Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/75 E. 2022/122 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/75
KARAR NO: 2022/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021
ESAS NO: 2020/781
KARAR NO: 2021/856
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 20/01/2022
Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2020/781 Esas – 2021/856 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar aleyhine davalı şahıs tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi … E. numarasına kayıtlı takip başlatılmış olduğunu, yapılan takip açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, davacıların böyle bir borcu bulunmadığını, davacılar hakkında açılan icra takibinde 15.04.2019, 15.05.2019, 15.06.2019 vade tarihli üç adet senet takip konusu yapılmış olduğunu ancak davacının bu üç senedi ödemiş olduğunu ve böyle bir borcu bulunmadığını, takibe konu senetler davalı ile davacı arasında yapılan araç satışına ilişkin olduğunu, davacının davalı …’dan 12/02/2018 tarihinde … plakalı … marka çekiciyi satın almış olduğunu, bu araç satışı için davalıya bir kısım nakit ödeme yapmış geri kalan tutar için sıralı senetler düzenlenmiş olduğunu, bu hususun şahitlerle de sabit olduğunu, senetlerin ödenmeme riskine karşılık olarak da …’ın araç satışını vekaleten yürüten …’a satışın davacıya yapıldığı gün, yine davacı tarafından Kayseri 10. Noterliğinin …yevmiye numarasına kayıtlı rehin sözleşmesi ile araç üzerine davalı lehine rehin konulmuş olduğunu, davacının bu araç satışına ilişkin düzenlenen senetleri günü geçirmeden ödemiş olduğunu, takibe konu senetlerin 2019 yılının Nisan, Mayıs, Haziran aylarına ilişkin olduğunu, ancak davalının davacının ödemiş olduğu bu senetleri kendisine çeşitli bahanelerle teslim etmemiş olduğunu, bu durumunda yine tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, davacının ise aralarındaki ticaret ilişkisine güvenerek konu üzerinde durmamış olduğunu, davacının 2020 yılının 10. ayında vadesi olan senedi dahi ödemiş ve davalıdan teslim almış olduğunu, 2019 yılındaki senetleri ödendiği halde teslim etmemiş olması akabinde sanki ilgili senetler ödenmemiş gibi takibe koymuş olması kötüniyetli bir davranış olup yapılan takipte hukuka aykırı olduğunu, hayatın olağan akışında yapılan ödemeler vadesi geçen borçlar için tahsil edilmesi gerekmekte olup davalının bunun aksine 2020 yılında olan senetlere ilişkin ödemeleri alıp 2019 yılında ödeme yapılmamış gibi davacı aleyhine takip başlatmasının kanunsuz olduğunu, belirttiği gibi rehin konusu davacının davalı tarafa borcunun olmadığının apaçık ispatı olduğunu, zira söz konusu rehnin davalı tarafça kaldırılmış olduğunu, bu husus hem mevcut kayıtlarda hemde tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, araç üzerindeki rehin senetlerin ödenmeme riskine karşılık konulmuş olduğunu, senetlerin ödemesi yapıldığı için bu rehin yine davalının kendisi tarafından kaldırılmış olduğunu, yine hayatın olağan akışına ve ticari ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda kendisine borcu olan bir kişinin aracı üzerindeki rehnin kaldırılması söz konusu olamayacağını, bu hususun açıkça davacının davalıya borcu olmadığını ispatlamakta ve yapılan takibin hukuki dayanaktan yoksun, artniyetli bir işlem olduğunu apaçık ortaya koymakta olduğunu belirterek takibin durdurulması konusunda tedbir ile davanın kabulüne ve Kayseri Genel İcra Dairesi … E. sayılı icra takibinin, takibe konu senet miktarının tamamının ödenmiş olması sebebi ile takibin iptaline, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davalı ile davacı arasında 12/2/2018 tarihinde Kayseri 10.Noterliğinde düzenlenen sözleşme ile davalıya ait çekici aracın davacıya satılmış olduğunu, bu satım sonucunda davalının aracının mülkiyetini davacıya devretmiş olduğunu, davacının ise nakden ödediği bir miktar para ile beraber davalı adına 15/04/2019, 15/05/2019 ve 15/06/2019 vadeli tarihli üç adet senet düzenlemiş olduğunu, ayrıca senetlerin zamanında ödenmeme ihtimaline karşı da aracın mülkiyetini üzerine alan davacı …, vekaleten davalı adına satış işlemlerini gerçekleştiren … lehine rehin hakkı kurulmasını da kabul etmiş olduğunu, işbu rehin hakkının yine Kayseri 10.Noterliği’nin …yevmiye numaralı evrakı ile gerçekleştirilmiş olduğunu, vade tarihi dolup da muaccel hale gelen borçlar davacı tarafından ödenmeyince taraflarınca Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas numaralı dosyası ile takibe başlanmış olduğunu, davacı tarafın başlatılan takibe itiraz ettiğini ve ardından işbu davayı açmış olduğunu, davanın hukuki dayanağının bizatihi olarak vadesi geldiği halde ödenmeyen 3 adet senet oluşturmakta olduğunu, ödenmeyen ve vadesi gelen senetten dolayı başlatılan icra takibi, İİK, TBK ve sair ilgili mevzuata uygun olduğunu, alacağını elde edemeyen alacaklının işbu senetleri icra vasıtasıyla tahsil etmek istemesinde hukuka, hakkaniyete ve yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırılık olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde işbu alacağı ödediklerini, borçlarının olmadığını iddia etmiş olduğunu, böyle bir iddianın kabulü olağan hayat akışına aykırı olduğunu, tacirin ticari işletmesiyle ilgili işlerde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, bu yükümlülük dolayısıyla tacirin tecrübesizliğinden söz edilemeyeceğini, somut olayda …’nun sıfatı itibarı ile tacir sıfatını taşımakta olduğunu, kendi adına sürekli motorlu taşıtlar alıp satan davacıların, bu konuda tecrübesizlikleri söz konusu olmadığını, tacir sıfatına sahip olmayan birinin bile borcunu ödedikten sonra senedi geri isteyeceği herkesin malumuyken, tacir sıfatını taşıyan davacının borcu ödemesine rağmen yıllarca senedini almamasının olağan hayat akışına aykırılık içermekte olduğunu, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, tacir sıfatlı birinin böyle bir tecrübesizlik yapmasının mümkünatı olmaması nedeni ile iddiaları kabul etmediklerini, bunlarla beraber 2020 tarihli senedin ödendiğini ve geri alındığını, yeni tarihli bir senedi ödemişken eski tarihli bir senedi ödenmeme ihtimalinin olmadığını iddia edilmiş olduğunu, davalının kendine ödenmek isteyen senedi kabul etmiş olduğunu, kendisine eski tarihli senetlerin ödenmesi teklif edilmediği gibi, böyle bir öneriyi reddetmesi gibi bir durum da somut olayımızda mevcut olmadığını, davacı tarafın teklif etmediği bir ödemeyi davalı aleyhine kullanıp ödediğini iddia etmesi hiçbir şekilde kabul edilebilir olmadığını, davalı ve davacı arasında yapılan anlaşma gereği hem muaccel hale gelen borçların ödenmesinin hızlandırılması, hem de davalının değersizleşen parasının korunması yönünden yeni tarihli senetler kapatılmış, eski tarihli senetler kapatılmamış olduğunu, borcunu ödemeyen davacının buna rağmen davalıyı kötü niyetli gösterme çabasının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu ve davalı tarafın kötü niyetini ortaya koymakta olduğunu, HMK m.200 senedin tanıkla ispat olunamayacağını düzenlemiş olduğunu, söz konusu hüküm “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklinde, senede karşı sürülen her çeşit iddianın sırf tanıkla ispat olunamayacağını açık ve net bir şekilde belirtmiş olduğunu, bununla birlikte somut olayda borcun ödendiğinin ispatının davacı tarafta olduğunu, davacının ispat yükünü yerine getiremediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında takibe konulan senetlerin her iki tarafın beyanı ile de anlaşıldığı üzere 12/02/2018 tarihinde Kayseri 10. Noterliği aracılığı ile yapılan satışa ilişkin olarak verildiği, ilgili noter evrakında aracın satışı nedeni ile ödemenin nakden ve peşin olarak alındığının belirtilmiş olduğu, noter evrakının yazılı resmi belge olması nedeni ile söz konusu belgeye rağmen ödeme alınmadığını davalının ispat etmesi gerektiği, her iki tarafın tacir olmaması nedeni ile defter incelemesi yapılamadığı, teminat amacı ile araç üzerine konulan rehinin 24/12/2019 tarihinde kaldırıldığı, davalının yemin deliline dayanmadığı ve davalı tarafça yazılı ispat yükünün yerine getirilmediği anlaşılmakla davacının davasında haklı olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında takibe konulan üç adet 05/02/2018 tanzim tarihli, 15/04/2019, 15/05/2019 ve 15/06/2019 vade tarihli, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … ve kefili davacı … olan ayrı ayrı 3.250,00 TL bedelli senetlerden kaynaklı olarak davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, Kayseri Genel İcra Dairesi’ne davacılar yönünden takibin durdurulduğunun bildirilmesi için müzekkere yazılmasına, davacı tarafça takiplerin haksız ve kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından davacı tarafın tazminat talebinin İİK madde 72/5 gereğince reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; HMK M.190, 200, 201 hükümlerine aykırı şekilde ispat külfetinin davalıya yüklendiğini, HMK M.190 gereğince ispat külfeti aksine kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, somut olayda da, davacı tarafça satım konusu araç bedeli olarak sıralı senetler düzenlendiği dava dilekçesi ile davacının kabulünde olduğunu, dolayısıyla satış tarihi itibariyle, her ne kadar satış senedinde maktu olarak “ödemenin nakden ve peşin olarak alındığı” ifadesi yer alsa da, satış bedelinin ödenmediğinin tarafların ortak kabulünde olduğunu, bu hususun çekişme dışı kaldığını, HMK m.187’de ispatın konusunun “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur” şeklinde düzenlemesi karşısında, artık satış bedelinin noter senedinde yer alanın aksine peşinen ödenip ödenmediği, mahkemenin araştırma alanı dışında kalıp HMK m.187 doğrultusunda taraf kabulleri gereğince, bedelin peşinen ödenmediğinin kabulünün gerektiğini, aksine düşünce ile noter senedinden hareketle ispat külfetinin taraflarına yüklenmesini kabul etmediklerini, mahkemenin kabulünün aksine davalının yedinde olan senetlerin hak sahipliğini ispatladığını, kıymetli evrak türü olan kambiyo senetlerinde de, senedi yedinde bulunduran kişi kural olarak hak sahibi olup hakkın iddiası için senedin mevcudiyetinin yeterli olduğunu, yasal mevzuata karşın somut olayda, kambiyo senedini yedinde bulunduran davalıya karşı, davacının dahi iddia etmediği bir şekilde ispat külfeti yüklenmesi ve zilyetliğindeki belgeye rağmen ispat aranmasının usul ve esasa aykırı olduğunu, bu esastan hareketle verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, yasal mevzuat ve yüksek mahkeme içtihatlarına karşın, yedinde olan kambiyo senediyle alacağını belgeyle ispat eden davalıdan başkaca ispat beklenmesi ve bu nedenle borçlu olunmadığının tespit edilmesine dair yerel mahkeme kararının kabulünün mümkün olmadığını, tüm bu nedenler ve istinaf sürecinde ortaya çıkacak sair hususlar gereğince, yerel mahkemenin 20/10/2021 tarihli kararını kabul etmediklerini, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/781 Esas 2021/856 Karar sayılı 20/10/2021 tarihli kararının istinaf incelemesi hitamında ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, üç adet bono nedeniyle İİK 72/3.maddesi uyarınca takipten sonra açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı ve davalının kabulünde olduğu üzere davaya ve takibe konu bonolar davalının davacıya noterde satışını gerçekleştirdiği araç satış bedeline ilişkin olup noter satış senedinde satıcının davalı, alıcının davacı olduğu, satış bedelinin 51.000,00 TL olduğu ve araç satışı bedelinin peşinen ve nakden ödendiğinin yazılı olduğu görülmüştür.Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklının … ve borçluların …, … olduğu, alacaklı tarafından tarafından borçlular hakkında 05/02/2018 tanzim tarihli, 15/04/2019 vade tarihli, 3.250,00 TL bedelli, 05/02/2018 tanzim tarihli, 15/05/2019 vade tarihli, 3.250,00 TL bedelli ve 05/02/2018 tanzim tarihli, 15/06/2019 vade tarihli, 3.250,00 TL bedelli bonolar nedeniyle takip başlatılmış olduğu görülmüştür. Buradan da anlaşıldığı üzere noter satış senedinin 12.02.2018 tarihli olduğu, her üç bononun düzenleme tarihinin ise 05.02.2018 olduğu, yani satış senedinden evvel düzenlendikleri görülmüştür. HMK’nın “İspat hakkı” kenar başlıklı 189. maddesinin üçüncü fıkrasında, “(3) Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.”, “Kanunda düzenlenmemiş deliller” kenar başlıklı 192. maddesinde, “(1) Kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, Kanunda düzenlenmemiş olan diğer delillere de başvurulabilir.”,“Senetle ispat zorunluluğu” kenar başlıklı 200. maddesinde, “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”Davalıya ait aracın noterde düzenlenen araç satış sözleşmesi ile davalı satıcı tarafından davacı alıcıya satıldığı ve bedelin davalı satıcı tarafından alındığının, peşinen ve nakden satıcıya ödendiğinin yazılı olduğu, takibe ve davaya konu bonoların bu satış senedinden evvel düzenlendikleri halde bu bonoların ayrık tutularak ödenmediğinin resmi evrakta ayrıca belirtilmediği, belge içeriğinin aksinin aynı mahiyette bir belge ile ispat edilmesi gerektiği, fakat davalının buna ilişkin bir belge sunamadığı, davalının delil listesinde yemin deliline de dayanmadığı, davalının iddiasını ispatlayamadığı, davacının ödeme iddiasını resmi senetle ispatladığı, aksinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği ve fakat ispat edilemediği görülmekle ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair verdiği kararda usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının istinaf talebinin HMK.353/1-b.1 mad gereği esastan reddi gerekmiştir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davalı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/10/2021 tarih ve 2020/781 E – 2021/856 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 666,02 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin yatırılan 107,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 558,82 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 19/01/2022