Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/790 E. 2022/779 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/790
KARAR NO: 2022/779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2022
NUMARASI: 2020/82 E. 2022/47 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 05/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/01/2022 tarih ve 2020/82 E – 2022/47 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe haksız ve kötü niyetli olarak, borçlu olmadığı iddiası ile itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı, müvekkilden alacaklı olmamasına rağmen Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkile karşı ilamsız takip başlattığını, müvekkil tarafından takibe, borca, ferilerine, faize itiraz edildiğini, davalı tarafça Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1045 esas ve 2016/892 karar sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmıştır. yapılan yargılama ile davanın kabulüne karar verildiğini ve kararı temyiz ettiklerini, yerel mahkemece verilen kabul kararının akabinde davalı tarafça icra dosyası üzerinden cebri icra ile işlemlere devam edildiğini karardan sonra 04.08.2016 tarihinde müvekkilin işyerine hacze gelindiğini, müvekkil haciz esnasında borcunun olmadığını beyan ettiğini, aynı gün ikinci haciz mahalline gidilerek müvekkilin ticari faaliyetini sürdüren 1 makine haczedilerek yediemin deposunda bırakıldığını, müvekkil ticari faaliyetini devam ettirecek olan söz konusu makine üzerindeki başka alacaklıların koyduğu tüm hacizleri kaldırdığını, davacının haczinin hala durduğunu, ticari hayatını devam ettirebilmesi için söz konusu makineyi geri alması gerektiğinden cebri içra tehdidi müvekkil makine üzerideki haczin kalkması ve ticari hayatımın devam edebilmesi açışından borçlusu olmadığı parayı ödemek durumunda kaldığını, yargılamaya konu dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih, 2016/19991esas ve 2018/5642 karar sayılı ilamı ile “,..Davacı tarafından malın iadesine ilişkin düzenlenen fatura kapalı fatura niteliğinde olup, bu durum iade edilen malların bedelinin tahsil edildiğine karine teşkil eder. Bu karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerekir.” denilmek suretiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih, 2016/19991esas ve 2018/5642 karar sayılı ilamı ile kararın bozulması üzerine dosya Kayseri 1. Aşliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 eşas ve 2019/443 karar sayılı esasına kaydedildiğini ve bozmaya ilamına uyularak yargılamaya devam edildiğini ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı dosyası davacısı … San. ve Tic, Ltd. Şti, tarafından bozma sonrasında müvekkil tarafından yapılan ödemelerin makbuzu dosyaya sunulduğunu yapılan yargılama neticesinde … San, ye Tic. Ltd, Şti.’nin açmış olduğu itirazın iptali davasının reddine karar verildiğini, müvekkil tarafından cebri icra tehdidi altında, ticari hayatını devam ettirebilme gayesi ile makine üzerideki haczin kalkması ve ticari hayatının devam edebilmesi açısından borçlusu olmadığı ancak cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan paranın iadesi ve tahsili bakımından Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı … San. ve Tic. Ltd, Şti. tarafından söz konusu ödemelerin kabul edildiğini ve kayşeri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı dosyası kapsamında ödeme belgelerinin sunulmuş olmasına rağmen, tamamen kötü niyetli olarak alacağın tahsilini önlemek gayesi ise takibe iliraz edildiğini, davalı müvekkile borçlu olmasına rağmen, bugüne kadar müvekkile borcunu ödemediğini, haklı alacağın tahsili bakımından başlatılan ilamsız takibe, takibin ilamsız olması ve itiraz ile durabilecek nitelikte olmasını da fırsat bilerek haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak itiraz edip, takibin durmasını sağladığını,arabulucuya başvurulduğunu ancak arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını belirterek, öncelikle müvekkilin alacağının semeresiz kalmaması için ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir konulmasına davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatının davalılardan alınıp müvekkile verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkil şirkete icra tehdidi altında ödemiş olduğu paranın iadesine ilişkin talepleri ile mahkemenizde ikame etmiş olduğu davanın kabulünün mümkün olmadığını, öncelikle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı ilamı tarafımızca temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi halen Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2019/3613 esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkil şirket davacıdan kenar kapama makinesi aldığını ve bu makinenin bedelini ödediğini daha sonra makine davacıya teslim edildiğini makine bedeli için verilen 4 adet senet teslim edildiğini ancak 15.000,00 TL lik yapılan peşin ödeme teslim edilmediğini, müvekkil şirkette bu alacağına kavuşmak için Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe geçtiğini, davacının bu takibe kötü niyetli olarak itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davası açılmış ve Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1045 esas ve 2016/892 karar sayılı ilamı ile davamızın kabulüne karar verilmiştir. Davacının temyiz başvurusu ile bu karar bozulmuş ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı ilamı ile bu sefer davanın reddine karar verildiğini, dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğunu, temyiz incelemesi devam ederken davacı müvekkil şirkete olan borcunu taksitler halinde ödediğini bu ödemelere de hiç bir ihtirazi kayıtta bulunmadığını, davacının ilk takibe itiraz etmesinin sebebi zaten müvekkil şirketin alacağına kavuşmasını engellemek ve uzatmak olduğundan yerel mahkeme ilk kararını verince ödemelere başladığını, davacı makineyi geri alıp ticari faaliyetlerini devam ettirebilmek adına ödeme yaptığını, Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde 02.08.2017 tarihinde makinelerin yedi emin değişikliği ile davacının kardeşi …’ a yedi emin olarak bırakıldığını, bu tarihten sonra davacı makineleri rahatlıkla her türlü ticari faaliyetinde kullandığını, davacı tarafından yapılan bütün ödemeler makineyi kullanmasından sonra yapıldığını, ödeme makbuzlarının tarihleri incelendiğinde bu durumun açıkça görüleceğini, İlk yerel mahkeme kararı kapalı faturaya ilişkin inceleme yapılmadığı için olduğunu ancak bunun bir karine olduğu ve aksinin ispatlanabilir olduğunu, müvekkil şirket ilk açıldığı yılda düzenlenen bu faturada müvekkil şirket yetkililerinin tecrübesizliğinden yararlanıldığını, fatura kapalı olarak düzenlendiğini, ancak müvekkillerin ödediği bedelin 15.000 TL lik kısmı kesinlikle teslim edilmediğini, tarafların ticari defterleri de incelendiğinde müvekkil şirkete bu bedelin iade edilmediği ortaya çıkacağını, Yargıtay bozması öncesi Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1045 esas sayılı dosyasına sunulan 29.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda ticari defterler incelenmiş ve davalının tarafımıza borçlu olduğu tespit edildiğini kapalı fatura yalnızca bir karine olup bu karinenin aksinin pek tabi ispatlanabileceğini, ticari defter kayıtları bu karinenin aksini açıkça kanıtladığını, davacının mahkeme kararı gereğince ihtirazi kayıtsız olarak ödemiş olduğu tutarların tekrar elde edebilmek adına Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tamamen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkil şirket davacıya hiçbir borcu olmadığı için süresi içerisinde itirazda bulunulduğunu, itiraz üzerine icra takibi durdurulduğunu, ancak davacı kötü niyetini devam ettirerek bu seferde mahkemenizde işbu itirazın iptali davasını açtığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine asıl alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, incelenen dosya ve icra dosyası içerikleri, dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve belgelere dayalı uzman bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında, davacının Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 Esas sayılı dosyası ile 2020/82 Esas sayılı dosyasında dava konusu edilen alacağın aynı hukuki ilişkiden kaynaklandığı, taraflarının aynı olduğu, Kayseri 4. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan borca itiraz nedeniyle açılan İtirazın İptali davasının reddedildiği kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/04/2021 tarih, 2020/3904 Esas ve 2021/3849 Karar sayılı ilamı ile onandığı, iş bu dosyadan alacaklı davacının borcunun olduğunun ispatlanamadığı, böylece ilgili icra dosyasından takip nedeniyle haricen tahsil edilen paranın, ispatlanan bir alacak nedeniyle tahsil edilmediği, davacının icra tehdidi altında ödediği miktarın her iki tarafın kabulünde olduğu üzere ve sunulan belgelerden anlaşıldığı üzere toplamda 26.150,00 TL olduğu, ayrıca haricen yapılan tahsilatların 14.000,00 TL’sinin 21/06/2018 tarihinde İcra Dairesine beyanda bulunulduğu ve haricen tahsil harcının da ödendiği, davalı tarafça tahsil edildiği kabul edilen miktarın 26.150,00 TL olduğu, davacı tarafın haksız tahsil edildiğini iddia ettiği asıl alacak miktarının 26.150,00 TL, davacı tarafın talep etmiş olduğu işlemiş faiz miktarının 3.249,93 TL olduğu ve talep edilen Toplam alacak miktarının (Asıl Alacak + İşlemiş Faiz) 29.399,93 TL olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, icra takibine konu edilen dosyadaki alacak tutarı olan 29.399,93-TL’nin kayıtlarla sabit likit bir alacak olması nedeni ile bu miktarın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; Açılan davanın KABULÜ ile;. …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda icra dosyaları , Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 esas sayılı dosyası incelenmek ve davacının takip talebi gibi asıl alacak ve faiz hesaplaması yapılarak son derece sınırlı bir inceleme yapıldığını, hükme esas alınabilecek bir bilirkişinin ancak tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucu ve bu hususta kanaat oluşturabilecek nitelikte olması gerektiğini, kapalı fatura düzenlenmesinin bir adi karine olup , davacı tarafın adi karinenin temelini ispat etmekle yükümlü olduğunu, ancak davalı olarak adi karinenin aksinin ispat edilebilmesi adına ticari defter ve kayıtların incelmesi gerektiğine dair itirazlarının değerlendirilmeden hüküm verildiğini, ticari defter ve belgelerin incelenmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilerek karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin davacısı müvekkili davalısı … olduğu 2015/1045 esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda ”usulüne uygun ve sahibi lehine delil olan Dgs comfort defter kayıtlarına göre davalının (…) 12/06/2015 tarihi itibari ile 15.000,00 TL borcu kaldığı” nın ifade edildiğini, 29/03/2016 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde müvekkili şirketin davalıdan 15.000,00 TL alacaklı olduğuna kanaat getirildiği aşikarken iş bu davanın kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ticari defter ve kayıtların iş bu davada da incelenmesinin bu yönüyle gerekli ve zorunlu olduğunu, ticari defter ve kayıtların incelendiğinde kapalı fatura karinesinin aksinin ispatlandığı görülecekken eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, davacının 15.000,00 TL’lik kısmı teslim etmediğini, adi karinenin aksinin açıkça 29/03/2016 tarihli raporda kanıtlanmış halde olduğunu, hal böyle olunca ticari defter ve kayıtların incelenmeden sadece dosya üzerinde tespit niteliğinde raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, adi karinenin aksinin ispatı için taraflarının savunma hakkı kısıtlanmadan ticari defter ve belgelerinde incelenerek , gerekçeli olarak kesin ve net bir rapor aldırılması için ek rapor taleplerinin gerekçesiz olarak reddedildiğini, mahkemece bildirmiş oldukları deliller toplanılmadan borç – alacak ilişkisi netleştirilmeden karar verilmesinin Yargı nezdinde bozma nedeni teşkil ettiğini, Yargıtay’ın, öncelikle kapalı faturalara ait ispat yükünün davalı tarafta olduğu gözetilerek davalı yanın bu faturalarla ilgili karinenin aksini gösterir delilleri varsa bunların toplanması ile borç – alacak durumunun belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesini doğru görmediğini ve bozma kararı verdiğini, İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için itirazında haksız ve alacağın likit olmasının zorunlu olduğunu, 11.Hukuk Dairesi 12.05.1981 tarih 2109/2365 Esas sayılı karara göre kendi ticari defterinde alacaklı lehine olan kayıt sebebiyle talep edilen alacağın likit alacak olduğunu, ancak davacı tarafın defterleri ile müvekkili şirket defterleri incelenmeden alacağın likit olduğuna karar vermenin son derece hatalı olduğunu, söz konusu 15.000 lira kendi ticari defterimizde davacı aleyhine borç kaydı olarak bulunduğunu, ticari defterlerinin göz ardı edilmesi ve bu bağlamda yazılan bilirkişi raporunu kabul etmedikleri gibi ticari defterlerinde bilirkişi raporunun aksine hüküm içerdiğini, böyle bir durumda likid alacaktan söz etmenin mümkün olmadığını, alacağın likit olduğundan bahisle hükmedilen icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu, davacının mahkeme kararı gereğince ihtirazi kayıtsız olarak ödemiş olduğu tutarların tekrar elde edebilmek adına Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile tamamen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığı için süresi içerisinde itirazda bulunduğunu, borcu olmadığı hem 2015/1045 Esas sayılı dosyaya sunulan raporla hem de ticari defterler de sabit olduğunu, bu itirazları üzerine icra takibinin durdurulduğunu, hal böyle olunca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, zira müvekkili lehine bilirkişi raporlarının mevcut olduğunu, çelişkiler giderilmeden müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının kabul edilemez olduğunu beyan ederek Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.01.2022 tarih 2020/82 E. 2022/47 K. sayılı ilamının kaldırılmasına ,istinaf incelemesi sonucundan davanın reddine , alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dava dilekçelerinde de arz etmiş oldukları ve dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere, davalının, müvekkilinden alacaklı olmamasına rağmen Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkiline karşı ilamsız takip başlattığını, müvekkili tarafından takibe, borca, ferilerine, faize itiraz edildiğini, davalı tarafça Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1045 esas ve 2016/892 karar sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar ın taraflarınca temyiz edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih, 2016/19991esas ve 2018/5642 karar sayılı ilamı ile kararın bozulması üzerine dosya Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı esasına kaydedildiğini ve bozmaya ilamına uyularak yargılamaya devam edildiğini ve bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin açmış olduğu itirazın iptali davasının reddine karar verildiğini, işbu kararın ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/04/2021 tarih, 2020/3904 esas ve 2021/3849 karar sayılı ilamı ile onanıp, kesinleştiğini, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1045 esas ve 2016/892 karar sayılı dosyası kapsamında yerel mahkemece verilen kabul kararının akabinde davalı tarafça icra dosyası üzerinden cebri icra ile işlemlere devam edildiğini, karardan sonra 04.08.2016 tarihinde müvekkilin işyerine hacze gelindiğini, müvekkilinin haciz esnasında borcunun olmadığını beyan ettiğini, aynı gün ikinci haciz mahalline gidilerek müvekkilinin ticari faaliyetini sürdürdüğü en önemli makinenin haczedilerek yediemin deposunda bırakıldığını, müvekkilinin ticari faaliyetini devam ettirecek olan söz konusu makine üzerindeki başka alacaklıların koyduğu tüm hacizleri kaldırdığını, davacının haczinin hala duruyor olması ve ticari hayatını devam ettirebilmesi için söz konusu makineyi geri alması gerektiğinden cebri icra tehdidi altında davacıya icra dosyasındaki tutarı ödemek zorunda kaldığını, yani müvekkilinin makine üzerideki haczin kalkması ve ticari hayatının devam edebilmesi açısından borçlu olmadığı parayı ödemek durumunda kaldığını, İlgili haciz tutanaklarının Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, yargılamaya konu dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih, 2016/19991esas ve 2018/5642 karar sayılı ilamı ile “…Davacı tarafından malın iadesine ilişkin düzenlenen fatura kapalı fatura niteliğinde olup, bu durumun iade edilen malların bedelinin tahsil edildiğine karine teşkil ettiğini, bu karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerekir.” denilmek suretiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2018 tarih, 2016/19991esas ve 2018/5642 karar sayılı ilamı ile kararın bozulması üzerine dosya Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı esasına kaydedildiğini ve bozmaya ilamına uyularak yargılamaya devam edildiğini, mahkeme dosyası davalısı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından bozma sonrasında müvekkili tarafından yapılan ödemelerin makbuzu da dosyaya sunulduğunu, yapılan yargılama neticesinde … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin açmış olduğu itirazın iptali davasının reddine karar verildiğini, müvekkili tarafından cebri icra tehdidi altında, ticari hayatını devam ettirebilme gayesi ile makine üzerindeki haczin kalkması ve ticari hayatının devam edebilmesi açısından borçlusu olmadığı ancak cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan paranın iadesi ve tahsili bakımından taraflarınca da Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından söz konusu ödemelerin kabul edildiğini ve Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı dosyası kapsamında ödeme belgelerinin sunulmuş olmasına rağmen, tamamen kötü niyetli olarak müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak, tahsilini önlemek gayesi ile istinaf talebinde bulunulduğunu, dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere işbu dosya kapsamında talep edilen alacağın sadece, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş bulunan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı dosyası ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespit edilmiş olmasına istinaden, yine söz konusu dosya kapsamında yargılama devam ederken müvekkili tarafından cebri icra tehdidi altında ödenen tutarların iadesinden ibaret olup, söz konusu dosya kapsamında açılan davaya istinaden müvekkilinden cebri icra tehdidi ile tahsil edilen tutarların davalının da kabulünde olduğu nazara alındığında, işbu dosya kapsamında ticari defter ve kayıtların incelenmesini gerektirecek bir husus da olmadığı nazara alındığında davalı tarafın dosya kapsamına, davanın niteliğine ve dava edilen alacağın niteliğine aykırı olan istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, yine davalı tarafça alacağın likit olmadığından bahisle istinaf talebinde bulunulmuş ise de, davalı tarafça Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/80 esas ve 2019/443 karar sayılı dosyası kapsamında müvekkilinden cebri icra tehdidi altında tahsil edilen tutarlara ilişkin ödeme makbuzlarının sunulduğu, taraflarınca da davalı tarafın kabulünde olan bu ödeme tutarlarına ilişkin olarak talepte bulunulduğu nazara alındığında alacağın likit olduğunu, alacağın bizzat davalı tarafın kabul ve beyanına dayalı olduğu nazara alındığında davalı tarafın bu yöndeki istinaf taleplerinin de reddine karar verilmesini beyan ederek davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava Kayseri 4. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından ödenen 26.150 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili amacıyla Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.Davalı tarafından davacı aleyhine 12.06.2015 tarihinde Kayseri 4. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığı, davacı tarafından takibe itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, durun takibin devamı amacıyla davalı tarafından Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1045 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı mahkemece yapılan yargılama sonucu 12.07.2016 tarihinde davanın kabulü ile takibin kaldığı yerden devamına karar verildiği, kararın davacı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08/11/2018 tarihli, 2016/19991 Esas ve 2018/5642 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda; Asliye Ticaret Mahkememizin 12/07/2016 tarihli, 2015/1045 Esas ve 2016/892 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2020/3904 Esas 2021/3849 Karar sayılı ilamı ile 20.04.2021 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından ilk hüküm sonrası 25/09/2017 Tarihinde 2.000 TL, 31/10/2017 Tarihinde 2.000 TL, 01/12/2017 Tarihinde 2.000,00 TL, 08/01/2018 Tarihinde 1.000,00 TL, 02/02/2018 Tarihinde 3.000,00 TL, 28/08/2018 Tarihinde 4.000,00 TL, 10/09/2018 Tarihinde haricen 12.150,00 TL olmak üzere toplamda 26.150,00 TL ödeme yapıldığı sabittir.Davacı ödediği 26.150 TL’nin kendisine iadesi yönünde Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 Esas 2019/443 Karar sayılı dosyasında talepte bulunmuş olup mahkemece İcra İflas Kanunu 40/2 Hükmünde yer alan “Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur. ” düzenlemesi gerekçe gösterilerek talep hakkında karara verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği bunun üzerine davacı tarafından davalı aleyhine 10.10.2019 tarihinde Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı görülmüştür.2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 40 ıncı maddesi; Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur.Ancak üçüncü şahısların hüsnü niyetle kazandıkları haklara halel gelmez.” hükmünü içermektedir.
Buna göre, bir ilam hükmü tamamen icra edildikten sonra Yargıtayca bozulursa, icra hemen eski hâline iade edilmez. Bunun için, hükmü veren mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyarak davanın tamamen (veya kısmen) reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmiş olması gerekir. Mahkemenin bozma kararına uyarak davanın tamamen veya kısmen reddine karar vermesi ve bu ret kararının kesinleşmesi üzerine borçlu, icra dairesinden (daha önce yapılmış olan ilamlı icra takibi dosyası üzerinden) icranın tamamen veya kısmen eski hâline iade edilmesini isteyebilir. İcranın eski hâline iade edilebilmesi için borçlunun bir ilamlı icra takibi yapmasına ve alacaklıya icra emri gönderilmesine gerek yoktur.
Ancak, icranın iadesi yolu ile alacaklıdan geri alınıp borçluya verilecek meblağ, borçlunun icra dairesine ve icra dairesinin de alacaklıya ödemiş olduğu paradır. Bu paranın, (borçlu tarafından) icra dairesine (ve alacaklıya) ödendiği tarih ile borçluya (icranın iadesi yolu ile) geri ödendiği tarih arasındaki dönem içinde, borçlunun bu parayı kullanamamasından doğan zararı, İİK’nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, icra dairesi tarafından alacaklıdan tahsil edilerek borçluya ödenemez. Çünkü, İİK’nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile icra dairesine böyle bir yetki verilmemiştir. Borçlu, aradaki dönem içinde bu parayı kullanamaması nedeniyle uğramış olduğu zararın ödenmesi için (ayrı) bir dava açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 930,931). Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2021 tarihli 2017/8-1680 E. 2021/758 K. sayılı kararı da bu yöndedir.Hal böyle olunca, davacı borçlunun talebinin icra dosyasına yapmış olduğu ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesi isteminden ibaret olduğu, ancak İİK’nın 40 ıncı maddesi uyarınca çıkarılacak muhtıra ile borçlunun uğradığı zararın alacaklıdan tahsilinin mümkün olmadığı, işbu talebin genel mahkemede açılacak ayrı bir davanın konusu olduğu, bu nedenle davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu sabittir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/5096 Esas 2021/13848 Karar) İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince istirdat davasının icra tehdidi altında ödemenin yapılmasından itibaren 1 yıl hak düşürücü süreye tabi olduğu, davacının 10/09/2018 tarihinde ödeme yaptığı, istirdat davasının 10/10/2019 tarihinde icra takibi yaptığı, bu haliyle öngörülen 1 yıllık istirdat davası süresinin dolmadığı görülmekle işin esasına geçilmiştir.Davalı davacının kendisine faturadan kaynaklı borcunun olduğunu iddia etmiş olup bu husus Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/80 Esas 2019/443 Karar sayılı dosyasında kesin olarak çözüme kavuşturulmuş olunduğundan bu yönde herhangi bir inceleme yapılmamıştır.Mahkemece davacının ödediği ana para ve ana paraya ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizin hesaplanması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği bilirkişi tarafından 17.12.2021 tarihli rapor hazırlandığı hazırlanan raporda; davacının ödediği meblağın 26.150,00 TL, bu meblağa ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş faiz miktarının 3.249,93 TL olduğunun belirtildiği görülmüştür.Mezkur bilirkişi raporunun somut denetlenebilir mahiyette olduğu görülmüş olunup mahkemece rapor doğrultusunda Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasındaki takibin 26.150 TL ana para 3.249,93 TL işlemiş faiz yönünden devamına karar verilmesi yerindedir.Bilindiği üzere İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiş olup,kabul edilen miktarın davalı tarafından bilinebilir olduğu başka bir deyişle alacağın likit olduğu sabittir. Bu doğrultuda mahkemece kabul edilen meblağ üzerinden İİK’nun 67. maddesindeki %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Bu itibarla; hükme esas alınan raporun somut ve denetlenebilir mahiyette olması, yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu görülmekle davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/01/2022 tarih ve 2020/82 E – 2022/47 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.008,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 503,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 1.505,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05/04/2022