Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/8 E. 2022/84 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/8
KARAR NO: 2022/84
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
ESAS NO: 2019/738
KARAR NO: 2021/861
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 18/01/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/738 E – 2021/861 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri’de …konut yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20/02/2011 tarihinde yapılan Genel Kurul gündem maddeleri arasında yer alan biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif üyelerine pay edilmediğini, hali hazırda 393 daire teslim edildiğini, bunların 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahiplerinin olduğunu, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunup henüz tapusunu almayan 109 üye bulunduğunu, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, SGK vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleştiğini, hesaplanan kesin maliyetlerin ana sözleşmenin 61. maddesindeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edildiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak ilgili sürecin 61. maddeye uygun olarak tamamlanmasının sağlandığını, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerden kura ile adına tahsis teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam ettiğini, kooperatif tarafından verilen sürelere ve gönderilen ihtarlara rağmen davalının kooperatife olan kesin maliyet borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, davalı ile yapılan arabuluculuk toplantısında da anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığını, davacının aynı konuda daha önceden icra takibi yaptığını, itirazın iptali davası açmadan bu davayı açamayacağını, davaya dayanak yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurulun yok hükmünde olduğunu, toplantı ve karar yeter sayısına ulaşılmadan karar alındığını, sonradan çıkartılan kesin maliyet hesabının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve ortaklara tebliğ edilmediğini, davalının üyeliğini başka bir üyeden devir aldığını, davalının 2011 yılında çıkarılan kesin maliyet hesabı sonucu hesaplanan meblağı bankadan kredi çekerek ödediğini ve kooperatife hiçbir borcunun kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 197.987,48 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya ilanen yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile toplam 197.987,48 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 192.987,48 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibare işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı taraf alacak talebi için banka mevduat faizi talep etmiş ise de kooperatif ile üyesi arasındaki somut uyuşmazlıkta uygulama imkanı bulunmadığından davacının asıl alacağa bankalarca mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi talebi yerinde görülmemiş ve izah edilen tüm nedenlerle -Davanın kabulü ile toplam 197.987,48 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden ve 192.987,48 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
Yerel mahkemenini kararının olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu haksız talebin zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu saman aşımı itirazlarının olduğunu,Davacının müvekkil aleyhine açmış olduğu davanın bu doğrultuda verilen karar usul hukukuna da aykırılık teşkil etmektedir. Zira haksız talep miktarı dava dilekçesinde de belirtildiği üzere yok hükmünde olan bir genel kurul kararı ile kesin olarak belirlenmiş ve daha sonrasında belirlenen miktar bilirkişi incelemesi ile belirli hale geldiğinde harcı tamamlamak üzere beyanda bulunularak 5.000,00 TL gibi cüzi bir miktar olarak açıldığını davanın türünün davacı tarafça kısmi olarak gösterilse de dava dilekçesinden anlaşılan bilirkişi incelemesi yapıldığında ortaya çıkacak rakama göre harcın tamamlanması beyan edildiğine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığını Yok hükmündeki genel kurul kararının dayanak gösterilerek bir alacak talebi ve kesin maliyet adı altında her daire malikine çıkartılan bir borç miktarının olduğunu , Bu halde haksız ve dayanaksız olarak belirlenen belirli alacak belirsiz alacak davasına konu edildiğini ,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. Maddesinde zikredilen belirsiz alacak davası türünde dava açılabilmesi için öncelikle; davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafından belirlenememesi gerektiğinin ön koşul olduğunu, belirlenen bir alacak belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini davanın usulden hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini yerel mahkemece bu husus göz ardı edilerek karar verildiğini, dava dilekçesinde davanın yok hükmündeki bir genel kurul kararına dayandığı belirtilerek iş bu davanın açıldığını ,Söz konusu dava birçok daire malikine karşı açılmış olup öncesinde birçok daire malikine icra takibi yapıldığını Bu halde önce yapılan bir icra takibi var ise ve bu icra takibine itiraz edilmiş ise açılacak dava itirazın iptali davası olması gerektiğini, tarafta icra takibi ile talep edilmiş bir alacak, diğer tarafta bu icra takibinden bağımsız açılmış mükerrer alacak talebini içerir bir alacak davası olacağını dolayısıyla mükerrer haksız bir talebin söz konusu olduğunu, davaya dayanak yapılan 21.04.2019 tarihli Genel Kurul kararı yok hükmünde olduğunu, … Konut Yapı Kooperatifinin 21.04.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısına müvekkilinin çağrılmadığını,hazirun listesinde müvekkilinin adının bulunmadığını 21.04.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında “kooperatifin teslim edilen ve devam eden konutların teknik komisyon tarafından hazırlanan kesin maliyet hesapları ile ilgili hususların görüşülmesi” başlıklı maddesi ile daha önce çıkarılan geçici ve kesin maliyetlerin iptal edildiği ve yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanması yönünde karar alındığını , müvekkilinin hazirun cetvelinde adı dahi bulunmazken aleyhine eşitlik ilkesine de aykırı olacak şekilde karar alınması yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu Genel Kurulun daha önce çıkartılmış ve tahsil edilmiş kesin maliyet nedeniyle tekrar kesin maliyet çıkartma, bu konuda gündem maddesi oluşturma ve karar alma yetkisinin olmadığını, Kanunda hangi kesin maliyetin ne şekilde çıkartılacağı, üyelere ve ilgililere ne şekilde tebliğ edileceği, usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ve itiraz yapıldığı takdirde yeni bir komisyonun oluşturulması ve itirazlar doğrultusunda yeni bir kesin hesap çıkartılması yetkisi ve usulü belirlendiğini, ancak belirtilen yasa ve yargı içtihatları doğrultusunda hiçbir tebliğ ve usul yerine getirilmediğini . Davacı kooperatif tarafından yapılan Genel Kurula birçok üye gibi müvekkilin de çağrılmaması yerel mahkemece normal karşılanmış ve bu kurulda alınan kararlar hukuken geçerli kabul edilmesinin kabul edilemez olduğunu genel kurul kararının iptaline ilişkin kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/54 karar sayılı dosyasına asli müdahale talebinde bulunulmuş ve asli müdahale taleplerinin kabulüne karar verildiğini , yerel mahkemece bu dosya sonucunun bekletici mesele sayılmasına ilişkin taleplerinin de reddedilerek karar verildiğini . bu dosyada genel kurul kararının iptali söz konusu olduğunda doğrudan bu dosyada verilen kararda dayanaksız kalacak olmasına rağmen bekletici mesele yapılmadığını, bu konuda Yargıtay 23. H.D. 2015/2561 Esas, 2016/1050 Karar Sayılı ilamının bulunduğunu , müvekkilinin davalı taşınmazı üyeden satın aldığının ve tapudan devrini de aldığını. Taşınmazın tapusunu alırken Kooperatif borcunu kapatmak ve geri kalan satış bedelini üyeye (tapuyu devir eden üyeye) vermek için kooperatife gittiğinde kooperatif üye kaydı yapmış ve ardından kesin hesap çıkartarak çıkartılan miktarın süresi içerisinde ödendiğinde başkaca borç kalmayacağına dair yazı verildiğini ve müvekkilinin ödemeyi yaptığında ibranamenin verildiğini Bu tarihten yani 2011 yılından sonra müvekkilinin ne genel kurul toplantılarına çağrıldığını e aidat talep edildiğini ve herhangi bir işlem yapılmadığını, bu halde dahi müvekkilinin üye sayılmayacağı ve talepte bulunulamayacağına dair Yargıtay içtihadı mevcut olduğunu, kayden gözüksede müvekkilinin üye d olmadığını tapu alırken kaydı kooperatif tarafından yapılmış tapu alınırken borç kapatılınca kaydının silinmediğini Sonuç olarak davacının talepleri ve bu doğrultuda verilen karar usul açısından, esas açısından yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Zamanaşımına uğramış mükerrer talep içerdiğini, talep edilen ve tahsil edilen kesin maliyet miktarının üzerine yasal prosedür işletilmeden yok hükmündeki genel kurul kararı ile yetkisiz olarak yeni bir fahiş borç talebi söz konusu olduğunu tüm bu nedenlerden dolayı öncelikle Tehir-i İcra talebimiz kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar açılmış veya açılacak olan icra takibinin yargılama sonuna kadar durdurulması için Tehir-i İcra kararı verilmesini, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine veya itirazlarımız doğrultusunda yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine karar yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin kararının usul veya yasaya uygun olduğunu, Genel kurulda geçici maliyetlerin tespiti için komisyon kurulduğunu bu maliyetlerin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi kararı alındığını ve ilgili üyelere tebliğ edilmesi kararı alınmış ve üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, Tüm bu nedenlerle 21.04.2019 tarihinde yapılan kooperatif olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini Bu kararın değişen koşullar çerçevesinde daha önce alınan ve uygulanan kararın üyeler arasında eşitliği sağlamaması sebebiyle alındığı ve üyeler arasında eşitliği sağlama amacı taşıdığı, bu bakımdan geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceği açıkça ortada olduğunu (Aynı yönde Yargıtay 23. HD. 2011/12 E. 2012/995 K. 14.02.2012). Sunulan uzman görüşü raporu incelendiğinde bu hususlarında açıkça görüleceğini davalının her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediği iddia edilmiş ise de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligat yapıldığını ancak üye adresini güncellemediği için tebligatın iade döndüğünü, müvekkil kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile müvekkilin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini adreslerine ulaşılamayan üyelere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Anasözleşmesi hükümleri gereğince 25.07.2019 tarihli 1011 sayılı yönetim kurulu kararı ile ilanen tebligat yolu ile tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, 27.07.2019 tarihli … gazetesinde yapılan ilanen tebliğ ile tebliğ yapılamayan tüm üyelere tebliğ gerçekleştirildiğini, kooperatifin adres araştırma yükümlülüğünün olmaması ve üyelerin güncel adreslerini kooperatife bildirmeleri gerektiğini, davalı, kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia etmiş ise de müvekkil kooperatif henüz tasfiye aşamasına geçmemiş olup, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunmakta ve bu amaçla inşaat faaliyetleri devam ettiğini, davalı da müvekkil kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olup, davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini , Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmak kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, bu konuda kooperatifler kanunu madde 10’a göre “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak istiyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir.” Kanun maddesinde de belirtildiği üzere her ortak kooperatiften çıkabilir ve ortağa tazminat ödeme yükümlülüğü getirilebilir ancak bu durum mutlak olmadığını , Yargıtay kararları da bu yönde olup Yargıtay 23. HD. 13.11.2019 tarihli 2016/6783 E. 2019/4723 K sayılı kararında “kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur.” şeklinde karar verildiğini, bununla birlikte görülmekte olan dava ile aynı mahiyette başkaca davalılar tarafından söz konusu genel kurulun iptali için dava açıldığını, bu dosyadan bilirkişi raporu gelmiş olduğundan bu raporu dileke ekinde sunduklarını Söz konusu raporda görüleceği üzere Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/54E. Sayılı dosyası hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış ve 2019 tarihli genel kurul usul ve yasaya uygun olarak yapıldığının belirtildiği. açıklanan nedenlerle davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı Kooperatif tarafından, Kooperatif üyesi olan davalı aleyhine açılan 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı uyarınca belirlenen kesin maliyet bedelinin tahsili talebine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını, kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını, bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenemeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür.Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573)Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar) Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı, kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir. Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliği denetlenemeyeceğinden davalının genel kurulun yoklukla malul olduğu yönündeki istinaf talebi incelenmemiş, genel kurulun iptaline yönelik açılan davada yürütmenin tedbiren durdurulması kararı verilmediğinden genel kurulun iptali istemli davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/738 E – 2021/861 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 13.524,52 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.381,13 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 10.143,39 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/01/2022