Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/821 E. 2022/844 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/821
KARAR NO: 2022/844
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2022
ESAS NO: 2020/260
KARAR NO: 2022/57
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2022
İSTİNAF KARAR
YAZIM TARİHİ: 14/04/2022
Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2022 tarih ve 2020/260 Esas – 2022/57 Karar sayılı kararı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile davacı şirket arasında imzalanan sözleşmeye istinaden kredi teminatı olarak Kayseri İli … İlçesi …Mahallesi Ada … parsel … sayılı taşınmaz üzerine … tarih …yevmiye numaralı ipotek tesis edildiğini, davacı şirketin borçlarını kapatmak için bankaya müracaat ettiğini, bankanın 07.11.2019 tarihli yazı ile 07.11.2019 tarihi itibariyle 2.452.906,70 TL kredi borcu + 1.080,60 TL ipotek fek harcı yatırılması durumunda ipoteğin fek edileceğinin taahhüt edildiğini, davacı tarafından 08.11.2019 tarihinde bankaya 2.453.996,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, ardından Kayseri … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile kredi hesabının kapatılmasını ve ipoteğin fek edilmesinin talep edildiğini, ancak bankanın taahhüt ettiği 15 günlük sürede ipoteği fek etmediği ve krediyi de kapatmadığını, yatırılan tutardan kredi taksitlerini tahsil ettiğini, davalı bankanın yaptığı bu işlemlerden dolayı davacının kredi hesabını erken kapatmakla elde edeceği imkandan mahrum kalarak zarara uğradığını, ipoteğin fek edilmemesi nedeniyle başka bankalardan düşük oranlı kredi kullanma imkanından mahrum bırakıldığını, beyan ederek; davalı bankanın kredi hesabını verdiği taahhüt gereğince kapatmaması ve ipoteği kaldırmaması nedeniyle uğranılan zararların tespiti ile şimdilik 3.000,00 TL zarar karşılığı tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi arz ve talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı bankadan kredi kullandığını, kullandığı krediyi…’a taşımak istediğini, taşınmaz üzerine …tarafından 2. Dereceden ipotek konulduğunu, bankanın vermiş olduğu 07.11.2019 tarihli yazıya istinaden davacı tarafından 08.11.2019 tarihinde bu yazıda belirtilen tutarın…’tan davalı bankaya havale yapıldığını, yatırılan bedel içinde hazine maliyeti bulunmadığından kredinin kapatılmasının ve ipoteğin fekkinin mümkün olmadığını, davacının sözkonusu ipoteği kullanarak…’tan düşük faizli kredi kullandığını, davacının ödediği bedelin bankada tutulmadığını, tutar üzerinde herhangi bir bloke veya engelleme bulunmadığını, buna rağmen davacının yatırdığı tutarı 02.12.2019 tarihine kadar bankada tuttuğunu, davacı ile 11.12.2019 tarihinde Mevduat Menkul Kıymet SPK türev Araçları ve Kıymetli Madenler sözleşmesi gereğince 900.000,00 TL tutarı bankaya rehin vermek sureti ile …nolu taksitli kredinin taksitinin bu tutardan tahsil edilmesini kabul ettiğini, davacının bu işlemler nedeniyle uğradığı zararı var ise bunu açık ve somut olarak ispat etmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Davacı şirket firmasının davalı bankadan kullanmış olduğu taksitli kredinin 28/10/2019 tarihli 17. taksidi ödendikten sonra 07/11/2019 tarihi itibariyle 2.437.974,04-TL ana para bakiyesi ile taksit tarihinden kapama talep edilen tarihe kadar işlemiş faizi olan 14.932,66-TL ile birlikte toplam 2.452.906,70-TL bakiyesinin bulunduğu, banka tarafından düzenlenerek davacıya verilen yazıda yukarıda belirtilen 2.452.906,70-TL tutarın 08/11/2019 tarihine kadar ödenmesi durumunda ipoteğin fek edileceğinin belirtildiği, davacı firma tarafından davalı bankadan kullanılan taksitli kredinin toplam 36 taksit olduğu, 17 taksiti ödedikten sonra 19 taksit ödemesinin kaldığı, davacı firmanın 19 Taksit ödemesini davalı bankadan kullanmış olduğu faiz oranı ile ödendiğinde ve davacının beyanları doğrultusunda diğer bankadan bankanın grup firmasına kullandırdığı, faiz oranı ile kullanması durumunda aynı dönemler için ödeyeceği faiz ve BSMV tutarları karşılaştırılmıştır. Her iki banka ödeme planları karşılaştırıldığında davacının mevcut kredisini sürdürmesi halinde vade sonuna kadar 149.771,97-TL faiz+ 7.488,60-TL BSMV olmak üzere toplam 157.260,57-TL fazladan ödeme yapacağı hesaplanmıştır. Davacının vekilinin 03/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulü ile 191.130,84-TL’nin dava tarihi olan 18/03/2020 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,…” karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili ile davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının kredinin kapatılmasına ilişkin bir talimatı bulunmadığını, davacının basiretli bir tacir sıfatı ile hareket etmediği sabit olmakla, bu hususun gözardı edilerek karar verildiğini, davacı tarafça bankanın düzenlediği 07.11.2019 tarihli belge gereği, 08.11.2019 tarihinde bedeli bankaya yatırdığını ancak kredinin kapanmadığını, ipoteğin fek edilmediğini bu sebeple zarara uğradığını iddia etse de söz konusu belgenin resmi bir taahhüt içermediğini, davacı şirketin de kredinin kapatılması yolunda bankaya hitaben usule uygun şekilde düzenlediği ve bildirdiği bir talimatın bulunmadığını, dikkat edilir ise paranın transfer edilmiş olduğu sırada davacı şirketin bir talimatı bulunmadığını, davalı bankanın vermiş olduğu belgede kredinin 08.11.2019 tarihi itibari ile kapatılması aksi halde gecikme durumunda faiz işleyeceğinin de belirtildiğini, davacının kredinin kapatılması yolunda aynı tarihte bankaya herhangi bir bildirimde bulunmadığını, davacının keşide ettiği … tarihli ihtarname tarihinde ise zaten borç bakiyesinin değiştiğini, bu itibarla ihtarnamenin tebellüğ edildiği tarihte zaten 08.11.2019 tarihi için belirlenen rakamın geçerli olamayacağının açık olduğunu, Yargıtay 11. HD. 2017/5004 esas, 2019/4370 karar sayılı 13.06.2019 tarihli karar tesisi etmiş olmakla, davacı şirketin bankaya kredinin kapatılması yolunda bir talimatı bulunmadığı, davacının bir şirket olduğu ve basiretli tacir sıfatı ile hareket etmesi gerektiği hususları gözetildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemece davacının talep etmediği bir alacak kalemi için hüküm kurulduğunu, davacının dava dilekçesi dikkatle incelendiğinde davacının 157.260,57 TL bedel için talebi ve açılmış bir davası bulunmadığı, davacının talebini değiştirip genişletemeyeceği açık olmakla, dava dilekçesinde talep etmediği bir hususun bilirkişi raporu ile tespiti sonrası yargılamaya dahil edilebilmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin taleple bağlı olduğunu, iddianın değiştirilmesine ve genişletilmesine muvafakat etmediklerini daha evvel bildirmekle, davacının talebi dışında başka bir zarar kalemi yaratılarak bu bedele hükmedilmesinin yasa, sözleşme ve emsal yargı kararlarına aykırı olmakla, 157.260,57 TL olarak tespit edilen bedelle ilgili davacının bir talebi bulunmadığı gözetilerek karar verilmesi gerektiğini, davacının ödediği bedelin banka nezdinde bloke edilmemiş, zaptolunmamış ve dilendiği zaman çekilebilecek iken, bankaya yatırılan bedele çekildiği güne kadar faiz işletilerek bu tutarın zarar olarak kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, davacının yatırdığı ve aynı gün ya da en geç ertesi gün çekebileceği bir bedel için faiz zararı bulunduğu gerekçesi ile 33.870,27 TL’ye hükmedilmiş olması da kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, davacının kullandığı kredinin 08.11.2019 tarihinde kapatılabilmesi için ödenmesi gereken asıl alacak, faiz, BSMV ve kapama masrafı/hazine maliyetinin hesaplanması gerekirken gözardı edilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde bankanın kredinin erken kapanması halinde erken kapama masrafı ile hazine maliyetini tahsil edebileceğinin düzenlendiğini, sözleşme gereği kredinin erken kapanması halinde krediye yansıtılacak erken kapama kapama /hazine maliyetinin olduğunu, davacı şirket tarafından tamamen kötüniyetle yaklaşık 164.000.00 TL hazine maliyeti bilinmiyormuşçasına iş bu davanın açıldığını, bir an için aksi kanaatle hareket edilmesi halinde dahi kısmen kabul kısmen red kararı verilmesi gerekirken, davanın kabulü yolunda karar tesisinin yanlış olduğunu, davacı şirketle mutabakata varılarak şirket ile davalı banka arasında akdedilen rehin sözleşmesi olduğunu, davacı şirket ile banka arasında 11.12.2019 tarihinde rehin sözleşmesi yapıldığını, davacının taşınmazı üzerindeki ipoteğin de aynı gün fek edildiğini, kaldı ki davacının daha önce dosyaya sunulan 11.12.2019 tarihli mevduat, Menkul Kıymet, SPK Türev Araçları ve Kıymetli Madenler Sözleşmesi gereği 900.000 TL tutarını bankaya rehin vermek sureti ile …nolu taksitli kredinin taksit ödemesinin bu tutardan tahsil edilmesini kabul ettiğini, kalan tutar ise davacının talebi üzerine…’a geri gönderildiğini, artık bu hali ile davacının mevcut durumu kabul ettiğinin sabit olduğunu, zımnen kabul ettiği bir durum akabinde açmış olduğu iş bu davanın reddi gerekli iken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu tazminat miktarının ıslah ile arttırıldığını, alacak miktarının zamanaşımına uğradığı gibi ıslah edilen alacağa da ancak ve ancak ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, resen gözetilecek istinaf sebepleri doğrultusunda olmak üzere (tehir-i icra talepli olarak) yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmili hususunda karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap ve istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekili, davacı şirket tarafından kredinin kapatılmasına ilişkin bir talimat bulunmadığı, bu sebeple bankanın söz konusu olayda bir kusuru olmadığı yönünde kararı istinaf etmişse de, davacı şirketin davalı bankadan aldığı 07.11.2019 teyit mektubu doğrultusunda, 08.11.2019 tarihinde kredi kapama bedeli olan tutarın tamamını bankaya yatırdığını, ödeme açıklamasında, söz konusu ödemenin “kredi kapama bedeli” olduğunu açıkça belirttiklerini, davacı şirketin söz konusu tutarı yatırdıktan sonra kredi hesabının kapatılmadığını görmesi üzerine, bedeli yatırdıktan hemen 3 gün sonra ihtarname keşide ederek, bankanın taahhüdüne uyarak kredi hesabının kapatılmasını, aksi taktirde yasal yollara başvurulacağını ihtar ettiğini, her ne kadar davalı Bankanın, ihtarname tarihinde kredi kapama bedelinin değiştiği yönünde savunma yapmışsa da, davacı şirketin söz konusu ödemeyi ihtarname tarihi olan … tarihinde değil, teyit mektubu doğrultusunda 08.11.2019 tarihinde yapmış olmakla, iş bu savunmaya da itibar edilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinin netice-i talep kısmı incelendiğinde, davalı Bankanın kredi hesabını verdiği taahhüt gereğince kapatmaması ve ipoteği kaldırmaması nedeniyle, uğranılan menfi, müspet zararların tespiti ve davalıdan tahsili talep edilmiş olmakla, bu doğrultuda, davalı bankanın kredi hesabını erken kapatmaması nedeniyle davacı şirket tarafından söz konusu kredinin taksitler halinde ödenmek zorunda kalındığını, bu doğrultuda daha fazla faiz ödendiğini, bilirkişiler tarafından da, söz konusu zarar (fazladan ödenen faiz), bir başka bankanın kredi faiz oranları karşılaştırılmak suretiyle tespit edildiğini, Yerel Mahkeme tarafından, kredi kapama bedelinin davalı banka tarafından amacına aykırı olarak hesaplarda tutulduğu gerekçesiyle, söz konusu tutarın yatırıldığı 08.11.2019 tarihinden, hesaptan çekildiği 02.12.2019 tarihine kadar işlemiş faiz tutarının hüküm altına alındığını, davalı vekilinin, söz konusu tutarın davalı Banka tarafından bloke edilmediği ve her an çekilebileceği veya başka şekilde değerlendirilebileceğini, bu sebeple kararın hatalı olduğu yönünde istinaf talebinde bulunmuşsa da, davacı şirket tarafından 08.11.2019 tarihinde söz konusu tutar “kredi kapama bedeli” açıklaması ile davalı bankaya gönderildiğini, davalı Bankanın 07.11.2019 tarihli teyit mektubunda, söz konusu tutarın 08.11.2019 tarihine kadar yatırılması halinde 15 gün içerisinde ipoteğin fek edileceği ve kredi hesabının kapatılacağını bildirdiğinden, davacı şirket tarafından bu doğrultuda söz konusu bedel yatırıldıktan sonra, banka tarafından taahhüt edilen sürenin beklendiğini ve kredi hesabının taahhüt edilen süre içerisinde kapatılacağı ve ipoteğin fek edileceği inancıyla, söz konusu tutarın bankadan çekilmediğini veya mevduat faizi getiren bir hesaba aktarılmadığını, davalı bankanın ise taahhüdüne aykırı davranarak, söz konusu taahhüt edilen süre içerisinde kredi hesabını kapatmadığı gibi, ipoteği de fek ettiğini, dolayısıyla davalı Banka’nın taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle, 08.11.2019 – 02.12.2019 tarihleri arasında, söz konusu kredi kapama bedelini uhdesinde haksız olarak tuttuğu açık olduğunu, Banka’nın vermiş olduğu 07.11.2019 tarihli teyit mektubunda kapama bakiyesinin 2.452.906,70 TL olduğu ve buna ilaveten 1.080,60 TL ipotek fek harcının yatırılması gerektiğinin bildirildiği, davalı Banka’nın söz konusu teyit mektubunda bildirilen tutara, hazine maliyetini eklemediği savunmasının ise, Banka’nın basiretli tacir olması karşısında anlamsız olduğunun açık olduğunu, davacı şirketin, davalı Banka tarafından verilen teyit mektubuna güvenle söz konusu kredi kapama bedelini 08.11.2019 tarihinde bankanın hesabına yatırmış olmakla, artık davalı Banka tarafından söz konusu kapama bedeli olarak bildirilen tutara bir kısım maliyetlerin eklenmediği yönündeki savunmasının, Banka’nın basiretli tacir sıfatı nedeniyle yersiz olduğunu, davalı Banka, davacı şirkete kullandırdığı kredi hesabını erken kapatmamış, bu sebeple davacı şirket söz konusu krediyi taksitler halinde ödemek zorunda kalarak, daha fazla faiz ödemiş ve faiz zararına uğradığını, davalı Banka tarafından, davacının kullanmak istemediği ve kapatmak istediği bir kredi hesabı, Banka tarafından kapama bedelinin tamamı yatırılmasına rağmen kapatılmamış, bu sebeple şirket fazladan 458.551,47 TL faiz ve 22.927,57 TL BSMV ödemek zorunda kaldığını, bu halde, kredi kapama bedelinin davacı şirket tarafından hesaptan çekilerek kullanılmasının şirkete menfaati ile, fazladan ödemiş olduğu faiz ve masrafların karşılaştırılması yapılarak, şirketin uğramış olduğu faiz ve masraf zararının hüküm altına alınması gerektiğini, davalı Banka tarafından mevduata fiili olarak uygulanan en yüksek faiz oranı olarak belirlenmesi gerektiğini, bu doğrultuda davacı şirketin kredi hesabını erken kapatamaması ve krediyi taksitler halinde ödemek zorunda kalması nedeniyle uğradığı zararın şu şekilde hesaplanması gerektiğini,481.479,04 TL (Faiz ve Masraf Tutarı) – (2.437.974,04 TL’nin davalı Banka tarafından mevduata fiilen uygulanan en yüksek işlemiş faiz oranı) belirterek; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, ayrıca istinaf başvurusu gösterilerek, kamu düzenine, delillere, usul ve yasaya aykırı şekilde, tesis edilen Yerel Mahkeme kararının istinaf gerekçeleri doğrultusunda kaldırılmasına, yargılama/ istinaf giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinaf başvurusunun reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmili hususunda karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı ile davalı banka arasındaki mevcut kredi sözleşmesi gereği davacının kredi borcunu erken kapatmak amacıyla yatırdığı bedel sonrası kredinin kapatılmaması ve bu kredi nedeniyle taşınmaz üzerinde tesis edilen ipoteğin fek edilmemesinden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir.Davalı bankanın şube yetkilileri tarafından imzalanarak düzenlenen 07.11.2019 tarihli yazısında “Şubemiz müşterilerinden … … TURİZM İNŞAAT TİC. LTD.ŞTİ Hesap no : … ticari krediler sebebiyle 07.11.2019 tarihi itibariyle bankamıza olan bakiye borcu faiz dahil ve net olarak 2.452.906,70 TL’ dir. Sözkonusu krediye ilişkin olarak … TURİZM İNŞAAT TİC. LTD. ŞTİ ‘nin maliki bulunduğu Kayseri İli, … İlçesi, …Mahallesi … ada … parsel …pafta numarasında kayıtlı bölüm üzerinde yukarıda belirtilen kredi borcunu teminen bankamız lehine … tarih …yevmiye nolu 1. Dereceden 4.060.000,00 TL ipotek tesis edilmiştir. Yukarda belirtilen bakiye borç tutarına ilaveten 1.080,60 TL ipotek fek harcının da borç tutarı ile birlikte en geç 08.11.2019 tarihine kadar ödenmesi halinde bahse konu ipoteğin bankamızca en geç 15 gün içinde kayıtsız, şartsız ve çekincesiz olarak fek edileceğini geri dönülemeyecek şekilde kabul, beyan ve taahhüt ederiz. Ödeme tarihinin gecikmesi durumunda kapama bakiyesi değişeceğinden güncel tutar ile ilgili bankamızdan teyit almanızı rica ederiz. ” belirtildiği, banka tarafından 07.11.2019 tarihinde düzenlenen bu yazıya istinaden davacı tarafından davalı banka nezdindeki hesabına ” 07.11.2019 TARİHLİ YAZIYA İSTİNADEN KREDİ KAPAMA BEDELİ ” açıklaması ile 08.11.2019 tarihinde 2.453.966,00 TL tutarında havale gönderildiği, gelen havale bedeli ile kredi kapaması yapılmadığı, havale tutarının hesapta beklediği, 28.11.2019 tarihinde kredi taksit tahsilatı yapıldığı, 02.12.2019 tarihinde taksit tahsilatından sonra kalan 2.295.000,00 TL tutarın havale yapılmak suretiyle hesaptan çekildiği görülmüştür. Davacı tarafından Kayseri … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek davalı bankanın 07.11.2019 tarihli yazısında belirtilen şartların ve ödenmesi talep edilen tutarın davacı tarafından 08.11.2019 tarihinde hesaba yatırılmış olmasına karşın kredinin kapatılmadığını, kredinin kapatılarak ipoteğin üç gün içinde fek edilmesinin talep edildiği, yine davacı tarafından kayseri … Noterliğinin … tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek ”08.11.2019 tarihinde kredi kapama bakiyesi ve ipotek fek harcının bankaya yatırıldığı, … tarihinde gönderilen ihtarname ile uyarıldığı, buna rağmen kredinin kapatılmamış olması nedeniyle yatırılan tutarın geri çekildiğini, kredi hesabının kapatılmaması ve ipoteğin fek edilmemesi sebebiyle belirtilen bedelin bankada kaldığı sürede işleyen faiz, gider olarak tahsil ettiği miktarlar ve şirketin kredinin erken kapatılmaması sebebiyle uğradığı zararlara ilişkin talep haklarının saklı tutulduğunun” ihtar edildiği görülmektedir.Tüm bunlar ışığında davalı tarafından düzenlenen yazı sonrasında davacının bankaya yaptığı ödeme, bu ödemede bulunan açıklama, yine aynı şekilde davacının davalıya ihtarname göndererek talebini-talimatını ilettiği, buna rağmen davalı bankanın kredi kapatma ve ipotek fek işlemini yerine getirmediği anlaşılmakla bilirkişi heyeti tarafından hesaplanan zarar kalemlerinin yerinde ve doğru olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı ile davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/01/2022 tarih ve 2020/260 E. – 2022/57 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 13.056,14 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.280,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.776,14 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-Alınması gerekli olan 80,70 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı ile davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022