Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/76 E. 2022/118 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/76
KARAR NO: 2022/118
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021
ESAS NO: 2020/763
KARAR NO: 2021/854
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/01/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih ve 2020/763 Esas – 2021/854 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait … plakalı kamyonetin davacı sigorta şirketi tarafından ZMSS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, 10/06/2020 tarihinde davalının söz konusu aracı ile geri geri gelirken park halinde bulunan … plakalı araca çarptığını ve hasarlı kazaya sebep olup tutanak tutulmadan kaza mahallini terk ettiğini, Kayseri Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 10/06/2020 tarihli tutanakta davalının 2918 sayılı yasanın 84/L ve 81/2 maddelerini ihlal etmesi nedeni ile kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacının bu kaza nedeni ile zarar gören şirkete 27/07/2020 tarihinde 9.277,74 TL ve 28/02/2020 tarihinde 7.183,65 TL olmak üzere toplam 16.962,50 TL ödeme yaptığını, davacının poliçe ve yasa kapsamında ödediği bedeli davalıdan talep edebileceğini, davacının yapmış olduğu ödeme nedeni ile … plakalı araç maliki olan Vuslat şirketinden 01/07/2020 tarihli ibranameyi almış olduğunu, bu kapsamda temlik hakkının da bulunduğunu, davalının ZMMS genel şartlar B/4- f maddesine aykırı davrandığını, davalı hakkında takip başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek tedbir ile itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…rücu için bedeni hasarın meydana gelmesinin gerekli olduğu ancak olayımızda buna ilişkin bir bilgi ve delilin olmadığı, 10/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağında da sadece maddi hasarlı kazadan bahsedildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça yapılan ödemenin davalı taraftan poliçe kapsamında iadesi amacıyla takip yapılmış ve takibe itiraz üzerine mahkememizde dava açılmış ise de, davalı tarafça sigorta şirketine sunulan 16/06/2020 tarihli dilekçede kendisi tarafından diğer araca çarpıldığının belirtilmiş olması ve park halinde olan araca çarpılmış olması nedeni ile kusur raporu alınmasına gerek görülmemiş, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve heyetin 28/07/2021 tarihli raporunda bedeni hasar olmaması nedeni ile davacının rücu şartlarının oluşmadığını belirtmiş olduğu görülmüş olup, yukarda yazılı içtihatta dikkate alındığında bilirkişi raporunun yeterli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu anlaşılmış ve davacı yönünden rücu şartının gerçekleşmediği” gerekçesiyle davanın reddine, davalı tarafça takibin haksız ve kötü niyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67/2 gereğince reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetinden rapor alındığını ve heyetin 28/07/2021 tarihli raporunda kazada bedeni hasar olmaması nedeni ile davacının rücu şartlarının oluşmadığını, mahkemece kaleme alınan gerekçeli kararda bilirkişi raporunun yeterli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olduğundan bahisle davacı yönünden rücu şartının gerçekleşmediği yönünde değerlendirme yapılarak hatalı olarak davanın reddine karar verildiğini, kanun koyucunun bedeni hasar halinde yaralı vb. durumda olanların özel durumunu dikkate alarak bu durumdakilere kaza yerinden ayrılmak için istisna getirdiğini, bu durumda olmayan diğer hallerde ise kazanın bedeni hasarlı olup olmadığına bakılmaksızın olay yerini terk etmenin rücu sebebi olarak düzenlenmek istediğinin açık olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin kazanın bedeni hasar olmaması sebebiyle davanın reddine karar vermesinin kanunun ruhuna aykırı olduğunu, yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davacı sigortacıda bulunsa da; olayın bedeni hasarlı kaza olmaması, dolayısıyla sigortalı aracın sürücüsü olan davalıyı olay yerinden ayrılmaya zorlayan bir durum bulunmaması nedeniyle davalının en kısa sürede ilgili kolluk birimine başvurması gerekirken, bunu yapmamış olması nedeniyle ispat yükünün davalı sigortalıya geçtiğinin kabulünün zorunlu olduğunu, bu durumun yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu, taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının, gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi, rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerektiğini, bu nedenle davacı sigorta şirketinin davalı sigortalıya rücu hakkının mevcut olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından tek yönlü kararlara yer verildiğini, kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hakkında görüş bildirildiğini, usul ve yasaya aykırı rapora dayanılarak hüküm verilemeyeceğini belirterek; öncelikle tehiri icra talebimizin kabul edilerek karar kesinleşinceye kadar mahkeme kararının uygulanmasının geri bırakılmasına, yerel mahkeme kararının istinafen kaldırılmasına, davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kaza sonucu 3. kişiye ödemede bulunan ZMMS sigortasının kendi sigortalısına rücu davasıdır. Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının davacı olduğu, borçlunun davalı olduğu, takibin … plakalı aracın, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan 10.06.2020 günü meydana gelen trafik kazasında dolayı hak sahiplerine ödenen tazminat tutarının rucüen tazmininden kaynaklı toplam 16.962,50 TL alacak nedeniyle takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, borçlunun borca itirazı sonucunda takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesine göre; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.”6100 sayılı HMK’nın 114/1-c bendine göre; “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır. 6100 sayılı HMK’nın 115/1. maddesine göre; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” düzenlemesi mevcuttur. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görene poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalı tarafın sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıdır. Kazaya karışan aracın ruhsatına göre kullanım amacı hususi olup, dolayısıyla davalı taraf tüketici sıfatını taşımaktadır. Somut olayda; dava konusu … plakalı hususi aracın davalı adına kayıtlı olduğu, taraflar arasında zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı gerçek kişi olup sigortalı araç hususi bir araçtır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Dava ve kaza tarihinde 6502 sayılı Kanun yürürlükte olup davalı olan sigortalının gerçek kişi, tescil bilgilerine göre davaya konu sigortalı aracın kullanım amacının da “hususi” olduğu aracın trafik kaydı ve kaza tespit tutanağından anlaşılmakla, anılan Kanun uyarınca davalı tüketici, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi de tüketici işlemi sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevli olduğundan davaya “Tüketici Mahkemesi tarafından” bakılması gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılarak davanın esası hakkında hüküm kurulması yerinde görülmediğinden göreve ilişkin olarak yapılan bu yanlışlık HMK’nın 355. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca re’sen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık kapsamında kalmakla ilk derece mahkemesince verilen kararın öncelikle bu nedenle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince tüketici mahkemeleri görevlidir. Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK nun 353/1-a-3 maddesi gereğince kararın esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına kesin olarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının İstinaf Başvurusunun KABULÜ ile,
2-HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih ve 2020/763 Esas – 2021/854 sayılı kararı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf edilen kararın esası ve davacının istinaf sebepleri incelenmeden HMK nun 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği yönünden kaldırılarak,mahkemece görevsizlik kararı verilmesi ve HMK nun 20. Maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflarına tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca Yerel Mahkemesine müracaat/talep edilmesi halinde, dosyanın davanın yeniden görülmesi için görevli KAYSERİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine dair karar verilmek üzere Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine İADESİNE,
4-Davacının peşin yatırdığı istinaf karar harcının kendisine iadesine, istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının ise görevli ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, harç tahsil işlemlerinin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/01/2022