Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/70 E. 2022/45 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/70
KARAR NO: 2022/45
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2021
ESAS NO: 2019/648
KARAR NO: 2021/856
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 12/01/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2021 tarih ve 2019/648 Esas – 2021/856 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri’de mukim yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin 20/02/2011 tarihli genel kurul gündem maaddesinde yer alan “biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi” maddesi gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini ancak komisyon tarafından çıkarılan maliyet raporu incelendiğinde eksik ve hatalı olduğunun görüldüğünü, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetlerinin kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, arsa sahiplerine teslim edilen dairelerin maliyetlerinin kooperatif üzerine yani hali hazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine maliyet hesabında kat, cephe ve şerefiye bedeli farklarının da gerçeği yansıtmadığını, o zamanki yönetim tarafından bilinçli bir şekilde %50-60 gibi fahiş oranlarda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak kooperatifin büyük zarara uğratıldığını, kooperatif tarafından bugüne kadar 196’sı kooperatif üyesi, 197’si arsa sahibi olmak üzere toplam 393 dairenin teslim edildiğini, halihazırda 309 dairenin de (152 kooperatif üyesi, 157’si arsa sahibi)yarım kalmış olup, dairlerin henüz teslim edilmediğini, kooperatifin mevcut 305 üyesinin olduğunu, bunlardan 196’sının davalı gibi dairesini ve tapusunu almış olup, 109 üyenin henüz dairesini alamadığını, eksik ve hatalı maliyetlerle kooperatif ortaklarına kat mülkiyeti tapularının ferdileşme ile verildiğini ve daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyetinin geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, eğer yapılan geçici maliyet hesapları doğru olarak üyelere pay edilmiş olsaydı dairesini teslim alan üye başına ortalama 220-240.000,00 TL arası maliyet düşecekken, 90-140.000,00 TL arası bedellerle üyelere dairelerin teslim edildiğini, yine dairesini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının % 40’ı oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedellerin üyelerden tahsil edilemediğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar evlerini teslim alan üyeler için yapılan inşaatlarda kullanılan banka kredi borçları, vergi, sgk vs borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet hesabıan eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almayan üyelere bırakıldığını, yapılan tüm bu hataların yeni yönetim göreve geldikten sonra fark edildiğini ve 21/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet hesaplarının iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, eski hesap hatalarında sorumluluğu olduğu düşünülen yöneticiler aleyhinde Kayseri C.Başsavcılığı’nın 2019/18630 Soruşturma no ile suç duyurusunda bulunulduğunu, 21/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların oy birliği ile alındığını ve iptali için dava açılmadığını, tüm kararların kesinleştiğini, bu kapsamda kesin maliyet bedeli hesaplanması sürecinin başlatıldığını, hesaplanan kesin maliyet hesabı bedelinin tüm üyelere tebliğ edildiğini, 15 günlük itiraz süresinin geçtiğini, verilen süre içerisinde ödemelerini yapmayan tüm üyelerle ilgili olarak yasal sürecin başlatıldığını, kooperatif genel kurulunda alınan kararların herkesi bağlayacağını, bu nedenle kesin maliyet bedeli olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava değerinin 185.676,00 TL olmasına rağmen dava değerinin 5.000,00 TL üzerinden harç yatırıldığını, harcın tamamlatılması gerektiğini, kesin maliyet bedelinin hesaplanmasında kanuna ve ana sözleşmeye uyulmadığını, kesin maliyetin hesaplanabilmesi için oluşturulacak heyetin kimlerden oluşturulacağının genel kurulda belirlenmediğini, heyette yalnızca inşaat mühendisinin olduğunu, elektrik mühendisi, makine mühendisi ve mali müşavirin olmadığını, davalıya gönderilen 06/05/2019 tarihli belgede kesin hesap ile ilgili bir bilgi belge bulunmadığını, gelen yazıda sadece daire ve arsa şerefiye bedellerinin hesaplandığı, yazı ekindeki arsa ve daire şerefiye payları tablosu incelendiğinde de davalının 10.000,00 TL şerefiye bedeli için alacaklı, 4.250,00 TL arsa şerefiye bedeli olarak borçlu olduğunun göründüğünü, dolayısı ile davalıya tebliğ edilen kesin hesap maliyetinin usule aykırı olduğunu, davalıya gönderilen belgeler arasında farklılık bulunduğunu, davalının peşin ödemeli sabit fiyatlı üye olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 168.048,25 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya ilanen yapılan tebligatın 27/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 28/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile toplam 168.048,25 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 26/09/2019 tarihinden ve 163.048,25 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir Davacı taraf alacak talebi için banka mevduat faizi talep etmiş ise de kooperatif ile üyesi arasındaki somut uyuşmazlıkta uygulama imkanı bulunmadığından davacının asıl alacağa bankalarca mevduata uygulanan en yüksek oranda faiz işletilmesi talebi yerinde görülmemiş” gerekçesiyle davanın kabulü ile toplam 168.048,25 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 26/09/2019 tarihinden ve 163.048,25 TL’sine ıslah tarihi olan 30/06/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,…” dair karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava değerininin 5.000 TL olarak belirtildiğini, alacak miktarının 185.676,00 TL olduğunu ve bu miktar için dava açıldığı açıkça belirtilmesine rağmen bu miktar üzerinden harcın tamamlatılması yoluna gidilmediğini, dava değerinin bu miktar olarak kabulü halinde eksik harcın tamamlattırılmasına karar ile birlikte de reddedilecek kısım üzerinden davalı taraf lehine vekalet ücretine, yargılama masraflarının da kabul red miklarına göre hükme bağlanması gerektiğini, ayrıca dava sırasında bilirkişiler tarafından davacı tarafa haricen danışmanlık yapıldığı duyumları aldıklarını, dosyaya sunulan raporlarda da bilirkişilerin taraf gibi beyanlarının bulunduğunu, mahkemenin yetkileri ve görevleri dikkate alınmadan zamanaşımı, muacceliyet ve faiz miktarları yönünden yapıları değerlendirmelerin de usul ve yasalara aykırı olarak yapıldığını, bu raporlara göre verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı kooperatif tarafından davalıdan kesin maliyet bedeli olarak talep edilen miktarın hesaplanmasında kanuna ve ana sözleşmeye göre belirlenen emredici hükümlere riayet edilmediğini, kesin maliyetin hesaplanabilmesi için oluşturulacak heyetin kimlerden oluşturulacağı genel kurulda belirtilmediğini, sadece teknik komisyon marifetiyle kesin maliyet hesabının yapılacağı belirtilerek yetki alındığını, ancak oluşturulan bu teknik heyetin üç kişiden ve tamamı inşaat mühendislerinden oluştuğunu, yapılan hesaplamanın da taraflarınca da mahkemece de kabul görebilmesinin mümkün olmadığını, hesap heyetinin oluşumu, düzenlenen raporun kooperatif ana sözleşmesi ve Kooperatif Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olarak tebliğ edilmemesi, genel kurul denetiminden geçmemiş olması gibi hususlar dikkate alındığında dava konusu talebin hukuki bir dayanağı kalmadığından reddi gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece bu konuda ayrıca başka bir araştırmada yapılmadığını, dosyadaki belgelere göre taraflarınca haricen yapılan inceleme neticesinde … barkod numaralı kesin hesap konulu gönderinin adres yetersizliğinden alıcısına…) teslim edilemediğini,…,…,…,…,…,…,…numaralı aynı mahiyetteki gönderilerin de alıcılarına teslim edilemediğinin görüldüğünü, ortada taraflara tebliğ olmuş ve kesinleşmiş bir kesin maliyet hesabı bulunmadığını, ilk hesap tarihinden yaklaşık 8-10 ay sonra kesin maliyet ek raporu şeklinde ilk hesaplamalarda gözden kaçan 26.644.901,95 TL nin kooperatif borç payı olarak maliyete eklenmesi de kesinleşmiş bir kesin maliyet hesabının bulunmadığının başka bir göstergesi olduğunu, bu durum dava açıldıktan aylar sonra dosyaya bildirilmiş ve bu borç miktarından da 74.499,00 TL’nin davalı adına kesin hesaba ilave edildiğini, davalının kooperatife 12.12.2012 tarihinde üyelik devir sözleşmesi ile üye olduğunu, bu tarihte devraldığı üyeliğe isabet eden daire bedeli olarak 141.594 TL’ yi de ödediğini, yine davalının 06.05.2018 tarihli genel kurula kadar da hiçbir genel kurula da çağrılmadığını, hazırun cetvellerinde dahi ismi bulunmadığını, bilirkişi raporlarında da bu durumun açıkça belirtildiğini, Yargıtay HGK, Yargıtay 23. HD kararlarında da açıkça izah edildiği üzere davalıdan 12.12.2012 tarihinden 05.07.2018 tarihine kadar uzunca bir süre inşaat finansmanı için aidat istenilmediğini, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde, bu yönde bir borç kaydı yer almadığını, davalının peşin bedelli üye olarak davacı kooperatif tarafından zımnen kabul edildiğini, davalının sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olması gerektiğini, gelen gider ve altyapı giderleri de 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, bu hususta da dosyada itirazları olduğunu, bu bedellerin de talebinin mümkün olmadığını, davalıya kura sonucu tahsis edilen dairenin o zamanki maliyet bedelinin, aynı durumdaki diğer üyeler ile aralarında değerlendirme farklılığının bulunup bulunmadığı, diğerlerine göre ayrıcalıklı bir maliyet çıkartılıp çıkartılmadığı araştırılmadan gerekçe oluşturmanın mümkün olmadığını, davalı ve aynı durumdaki diğer üyeler için kooperatif genel kurulunda alınan daha önceki kararın geçersizliğinin yine kooperatif tarafından ileri sürülmesinin kararda da zikredildiği üzere iyiniyet kurallarına aykırılığının açık olduğunu, davacı tarafın ıslah dilekçesine karşılık 18.07.2021 tarihli itiraz dilekçesi sunduklarını, istinafa konu kararın eksik incelemeye dayalı olduğunun başkaca bir göstergesi olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulü ile eksik incelemeye dayalı usul ve yasaya aykırı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.10.2021 gün ve 2019/648 Esas, 2021/856 Karar sayılı ilamının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini,masraf ve vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, kooperatif ortağına karşı açılmış kesin maliyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı kooperatif ortağı olmadığını kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenmeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurduğu görülmüştür. Bilindiği üzere bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır. Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573) Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalını kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Davalı kooperatifçe adına tescil yapıldığını bundan dolayı ibra edildiğini iddia etmiş olup; Bilindiği üzer bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de , kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği anlaşılmış, aynı zamanda genel kurulun iptali istemiyle açılan davada tedbiren yürütmenin durdurulması kararı verilmediği anlaşılmakla davalının bekletici mesele yapılması yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup; bilindiği üzere kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/10/2021 tarih ve 2019/648 E – 2021/856 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 11.479,37 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 2.869,84 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 8.609.53 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/01/2022