Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/760 E. 2022/770 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/760
KARAR NO: 2022/770
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2019/746 E. 2021/1059 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 05/04/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2019/746 E – 2021/1059 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kayseri’de faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20/02/2011 tarihinde yapılan Genel Kurul gündem maddeleri arasında yer alan biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif üyelerine pay edilmediğini, hali hazırda 393 daire teslim edildiğini, bunların 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahiplerinin olduğunu, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunup henüz tapusunu almayan 109 üye bulunduğunu, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, SGK vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesiniteslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul
toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleştiğini, hesaplanan kesin maliyetlerin ana sözleşmenin 61. Maddesi’ndeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edildiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak ilgili sürecin 61. Maddeye uygun olarak tamamlanmasının sağlandığını, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerden kura ile adına tahsis teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam ettiğini, kooperatif tarafından verilen sürelere ve gönderilen ihtarlara rağmen davalının kooperatife olan 219.961,00 TL kesin maliyet borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, davalı ile yapılan 25/09/2019 tarihli arabuluculuk toplantısında da anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkili kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın kesin maliyet hesabı belirlendiğinden hareketle müvekkilinden işbu dava ile kesin maliyet bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, ancak dava değeri olarak 5.000,00 TL gösterdiğini, davacı tarafın kısmi alacak davası açmasının hukuken mümkün olmadığını, 21/04/2019 tarihli genel kurul dayanak gösterilerek müvekkilinden tekrardan kesin maliyet alacağının haksız ve hukuksuz bir şekilde talep edildiğini, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, 2011 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, tapuyu aldıktan sonra yapılan genel kurul toplantıları ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını ve genel kurula da davet edilmediğini, müvekkilinin yeniden üye olma talebi bulunmamasına rağmen 2018 yılı genel kuruluna davet ettiğini, kooperatifin müvekkilinin yeniden üye olma talebi olduğuna dair belge sunması gerektiğini yapı kooperatifleri ana sözleşmesi uyarınca alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, kooperatiflerde açık kapı ilkesinin esas olduğunu, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı tarafından talep edilen ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkeme kararında “…Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 218.232,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının alacak davasının kabulü ile toplam 218.232,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihinden bakiyesine ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacının davasının kabulü ile, 218.232,00 TL’nin dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 06/04/2021 tarihinden itibaren yıllık %18 oranında işleyecek gecikme faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davacı kooperatif tarafından tapu iptali ve tescil mümkün olmaması halinde kesin maliyet talepli davada yerel mahkeme gerekçeli kararında davcının tapu iptali talebinin reddi ile alacak davasının kabulüne karar verilerek müvekkili aleyhine davacı kooperatif lehine yeniden borç çıkarıldığını, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, her ne kadar müvekkilinin üye olduğu gerekçesi ile müvekkili aleyhine borç çıkarmışsa da müvekkili kendisine tebliğ edilen kesin maliyet bedelini ödediğini, ilişik kesme belgesi düzenlenerek kendine verildiğini ve tapusunu aldığını, dosyada yer alan ve müvekkiline gönderilen kesin maliyet bedelinden anlaşılacağı üzere geçici maliyet+şerefiye payı+genel giderler eklenerek kesin maliyet hesabı çıkarılarak üyelere tebliğ edildiğini, Ana sözleşme 61/e maddesinde ‘tüm konutlar tamamlanmadan önce kura sonucu kendine konut tahsis edilmiş ve tamamlanmış olan ortağın kat mülkiyet tapusunu alarak ortaklıktan ayrılmak istemesi halinde tamamlanmış ve tahsis edilmiş konutların kesin maliyet bedeli belirlenerek tapusu verilebildiğini, bu şekilde konutunu teslim almak isteyen üyelerden ilerde çıkabilecek tüm ortaklara yansıtılması gereken müşterek giderler ile erken konut teslimi ile sağlanan faydanın karşılığı olarak konutun teslim tarihindeki kesin maliyet bedelinin %10’u ayrıca alınır. ‘ şeklinde düzenleme bulunduğunu, müvekkiline gönderilen ve dosyada yer alan kesin maliyet bedeline dikkat edilecek olursa kesin maliyet bedeli ve kesin maliyet bedelinin %10’u kadar genel gider payı da peşinen alındığını, genel gider payı adı altında alınan tutar ana sözleşme 61/e maddesinde konutunu erken teslim alan üyelerden alınan ve konutu teslim aldıkları tarihte hesaplanan kesin maliyetin %10’u tutarındaki rakam olup anasözleşme uyarınca müvekkilinin kooperatif ile ilişiğinin kesildiğinin açık olduğunu, müvekkilinin yeniden üye olmak gibi bir talebi ve kooperatife başvurusunun bulunmadığını, genel kurul tutanakları ve hazirun cetvellerinin resmi belge olup yıllarca hazirun listesinde yer almayan, kooperatiften çıkan ve tekrar üye olma talebi de bulunmayan müvekkilinin davacı kooperatif tarafından kendiliğinden hazirun listesine eklenerek genel kurulda borç çıkartmasının kanuna aykırı olduğunu, buna rağmen kooperatife borcu olmayan, tapusunu alan ve aldıktan sonraki genel kurullara çağrılmayan hazirun listelerinde yer almayan (dolayısıyla üye olmayan) müvekkiline ve müvekkili gibi başka üyelerin de kötüniyetli olarak 21.04.2019 tarihinde yapılan genel kurul ile yeniden borç çıkarılmasının kötüniyetli olduğunu, bu sebeple üye olmayan müvekkilinin yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılmasının kanuna da aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı kooperatife borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte her ne kadar davacı kooperatif dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda da daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin 2019 yılında yapılan genel kurul kararı ile iptal edildiğini, bu kararın üyeler arasında eşitliğin sağlanmaması sebebiyle alındığını, bu sebeple kazanılmış geçerli olduğu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceğinin değerlendirildiğini, bu hususta da Y. 23. H. D. 2011/12 e. 2012/995 k. Sayılı ilamının örnek teşkil ettiğini belirtmişse de davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediğini, mahkemece bu taleplerinin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetler iptal edildiğinin bilirkişi raporunda belirtildiğini ve bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, bu durumda kooperatiften ihraç edilenler yahut tapusunu iade etmek suretiyle istifa edenlerin harç tapusunu aldığını, almamış bütün üyelere kesin maliyet bedeli çıkarılarak anasözleşmede belirtildiği şekilde tebliğ edilip kesinleştirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda 2011 yılındaki geçici maliyet hesabında üye sayısının 912 olduğunu, 2019 tarihli genel kurul hazirun listesinde ise 304 olarak belirtildiğinin tespit edildiğini, fakat aradaki yaklaşık 600 kişinin üyelikten ihraç edildiği yahut dairelerini kooperatife teslim ederek üyelikten istifa edip etmediği noktasında raporda herhangi bir tespit bulunmadığını, eşitlik ilkesinden bahsedebilmek için bu hususun tespit edilmesi gerektiğinin açık olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen Yargıtay 23. H. D. 2011/12 e 2012/995 k. Sayılı ilamında; ‘Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden sözedilemez. Aksi halde bu ilkelere uyulmadan alınan sonraki genel kurul kararı, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden yok hükmündedir.Bu durumda mahkemece her davacıdan istenen miktar açısından ayrı ayrı 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca eksik harçların tamamlattırılması, bu eksiklik tamamlandıktan sonra kooperatif defter, kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu varsa banka kayıtları üzerinde, önceki genel kurulda alınan şerefiye bedellerinin tüm üyelerden alınıp alınmadığı, alınmış ise sonraki genel kurul kararının tüm üyelere uygulanıp uygulanmadığı, Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik kuralının ihlal edilip edilmediği hususlarında bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden açıklamalı, denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, soyut düşüncelere ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.’ şeklinde karar verilmiş olup eldeki dosyada da daha önceki genel kurul kararlarında alınan karar sonucu çıkarılan kesin maliyetin ve 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uygun olup olmadığını, bütün üyelere çıkarılıp tebliğ edilip edilmediği, kazanılmış hakların ihlal edilip edilmediği hususlarının araştırılması gerektiğini, aksi halde keyfi uygulamalar ile daha önce alınan genel kurul kararları devamlı surette iptal edilecek ve kazanılmış hakların ihlal edileceğini, ayrıca alınan kararların eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır. şeklinde hüküm kurulmuş olup eldeki dosyada bu yönde bir değerlendirme yapılmadığını, Yukarıda da belirtildiği üzere davacı kooperatifin kesin maliyet çıkardığı üye sayılarının 2011 yılında 912 kişi iken 2019 yılında bu sayı 304 olarak belirtilmiş olup istifa ve devam eden kooperatiften ilişiğin kesilmesinin mahkemece kabul edilmediği belirtildiğine göre 2019 yılındaki kesin maliyetin tüm üyelere çıkarılıp çıkarılmadığının araştırılması gerekirken bu hususun araştırılmadan 21.04.2019 tarihli genel kurulda alınan kararın eşitlik ilkesine uygunluğu tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, 21.04.2019 tarihli genel kurul tutanağında şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyetlerin iptaline karar verildiği belirtilmişse de kooperatif genel kurulunda; neden daha önceki kesin hesapların hatalı olduğunun açıkça belirtilmesi ve resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi bir durumun keyfiliğe yol açacak ve istenilen her durumda yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğini, bu yönüyle dahi genel kurul kararına göre yeniden borç çıkarılmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca müvekkillerinden … adına Kayseri 1. ATM’nin 2021/54 Esas sayılı dosyası ile davaya konu 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 no.lu kararın iptali ve yoklukla malül olduğunun tespiti talepli dava açılmış olup bu davada 2019 tarihli genel kurul toplantısına müvekkili ve müvekkili gibi kesin maliyeti ödemiş ilişiği kesilen bir çok üyenin 2019 tarihli hazirun listesinde ismi dahi olmadan ,genel kurulda borç çıkarıldığını ve dava açılmış olup bu sebeple de 2019 tarihli genel kurulun zaten eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, alınan kararın yoklukla malül olduğu gerekçesi ile dava açıldığını, bu durumda eldeki davada mahkemenin öncelikle 2021/54 e. Sayılı dosya sonucunu beklemeksizin karar verilmesi hukuka aykırı olduğu gibi yukarıda da belirtildiği üzere 21.04.2019 tarihli genel kurulda da bütün üyelerin genel kurula davet edilmediğini, hazirunlarda yer almamasına rağmen kesin maliyet borcu çıkarılarak dava açılmasının başlı başına eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, mahkemece bu genel kurul kararı ile çıkarılan kesin maliyetin kabul edilmesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu sebeple 2021/54 e. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini,2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen müvekkili …’in de ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiği bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtilmdiğini, bu durumda 23 kişi istifa ettiği ve kooperatife ihtar gönderdiği gerekçesi ile kooperatif tarafından 2019 yılında yapılan genel kurula davet edilmediğini, fakat bu kişiler aleyhine de kesin maliyet hesabı çıkarıldığını ve alacak davası açıldığını, müvekkillerine kesin maliyet sebebiyle açılan davalarda ise gerek bilirkişi raporlarında gerek yerel mahkeme kararlarında istifa yoluyla kooperatif ortaklığından ayrılarak ilişiğinin kesilmesinin mümkün olmadığı hatta bu kişilerin genel kurula davet edilmemesinin sehven yahut yönetim kurulunun hatası sonucu davet edilmemiş olabileceğini, bu kişilerin sehven hazirunlarda yer almadığı yönünde tespitte bulunulduğunu ve müvekkillerinin üye olduğundan bahisle aleyhine alacağa hükmedildiğini, bu durumda 21.04.2019 tarihli genel kurulda üye sayısı 304 kişi olmayacağı ve toplantı yeter sayısının ise 80 olmayacağının açık olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmemekle birlikte raporda istifa ettiği gerekçesi ile çağrılmayan 23 kişi dahi genel kurula davet edilseydi üye sayısının 304+23 olmak üzere 327 kişi olacağından toplantı yeter sayısı en az 82 kişi olmak zorunda olduğunu, bu durumda müvekkili aleyhine de açılan eldeki davada kesin maliyet alacağının 2019 yılında yapılan genel kurul ile alınmış olup bu genel kurulda yukarıda da belirtildiği üzere toplantı yeter sayısı sağlanmadan genel kurul toplandığını ve karar aldığını, bu sebeple 21.04.2019 tarihli genel kurul yokluk yaptırımına tabi olduğu için alınan kararlarda yok hükmünde olduğu için eldeki davanın da açılmasının mümkün olmayacağını, bu sebeple öncelikle Kayseri 1. ATM’nin 2021/54 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini ayrıca davacı kooperatifin 2019 yılı genel kuruluna 304 ortak olduğundan bahisle 304 kişi davet edilmesine rağmen yaklaşık 350 kişiye kesin maliyet yazısının tebliğ edildiğini, bu durumda kooperatifin ortak sayısının 304 kişi olmadığı dolayısıyla 80 kişi ile toplanamayacağı ve genel kurulun yoklukla malül olduğunun açık olduğunu, kaldı ki davacı kooperatifin 26.09.2021 tarihinde yapacağı genel kurul öncesi Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne vermiş olduğu tebligat listesinde yukarıda belirtilen 24 kişiyi davet ettiğini ve hazirunlarda üye olarak yer aldıklarını, bu tarihli genel kurul pandemi koşulları sebebiyle yapılamayıp 28.11.2021 tarihine ertelendiğini, akabinde Kayseri 1. ATM 2021/54 e. Sayılı dosyada raporda 24 üyenin istifa ettiği için genel kurula davet edilmediğinin düzenlendiğini, fakat davacı kooperatif tarafından 28.11.2021 tarihinde yapılan genel kurulda ise yukarıda isimleri belirtilen 24 kişi yeniden üye olmadıklarından bahisle çağrılmadığını ve hazirunlarda yer almadıklarını, davacı kooperatifin keyfi uygulamaları ile müvekkilinden haksız olarak alacak talebinde bulunduğunun son yapılan işlemlerle de ortada olduğunu, kaldı ki davacı kooperatifin gerek dava dilekçesinde gerek duruşmada bizzat kooperatif başkanının beyanı ile anlaşılacağı üzere kooperatifin inşaatlarının halen devam etmekte olduğunu belirttiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 61. Maddesinde açıkça son etap konutlar bittikten sonra geçici ve ardından kesin maliyetin çıkarılabileceğinin belirtilmiş olup bu durumda davacının halen inşaatlar bitmeden çıkartıldığını ve daya konu etmiş olduğu kesin maliyetlerin dahi ana sözleşmeye aykırı olduğunun ortada olduğunu, zira ana sözleşmeye aykırı şekilde son etap konutlar bitmeden kesin maliyet çıkarılamayacağını, kooperatifin üyelerden aldığı aidatlarla orantılı olarak konutları yapıp teslim etmek zorunda olduğundan halen teslim edilemeyen konutların olmasının kooperatifte bilanço açığı olduğunu da gösterdiğini, zira kooperatifle kar gütme amacıyla kurulamayacağını, üyelerden aylık yahut yıllık aidatlar toplanmak suretiyle konutların etap etap tamamlanmak zorunda olduğunu, son etap konutların tamamlanması ile de geçici ve kesin maliyet çıkarılması gerektiğini, aksi halde ana sözleşmeye aykırı şekilde her yönetim kurulu ile birlikte kesin maliyet çıkarılmasının sözkonusu olacağını, ayrıca davacı kooperatifin birden fazla kesin maiyet hesabı çıkarmış olup çıkarılan kesin maliyetlerin ana sözleşmeye ,Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü kriterlerine uygun olup olmadığının incelemediğini, anasözleşmenin 61. Maddesine bakıldığında konutların geçici maliyetlerinin son etap inşaatların bitirilmesini müteakip çıkarılacağının belirtildiğini, bu durumda davacı kooperatifin eldeki davada talep ettiği kesin maliyetin de ana sözleşmeye göre kesin maliyet olmayıp davacı tarafından talebinin mümkün olmadığını, davacı tarafın çıkarılan kesin maliyeti üyelere gazetede ilan etmek suretiyle tebliğ etmiş olup yargılama esnasında da defalarca belirtildiği üzere kooperatifin ana sözleşme 61. Maddesinde kesin maliyet raporunun yönetim kuruluna noter vasıtasıyla, taahhütlü mektup yahut elden tebliğ edilmek suretiyle gerçekleştirileceğinin düzenlendiğini, davacı kooperatifin ise ana sözleşmeye aykırı olarak kesin maliyet raporunu ilanen tebligat yoluyla tebliğ ettiğini, fakat Tebligat Kanunu gereği kimlerin ilanen tebligat yapabileceğinin açıkça düzenlenmiş olup kooperatiflerin ilanen tebligat yapma yetkisinin bulunmadığını, ancak noter vasıtasıyla ilanen tebliğat yaptırılabileceğini, müvekkilinin yıllar önce kendisine tebliğ edilen kesin maliyeti ödediğini ve genel kurulda da açıkça karar alındığı üzere ilişiğinin kesildiğini, zira kooperatifin 21/02/2010 tarihli genel kurul 16 . Maddesinde açıkça ‘kesin maliyet çıkarılarak üyelikten ayrılmak isteyenlere tapuların verileceği bu hususta yönetim kuruluna yetki verilmesi kararlaştırılmıştır buna istinaden borcunu ödeyen müvekkilime taahhütname ve ilişik kesme belgesi verildiğini, müvekkilinin de bu kesin maliyete göre borcunu ödediğini ve taahhütname ve ilişik kesme belgesi düzenlendiğini ve yıllarca da genel kurula davet edilmediğini ve hazirunlarda yer almadığını, yıllarca genel kurula davet edilmeyen müvekkilinin üyelik ile ilişkisinin kesildiğinin açık olup Yapı Kooperatifleri ana sözleşmesi ortakların Şahsi Sorumlulukları başlıklı 20. Maddesi, 1163 sayılı yasa gereği de davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin tapusunu alırken kooperatife toplu olarak kesin maliyet bedeli altında para yatırdığını, bu durumda zamanında üyelik gereği sorumluluğunu yerine getiren müvekkilinin ödeme yapmayan üyeler ile aynı kefeye konulması eşitlik ilkesine aykırı olup ödemelerinin eskelasyonun yapılmasının Yargıtay 23. H. D. Yerleşik kararları gereği zorunlu olduğunu, kaldı ki davalının yapılan ödemelerinin sepet hesabı yöntemine göre de değerlendirilmesinin talep edildiğini, yargılama esnasında bilirkişi raporlarının alınmadığını, fakat yerel mahkeme neden sepet hesabının uygulanmaması gerektiği yönünde gerekçesinde bir değerlendire yapmadığını, yerel mahkeme kararında davacı kooperatifin inşaatlarin devam etmesine rağmen davalıya dairesini teslim etmesi sebebiyle müvekkilinden tapu iptali ve tescil talebi şartlarının oluşmadığını ancak üye olması nedeniyle alacak talebinin yerinde olduğunu belirtmişse de müvekkili yükümlülüklerini yerine getirdiği ve o dönemde alıanan genel kurul kararı gereği çıkarılan kesin maliyeti ödeyerek tapusunu aldığını, dolayısıyla üyelik ilişkisinin bu noktada sona erdiğini, yerel mahkeme şartları oluşmadığı halde kooperatifin tapusunu verdiğini bu sebeple bu talebinin reddi gerektiğini belirtirken bir yandan da şartları oluşmadığı halde önceki kesin maliyetlerin iptal edilerek yeniden çıkarılan kesin maliyete dayanarak müvekkili aleyhine alacağa hükmetmesinin karardaki çelişkiyi ortaya koyduğunu, zira müvekkilinin edimini yerine getirdiği, tapusunu aldığı ve üyelikten kaynaklanan borcu kalmadığı gibi genel kurulda ilişiklerinin kesileceği açıkça düzenlendiğinden üyelik ilişkisinin de sona erdiğini, ayrıca davacı koperatifin 2019 yılından sonra kooperatife yaklaşık 160 yeni üye alımı yaptığını, müvekkiline ve üye olduğundan bahisle kendisine dava açılan eski kooperatif üyeleri 1163 sayılı yasa gereği azınlık olarak yönetim kuruluna başvuru yapmak suretiyle genel kurulu toplantıya çağrılması talebine kooperatif yönetim kurulunca olumlu yanıt verilmediğini, ardından Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne üyeler tarafından yapılan başvuru neticesinde davacı kooperatif tarafından Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne vermiş olduğu 20.08.2021 tarihli dilekçede 2021 dönemi için genel kurul yapılacağının belirtildiği ve bu genel kurul öncesi yaklaşık 160 yeni üye kaydı yaptığını, burada kooperatifin amacı kooperatif lehine kararlar almak ve müvekkili ve ve müvekkili gibi kesin maliyet borcunu ödeyen, ibraname verilen ve genel kurullara davet edilmeyen eski kooperatif üyelerine yeniden haksız ve hukuka aykırı olarak borç çıkardığını, üstelik yeni üye alımı yapılan kişiler mevcut üyelerin aile fertleri ,akrabaları vs. Olduğu ekte sunulan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünden gelen yazı cevabından anlaşıldığını, hatta bu hususta Kayseri 2. Atm 2021/575 e. Sayılı dosyası ile kooperatife kayyum tayini talepli dava açıldığını, fakat yerel mahkeme kayyum tayini için yeterli somut delil sunulmadığından reddettiğini ve bu dosyanın da taraflarınca istinaf edildiğini, istinaf mahkemesi tarafından da yerel mahkeme kararı deliller toplanmaksızın karar verildiğinden bahisle kaldırma karar verildiğini, zira bu dosyaya gelen Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabında somut delil olduğunun açık olduğunu, davacı tarafın tapu iptali talebi reddedilmesine rağmen bu talep yönünden davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini beyan ederek davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde özetle; Davalının, her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini, genel kurullara çağırılmadığını iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligatın yapıldığını, davalı gibi bir kısım üyelerin adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyelerin gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatların kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adreslerin, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olduğunu, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğünün üyelere ait bulunduğunu, adreslerini güncelleyen üyelere tebligatlar yapıldığını, bir kısım üyelere yapılan tebligatların iade gelmesi üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 13.05.2019 tarihli 999 sayılı karar ile tüm kooperatiflerin bağlı olduğu üst kuruluş olan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak üyelerin mernis adreslerinin talep edildiğini, ancak kurumdan gelen 14.05.2019 tarihli yazı cevabına göre kişilerin mernis adres bilgilerinin kooperatif ile paylaşılamayacağı cevabının alındığını, bunun üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 31.05.2019 tarihli karar ile …Kaymakamlığı Nüfus Müdürlğü’nden tebligatları iade gelen üyelerin mernis adreslerinin kooperatife verilmesi yazılı olarak talep edildiğini, ancak nüfus müdürlüğü tarafından olumlu/olumsuz herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili kooperatifin tüm bu araştırmalarına ve çabalarına rağmen mernis adreslerine ulaşılamayan üyelere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Anasözleşmesi hükümleri gereğince 25.07.2019 tarihli 1011 sayılı yönetim kurulu kararı ile ilanen tebligat yolu ile tebligat yapılmasına karar verildiğini, …tarihli …gazetesinde yapılan ilanen tebliğ ile tebliğ yapılamayan tüm üyelere tebliğin gerçekleştirildiğini, burada kooperatifin tüm bu adres araştırması ve ilanen tebligat yapmasındaki amacın üyelerinin hak kaybı yaşamaması ve kooperatife olan borçlarını taksitlendirme yolu ile ödemelerini sağlamak ve yapılan borçlandırma işleminden haberdar olmalarını sağlamak olduğunu, tamamen üyelerin menfaati ve hak kaybı yaşamamaları amacı ile yapılan işlemler olduğunu, kaldı ki kooperatif anasözleşmesinin 61/c maddesi gereğince yalnızca iadeli taahhütlü mektupla ya da elden tebliğ yolu ile kooperatifin kesin maliyet bedeline ilişkin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, müvekkili kooperatif tarafından yapılan ilanen tebligat işleminin de açıkladıkları nedenlerle kooperatif mevzuatına uygun olduğunu, davalının kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak müvekkili kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmediğini, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam etmediğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, Yargıtay kararları ve doktrinde hakim olan görüşe göre üyenin kooperatiften elde etmiş olduğu menfaati iade etmeden istifasının geçerli olmasının mümkün olmadığını, kaldı ki davaya konu üyenin kooperatife ulaşmış herhangi bir istifasının olmadığını, ortaklıktan çıkmaya yönelik irade beyanı ya da kooperatif üyeliğinden ihracına yönelik bir karar bulunmadığını, davalı vekilinin iddia ettiği şekilde bir üyenin genel kurula davet edilmemesinin üyelik sıfatını etkilemediğini, bu hususun da bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde değerlendirildiğini, bu sebeple davalının halen kooperatif üyesi olduğunu ve usulüne uygun şekilde hesaplanmış, tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş olan kesin maliyet bedelinden sorumlu olduğunu, bu bağlamda yerel mahkeme kararının usule, yasaya, kooperatif mevzuatı ve hukukuna, yerleşik Yargıtay ve İstinaf içtihatlarına uygun olduğunu, her ne kadar davalı tarafından, davalıya ibraname ve ilişik kesme belgesi verildiği belirtilmiş olsa da benzer mahiyetteki müvekkili kooperatifin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/877 K. sayılı dosyasında yapılan istinaf incelemesinde; yönetim kurulu tarafından verilen ilişik kesme belgesinin hüküm ifade edemeyeceği, genel kurul kararının gerekli olduğuna hükmedildiğini, yine dava dışı başka bir kooperatifçe yine davayla benzer mahiyette üyeden inşaat maliyeti istemine ilişkin görülen davalarda istinaf mahkemelerince; üyenin ibra edilmesinin ancak o tarih itibariyle borcunun olmadığı anlamına geleceği, ileride doğacak olan borçlardan üyelenin sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, davalının, her ne kadar kooperatifin usülsüz üye alımı yaptığını beyan ettiyse de söz konusu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, keza görülmekte olan davanın, kooperatiften tapusunu alan üyelerin edindikleri taşınmazların kesin maliyet bedelinin talep ve tahsiline ilişkin olduğunu, bu ölçüde kooperatiften ayrılan veya yeni katılan üyelerin görülmekte olan davaya bir katkısı olmayacağını, kooperatif hukukunun ilkelerinden olan açık kapı ilkesi gereği isteyen kişilerin kooperatiften ayrılacağı gibi isteyen kişilerin de katılabileceğini, 2019 tarihli genel kurulunun usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, davalının yaptığı ödemenin kesin maliyet ödemesi olmadığını, keza kooperatifin inşaatlarının halen devam ettiğini, bu şekilde davalı tarafından yapılan ödemenin bir ön ödeme olduğunu, henüz kesin maliyet ödemesini yapılmadan, üstelik kesin maliyet hesabı dahi ortada yokken, kısaca %10’luk miktarın taahhuk edileceği bir ödeme olmaksızın kesin maliyet bedelinin %10’unu ödemesinin mümkün olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davalının bu şekilde bir ödeme yapmadığı ve davalının üyelik durumunun devam ettiğinin sabit olduğunu belirterek; davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, davacı kooperatif tarafından, davalı aleyhine açılan kooperatif genel kurulu kararı uyarınca oluşturulan komisyon tarafından yapılan kesin maliyet hesabı doğrultusunda davalıdan talep edilen alacağa ilişkindir.
Herne kadar mahkemece davanın alacak talebi yönünden kabulüne karar verilmişse de, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2022 tarih ve 2021/6310 E – 2022/185 K sayılı ilamında belirtildiği üzere;Yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılamaktır. Bu amaçla bir araya gelen ortaklar emeklerini ve birikimlerini birleştirerek amaçlarını gerçekleştirirler. Kooperatifler Kanunu 23.maddesine göre “kooperatif ortakları bu yasanın kabul ettiği ilkeler ışığında hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Kooperatif ana sözleşmesi kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasında özel hukuk sözleşmesindir. Ana sözleşmeye Kooperatifler Kanunu’na aykırı olmamak koşulu ile sözleşme serbestisi çerçevesinde istenilen hükümler konulabilir. Somut olayda; Kooperatif Ana Sözleşmesinin kesin maliyete ilişkin 61.maddesi ve kur’a çekimine ilişkin 62.maddesinde değişiklik yapılarak kooperatifin etap etap yapılacağı, inşaat sona erdikçe, biten binalar için kur’a çekileceği ve çıkarılan kesin maliyet hesabına göre %10 fazla ödeyenlerin bağımsız bölümlerin teslim edilerek kooperatiften istinaf edebilecekleri ana sözleşme hükmü olarak belirlenmiştir. Bu ana sözleşme hükmü; gerek kanunla belirlenen kooperatiflerin ana ilkesine, gerekse eşitlik ilkesine aykırıdır. Her ne kadar ana sözleşme değişikliği ile ilgili iptal davası açılmamış ise de kanuna aykırı kararlar yok hükmünde olacağından her zaman göz önünde bulundurulur. Ana sözleşmenin 61 ve 62.maddelerindeki değişiklikler Kooperatifler Kanununda çerçevesi çizilen ana ilkelere ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan yok hükmünde oldukları eldeki davada da gözetilmelidir. Konut sahibi olmak isteyen kooperatif ortakları son bağımsız bölüm bitip teslim edilene kadar kooperatif ortağı olmaya devam etmelidir. Kooperatif, inşaatlar bitmeden bağımsız bölümü teslim alıp istifa eden üyelerden bağımsız bölümü geri alma hakkına sahiptir. İnşaatlar devam ederken başkaca aidat alınmayacağını ilişkin taahhütlerin kooperatif açısından geçerli kabul edilemeyeceği, maliyetlerin artması halinde bu bedelin kooperatif ortaklarından talep edilebileceği yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir. Yine somut olaya gelindiğinde kooperatif yukarıda belirlenen gerekçeyle, geçersiz olan ana sözleşmenin 61 ve 62.maddesi uyarınca kesin maliyet hesabı çıkartıp, bu bedeli davalıdan talep etmiş ise de, henüz tüm inşaatlar bitmeden yapılacak kesin maliyet hesabı hiçbir zaman kesin maliyet sonucunu vermeyecek, her genel kurul sonrasında yapılacak hesaplamaya göre ortaklardan yeniden talepte bulunma zorunluluğu doğacaktır. Bu gerekçeler doğrultusunda kanuna aykırı olarak düzenlenen ana sözleşme uyarınca belirlenen bedelin davalıdan talep edilebilmesini kabul etmek mümkün değildir. Ancak kooperatif, inşaatlarının bitmesini müteakip yapılacak kesin hesap sonucunda belirlenen bedeli bağımsız bölüm teslim alan ortaktan kooperatiften istifa edip etmediğine bakılmaksızın talepte bulunabilecektir. Bu durumda yerel mahkemece eldeki davanın erken açılmış dava olduğu gerekçesiyle usulden reddi ile, masraf ve vekalet ücretinin de bu doğrultuda ve bu konudaki Yargıtay HGK nun 2013/385 Esas – 2014/100 Karar sayılı emsal içtihadı da gözetilmek suretiyle (Davanın erken açılmış olması nedeniyle usulden reddi halinde Davalı lehine, Maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine dair) sonuçlandırılması gerekirken yazılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiştir.Dava erken açılan dava niteliğinde olup Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır.Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2. maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemez. Bu düzenleme doğrultusunda davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.Açıklanan nedenlerle davalının istinaf sebebinin haklı ve yerinde olduğu, ancak işbu hususun da yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki gibi karar verilmesine dair işbu hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2019/746 E – 2021/1059 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“1-Davanın erken açılmış olması nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 85,39 TL ve 3.641,47 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye artan 3.646,16 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan başvuru harcı ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.nin 7/2 ve 13/1 maddeleri gereğince davalı lehine takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK 333 maddesi uyarınca,taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 3.726,86 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 6,50 TL tebligat gideri ve 93,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 100,10 TL’nin ve 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.05/04/2022