Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/757 E. 2022/775 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/757
KARAR NO: 2022/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2021
ESAS NO: 2020/355
KARAR NO: 2021/1107
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/04/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2021 tarih ve 2020/355 Esas – 2021/1107 Karar sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin davacıya E-tebligat ile tebliğ edildiğini, davacının aleyhine yapılan icra takibinden takip kesinleştikten sonra haberdar olduğunu, takibin haksız ve dayanaksız olduğunu, takibin dayanağı olarak 13/12/2018 fatura tarihli 71.272,00 TL bedelli e arşiv faturasının gösterildiğini, e-arşiv fatura kavramının açıklanması gerektiğini, e-arşiv uygulaması kapsamında düzenlenen faturanın muhataba kağıt ortamında teslim edilme zorunluluğunun bulunduğunu, fatura tarihi olan 13/12/2018’de davacının e-fatura sistemine geçmediğini, takip dayanağ faturada belirtilen malların davacıya teslim edilmediğini, davalının ilamsız takip dayanağı faturayı ve fatura içeriğindeki malları davacıya teslim ettiğini, dolayısıyla akdi ilişkinin varlığını ispat etme zorunluluğunun bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile borçlu olmadığının tespitine, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu uyuşmazlığın arabuluculuk kapsamında olduğunu, davanın arabuluculuk şartı yerine getirilmeden açıldığından reddinin gerektiğini, davaya konu mal alım satım işleminin e fatura olarak düzenlendiğini, e faturanın davacı tarafa usulüne uygun olarak gönderilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin pazarlama işlerini yapan ve İç Anadolu Bölgesi’nde temsilcisi olan … adlı kişi tarafından ürünlerin teslim alındığını, davalı ile davacı şirket arasında cari hesap sözleşmelerinin bulunduğunu, davacı şirketin kötü niyetli hareket ettiğini, kasıt unsurunun mevcut olduğunu, savunarak davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davalı tarafça faturaya konu mal satışı BS formu ile bildirildiği, davacının ise BA formlarında dava konusu faturanın yer almadığı görülmüştür. Davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan 0,28 TL alacaklı olduğu ve dava konusu faturanın ticari defterde yer almadığı, davacının 31/12/2020 tarihnde e-fatura sistemine dahil olduğu görülmüştür ve e-faturanın iletilmesinin elektronik ortamlardan iletilmesine dair Hazine ve Maliye Bakanlığı tebliğinin yürürlük tarihinden ve davalının e-fatura sistemine katılma tarihinden önce davalı faturayı ilettiği iddiası yerinde görülmemiştir. Davalı kayıtlarında ise dava konusu faturanın kayıtlarında yer aldığı görülmüştür. Somut olayda ispat, davaya konu malların teslim edilip edilmediği noktasındadır. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m. 6) İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190) Davalı taraf malın teslim edildiğini ispatlamak zorundadır. Dava konusu alacak tutarı dikkate alındığından davalı HMK’nın 190. ve 200. maddeleri uyarınca malın teslimi hususunu yazılı delille ispatlamalıdır. Somut olayda davalı taraf malın teslimini ispatlayamadığından davalı yemin deliline dayandığından yemin delili hatırlatılmış ve yemin teklifi uyarınca davacı firma yetkilisi malın teslim alınmadığına dair yemin ettiğinden ve yemin kesin delili uyarınca davacının dava konusu faturadan ve fer’ilerin kaynaklı davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Somut olayda, davalı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalı faturayı kendi ticari defterine işlemiş olması karşısında kötü niyetli görülmemiş.” gerekçesiyle Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasına dayanak 71.272,00 TL bedelli faturadan ve fer’ilerinden kaynaklı olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-İcra İflas Kanunu 72/5. Maddesi uyarınca takibin derhal durdurulmasına, 3-Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasına konu takibin iptaline, 4-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu hukuki uyuşmazlığın zorunlu arabulucuk kapsamında olduğunu, TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varıldığını, Yargıtay 11. HD 10.02.2020, E. 2019/3048, K. 2020/1093(UYAP) sayılı yargıtay ilamı ve kanunlar doğrultusunda davanın arabuluculuk başvurusu yapılmadan açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddini, ilk derece mahkemesinin tanıkları dinlenemediğini, HUKUK GENEL KURULU 2017/2626 E.,2021/814 K. hükmünde içermekle tanık listesinde gösterilmeyen kimselerin dinlenemeyeceği düzenlendiği gibi ikinci bir tanık listesinin de verilemeyeceğinin belirtildiğini, bu kapsamda dilekçelerin teatisi aşamasında sadece tanık deliline dayanılmış olunması yeterli olup tanık listesinin sonraki aşamalarda da sunulmasının mümkün olduğunu, davaya konu mal alım satım işlemi E-fatura olarak düzenlendiğini, E-fatura, 9 Ekim 2019 Tarih ve 30923 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 509 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile getirilen E-Fatura uygulaması, Vergi Usul Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin 2 numaralı fıkrasında yer alan hükmün Bakanlığa verdiği yetkiye istinaden; düzenlenmesi, müşteriye verilmesi, müşteri tarafından da istenmesi ve alınması zorunlu olan faturanın, kağıt belge yerine elektronik ortamda, elektronik belge olarak düzenlenmesi, muhatabına iletilmesi ve elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine imkan veren uygulama olduğunu, bu tebliğde düzenlenen e-Fatura belgesinin, yeni bir belge türü olmayıp, kâğıt ortamdaki “Fatura” belgesi ile aynı hukuki niteliklere sahip olduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen E-faturanın davacı şirketinin …com mail adresine 13.12.2018 tarihinde 13:05-13:10 saatleri arasında e-posta olarak gönderilmiştir. Söz konusu E-fatura ilişkin T.C. Maliye Bakanlığı Gelir Dairesi başkanlığına ait Https://ebelge.gib.gov.tr/earsivsorgula.html adresine giriş yapılıp sorgulama yapıldığında faturanın sistemde kayıtlı olduğunun tespit edileceğini, davacı şirketinin ilgili E-faturanın usulüne uygun şekilde gönderilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, Tebliğ dikkatli okunduğu zaman E-fatura düzenleme zorunluluğu olan mükelleflere tebliği açısından seçimlik hak verildiğinin görüleceğini, davacı şirketin pazarlama işlerini yapan ve İç Anadolu Bölgesinde temsilcisi olan … adlı kişi tarafından ürünlerin teslim alındığını, bununla ilgili faturaya davalı şirketçe not düşüldüğünü, …nın davalı şirket adına hareket ettiğine ilişkin sektör temsilcilerinin tanıklığı ile ispatlayabilmek için tanık listesi sunmalarına rağmen ilk derece mahkemesinin tanık listesini kabul etmediğini, … ile davalı şirket çalışanı … arasında geçen ve yine şirket çalışanı … ile şirket yetkilisi … arasında geçen Whatsapp yazışmalarının dosya kapsamında bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesinin sunmuş oldukları yazılı ve net delili dikkate almadan gerekli incelemeleri yapmadan hüküm kurduğunu, davalı ve davacı şirketin birbirlerinden mal alımı ve satımı yapan aynı sektörün temsilcileri olup cari hesap sözleşmeleri olduğunu, her iki şirketin karşılıklı mal alım ve satım işlemi yapıp fatura düzenlediğini, şirketin bir mağduriyetinin söz konusu olduğunu, karşı tarafın bunu bilerek ve isteyerek yaptığını, yani en önemli unsur olan KASIT unsurunun mevcut olduğunu, karşı tarafın haksız olduğu bir durumda haklıymış gibi kendini hukuki sorumluluktan kurtarmaya çalışması ne hukuk ne de adalet mantığı ile örtüşmediğini belirterek; istinaf başvurularının kabulü ile başvurunun duruşmalı olarak değerlendirilmesine, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/355Esas, 2021/1107 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan istinaf talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı İİK.72 mad. dayalı menfi tespit davasıdır. Davanın dayandığı temel ilişki, satış sözleşmesidir. Davalı, davacıya mal sattığını, mal satımı nedeniyle düzenlenen fatura tutarının ödenmediğini iddia etmiş, davacı ise taraflar arasındaki akdi ilişkiyi, teslimi inkar etmiştir. Davalı tarafından davacı adına bir adet 13.12.2018 tarihli 71.272,00 TL fatura düzenlendiği, faturada malı teslim alanın imzasının bulunmadığı, bu faturaya dayalı davalının davacıya karşı 71.272,00 TL asıl alacak, 7.486,49 TL faiz olmak üzere toplam 78.758,49 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı görülmüştür.Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı anlaşılmakla davalının buna yönelik istinaf isteminin reddi gerekmiştir.Satış sözleşmesi, TBK’nın 207. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. Kural olarak satış sözleşmelerinde satışa konu malın teslim edildiği hususunda ispat külfeti satıcı tarafa düşmektedir. Fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması, koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davacının, sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda; davalının, öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla; faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hali, sadece o faturanın miktar ve fiyat yönünden münderecatını kabul anlamını taşır; yoksa, o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının, faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur (…, İ.:Ticari Alım-Satım Akdi ve Nevileri, Ankara 2003, s:52, …,İ: Faturanın Kapatılması, Delil Olma Özelliği ve Faturaya İtiraz Aylık Yaklaşım Dergisi Sayı 4, Nisan 1993, s:8-13). Kısaca, fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki; taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin sonuç doğurması da beklenemez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 12.10.2011 tarih ve 2011/15-472 E.-2011/608 K., 2017/19-915 Esas 2018/1338 sayılı kararında da benimsenmiştir. Davacının faturaya konu sözleşmesel ilişkiyi inkar etmesi durumunda davalının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani satım ilişkisini ispat etmesi gerektiği, sözleşmesel ilişkinin ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu, davalının bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre, 6100 sayılı HMK.’nın 200. maddesi (HUMK 288) uyarınca yazılı delille kanıtlaması gerektiği anlaşılmıştır. Davalının akdi ilişkinin varlığının ve faturaya konu malların davacıya teslimini tanıkla ispat etmesi mümkün değildir. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/515 Esas 2019/5610 Karar)Tüm bunlar ışığında ilk derece mahkemesi tarafından yapılan araştırmada davacının 2018 yılına ait usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlarında davaya konu faturanın kaydedilmediği, davacı tarafından faturanın ait olduğu döneme ait BA formunda Vergi Dairesi’ne beyan edilmediği, davalının malları davacının çalışanı …’ya teslim ettiği iddiasına yönelik bir sevk irsaliyesi bulunmadığı gibi sözkonusu kişinin davacının çalışanı olmadığı SGK yazısından anlaşılmakla ve son olarak davalının akdi ilişkinin varlığı, faturaya konu malların davacıya teslimi hususundaki yemin teklifinin davacı tarafından eda edilişi sonucunda davalının davacıya mal teslim ettiğini, davaya konu fatura nedeniyle taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunu ve alacaklı olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 09/12/2021 tarih ve 2020/355 E. – 2021/1107 Karar sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 5.365,64 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 1.345,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.020,64 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, HMK. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.05/04/2022