Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/740 E. 2022/789 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/740
KARAR NO: 2022/789
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
ESAS NO: 2021/389
KARAR NO: 2021/1192
DAVANIN KONUSU:Pay Devrinin Pay Defterine Kaydı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/04/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş.’nin, davalı şirketteki hisselerinin tamamının 90.000,00 TL bedel karşılığında davacı tarafından 30/06/2020 tarihinde imzalanan kayyım onaylı hisse devir sözleşmesi ile devir alındığını ancak davalı şirketin, söz konusu devir işleminin pay defterine işlenmesine ilişkin talebin yerine getirilemeyeceğini 21/04/2021 tarih 2021/234 sayılı yazı ile davacı şirkete bildirdiğini, yazının davacı şirkete 26/04/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, adı geçen yazıda İİK’nun 191.,192.,336. madde hükümleri dayanak gösterilerek özetle devir eden şirketin iflasına karar verildiği, müflisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığını, … İşletmeleri Tic. San. A.Ş.’nin, şirkette bulunan 6 adet 15.000,00 TL’lik hissenin iflas masasına bildirildiğini bu nedenle hisselerin devir ve ferağının mümkün olmadığı belirtildiğini, davalı şirketin, davacı şirkete 26/04/2021 tarihinde tebliğ edilen ve hiçbir haklı neden ve yasal gerekçeye dayanmayan yazısına cevaben davacı şirket tarafından davalı şirkete Ankara 11. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davacı şirketçe keşide edilen ihtarnamede özetle; “İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2020 tarih 2020/290 Esas 2020/750 Karar sayılı kararı ile devir eden şirketin iflasına karar verildiğini, 21/04/2021 tarihli 2021/234 sayılı yazıda belirtilen İİK’nun 191,192,336 madde hükümleri iflas sonrasına ilişkin hükümler olup, iflas tarihinden önce 30/06/2020 tarihinde yapılan hisse devrinin hukuken geçerli olduğu, sözleşmede devir eden şirkete İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/414 Esas sayılı dosyasından mahkemece atanan kayyumun onayı bulunduğu, devir sözleşmesinin kayyum onaylı aslının, kayyum atama kararının, kayyumun imza beyannamesinin de davalı şirkete teslim edildiği, buna rağmen pay devrinin pay defterine işlenmesinden imtina edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun 490. maddesi uyarınca nama yazılı payların herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devir edilebildiği, ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç 3 gün içerisinde pay devrinin pay defterine işlenerek tescilini, aksi halde aleyhe ifa davası açılacağı, davacı şirketin doğmuş ve doğacak menfi ve müspet zararlarının şirketinizden talep edileceği” belirtildiğini, ihtarnamenin davalı şirkete 29/04/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının Kayseri 13. Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde özetle; “.. dava dışı şirket iflas ettiğinden mahkemece atanan kayyum onayının hisse devri açısından bir önemi kalmadığını, nama yazılı hisse senedinin devir alana teslimi olmaksızın ayrıca bir kağıda yapılan temlikname ile devredilemeyeceğini, iflas kararından önce muhatabın böyle bir talebi olmadığını, iflastan önce böyle bir devrin yapılmadığını, devir sözleşmesinin sonradan düzenlenmesinin muhtemel olduğunu, iflasın açılmasıyla borçlunun masaya dahil mallar üzerinde tasarruf yetkisi olmadığını, gerçek bir devir söz konusu olsa bile pay defterine işlenmesinin mümkün olamayacağını” belirterek söz konusu pay devrini pay defterine işlemekten haksız ve hukuka aykırı şekilde imtina ettiğini, söz konusu hisse devir sözleşmesinin devir eden şirketin iflasına karar verilmeden önce imzalanmış olduğunu, o dönemde devir eden şirketin tasarruflarının kayyum onayına tabi olduğundan hisse devir sözleşmesinin kayyum tarafından da onaylandığını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2020 tarih 2020/290 Esas 2020/750 Karar sayılı kararı ile devir eden dava dışı şirketin iflasına karar verildiğini, iflas kararından önce dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş’nin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/414 Esas sayılı dosyasında görülen iflas erteleme davasında şirkete kayyum olarak … ve …’in münferiden imzaya yetkili olarak atandığını, her ne kadar davalı şirketin 21/04/2021 tarihli 2021/233 sayılı yazısında, pay devrinin pay defterine işlenmemesinin gerekçesi olarak tasarruf ehliyetinin olmadığı gösterilmiş başkaca bir sebep bildirilmemişse de keşide edilen ihtarnameye cevaben davalı şirket tarafından gönderilen cevabi ihtarnamede; iflas kararından önce muhatabın böyle bir talebi olmadığı, devir sözleşmesinin iflastan sonra imzalanmış olabileceği, nama yazılı hisse senedinin devir alana teslimi olmaksızın ayrıca bir kağıda yapılan temlikname ile devredilemeyeceği gibi gerçeğe aykırı varsayımlarla, niyet okuyarak ve hukuka aykırı şekilde yeni sebepler öne sürüldüğünü, ayrıca, davalının hisse devrinin iflastan sonra yapıldığına dair iddiasının 17.07.2020 tarihinde görevi sona eren kayyumun görevi sona erdiği halde sonradan sözleşmeye onay verdiği anlamını taşıdığını, davalının bu husustaki beyanlarına karşı her türlü dava ve şikayet hakkını saklı tuttuğunu beyan etmiş, dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş’nin, davalı şirkette bulunan hisselerinin tamamının davacı … Gıda Perakende A.Ş.’ye devrinin davalı şirketin pay defterine işlenmesine, ticaret siciline tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müflis … İşletmeleri Tic. San. A.Ş’den devir aldığını iddia ettiği hisselerin toplam piyasa değerinin 1.100.000,00TL olduğunu, ayrıca bu hisselerden dolayı şirketin nezdinde 128,130,00TL kar payı bulunduğunu, davacının öncelikle dava harç ikmali yapması gerektiğini, bu miktarlar üzerinden harç ödemesi gerektiğini, dava dilekçesinde harca esas miktar olarak 90.000,00 TL gösterildiğini, hisselerin toplam piyasa değeri ve kar payı toplamı üzerinden davanın eksik harcının tamamlanması gerektiğini, davalı şirketine yasal mükellefiyetini yerine getirdiğini, dava ile hiçbir ilgi bağının bulunmadığını, bu hisselerin davacı üzerine veya müflis şirket üzerinde olmasının davalının açısından hiçbir öneminin bulunmadığını, bu itibarla iflas masasının davaya dahil edilmesinin veya davanın iflas masasına ihbarının gerektiğini, davacıya gönderilen 20/04/2021 tarihli yazıda da belirtildiği gibi … İşletmeleri Tic. San. A.Ş. hakkında İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/290 Esas sayılı kararı ile 16/10/2020 günü saat 14:44 itibarıyla iflasına karar verildiğini, davalı şirketin, hisse sahibi olan … İşletmeleri Tic. San. A.Ş. ile ilgili İstanbul Anadolu 3. İflas Müdürlüğünce 2020/23 sayılı iflas dosyasının açıldığını öğrendiğini, hisse devrinin pay defterine işlenmemesi ve iddia edilen devire hukuki sonuç bağlanmaması keyfi bir işlem olmadığını, yasadan kaynaklanan bir mükellefiyet olduğunu, iflas kararından önce de davacının devir talebinin söz konusu olmadığını, iflas kararından çok sonra 22 Şubat 2021 günü devir keyfiyetinin davalı şirkete bildirildiğini, geçerli bir hisse devir sözleşmesinin olmadığını beyan etmiş, öncelikle eksik harcın tamamlanması için davacıya kesin süre verilmesine, haksız, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Yapılan tüm bu açıklamalar ve dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, somut olayda, dava konusu senetlerin davacı tarafça devir alındığı iddia olunan tarihte davalı şirketin henüz pay senetlerini veya pay senetleri yerine geçecek ilmuhaberleri bastırmadığı ve hak sahiplerine teslim etmediği anlaşılmıştır. O halde pay senetlerinin zilyetliğinin devri hukuken ve fiilen mümkün olmayıp, davacı tarafça dava dışı … İşletmeleri Tic San A.Ş.’nin davalı şirketteki hisselerinin alacağın temliki hükümlerine göre kayyım onayı ile adi yazılı sözleşme ile temlik alınması mümkündür. Somut olayda davacı adi yazılı sözleşmeyi sunmuştur. Ancak söz konusu devir işlemi, davalı şirketin pay defterine tescil edildikten sonra hüküm ifade edecektir. Zira söz konusu adi yazılı temlik belgesi, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bir belgedir. Bu nedenle muhatap davalının senet yerine geçecek adi yazılı temliknamaye göre işlem yapabilmesi için söz konusu devir olgusundan haberdar edilmesi ve bu hususun davalının pay defterine işlenmesi gerekir. Gerek davacı tarafça gerekse müflis … Şirketi tarafından iflas tarihinden önce payın devir edildiği davalıya bildirilmemiştir. Dolayısı ile … Şirketi iflas etmeden önce davalının payları davacı adına pay defterine kayıt (tescil) etme imkan ve yetkisi yoktur. Yani iflas tarihinden önce hukuki işlemin tasarruf aşaması gerçekleşmemiştir. İflas tarihinden sonra ise müflis … Şirketi’nin söz konusu devir işlemini bildirme yani tasarruf işlemini gerçekleştirme hak ve yetkisi yoktur. Zira iflasın açıldığı tarihten itibaren müflise ait tüm hak ve alacaklar iflas masasına geçmiştir. İflas idare memurları tarafından dava tarihinden önce davalıya yöneltilen bir devir bildirimi ise yoktur. Bu bildirimin yapılabilmesi için davacının müflis şirkete karşı dava yöneltmesi gerekir. Somut olayda ise müflis şirkete karşı açılan bir dava olmayıp, dava iflas idare memurlarına ihbar edilmiş ise de iflas idare memurları tarafından davaya cevap verilmemiştir. İİK’nun 198. maddesi, “Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir…Borçlar Kanununun 290ncı maddesi hükümleri mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, dava dışı … Şirketi’nin davalıya olan hisse devir borcu, İİK’nun 198.maddesi uyarınca para alacağına dönüşmüştür ve artık hisselerin davacı adına tescili istenemez (benzer mahiyette Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/1332 Esas 2021/1412 Karar, 2021/982 Esas 2021/1411 Karar, 2021/1568 Esas 2021/1410 Karar sayılı emsal kararları). Davacı, hisselerin bedelini … Şirketine ödemiş ise para alacağı için müflis … Şirketi’ne karşı dava açmalıdır. Ancak bu davanın muhatabı da davalı şirket değildir. İzah edilen nedenle davanın pasif husumete ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca reddine karar verilmiş, davanın pasif husumete ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı vekilince istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın gerekçesinde yapılan tespitleri “hukuki ihtilaf” başlığı altında sıralandığında a,b,c,d,e bentlerini aynen doğruladığını, hisse devri dava dışı … mağaza işletmeleri tic.san. aş. hakkında verilen 16.10.2020 tarihli iflas kararından önce “mahkeme kararı ile her türlü işlem ve tasarrufu kayyum onayına tabi tutulan … İşletmeleri Tic. San. AŞ’ne atanan kayyumun onayı ile” 30.06.2020 tarihli sözleşme ile gerçekleştiğini, söz konusu bu sözleşmenin tasarrufi bir işlem olduğu ve kayyum onayı ile birlikte geçerli olduğu mahkeme tarafından tespit edildiğini, devir sonunda borçlu, devirden ister haberdar olsun ister olmasın devralan devredilen alacağı kazanacağını, devredenin, devredilen alacak üzerinde bir hakkı kalmadığından onun iflası halinde bu alacak iflas masasına kaydedilmeyeceğini, 30.06.2020 tarihli hisse devir sözleşmesinin imzalanmasıyla beraber söz konusu paylar devralan müvekkil şirkete geçmiş ve hukuki işlemin tasarruf aşaması gerçekleşmiştir. hisse devrinin muhataba bildirimi için yasal bir süre öngörülmemiştir. ayrıca, bu bildirimin mutlaka devir eden tarafından yapılması yönünde de yasal bir zorunluluk bulunmadığını, mahkemenin geçerli bir hisse devri sözleşmesinin varlığını kabul ettikten ve bu sözleşmenin bizatihi kendisinin tasarrufi bir işlem olduğunu tespit ettikten sonra, bu tespitle bağdaşmayan çelişkili bir şekilde, dava dışı devir eden şirketin hisse devri borcunun para alacağına dönüştüğünü, dolayısıyla devir eden şirkete dava açılması gerektiği neticeten davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddi hukuka aykırı olduğunu, hisse devri geçerli bir sözleşme ile iflas kararından önce gerçekleşmiş ve tamamlandığını, dolayısıyla, davacı müvekkil şirketin dava dışı devir eden şirketten herhangi bir talep veya alacağı bulunmadığını, kaldı ki geçerli bir hisse devrinin pay defterine işlenmesi borcu davalı şirkete ait bir borç olduğunu, dava dışı … a.ş.’nin davalı şirket nezdindeki paylarını devretmesi neticesinde tüm hak ve alacaklar davacı müvekkil şirkete geçmiş 30.06.2020 tarihli devir sözleşmesinin imzanlaması ile birlikte … A.Ş.’nin söz konusu paylar üzerinde tasarruf ehliyeti kalmadığını, bu devir davalı şirketin onayına da tabi olmadığını, davalı şirket kendilerine iletilen devir sözleşmesi uyarınca payların davacı şirket adına tescilini sağlamakla yükümlü olduğunu, paylar üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisi olmayan … A.Ş. ve iflas idare memurlarının pay defterine tescil talebinde bulunması beklenemeyeceğini, mahkeme, “hukuki ihtilaf” başlığı altında yer alan f,g,h bentlerine ilişkin olarak bariz bir hukuki hataya düştüğünü, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; lehimize maktu vekil ücreti takdiri yasaya uygun olmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçemizde arz edildiği gibi, hisse senetlerinin piyasa değeri esas alınmalı ve piyasa değeri tespit edildikten sonra lehimize nispi vekil ücreti tayini gerektiğini, zira, dava konusu hisse senetlerinin piyasa değeri 1.100.000,00 TL olduğunu,, ayrıca şirket nezdinde 128.130 TL kar payı bulunduğunu, davacının hisse senetlerinin piyasa değeri üzerinden harç ödemesi de gerektiğini, bilirkişiden ek rapor alınması yönündeki talebimizin reddi doğru olmadığı gibi, lehimize maktu vekil ücreti tayini yasaya aykırı olduğunu, Kayseri 1. Asliye Ticaret mahkemesi kararının bu yönden kaldırılması gerektiğini, İstinaf konusu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının LEHİMİZE olarak hükmedilen vekil ücreti yönünden kaldırılmasına, hisse senetlerinin piyasa değeri üzerinden harç ikmaline ve bu değer üzerinden lehimize vekil ücreti tayinine, haksız ve yersiz davacı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş.’nin, davalı şirkete ait hisselerinin davacı tarafça devralındığı hususunun pay defterine kaydı talebine ilişkindir.
Davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; İlk derece mahkemesinin 28/12/2021 tarihli nihai kararının davalı vekiline e-tebliğat (UETS) yoluyla 15/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 02/02/2022 tarihinde UYAP sisteminden gönderdiği istinaf dilekçesiyle istinaf yoluna başvurduğu, istinaf harçlarını (istinaf kanun yoluna başvurma ve istinaf karar harcını) yine 02/02/2022 tarihinde yatırdığı görülmüştür.
HMK 345. Maddesine göre: “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle başlar…”
HMK’nın 352/1.maddesine göre; “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti hâlinde öncelikle gerekli karar verilir:
a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması,
b) Kararın kesin olması,
c)Başvurunun süresi içinde yapılmaması,
ç)Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi,
d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi”
Somut olayda; ilk derece mahkemesinin 28/12/2021 tarihli nihai kararının davalı vekiline 15/01/2022 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilince nihai karara karşı 02/02/2022 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu, HMK’nun 345.maddesi uyarınca istinaf süresinin 31/01/2022 tarihi sonunda dolmasına rağmen, davalı vekilince 2 haftalık istinaf süresi dolduktan sonra 02/02/2022 tarihinde nihai karara yönelik istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, HMK’nun 352/1-c maddesi gereğince iş bu ara karara yönelik istinaf dilekçesinin/başvurusunun süresinde yapılmamış olması nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede;
Nama yazılı payların ve pay senetlerinin devri hususu TTK’nun 490. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.
İİK’nun 336. Maddesine göre; Müflisin mallarını ellerinde bulunduran veya müflise borçlu olan üçüncü şahıslar, iflasın açıldığına dair ilana muttali oldukları tarihten itibaren bir ay içinde makbul bir mazeret olmaksızın o malları iflas idaresi emrine vermezler veya borçlarını bildirmezlerse, doksan güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
Aynı yasanın 198. Maddesinde ise; Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir.hükmü bulunmaktadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; davacı ile dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş. arasındaki hisse devir sözleşmesinin 30/06/2020 tarihli olduğu, bu devirden sonra dava dışı … İşletmeleri Tic. San. A.Ş.’nin 16.10.2020 tarihinde iflasına karar verildiği, iflasın Ticaret Sicil Gazetesinde 02.11.2020 tarihinde ilan edildiği, ilan tarihine dek pay devrinin pay defterine tescili hususunda davalı şirkete yapılan herhangi bir başvurunun bulunmadığı, dosyadaki bilgi ve belgelere göre pay devrinin davalı şirkete 22.02.2021 tarihinde, iflasın ilanından itibaren 3 aydan fazla süre sonra bildirildiği, İİK’nun 336. Maddesine göre müflisin mallarını ellerinde bulunduran veya müflise borçlu olan üçüncü şahısların, iflasın açıldığına dair ilana muttali oldukları tarihten itibaren bir ay içinde o malları iflas idaresi emrine vermeleri gerektiği, iflasın alacaklıların hakları üzerindeki etkilerine ilişkin İİK’nun 198.maddesi uyarınca, davacının alacağının para alacağına dönüşmüş olması nedeniyle, müflis şirketten olan hisse bedeli alacağının iflas masasından talep etmesi gerektiğinden bahisle, yerel mahkemece davanın pasif husumete ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usuden reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Davalının istinaf başvurusu yönünden;
1-Davalı vekilinin işbu 28/12/2021 tarihli nihai karara ilişkin 02/02/2022 tarihli istinaf başvurusunun HMK’nın 345. Maddesi uyarınca yasal süresinden sonra yapıldığı anlaşıldığından HMK’nın 352/1-c maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
B)Davacının istinaf başvurusu yönünden;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 28/12/2021 tarih ve 2021/389 E – 2021/1192 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/04/2022