Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/69 E. 2022/70 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/69
KARAR NO: 2022/70
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/07/2021
ESAS NO: 2018/699
KARAR NO: 2021/705
Mahkememizin 2018/699 Esas Sayılı Asıl Dava Dosyasında;
DAVA:Alacak (Adi Ortaklıktan Kaynaklı Alacak)
DAVA TARİHİ: 05/03/2018
Birleşen Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/207 Esas 2018/227 Karar Sayılı dosyasında;
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 27/03/2018
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 14/01/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/07/2021 tarih ve 2018/699 E – 2021/705 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl Davada Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının 2015 tarihinde gayri resmi olarak inşaat işine girdiklerini, ortaklık kapsamında müvekkilinin davalı …’e bir çok kez ödeme yaptığını, sonunda ortaklığa ilişkin hiçbir kar payı ve ödeme almadığını, müvekkili ile davalı arasında adi ortaklığın kurulu olduğunu, adi ortaklıklarda kazancın paylaştırılması gerektiğini, yapılması gereken ödemelerin yapılmadığı gibi daha önce yatırılan teminatların da müvekkiline iade edilmediğini, bu konuda karşı tarafa Kayseri 7. Noterliği aracılığıyla ihtarname gönderildiğini, aralarında yapılan sözleşmenin fesh edildiğini ve karşı tarafın temerrüde düşürüldüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 87.710,00 TL’lik alacağın şimdilik kısmen 10.000,00 TL’sinin davalının temerrüde düşürüldüğü … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendilerine verdiği beyana göre davacının müvekkili ile hiç bir ortaklığı bulunmadığını, herhangi bir vekaleti de olmadığını, hiçbir yazılı evrak ilişkisi olmadığını, davacı ile müvekkili arasında sadece 2015 yılında “okulların öğretmen odalarının tamir tadilat ve düzenlenmesi” işinde 25 günlük işçi işveren ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin ilgili iş için ücretini alamadığını, ortak işler yapma hususunun tamamen asılsız olduğunu, davacı tarafça gönderildiği belirtilen paraların davacının şahsi harcamalarına yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Davada Dava: Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkillerinden … aleyhine Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/147 esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, bağlantı bulunan dosya ile birleştirilmesini talep ettiklerini, davalı ile müvekkillerinden …’in 2015 yılında gayri resmi ortaklık kurarak iş yaptıklarını, yapılan işlerin sonunda işlerle ilgili davalı adına fazladan yapılan ödemelerin müvekkili …’e ödemediklerini, yapılan işlerden kar payı verilmediğini, müvekkili …’in 2015 yılında yurtdışından gelişinden sonra beraber iş yapmak amacıyla karşılıkla sözlü mutakabat yaptıklarını, beraber çalıştıklarını, davalı ile müvekkili … ile ortaklığı, davalıya ait ihale işlerinin finansmanının müvekkili … tarafından finanse edilmesi ve Kayseri 3. Noterliği’nin … yevmiye numaralı … tarihi itibariyle davalının müvekkili … vekaleti ile gayri resmi olan ortaklığının resmi olarak başladığını, işlerin süresi boyunca müvekkillerinin itibarından müvekkillerinin her ikisinin mühendis olması sebebiyle tekniğinden ve finansından yararlandığını, finans ve kabullerin yapılmasından hemen önce ortağı …’i azlettiğini, yapılan işlerle ilgili davalının gösterebileceği kendine ait herhangi bir hesap hareketi, banka kayıtları ve muhasebe kayıtları dışında detay belge beyanı olmadığını, müvekkili …’e ait taşınmaz mal varlığı olmadığını bildiği için alacak durumunda garanti etmek maksadıyla müvekilli …’e dava açtığını, davalının açmış olduğu Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/147 dosyası ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili …’in 48.204,24 TL ve davalı zimmetindeki 110.353,81 TL alacağı ve müvekkili …’in alacağına ilişkin şimdilik 10.000 TL’sinin temerrüde düşürüldüğü Kayseri 3. Noterliğinin … tarih ve … yevmiyeli ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Birleşen Davada Cevap: Birleşen dosya davalısı … vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki adi ortaklığın müvekkili ile … arasında kurulu olduğunu, … ile müvekkili arasında herhangi bir ortaklık olmadığını, …’in müvekkilinin sigortalı çalışanı olduğunu,müvekkili tarafından,kendi işlerini yapabilmesi amacıyla iş hayatının gereksinimi olarak … …’a vekalet verildiğini,… …’un müvekkili adına sözleşme imzalaması,teminat vermesi,ödemeler yapması,para yatırması,çekmesi gibi duurmların da vekalet ve işçi-işveren ilişkisi dahilinde olduğunu, adi ortaklık ilişkisinin müvekkili ile … arasında olduğunu belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Birleşen davada davacılar vekili 18/06/2021 tarihli dilekçesi ile asıl davada davacıya yemin teklif etmeyeceğine dair dilekçe sunduğu ve takas mahsup definin uygulanmasını talep ettiği görülmüştür. Birleşen davanın davacılarının davalıya yemin teklif etmemesi sonucu birleşen davada adi ortaklık iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varılmıştır. Taraflar arasında adi ortaklık iddiasının ispatlanamaması nedeni ile tarafların birbirlerinden olan alacakları var ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre birbirlerinden talep edebilecekleri sonucuna varılmıştır. Mahkememizce hükme esas alınan ve yukarıda deliller kısmında ayrıntısı ile özetlenen bilirkişi kök ve ek raporlarına göre asıl davada davacının davalıdan 49.712,11 TL alacağının olduğu, birleşen davada davacı …’in davalıdan 104.703,95 TL alacağının olduğu, …’in ise herhangi bir alacağının olmadığı tespit edilmiştir. Asıl ve birleşen davada, taraflar fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttukları halde davayı ıslah etmemişler, talepleri ayrı ayrı 10.000,00 TL ile sınırlı kalmış, mahkememizce taleple bağlı kalınarak asıl ve birleşen davada ayrı ayrı 10.000,00 TL üzerinden hüküm kurulmuştur. Asıl davada davacının alacağının Kayseri 7.Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep etmiş ve alacağın 7 gün içinde ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağını ihtar etmiş, ihtarname muhatap …’e 04/1/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalının temerrüt tarihinin 12/11/2016 olduğu anlaşılmıştır. Birleşen davada davacının alacağının Kayseri 3.Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep etmiş ve alacağın 7 gün içinde ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağını ihtar etmiş, ihtarname muhatap …’e 15/11/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalının temerrüt tarihinin 23/11/2016 olduğu anlaşılmıştır. Davalı/birleşen davada davacılar vekili asıl davada cevap ve birleşen davada dava dilekçesinde ileri sürmemesine rağmen yargılamanın ilerleyen aşamalarında 18/06/2021 tarihli dilekçesi ve 04/06/2021 tarihli celse ile 16/07/2021 tarihli celselerde takas mahsup def’ini ileri sürmüştür. Takas ve mahsup iddiası, itiraz niteliğinde olmayıp, bir defidir. Defiler, dava dilekçesine cevap verilirken ileri sürülmelidir. Aksi halde, davalı “savunmanın genişletilmesi yasağı” ile karşılaşır. Defiler, davada ileri sürülmedikçe hâkim tarafından re’sen dikkate alınmazlar. İzah edilen nedenle, asıl davada davalı/birleşen davada davacılar vekilinin süresinden sonra ileri sürülen takas ve mahsup def’ine itibar edilmemiş; 2018/699 Esas sayılı asıl davada davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine, birleşen Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/207 Esas 2018/227 Karar Sayılı Dosyasında; davacı …’in davasının reddine, davacı …’in davasının kabulü ile 10.000 TL’nin temerrüt tarihi olan 23/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine karar verilmiş, A-2018/699 Esas Sayılı Dosyada; Davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine, B-Birleşen Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/207 Esas 2018/227 Karar Sayılı Dosyasında; Davacı …’in davasının reddine, Davacı …’in davasının kabulü ile 10.000 TL’nin temerrüt tarihi olan 23/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine,…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dosyasının konuları, adi ortaklıktan kaynaklı aid ortaklığın tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinden kaynaklanmakta olup, davanın adli tatilde görülecek dava ve işlerden olmadığını, bu vesile ile istinafın süresinde olduğunu, mahalli mahkemenin adi ortaklığın tasfiyesinden kaynaklanan alacak kararını davacılar vekili sıfatıyla usul ve esas bakımından hukuka ve kanuna uygun bulmadıklarını, ilk derece mahkemelerinden verilen malvarlığına ilişkin davalar hakkındaki nihai kararlara istinaf yoluna başvurulabileceğini, HMK temyizdekinin aksine istinaf sebeplerini düzenleyen genel bir hüküm içermediğini, işbu davada taraflarca yazılı nitelikte adi ortaklık sözleşmesi sunulmadığını, böyle bir yazılı sözleşmenin varlığının iddia edilmediğini, asıl davada dacı tarafın, kendi keşide ettiği ihtarnamede borç olarak verdiği iddiasına dayanmakta iken, dava açtıktan sonra bu ilişkiyi adi ortaklık olarak açıkladığını, davalının adi ortaklık iddiasını kabul etmediği ve davacının dava nedeni ile asıl davanın tarafları arasında adi ortaklık ilişkisinin olmadığı sonucuna varıldığını, birleşen davada davalı … … davalı … ile arasında adi ortaklık olduğunu, diğer davacı …’in …’ün SGK’lı çalışanı olduğunu ileri sürmekte, davalı … ise taraflar arasında aid ortaklık olduğunu iddiasını kabul etmediklerini, dava öncesi keşide edilen ihtarnamede açıkça çalışan iddiası ileri sürüldüğünden birleşen davanın davacısı …’in aid ortak olduğu iddiasını ispatlanamadığını, yemin delili mahkemeyi bağlayıcı nitelikte kesin delil olup, asıl davada adi ortaklık iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varıldığını, birleşen davanın davacılarının davalıya yemin teklif etmemesi sonucu birleşen davada adi ortaklık iddiasının ispatlanamadığı sonucuna varıldığını, mahalli mahkemece eksik ve yetersiz tetkik de bulunulduğunu, mahalli mahkemenin iş bu kararı sehven oluşturulduğunu, adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü iddia edene düşeceğini, adi ortaklık ilişkisinin ispatı bakımından senet yok ancak yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belge varsa, bu durumda tanık dinlenilerek sonucuna göre adi ortaklık ilişkisinin ispatı olanaklı olduğunu, mahalli mahkeme kararının emsal içtihatlarla uyumlu olmadığını,, müvekkili … … …’in adi ortaklık ilişkisinin varlığına ilişkin iddiasını ve ortaklığın sübutuna ilişkin delilleri beyanda tekrar ettiklerini, takas mahsup talebinin uygunalanarak hüküm kurulması gerektiğini, birleşen davada adi ortaklık iddiasının ispatlandığını, kısaca mahalli mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi mahalli mahkeme kararının kaldırılmasını, davacı … tarafından yapılan istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı … vekili tarafından sunulan istinaf başvuru ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, yerel mahkemenin talep 9.900 TL iken 10.000 TL üzerinden hüküm kurma yoluna gitmiş olması taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiği, yerel mahkemece eksik harcı tamamlamak üzere kendilerine süre verilmediğini, bu durum da bozma sebebi olup mahkeme kararının kaldırılmasına ilişkin yeterli bir gerekçe olduğunu, Müvekkil …’e çeşitli işler yapması için vermiş olduğu vekaletname kapsamında …, vekalet veren olarak müvekkil adına ödeme yaptığını, yatırılan bu paralar …’in işi gereği yatırmış olduğu paralar olduğunu, yapılan bu ödemeler için gereken masraflar … tarafından finanse edildiğini, yerel mahkeme dosyasında … tarafından müvekkil adına yapılmış gibi gösterilerek hesaplanan ödemeler zaten müvekkil tarafından …’e gönderilen masraflar olduğunu, nitekim yerel mahkeme …’in vekalet ile müvekkil adına iş yapmış olduğu hususuna dikkat edilmediğini, …’in, … adına; sözleşme imzalaması, geçici ve kesin teminat vermesi, ödemeler yapılması, para yatırması, çekmesi gibi durumlar da vekâlet ve işveren-işçi ilişkisi dâhilinde olduğunu, Kayseri 7. Noterliğinin … numaralı ihtarnamesinde kalem kalem belirtildiği üzere … vekâletnameye istinaden müvekkil … adına … seri numaralı faturayı imzalayarak vekâlet ilişkisini kötüye kullandığını ve 83.723,25 TL’yi kendi hesabına geçirdiğini ve bu sebeple azledildiğini, müvekkilce gönderilen bu masrafların müvekkile tekrar ödenmesi gerekirken, tam tersi şekilde müvekkilden tekrar alınmaya çalışılmasının hakkaniyete yaraşır bir yanı olmayıp bu hususa riayet edilmemesi adaletsizliğe mahal vereceğini, müvekkili ve davalı taraf arasında adi ortaklık sözleşmesi geçerli bir şekilde karşılıklı iradeleri doğrultusunda kurulduğunu, yerel mahkeme huzurunda dinlenen tanık anlatımlarından da anlaşılacağı üzere Müvekkil … ile …’in ortak olduklarını, yerel mahkeme taraflar arasındaki borç ilişkisi olduğunu lakin adi ortaklık olmadığı hususunda hüküm kurma yoluna gittiğini, fakat dava dosyası açıldığından bu yana bahsettikleri nokta taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinde müvekkilin davalı/birleşen davada davacı …’e bu ödemelerini daha sonra almak üzere borç olarak verdiği olduğunu, dolayısıyla borç olarak verilen meblağların finansmanı adi ortaklık şirketinin işlerinin yürüyebilmesi adına … tarafından daha sonra geri iade alınmak üzere sağlanıldığını, adi ortaklık ilişkisinden müvekkilin tek kazancı yapılan ortak işlerden elde edilecek olan kar payından kendisine düşecek olan kısmı olacak iken davalı bunu da müvekkilden esirgeyerek anlaşmaya uymadığını, dilekçelerde belirtilen adi ortaklıktan kazanılan kar paylarına ilişkin hesaplama yapılması gerekirken yerel mahkemece bu husus üzerinde de durulmamış, bu konuda hiçbir sonuca varılmadığını, müvekkilin yaptığı ödemelerin … ile olan adi ortaklığın ödemeleri olduğu ıspatlanmış olmasına rağmen yerel mahkemece yapılan ödemelere dayalı adi ortaklık ilişkisinin oluşmadığı kanaatine varıldığını, dosyada mevcut bilirkişi raporları ilim ve fenne aykırı olarak düzenlenmiş olup muğlak ifadelerden oluştuğunu, yerel mahkeme dosyasında yer alan raporlarda bilirkişi yüce mahkemeniz nezdinde belirlenmesi gereken taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin mevcudiyetinin belirlemesinde kendisi hakimmiş edasıyla değerlendirmeye almış bulunduğunu, yakın tarihli karar da bilirkişice hazırlanan hukukun temel kurallarından bir hayli uzak raporla hüküm kurulmaması gerektiği anlam ve sonucuna ulaşıldığını, ödeme belgeleri dikkate alınmadığını, dayandıkları delil niteliğine haiz ödeme belgelerinin yer aldığı dekontlar daha önce …’in banka hesap hareketlerinin celp edilmesiyle zaten dosya arasına alınmış fakat gerek yerel mahkeme gerekse bilirkişi bu ödemelere dikkat etmediğini, eksik araştırma ve inceleme ile tüm deliller toplanılmadan karar verilmiş olması yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektirdiğini, eksik araştırma ve inceleme ile tüm deliller toplanılmadan karar verilmiş olması yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektirdiğini, faturalar … tarafından düzenlenerek finansı … tarafından sağlanılmasına rağmen davalı … ödemiş gibi gösterildiğini, … kendisine verilen parayı vekaletname ve müvekkilimizin işçisi olması hasebiyle pek tabi ödediğini, ödemeyi alan da makbuzu ödemeyi yapan adına düzenlediğini, gerekçeli kararın eksik olduğu ve yeterince gerekçe içermediğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve taleplerimizin kabulüne karar verilmesini, davalı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Asıl ve birleşen dava, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.Asıl ve birleşen davada davacı taraf, davalı taraf ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu iddia ederken, hem asıl, hem de birleşen davanın davalı tarafları ise adi ortaklık ilişkisinin varlığını kabul etmediği anlaşılmaktadır.Yerel mahkemece de vurgulandığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulması her hangi bir şekle bağlı değilse de, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia eden tarafa düşecektir. Eldeki davada da taraflarca yazılı nitelikte adi ortalık sözleşmesi sunulmadığı gibi, böyle bir yazılı sözleşmenin varlığı da iddia edilmemiştir.Dosyada bulunan kayıt ve belgeler ve taraflarca sunulan ödeme belgelerinde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin varlığına ilişkin herhangi bir kayıt veya ortaklık ibaresinin bulunmadığı, diğer taraftan tarafların dava tarihinden önce karşılıklı olarak keşide ettikleri ihtarnamelerde de talebe konu paranın borç olarak verildiğinin iddia edildiği anlaşılmaktadır. Asıl davada davacı taraf, kendi keşide ettiği ihtarnamede borç iddiasına dayanmakta iken, dava açtıktan sonra bu ilişkiyi adi ortaklıktan kaynaklı alacak olarak açıklamaktadır. Dosyaya getirtilen ceza dosyası kayıtları ve asıl dosyada davalı …’e yöneltilen yemin teklifinin usulüne uygun olarak eda edildiği anlaşılmakla, adi ortaklık ilişkisinin varlığının kanıtlanamadığı gerekçesine dayalı yerel mahkeme kararında asıl dosya yönünden herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Birleşen davada da davacılar, taraflar arasında arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğundan bahisle alacak talebinde bulunmuş, ancak taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu yönündeki iddia davalı … tarafından reddedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia eden taraf bu iddiasını ispatla mükellef olup, sunulan bir kısım ödeme belgelerinde davacı … ile davalı … arasında adi ortaklık bulunduğuna dair herhangi bir kayıt ileri sürülmemiş, mahkemece davacı tarafa yemin delili hatırlatılmasına karşın, davacı tarafça yemin deliline de başvurulmadığı anlaşılmıştır. Diğer taraftar SGK’dan gelen yazı yanıtından davacı …’in, davalı … işverenliğinde 25/05/2019-18/09/2015 tarihleri arasında çalıştığı, adi ortaklık ilişkisinin varlığı noktasında davacı tarafın iddiasını ispata elverişli başkaca bir yazılı belge veya delil sunulamadığı, yine davalı … tarafından davacı …’in vekil tayin edildiğine ilişkin Kayseri 3.Noterliği’nin … tarihli … numaralı ihtarnamede de adi ortaklık ilişkisinden veya davacı …’in adi ortaklık adına temsilci sıfatı ile yetkilendirildiğine dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde birleşen dosyada da taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin varlığı davacı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesine dayalı yerel mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik veya usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerlendirilerek, birleşen dosyada davacı … vekilince ileri sürülen istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Birleşen dosyada davalı vekilince ileri sürülen istinaf itirazları yönünden HMK’nun 355. Maddesi gereğince yapılan incelemede ise;Yerel mahkemenin 18.02.2020 tarihli 6. celse 1 numaralı ara kararı gereğince davalı/birleşen davada davacı vekiline 10.000 TL’nin ne kadarının davacı … için, ne kadarının diğer davacı … için talep edildiği hususunun açıklanması amacıyla davacılar vekiline süre verildiği, birleşen davada davacılar vekilince sunulan 02.03.2020 tarihli dilekçe ile 10.000 TL’nin 9.900 TL tutarındaki kısmının davacı … için,100 TL’nin ise davacı … için talep edildiğinin belirtilmesine karşın, yerel mahkemece hatalı olarak davanın … yönünden kabulü ile 10.000 TL’ye hükmedildiği, bu durumun HMK’nun 26. Maddesinde belirtilen taleple bağlılık kuralına aykırılık teşkil ettiği, taleple bağlılık kuralı gereğince hâkimin, tarafların talepleriyle bağlı olup, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremeyeceği, dolayısıyla yerel mahkemece davacı … yönünden davacının talebi aşılmak suretiyle hüküm kurulduğu, birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf itirazının bu yönüyle haklı ve yerinde olduğu,buna bağlı olarak diğer davacı … yönünden 100TL talep edilmiş olması nedeniyle bu davacı yönünden reddedilen dava değerinin de 100TL olmasına karşın AAÜT 13/2 maddesine göre davacı … aleyhine 100 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken daha fazla miktarda vekalet ücretine karar verilmiş olması nedeniyle bu yönden de davacı …’in istinaf itirazı haklı bulunmuştur.Ancak işbu hususlara ilişkin yanlışlıkların düzeltilmesinin de yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle belirtilen yönlerden olmak üzere davacı … ile davalı … tarafın bu yöndeki istinaf başvurularının kabulü ile, HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince birleşen dosyada ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden aşağıdaki gibi karar verilmesine dair işbu hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)Asıl dava yönünden davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
B)1-Birleşen dava yönünden Davacı … ile Davalı …’ün istinaf başvurusunun ayrı ayrı KABULÜ ile;
2-HMK 353/1-b.2 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 16/07/2021 tarih ve 2018/699 E – 2021/705 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3-“A-Asıl dosya yönünden;
1-Davanın kabulü ile; 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine,
2-Alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harından davacı … tarafından peşin yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile eksik 512,32 TL harcın davalı …’ten alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, tebligat ve müzekkere gideri ile bilirkişi ücreti 1.938,00 TL olmak üzere toplam 2.144,68 TL yargılama harç ve giderlerinin davalı … …’ten alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya ödenmesine,
B-Birleşen dava yönünden;
1-Davacı …’in davasının reddine,
2-Davacı …’in davasının kabulü ile 9.900 TL’nin temerrüt tarihi olan 23/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine,
3-Davacı …’in reddine karar verilen davası yönünden; alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının davacı … tarafından peşin yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye artan 111,48 TL’nin davacı …’e iadesine,
4-Davacı …’in kabulüne karar verilen davası yönünden; Alınması gereken 676,26 TL karar ve ilam harcının davalı …’ten alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı … tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, tebligat ve posta gideri ile bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.044,33 TL’nin davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine,
6-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacı …’e ödenmesine,
7-Ret edilen dava yönünden davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı …’e ödenmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,”
C) 1-Birleşen dava yönünden İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
2-Birleşen dava yönünden İstinaf başvurusunda bulunan davacı … tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-Birleşen dava yönünden İstinaf başvurusunda bulunan … tarafından yapılan 32,00 TL tebligat gideri, 106,00 TL posta gideri ve 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının …’ten alınarak …’e verilmesine,
4-Birleşen dava yönünden İstinaf başvurusunda bulunan … tarafından yapılan 13,50 TL tebligat gideri ve 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının …’ten alınarak …’e verilmesine,
5-Asıl davayla ilgili kararın istinaf nedeniyle istinaf eden taraflarca yapılmış istinaf posta giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl davayla ilgili verilmiş karar yönünden istinaf eden davacı …’ten alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırdığı 59,30TL harcın mahsubuyla eksik kalan 21,40TL harcın kendisinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-Asıl davayla ilgili verilmiş karar yönünden istinaf eden davalı …’ten alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin yatırdığı 170,78 TL harcın mahsubuyla eksik kalan 512,32 TL harcın kendisinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi. 12/01/2022