Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/795 E. 2022/909 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/795
KARAR NO: 2022/909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2022
ESAS NO: 2020/181
KARAR NO: 2022/80
DAVANIN KONUSU: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 18/04/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/02/2022 tarih ve 2020/181 E – 2022/80 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı hakkında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 E sayılı dosyasında konkordato davasının halen devam ettiğini, davacı hakkında 07/12/2018 tarihinde konkordato geçici mühlet kararı alındığını ve konkordato sürecinin başladığını, davalı bankanın davacı hakkında tedbir kararı olmasına rağmen hesabından haksız faiz kesintisi yaptığını, oysa bu tedbir döneminde çeşitli adlar ile kesintiler yapılmasının mümkün olmadığını, davalının yaptığı bu kesintinin konkordatonun amacına ve ruhuna aykırı olduğunu, komiserin bilgisi dışında kesinti yapılmaması gerektiğini, davalının davacının ticari hayatını riske attığını ve davacının çalışmasını imkansız hale getirdiğini, arabulucuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davacıdan yapılan haksız 48.498,27 TL’nin kesin tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirket hakkında konkordato sürecinin devam ettiğini ve yapılan yargılamada verilmiş bir tedbir kararı olmadığını, davacı hakkında verilen kararların mahkemenin 07/12/2018 tarihli müteferrik kararının 6. Bendinde belirtildiğini, davacının diğer taleplerinin reddine karar verildiğini, bu kapsamda söz konusu tahsilatın yasaya ve verilen mahkeme kararına aykırı olmadığını, davacının ek tedbir kararının reddedildiğini ve kararın yasal yollara başvurulmaması nedeni ile kesinleştiğini, davacının banka nezdinde borcu olduğunu, söz konusu tahsilatın bu amaçla yapılabileceğininde de dikkate alınması gerektiğini, davacının bu nedenle tahsilatın iadesini talep edemeyeceğini, davalının temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davacı tarafça davalının konkordato tedbirlerine aykırı kesinti yaptığı belirtilerek kesintinin iadesi talep edilmiş ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyeti raporları alındığı, 08/12/2020, 09/01/2021 ile 05/01/2022 tarihli heyet raporlarında alternatifli inceleme yapıldığı görülmüştür. Mahkememizce raporlarda belirtilen, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 E sayılı dosyasında davacı tarafın davalı banka elindeki çeklere ilişkin olarak tedbir kararı verilmesini talep etmesine rağmen tedbir kararı verilmediği, davalının yapmış olduğu işlem yönünden İİK’da yasak bulunmadığı, bu nedenle davalının yapmış olduğu kesinti işleminde hukuka aykırılık bulunmadığına ilişkin tespite itibar edilmiş ve bu şekilde davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanmanın temel unsurlarından biri olup, hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereği olduğunu, gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermesi gerektiğini, zira mahkemenin keyfilikten uzak şekilde, hukuka ve kanuna uygun karar verip vermediği ancak gerekçeden anlaşılabilir. adil yargılanma hakkının temel unsurunda yapılan gerekçesiz karara dayanarak verilen red kararının kabulü mümkün olmadığını, konkordato sürecinde çek faizi, kredi faizi, KKDF, BSMV veya sair adlar altında kesintiler yapılması hukuken mümkün olmadığını, ancak bilirkişilerce düzenlenen raporda davacı şirketin bankaya tahsil edilerek kredi hesabından mahsup edilmek üzere bankaya ciro ettiği çeklerin tahsil edilerek kredi riskinin sıfırlandığı, faiz tahsilatının gerçekleştirildiği, konularında açık tespitler bulunduğunu, bilirkişinin de tespit ettiği gibi; müvekkil Davacı firma … Makinaları ve İnşaat Malzemeleri Tic.ve San. A.Ş. hakkında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2018/886 E sayılı dosyasında 07.12.2018 tarihinde Konkordato talebi için geçici mühlet kararı verildiğini, bu tarihten önce müvekkil firma bankaya tahsil edilerek kredi hesabından mahsup edilmek üzere davalı bankaya bir kısım çeki ciro edip verdiğini, müvekkilin ciro ettiği çekler tahsil edilerek 01.01.2019 tarihinden 29.03.2019 tarihine kadar Toplam 487.123,93 TL tutarında ana para bakiyesi tahsil edilerek bankaca çekilen kredilere mahsup edildiğini, 02.05.2019 tarihinde bankanın müvekkil davacı firma hesabına alacak kaydı oluşturan 93.000,00 TL tutarındaki çek tahsilinden oluşan bakiyeden 07.05.2019 tarihinde Toplam 88.576,36 TL ve 9.552,10 TL olmak üzere 98.128,46 tl faiz tahsilatı gerçekleştirdiği bilirkişilerce tespit edildiğini, gerekçesi itibarıyla; müvekkil şirketten alacağı olan her alacaklı, tedbir kararıda olmadığı nedeniyle, müvekkile olan borcunu ödemek isteyen her borçlunun ödemesini bir şekilde kabul ederek alacağını tahsil etme hakkını kendinde bulacak hatta bu alacağına faiz de işletip bunuda kendisine tevdi edilen paradan kesecek olur ise, iş bu gerekçeye göre yasaya aykırı fiili duruma kılıf uyduran anlayışı ile, yukarıda zikredilen konkordato düzenlemesinin ruhuna aykırı bu işlemlerin (cebri icra dışındake harici tahsilatların) açıkça yasaya da aykırı olduğu halde katlanılmak durumunda olunulan fiili uygulamalar olarak kabul edilmesi istenildiğini, bu durumun kabul edilebilir olmadığı için bu dava açılmıştır. Davalı bankada, yasal olarak adi alacak olarak nitelendirilen alacağı ile konkordato masasına müracaat edip mahkemece verilen konkordato kararının sonuçlarına katlanması gereken bir tüzel kişi olduğunu, keza o süreçte tahsil ettiği alacağına da faiz işletmemesi gerektiğini, davalı bankanın, konkordato komiserinin ve müvekkil şirketin taleplerini hatta yasal konkordato sürecini hiçe sayarak yaptığı bu hukuksuz uygulamaların yasal olduğu sonucunu doğurmayacağını, zira Kayseri 1 ATM den istenilen tedbir bu tür hukuksuz uygulamaların önüne geçmek için istendiğini, bu tedbirin verilmemesi davalı bankaca yapılan hukuka aykırı işlemlerin hukuki olduğu sonucunu doğurmayacağını, davalı banka çeklere ilişkin bir tedbir kararı ile karşılaşmış olsa idi, bu tahsilatları alacağına mahsup edemeyeceği ve konkordato masasına alacağını yazdırmak zorunda kalacağı açıktır. her ne kadar konkordato dosyasında mahkemece bir tedbir kararı verilmemiş olsa dahi İİK 294/3 hükmü gereği faiz işletilemeyeceği hükümle sabit olduğu üzere davalı tarafın haksız işlemlerinin sayın mahkemece ödüllendirilmiş olduğu bu karar müvekkile vermiş olduğu zarardan daha fazlası kadar hukuk sistemine ve adalet anlayışına da zarar vereceğini, mahkemece yapılan istinaf incelemesi neticesinde usul ve kanuna aykırı Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/181 Esas, 2022/80 K sayılı ve kararının Kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında taleplerimiz doğrultusunda davanın kabulüne dair karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı gerekçeli olmakla, gerekçesinde İİK’nu ve dosya içinde alınan raporlarda yapılan tespite dayanıldığını, dosyada alınan raporların tamamında işlemde hukuka aykıtrılık olmadığı tespit edilmiş olmakla davacının istinaf başvurusu yasal dayanağı bulunmadığını, davacının konkordato yargılaması sırasındaki ek tedbir kararı reddedilmiş ve red kararı yasal yollara başvurulmaması sebebiyle kesinleştiğini, müvekkil banka tarafından yasa ve mahkemece verilmiş tedbir kararına aykırı bir işlem yapılmadığını, davacının banka nezdindeki bakiyesi de sıfırlanmış olmakla, davacı da konkordato ile ulaşmak istediği sonuca ulaştığını, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini Talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, İİK’nun 294/3 maddesi uyarınca, konkordato sürecinde bulunan davacıdan haksız olarak tahsil edildiği iddia olunan faiz alacağının davalı bankadan istirdadı talebine ilişkindir. Somut olayda konkordato sürecinde bulunan davacı şirket hesabından davalı banka tarafından kesin mühlet tarihinden sonra faiz kesintisi yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamakla birlikte, davacı şirketin konkordato projesinin tasdik edildiği de dikkate alındığında, uyuşmazlık, konkordato sürecinde yapılan söz konusu faiz kesintisinin İİK’nun 294/3 maddesi uyarınca haksız olup olmadığı, söz konusu işlemin usul ve yasaya aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 E-2020/245 K sayılı dosyasının incelenmesinde davacı şirket tarafından konkordato talebinde bulunulduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 06/05/2019 tarihinden itibaren başlamak üzere bir yıl süre ile kesin mühlet kararı verildiği, 01/06/2020 tarihinde ise davacı şirketin konkordato projesinin İİK’nun 305. ve 306. maddeleri uyarınca tasdiki ile, adi alacaklar yönünden 01/07/2020 tarihinde ilk taksidi başlamak üzere konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçların birer ay ara ile 12 eşit taksitte ödemesine karar verildiği, konkordato sürecinde davacı şirket tarafından tahsil edilip kredi borcundan mahsup edilmek üzere davalı bankaya bir kısım çekler verildiği, söz konusu çeklerin tahsili ile 01.01.2019 tarihinden 29.03.2019 tarihine kadar toplam 487.123,93 TL tutarında ana para bakiyesi tahsil edildikten sonra, bilirkişi raporuna göre 02.05.2019 tarihinde (kesin mühlet tarihinden önce) davacının hesabına yatırılan 93.000,00 TL’den 07.05.2019 tarihinden itibaren faiz tahsilatı gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda davalı banka tarafından kesin mühlet tarihinden önce davacının hesabına yatırılan hak edişten yapılan faiz tahsilatının kesin mühlet tarihinden sonra olduğu tespit edilmesine karşın, söz konusu faizin kesin mühlet tarihi olan 06/05/2019 tarihinden öce tahakkuk etmiş olan bir faiz olup olmadığı bilirkişi raporundan anlaşılamamıştır. İİK’nun 294/3 maddesi uyarınca “Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur.” hükmü uyarınca mahkemece bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davalı banka tarafından tahsil edilmiş olan faizin, kesin mühlet tarihinden önceki dönem yönünden tahakkuk eden bir faiz alacağı olup olmadığı araştırılarak, taraflar arasındaki alacak borç durumuna göre, bu dönem için anaparaya işlemiş faiz miktarının tespiti gerekmektedir. Buna göre söz konusu faizin kesin mühlet tarihinden önceki döneme ilişkin bir faiz alacağı olduğunun tespiti halinde davalı bankaca yapılan faiz tahsilatında usul ve yasaya aykırılık bulunmayacğı, ancak söz konusu faizin kesin mühlet tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak tahakkuk ettirilen bir faiz alacağı olduğunun tespit edilmesi halinde ise, İİK’nun 294/3 maddesi uyarınca bu dönem yönünden “faiz işlemesinin duracağı” hükmü uyarınca faiz tahsilatı yapılamayacağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece belirtilen hususlarda herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı, bu şekilde eksik inceleme sonucunda hüküm tesis edildiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6.maddesi gereğine Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 02/02/2022 tarih ve 2020/181 E – 2022/80 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.18/04/2022