Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/681 E. 2022/784 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/681
KARAR NO: 2022/784
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2022
ESAS NO: 2020/723
KARAR NO: 2022/5
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/04/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 05/04/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/01/2022 tarih ve 2020/723 E – 2022/5 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, davalı … A.Ş. … Şubesi nezdinde hesapları bulunmakta olduğunu, davacı şirketin talebi üzerine Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 E. sayılı dosyasıyla davacı lehine konkordato mühleti verildiğini, yapılan yargılama sonucunda davacının konkordato talebinin kabul edildiğini ve konkordato projesinin tasdik edilmiş olduğunu, davacının borçlarının böylece Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 E. sayılı dosyasıyla bir yıl geri ödemesiz 36 ay eşit taksit ile yeniden yapılandırılmış olduğunu, davalı bankanın da konkordato dosyasına müdahil olup ve yargılamadan haberdar olduğunu, mahkeme kararının kesinleştiğini, davalı bankaya davacı şirketin konkordato projesi kapsamında kredi borçları bulunduğunu, davacının borçlarının mahkeme tarafından yapılandırıldığını, yani davacının davalı bankaya olan kredi borçları da dahil tüm borçlarının mahkeme kararıyla yeniden yapılandırılmış olduğunu, bu şekilde muaccel borcu olmadığını, durum böyle iken üçüncü kişi konumunda olan bir kurumun iş karşılığı olarak 25.000,00 TL para ödemesini davalı bankanın Kayseri … şubesindeki davacı hesabına EFT- HAVALE yolu ile gönderdiğini, davacı şirketin davalı bankanın anılan şubesinden zikredilen 25.000,00 TL nakit para çekme talebi olmasına rağmen anılan banka genel müdürlüğü ve şube yetkilileri tarafından davacının talebinin tamamen usul ve yasaya aykırı şekilde reddedildiğini, davalının yapılandırmayı bilmesine rağmen davacının kredi borçlarının takip hesaplarına aktarıldığı, ilgili hesabın komiser denetiminde olan konkordato süreci ile ilgili açılmış hesap olmadığı, Kredi Çerçeve Sözleşmesi gereğince ticari hesap rehin hakkının kullanıldığı gibi usul ve yasaya aykırı gerekçelerle taleplerinin kabul edilmediğini, davacının kredi borçlarının takip hesaplarına aktarılmış olması, davacının hesapta bulunan parasına bloke konulmasına gerekçe olamayacağını, ayrıca davacı şirkete konkordato komiseri olarak atanan …’in, davacının davalı bankada komiser muvaffakati olmaksızın işlem yapabileceğine dair şirket temsilcilerini yetkilendirilmesinin bulunmadığını, davalı bankanın ticari hesap rehin hakkını kullanma gibi bir hakkı olmadığını, davacının davalı bankaya muaccel, ödenmemiş, bir borcu bulunmadığını, davalının işleminin hukuksuz olduğunu, davacının parasının tahsili amacıyla davalı banka aleyhine takip başlatıldığını, davalının takibe itirazı üzerine arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlu … Müşavirlik Tesisat Elektrik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirket’in davalı bankada hesapları bulunup aynı zamanda davalı banka ile davacı borçlunun 06.06.2018 tarihinde 3.600.000,00TL bedelli kredi çerçeve sözleşmesi imzalanmak suretiyle kredi kullanmış olduğunu, davacı borçlu tarafından davalıya ödenmesi gereken kredi taksitleri ödenmediğini, davacı borçlu tarafından Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680E. Sayılı dosyası ile konkordato talep edildiğini ve yapılan yargılama neticesinde konkordato projesinin tasdik edilerek kararın kesinleştiğini ve davalı borçlu şirkete kayyım ataması yapıldığını, davacı borçlu şirketin davalı bankada bulunan hesabına 25.000-TL para yatırıldığını, davacı tarafından yatırılan bu para çekilmek istenmiş olmasına karşın davalı banka tarafından davalı banka ile davacı borçlu şirket arasında imzalanan Kredi Çerçeve Sözleşmesinin 6.1 Maddesinde belirtilen Ticari Rehin Hakkı Kullanıldığından işlemin reddine karar verilmiş olduğunu, her ne kadar davacı tarafından davalının bankanın yaptığı bu işlemin tamamen usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, davalı banka ile davacı borçlu şirket arasında imzalanan Kredi Çerçeve Sözleşmesinin 6.1 Maddesi gereğince işlem yapıldığını, davacının davalı bankaya olan kredi borçları takip hesaplarına aktarılmış olmakla birlikte yatırılan paranın bulunduğu hesabın komiser denetiminde olan ve konkordato süreci ile ilgili açılmış bir hesap olmadığından Kredi Çerçeve sözleşmesinde belirtilen ve davacı borçlu tarafından da kabul edilen Ticari Rehin hakkının kullanılmış ve davacı borçlu şirketin konkordato tasdik projesi kapsamında yapılandırılan ve davalıya ödenmesi gereken kredilere mahsup edilmek üzere ilk taksit tarihine kadar blokede tutulmakta olduğunu ve taksit tarihinde borçtan mahsup edilecek olduğunu, Müvekkil banka tarafından bu husus da davacıya yazılı olarak bildirdiğini, davalının sözleşme gereği kendisine tanınan yetkiyi kullandığını, davacı tarafça Ticari Rehin hakları olmadığı belirtilse de sözleşmenin ilgili maddesinin açık olduğunu, işlemin Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680E. Sayılı dosyasında verilen kararına aykırı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, delillerin toplanmasından sonra bilirkişi heyetinden 30/10/2021 tarihli rapor alındığı ve raporda, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/680 E sayılı dosyasında kararın 13/05/2020 tarihinde kesinleştiği, davacının davalıya ödemelerinin 13/05/2020 tarihinden sonra başlayacağının belirtildiği görülmüş olmakla söz konusu tarihten önce davacının hesabına yatan parayı tahsil edememesine sebep olan davalı işleminin doğru olmadığı, davalının söz konusu işlem tarihinde muaccel alacağı bulunmadığı, işlemini haklı gösterecek dosyaya delil sunmadığı anlaşılmış ve böylece davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın iptali ile takibin 25.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak bedeli olan 25.000,00 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK madde 67 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın iptali ile takibin 25.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, Kabul edilen asıl alacak bedeli olan 25.000,00 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK madde 67 gereğince davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı borçlu şirketin konkordato kararı ile müvekkil bankaya olan asıl borç miktarının ferileriyle ibrlikte 864.563,68 TL olduğu halde davacı yanca 704.358,56 TL temel esas alınarak eksik taksit ödemeleri yapmakta olup, borçlu şirketin müvekkil bankaya vadesi geçmiş borcunun bulunduğunu, nitekim davacı konkordato süreci ile belirlenen miktarın tespiti için Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/64 E sayılı dosyası ile davacının konkordato sürecinde borçlu olduğu miktarın tespiti için dava açtığını, miktar belirlendikten sonra davacının vadesi geçen borcu bulunup bulunmadığının ortaya çıkacağından söz konusu olgunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen Kredi Çerçeve Sözleşmesinin 6.1 maddesi oldukça açık olduğunu, bankacı bir bilirkişi tarafından kredi çerçevesi sözleşmesi irdeleme konusu yapılmadığını, davacı tarafından konkordato sürecinde belirlenen borç miktarının tespiti için Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/64 E sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, davacının müvekkile vadesi geçmiş borcu bulunup bulunmadığı söz konusu dava neticesinde belirli olacağını, bu nedenle de Kayseri 2.ATM’nin 2022/64 E sayılı dosyasıyla açılan davada davacının vadesi geçen borcu bulunup bulunmadığı belirleneceğinden söz konusu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, salt bu olgunun dahi yerel mahkeme gerekçesini çürüttüğünü, davacının Kayseri 1.ATM’nin 2018/680 E sayılı dosyasıyla görülen konkordato dosyasındaki 21/01/2020 tarihli alacaklılar toplantı tutanağındaki evet/hayır oy tutanaklarından anlaşılacağı üzere evet yönünde oy kullanılmadığını, takip eden 7 günlük iltihat süresi içinde evet yönünde görüştü bildirilmediği haliyle konkordatoya muvaffakat edilmediğini, davacı borçlu şirketin müvekkil bankada bulunan hesabına 25.000,00 TL para yatırıldığını, davacı tarafından yatırılan bu para çekilmek istenmiş olmasına karşın müvekkil banka tarafından müvekkil banka ile davacı borçlu şirket arasında imzalanan Kredi Çerçevesi Sözleşmesinde belirtilen ticari rehin hakkı kullanıldığından işlemin reddine karar verildiğini, her ne kadar yerel mahkemece, müvekkil banka tarafından yapılan bu işlemin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilse de bu beyan gerçeği yansıtmadığını, mühlet kararının verildiği tarihten sonra borçlunun hesaplarına havale veya EFT yoluyla gelen paraların bloke edilmemesi, varsa bloke edilen paraların serbest bırakılması ve bu şekilde gelen paraların banka kredi alacağına mahsup edilmemesi hususlarında tensip ile birlikte geçici mühlet kararı verilir iken bu hususta açıkça tedbir kararı verilmesi ve bankalara bildirilmesi gerektiğini, yerel mahkemece verilen kararın, somut gerekçe belirtilmeksizin bilirkişi raporuna dayalı olarak verilmiş ve cevap dilekçesinde belirtilen itirazların hiç bir şekilde değerlendirilmediğini, usul ve yasaya aykırı olana yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve akabinde davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından alınan 30/10/2021 tarihli raporda haklılıklarının sabit hale geldiğini, işbu raporun hükme esas alınmasında herhangi bir hukuka aykırılık durumu bulunmadığını, raporu hazırlayanın emekli banka müdürü olduğunu, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, davalı tarafça hazırlanan istinaf dilekçesinde, işbu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiş ise de bu talepleri de yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu, davalı bankanın müvekkil şirketin hesabına gelen parasını blokelediği, kendi deyimleriyle hapis haklarını kullandığı tarih, konkordato tasdik kararı olan 13/05/2020 tarihinden önce olduğunu, yani davalı bankanın bu haksız işlemi sırasında dahi müvekkil şirketin davalı bankaya muaccel bir borcu bulunmadığını, ancak istinaf dilekçesinde bu hususa değinilmediğini, davalı tarafça yargılama sürüncemede bırakılmaya hatta yanıltılmaya çalışıldığını, davalı tarafça, müvekkilin konkordato dosyasından kaynaklı borcunu eksik ödediği iddia edildiğini, işbu iddia da gerçeğe aykırılık teşkil ettiğini, zira dava açılına kadar davalı banka konkordato komiserinin sehven yaptığı hatayı kullanmaya çalışmakta, ekte bulunan komiserin düzeltme dilekçesini ise görmezden geldiğini, bilirkişi raporu davalı bankanın savunmalarının esas temeli olan rehin haklarını kullanabilmeleri için müvekkilin bankaya güncel, mevcut, vadesi gelmiş bir borcunun bulunması gerektiğini gösterdiğini, müvekkilin bankaya konkordato kapsamında olan borcu haricinde bir borcunun olmadığı bilirkişi raporuyla da sabit hale gelmiş, konkordato kapsamındaki borcu ise mahkeme kararıyla ertelendiği, taksitlendirildiği için de ortada rehin hakkını kullanma hakkını veren muaccel bir borç olmadığı da ortaya çıktığını, bu durumun da davalının istinaf taleplerinin yersiz olduğunun en açık göstergelerinden olduğunu, davacının davalıya ödemelerinin 13/05/2020 tarihinden sonra başlayacağının belirtildiği, söz konusu tarihten önce müvekkil şirketin hesabına yatan parayı tahsil edememesine sebep olan davalı işleminin doğru olmadığını, davalı bankanın istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı banka üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, İİK’nın 67.maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali talebine ilişkindir.HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, davacı şirketin konkordato projesinin Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/680 Esas-2020/203 K sayılı kararıyla onaylandığı, buna göre Mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl ödemesiz dönemden sonra başlamak üzere 36 ay vade ile eşit taksitler halinde borcun ödenmesine karar verildiği, mahkeme kararının 13.05.2020 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle davacı şirketin davalı bankaya olan ödemelerinin 13.05.2021 tarihinden sonra başlayacağı, davacı şirketin davalı Bankanın Kayseri … Şubesi nezdinde bulunan Türk Lirası vadesiz mevduat hesabına Kayseri Su ve Kanalizasyon idaresi tarafından 04.09.2020 tarihinde yapılan 28.472,66 TL tutarındaki hakediş ödemesinden 25.000,00 TL’si üzerine davalı banka tarafından bloke konulduğu, mahkemece aldırılan 30.10.2021 tarihli tarihli bilirkişi raporuna göre ödemelerin başlayacağı 13.05.2021 tarihinden önce davacı şirketin davalı bankaya herhangi bir gecikmiş ödemesi olmadığının tespit edildiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, dolayısıyla mahkemenin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen davalı tarafın istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerine görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 12/01/2022 tarih ve 2020/723 E – 2022/5 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.707,75 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 427,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,75 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 05/04/2022