şirket tarafından teslim alınmadığı hususunda yemin etmek üzere davalı müvekkili şirkete meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılmış olup; davalı müvekkili şirket temsilcisinin yemini eda etmesi nedeniyle davacı tarafın iddasının aksi -işbu faturalara konu malın davalı tarafa teslim edilmediği olgusu- kesin delil ile ispatlandığını, akabinde davacının davasının reddine karar verildiğini, dosya kapsamına sunmuş oldukları tüm yazılı ve sözlü beyanlarını aynen tekrar ettiklerini, davacının istinaf dilekçesinin davalı müvekkili şirket aleyhine olan kısımlarını kabul etmediklerini, davacının istinaf dilekçesinde; kanunun yemin için aradığı özel yetki kuralının, vekil edenin yemine konu vakıa ve somut yemin işlemi için göstereceği açık rıza ve vereceği yetkiye tekamül ettiğinin belirtildiğini, işbu ifadenin yanlış izah edildiği ve hukuki mesnetten yoksun olduğunun açıkça ortada olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 74. Maddesi’nde: “Açıkça yetki verilmemiş ise vekilin; sulh olamayacağı, hâkimi reddedemeyeceği, davanın tamamını ıslah edemeyeceği, yemin teklif edemeyeceği, yemini kabul, iade veya reddedemeyeceği, başkasını tevkil edemeyeceği” nin belirtildiğini, işbu kanun maddesinden anlaşılması gerekenin, davacı tarafın asılsız beyanlarının aksine; vekilin yemin deliline dayanabilmesi için bu konuya ilişkin kendisine noterlikçe açıkça yetki verilmesi gerektiğini, bu özel yetkinin yemin teklifinin yapıldığı sırada ve yeminin eda edilmesi gereken zamanda bulunması gerektiğini, yemin teklifinin yapıldığı sırada bu yetkinin bulunmaması halinde; yemin teklifinin ve yemin teklifine ilişkin davetiyenin hiçbir hukuki geçerliğinin söz konusu olmayacağını beyan ederek davacının istinaf talebinin reddine, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/419 E. Ve 2021/661 K. Sayılı ve 10.09.2021 tarihli yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğuna,Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, başlangıçta 02.01.2014 tarih… sıra numaralı 15.030,00-TL bedelli faturaya dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davası olarak açılmış, sonrasında ıslah yoluyla 08.02.2016 tarih…sıra numaralı 1.290,00-TL bedelli, 02.01.2014 tarih… sıra numaralı 15.030,00-TL bedelli, 25.12.2014 tarih …sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli, 25.12.2014 tarih … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturaların tahsili amacıyla açılan alacak davasıdır.Dairemiz 2021/772 Esas 2021/966 Karar sayılı ilamı sonucu yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği görülmüştür.Davacı davaya konu faturalardaki malları davalıya teslim ettiğini beyan etmiş olup buna karşılık davalı malların kendisine teslim edilmediğini ileri sürümüştür.Taraf ticari defterleri incelendiğinde; 02.01.2014 tarih… sıra numaralı 15.030,00-TL bedelli ve 08.02.2016 tarih…sıra numaralı 1.290,00-TL bedelli faturaların her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olduğu, 25.12.2014 tarih …sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli 25.12.2014 tarih … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturaların davalı defterlerinde yer almadığı görülmüştür.Davacı tarafın ticari defterlerini incelendiğinde; davalı tarafça 126.167,77 TL ödeme yapıldığı sabittir.Uyuşmazlığın çözümü açısından açık hesap fatura ve kısmi ifa kavramları üzerinde durmakta fayda vardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesi ise; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.6102 sayılı TTK m. 21 maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.Bu hususlar ile birlikte kısmi ifaya ilişkin kurallar 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Türk Borçlar Kanunun 101. maddesine göre birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. 102. maddeye göre de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafça davaya konu edilen 02.01.2014 tarih… sıra numaralı 15.030,00-TL bedelli ve 08.02.2016 tarih…sıra numaralı 1.290,00-TL bedelli faturaların her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olduğu, 25.12.2014 tarih …sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli 25.12.2014 tarih … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturaların davalı defterlerinde yer almadığı buna karşılık davalı tarafça 126.167,77 TL ödeme yapıldığı sabittir.
Somut olayda davacı 25.12.2014 tarih …sıra numaralı 12.730,00-TL bedelli 25.12.2014 tarih … sıra numaralı 3.280,00-TL bedelli faturalardaki malları davalıya teslim ettiğini yazılı kesin delillerle ispat etmek zorunda olup davacının dosyaya bu yönde somut yazılı delil sunamadığı, davacı tarafça sunulan servis fişlerinde davalının imzasının bulunmadığı, bununla birlikte taraflar arasında başkaca faturalardan kaynaklı ticari ilişki bulunması karşısında teslim fişlerinin davaya konu faturalardaki ürünlerin teslim edildiğini ispata yeter saymaya mümkün olmadığı, dairemiz kaldırma kararı sonucu davalıya yapılan usulüne uygun yemin daveti sonucu davalının uyuşmazlığa konu hususta yemin ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın reddi yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/09/2021 tarih ve 2021/419 E – 2021/661 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2022