Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/676 E. 2022/739 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/676
KARAR NO: 2022/739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2017/924 E. 2021/1171 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 30/03/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2021 tarih ve 2017/924 E – 2021/1171 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davacı şirketin … Marka kamyoneti … tarihinde satın aldığını, aracın plakasının … olduğunu, araç satın alındıktan iki gün sonra motoron sarı ışığının yanması üzerine servise götürüldüğünü, burda iki gün kalmasına rağmen servisin kayıt tutmadığını, ilk bakımının … tarihinde yapılmasından sonra aracın bir hafta sonra kaloriferinin ısı vermemesi ve motoron sarı ışığının yanması nedeniyle yine servise bırakıldığını, burda aracın antifirizmasının değişmesinin gerektiğinin söylendiğini, bir hafta sonra antifiriz değiştiğinin söylenmesine rağmen yine sarı ışığının yandığını ve servise gidince hava yaptığının ifade edildiğini, bunun iki kere tekrarlandığını, servisin sarı ışıktan kaynaklı 3 giriş ve çıkışın kaydının tutmadığını, araçla Kayseri dışına çıkamadıklarını, bir ay süre ile servise gidip gelme nedeniyle araca binemediklerini, 18/01/2017’de aracın sarı ışığının tekrar yandığını, bu sefer iş emri düzenlendiğini, 30/01/2017’den sonra yine aracın 4 gün sarı ışık nedeniyle serviste kaldığını ve kendilerine araç tahsisinde bulunulduğunu ve iş emri düzenlendiğini, 07/02/2017 ‘de sarı ışık yanınca yine aracın servise götürüldüğünü, araç tahsis edildiğini, 17 gün aracın serviste kaldığını ve iş emri düzenlendiğini, 06/03/2017’de yine sarı ışığın yanması üzerine aracın servise götürüldüğünü, 08/03/2017’de sarı ışığın yine yandığını, iş emri düzenlendiğini, 10/03/2017’de aracın servise bırakıldığını, iş emri düzenlendiğini, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/375 D. İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, tespitte kullanıcının hatasının bulunmadığını belirtildiğini, en son motoron kapak cuntasının yandığını, davacının olaydan mağdur olduğunu belirterek Borçlar kanunu gereğince seçimlilik hak talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacı ile davalı arasında hiçbir alım satım ilişkisinin olmadığını, kendisinin tek sorumluluğunun garanti kapsamında olduğunu, bedel iadesi ve araç değişimi taahhütlerinin bulunmadığını, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının olmadığı, garanti verilmesi halinde ayıp ihbar yükümlülüğünün ortadan kalkacağını, davacının onarım hakkını kullandığını, talebin hak ve menfaatler dengesine aykırı olduğunu, araçtan elde edilen faydanın dikkate alınması gerektiğini, araç bedelinin fatura rakamından ibaret olduğunu, araçta hasar incelemesinin yapılması ve borçtan ari iadesinin zorunlu olduğu ile davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, davalıya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, kendilerinin yetkili servis olduğunu, araç üzerinde herhangi bir takyidat olup olmadığının araştırılması gerektiğinin, araçta hasar kaydı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının seçimlilik hakkını onarımdan yana kullandığını, davacıya ikame araç temin edildiğini, bedel iadesi talebinin varlığı halinde faiz talebinin mümkün olmadığını, manevi tazminat talebinin reddi ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davacının dava konusu ettiği … plakalı … Marka … model, … … A/TD … tipi, … şasi numaralı kamyonette ayıp olup olmadığı, aracın iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve davacının ikame araç gideri talebinin yerinde olup olmadığı hususlarının tespiti için tanıkların dinlendiği, mahkememizin 2017/375 D.iş sayılı dosyasının dosya içerisin alındığı, araç üzerinde inceleme yapılması ile bilirkişi raporları alındığı ve alının tüm raporlarda davacının davalı … şirketinden … tarihli fatura ile 113.900,00 TL’ye satın aldığı dava konusu araçta gizli ayıp bulunduğunun belirtildiği görülmüş olup, araçtaki bu gizli ayıbın iş emirlerinden anlaşıldığı üzere yapılan çok sayıda tamire rağmen giderilemediği, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olması ve iş emirleri dikkate alındığında ayıp ihbarının süresinde olduğu, bu hali ile dava konusu aracın alımına ilişkin olarak davacının Borçlar Kanunu madde 227/1 kapsamında sözleşmeden dönme talebinin araçta hak mahrumiyeti olmaması da dikkate alınarak satıcı … şirketi yönünden uygun olduğu değerlendirilmiş, davalı … şirketi yönünden ise garanti belgesi kapsamında bu konuda garantisinin olmaması nedeni ile yerinde görülmemiş ve yine yetkili servis olan İnoto şirketinin ise alım-satım ilişkisine dahiliyeti olmadığı, sadece tamir yaptığı için onun yönünden de talep kabul edilmemiş, araca sonradan dahil edilen kabinin aracın değerinde kayıp olmaksızın çıkarılabilecek nitelikte olması nedeni ile kabin bedelinin iadesi talebi yerinde görülmemiş, davacının ikame araç gideri talebi yönünden Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 23/01/2020 tarihli 2018/2890 Esas, 2020/39 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak düzenlenen rapor gereği garanti süresinin üzerinde kalan süre yönünden yapılan hesaba göre 2.200 TL için davalılar … şirketi ile … Şirketi yönünden talep uygun görülmüştür. Her ne kadar davacı tarafça manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de, davacı şirketin bu araç alımından sonra yaşadığı süreçten dolayı manevi zararının oluştuğu yukarda belirtilen içtihatta dikkate alındığında ispatlanamadığından söz konusu talebi yerinde görülmemiş ve böylece Sözleşmeden dönme talebinin kısmen kabulü kısmen reddi ile, … plakalı … Marka … model, … 4/4 … A/TD 231 tipi, … şasi numaralı kamyonetin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketin’e iadesi ile aynı anda ifa ve teslim şartı ile 113.900 TL’nin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalılar yönünden talebin reddine, ikame araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabulü kısmen reddini ile, 2.200 TL’nin 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalı yönünden talebin reddine, manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Sözleşmeden dönme talebinin kısmen kabulü kısmen reddi ile, … plakalı … Marka … model, … 4 /4 … A/TD 231 tipi, … şasi numaralı kamyonetin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketin’e iadesi ile aynı anda ifa ve teslim şartı ile 113.900 TL’nin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalılar yönünden talebin reddine, İkame araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabulü kısmen reddini ile, 2.200 TL’nin 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalı yönünden talebin reddine, Manevi tazminat davasının REDDİNE,
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 22/12/2021 tarihinde mahalli mahkemenin vermiş olduğu kararın 03/02/2022 tarihinde davacı … Profil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili sıfatıyla taraflarına tebliğ olunduğunu, mahalli mahkemenin gerekçeli kararının hüküm kısmında; “Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.”denilmiş olmakla,tebliğ tarihinden itibaren kanuni süresi içerisinde mahalli mahkeme kararını istinaf ettiklerini, mahalli mahkeme kararının hüküm kısmında özetle;”1-Sözleşmeden dönme talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, … plakalı … Marka … Model … 4/4 … A/TD 231 … şasi numaralı kamyonetin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine iadesi ile aynı anda ifa ve teslim şartı ile 113.900,00.TL.”nin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalılar yönünden talebin reddine, ikame araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi ile,2.200,00 TL”nin 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Otomativ Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalı yönünden talebin reddine, manevi tazminat davasının reddine,”denilmekle mahalli mahkemenin kararını davacı … Profil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili sıfatıyla usul ve esas bakımından hukuka ve kanuna uygun bulmamakta-kabul etmeyip-reddedip, istinaf ettiklerini, ilk derece mahkemelerinden verilen şahıs varlığı haklarına-mal varlığına ilişkin davalar hakkındaki nihai kararlara istinaf yoluna başvurulabileceğini, HMK temiyizdekinin aksine istinaf sebeplerini düzenleyen genel bir hüküm içermediğini, kamu düzenine aykırılığın,mutlak istinaf sebebi olduğunu ve istinaf mahkemesince resen gözetildiğini, kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde gösterilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin vakıaları ve delilleri yanlış değerlendirmiş olmasının, hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmasının, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi, Yerel mahkeme kararına etki eden yargılama hatası ve eksiklerin bulunmasının, ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterilmiş olan delillerin incelenmeden reddedilmiş olmasının istinaf sebepleri olduğunu, araçtaki gizli ayıbın iş emirlerinden anlaşıldığı üzere yapılan çok sayıda tamire rağmen giderilemediğini, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olması ve iş emirleri dikkate alındığında ayıp ihbarının süresinde olduğu,bu hali ile dava konusu aracın alımına ilişkin olarak davacının Borçlar Kanunu madde 227/1 kapsamında sözleşmeden dönme talebinin araçta hak mahrumiyeti olmaması da dikkate alınarak satıcı … Şirketi yönünden uygun olduğunun değerlendirildiğini, … şirketi yönünden ise garanti belgesi kapsamında bu konuda bir garantisinin olmaması nedeni ile yerinde görülmediğini ve yine yetkili servis olan İnoto şirketinin ise alım-satım ilişkisine dahiliyeti olmadığını, sadece tamir yaptığı için onun yönünden de talebin kabul edilmediğini, araca sonradan dahil edilen kabinin aracın değerinde kayıp olmaksızın çıkarılabilecek nitelikte olması nedeni ile kabin bedelinin iadesi talebi yerinde görülmediğini, davacının ikame araç gideri talebi yönünden Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 23/01/2020 tarihli 2018/2890 Esas-2020/39 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak düzenlenen rapor gereği garanti süresinin üzerinde kalan süre yönünden yapılan hesaba göre 2.200,00.TL.için davalılar … Şirketi ile … Şirketi yönünden talebin uygun görüldüğünü, her ne kadar davacı tarafça manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de,davacı şirketin bu araç alımından sonra yaşadığı süreçten dolayı manevi zararın oluştuğu ispatlanamadığından söz konusu talebin yerinde görülmediğini ve böylece sözleşmeden dönme talebinin kısmen kabulü kısşmen reddi ile … plakalı … Marka … Model … 4/4 … A/TD 231 tipi … şasi numaralı kamyonetin davalı … Otomotivy Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi”ne iadesi ile aynı anda ifa ve teslim şartı ile 113.900,00.TL.”nin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalılar yönünden talebin reddine,ikâme araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile,2.200,00.TL.”nin 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomativ A.Ş.”den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin ve diğer davalı yönünden talebin reddine,manevi tazminat davasının reddine karar vermek gerekmiştir.”dendiğini, mahalli mahkemece eksik ve yetersiz tetkikde bulunulduğunu, mahalli mahkemenin iş bu kararı sehven- zuhulen oluşturduğunu, zira dava dilekçesinin netice-i talep kısmında;“Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle taraflara tebligatla duruşmanın icrasına sabit olacak iddiamıza tevfikan davanın kabulü ile; a)Dava konusu satılan … plaka nolu … model … … 4×4 … marka Kamyonet-Panelvan BE-Pick-up aracı geri vermeye hazır olduğumuzu bildirerek sözleşmeden döndüğümüze, b)Satış bedeli-plaka-ruhsat-noter masrafları-v.s.araç ile ilgili faturalar-harcanan ücretler bedeli olmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 117.450,02.TL.bedelin davalılardan müştereken ve müteselsiler tahsiline,aracın iade edildiği tarihten itibaren tarafların şirket olması hasebiyle ticari faiz işletilmesine, c)Satın alınan aracın serviste kaldığı günlerde araç tahsisi yapılmayan günler için ayıplı aracı kullanamamaktan dağan kar kaybının belirlenmesine-araç kiralama- bedelinin tahakkukuna, ç)Tespit masraflarımızın ve tespit ücreti vekaletinin tazminine,d)750″yi aşkın firma ile irtibatlı müvekkil şirketin lehine haklarının zayi olması sebebiyle 20.000,00.TL.manevi tazminat takdirine, e)Masraf ve Ücreti Vekaletin Tahmiline karar verilmesini talep ederiz.” dediğini, Türk Borçlar Kanununun Kişilik Haklarının Zedelenmesi kenar başlıklı 58. maddesinin birinci fıkrasında;Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören,uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir hükmünün yer aldığını, bu hükmün , kişilik haklarını koruyan TMK 24 ve devamı hükümlerine atıf yaparkeri tüzel kişi ve gerçek kişi arasında bir ayrım yapmadığını, TMK 24.maddenin üçüncü fıkrasında ise,”Davacının maddi ve manevi tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunmak hakkı saklıdır ifadelerinin yer aldığını, bu bakımdan Kanun koyucunun niyetinin tüzel kişilerin de manevi tazminat isteyebilmesi yönünde olduğunun açık olduğunu, mahalli mahkemece manevi zararın oluştuğu ispatlanamadığından manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiğini, dava dosyasında hukuka aykırılığın tespit olunduğunu, gizli ayıplı araç satışının sabit olduğunu, müvekkili firmanın 1988 yılından beri boru-profil ticareti ile ilgilendiğini, en az 750″yi aşkın firma ile irtibat halinde-içli dışlı olduğunu, yapılacak zabıta tahkikatından da anlaşılacağı üzere Organize Sanayi Bölgesinde saygın bir firma olduğunu, satın almış olduğu aracın ticari faaliyette kullanılamamasının müvekkili flrmanın ekonomik faaliyetini-ticari itibarını etkileyeceğini, müşterileri nezdinde saygınlığını azaltacağını, dosyaya sunulan iş emirlerinin haricinde de aracın tamir için teslimleri düşünüldüğünde mağdur olunmadığını söyleminin -ispatlanamadığından bahsetmenin hayatın olağan akışına ters olduğunu, müvekkili firmanın mali portresi ilgili vergi dairesinden bilgi alınabilir-sorulabilir olduğunu, çalıştırdığı işçi miktarının da ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden bilgi alınabilir-sorulabilir olduğunu, aracın kullanılmadığı dönemlerde müvekkili firmanın alternatif araçları kullarımak zorunda bırakıldığını, sevkiyatın geciktiğini, hakkı sahibine teslim edip, müvekkili firmanın manevi zararının giderilmesi gerektiğini, manevi zararın bir kişinin kişiliğinde zarar verici fiille meydana gelen olumsuz etkilenme olduğunu, müvekkili firmanın olumsuz etkilendiğini, ortada zararın mevcut olduğunu, illiyet bağının kurulduğunu, davalıların kusurlu olduğunu, mahalli mahkemece garanti süresinin üzerinde kalan süre yönünden yapılan hesaba göre 2.200,00.TL.ikame araç bedelinin … ile … Şirketi yönünden kararlaştırıldığını, iş bu hesaplamanın hatalı ve yolsuz-haksız ve mesnetsiz olduğu kanısında olduklarını, tamir süresince ikame araç tahsis edilmesi halinde ikame araç bedeli isteminin uygun olmayacağını, ancak araç tahsis edilmeksizin azami tamir süresinin 30 işgünü olduğundan bahisle 30 günlük hesaplamadan müvekkili şirketin mahrum edilmesini kabul etmediklerini, hem araç tahsis edilmemesi hem de ikame araç bedelinin ödenmemesinin araç sahiplerini mağdur edecek-şirketler lehine bir durum oluşturacağını, müştereken ve müteselsilen bütün davalılar yönünden lehlerine 9.200,00.TL.üzerinden ikame araç bedeli takdir olunması gerektiğini ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile mahalli mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Otomotiv vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Manevi tazminat talebinin dayanağı olarak yalnızca aracın ayıplı olduğunun gösterildiğini, davacı T.T.K. Hükümlerine göre kurulmuş bir şirket olup, 5.7.2009 E.2009/4-346 – K.2009/394 sayılı Y.H.G.K. kararında da; Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif bir eksilme olduğunu, oysa davacının, kabul etmemekle birlikte ne aracın ayıplı olması nedeniyle kişilik haklarına nasıl bir saldırı olduğunu, ne ticari itibarının nasıl zedelendiğini açıklayamadığını, nitekim açıklamasının da mümkün olmayıp, huzurdaki davada manevi tazminat koşullarının bulunmadığının dosya içeriği ile sabit olduğunu, Yargıtay’ın ister tüketici ister tacir olsun, ayıp nedeniyle manevi zarar doğmayacağını İçtihatları ile açıklamakta olup, davacının dayandığı, haksız rekabet, marka v.d dava ile ilgisiz kararların huzurdaki davada emsal kabul edilemeyeceğini, ikame araç bedelini talep eden davacı hiçbir delile dayanmadığını, davacının ikame araç bedelini talep ettiğini, aracı kullanamamaktan dolayı zarara uğradığını ileri sürdüğünü, mahkemenin ise farazi bir hesaplama ile delilsiz davacı lehine ikame araç bedeline hükmettiğini, mahkemece hükmolunan İkame araç bedelini dahi hatalı ise de, hükmün İstinaf sınırı altında kalması nedeniyle İstinaf yolunun kapandığını, bununla birlikte, davacının T.T.K. Hükümleri gereği kurulmuş bir şirket olduğu, zarar mevcut ise, ispata muhtaç olduğunun açık olduğunu, oysa davacı zararını ispatlar hiçbir delil sunmamış olmasına rağmen, mahkeme tarafından farazi bir hesapla lehine tazminata hükmedildiğini, T.K.H.K hükümlerinin uygulandığı bir Tüketici davasında dahi, Yargıtay ispat olmadan zarara hükmedilemeyeceğini açıkça bildirmekteyken, ticari bir davada ispatsız zarara hükmedilmiş olup, zararını ispatlayacak hiçbir delile dayanmayan davacının istinaf itirazlarının yersiz olduğunu, kabin bedeli talebine ilişkin bir davanın mevcut olmadığını, davacı dilekçesinde ( istinaf dilekçesinde de tekrar edildiği üzere ) araç satış sözleşmesinden döndüğünü, araç satış sözleşmesi ise, 113.900,00 TL bedelle kurulmuş olup, davacının dava etmediği, ayrı bir satış sözleşmesi ile satın aldığı kabin bedelinin iadesi yönünde itirazının anlaşılamadığını,T.T.K. hükümlerinin uygulanacağı davada; tacir davacının T.K.H.K. Hükümlerinin uygulaması gerektiği yönünde İstinaf itirazı dikkate alınamayacağını, müştereken müteselsilen tahsilat talebinin yasal dayanağının olmadığını, konuya ilişkin yüzlerce karar sunmak mümkün ise de, davacı tacirin ticari işletmesinde kullanmak üzere satın aldığı davada, T.K.H.K. Hükümlerden faydalandırılması gereği itirazı hukuki ciddiyetten yoksun olduğunu, ticari şirketlerin TTY. 18. maddesi uyarınca yasa gereği tacirler olduğunu, tacirin ticari işletmeyle ilgili sözleşmelerinde tüketiciler için düzenlenen yasa hükümlerinin uygulanmayacağını, huzurdaki davada müvekkili Garanti veren diğer davalı ise servis olduğunu, müvekkilinin Garanti Taahhüdü ücretsiz onarımdan ibaret olup, Garanti taahhüdünün içeriğinin yorumlanamayacağını ve değiştirilemeyeceğini, kaldı ki; T.K.H.K. hükümlerine göre dahi, sözleşmeden dönme talepleri ithalatçıya yöneltilemezken, tacir davacının istinaf itirazlarının reddi gereğinin açık olduğunu, sonuç olarak; araçta arıza ücretsiz olarak giderilmiş olmasına rağmen; mahkeme tarafından; raporda geçen “Motor ömrünün kısalmış olabileceği” yorumu ile hüküm kurulmuş ise de; esasen davacı tarafından süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğuna dair herhangi bir delil ibraz edilmemiş olması, aracın onarılmış ve onarımdan sonra tekrar motor ile ilgili bir şikayet bulunmaması, aracın 2020 Ocak ayı itibariyle 80.000 km’yi geçmiş olmasının araçtan mahrum kalma nedeniyle zarar iddiası varsa da delil sunulmamış olması nedenleriyle davanın reddine karar verilmesini gerekirken, kısmi kabul kararı verildiğini,davacının itirazları yasal dayanaktan yoksun olup, reddini talep etmiştir. Davalı … İthalat İhracat Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın manevi açıdan zarar gördüklerini bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini iddia ettiğini, ancak bilindiği üzere; tüzel kişilerin gerçek kişiler gibi bedensel bütünlüğü, yaşamı ya da sağlığı gibi maddi bedensel değerleri olmadığını, dolayısıyla tüzel kişiliğin kişilik haklarına sahip olduğu da düşünülemeyeceğini, tüzel kişiliğin kişilik hakkının ihlal edildiğinden söz edilebilmesi için tüzel kişiliğin kazandığı itibarın aşağılanmış olması gerektiğini, oysa ki davaya konu somut olay yalnızca ayıplı ticari satış olup bu olay neticesinde davalı şirketin piyasada kazanmış olduğu saygınlığın zedelendiğinden söz edilemeyeceğini, Yerel Mahkemece davacının ikame araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 2.200-TL’nin diğer davalılardan müteselsilen ve müştereken alınıp davacıya verilmesine karar verildiğini, davacı tarafça bu hususa itraz edilmişse istinaf edilen bedel sınırın altında kaldığı için başvurunun reddi gerektiğini, aksi halde dahi Mahkemece aracın onarımı için geçecek makul sürenin belirlenmesi amacıyla rapor düzenlettirildiği ve bu rapor doğrultusunda karar tesis edildiğini, davacının ise her ne kadar hükmedilen bedele itirazı bulunsa da dosya içerisine zararını ispat edecek belge, fatura vs. sunmadığı, yani zararını ispat edemediği gözetildiğinde Yerel Mahkeme kararında isabetsizlik bulunmadığının anlaşılacağını, Yerel Mahkeme kararı ile de sabit olduğu üzere davacı tarafça araca sonradan eklenen kabin, aracın değerinde bir kayba yol açmadan çıkarılabilecek nitelikte olduğunu, bu nedenle davacının herhangi bir zarara uğramadığı, kabin bedelinin iadesini talep edemeyeceğinin açık olduğunu, müvekkili şirket araçla ilgili sadece servis hizmeti vermiş olup davacının istinaf başvurusunda müşterek müteselsil sorumluluğun bulunduğunu iddia etmesinin taraflarınca kabul edilemeyeceğini, Yerel Mahkeme kararında müvekkili şirketin yalnızca yetkili servis konumunda olup, tamir yaptığı için sorumlu kabul edilemeyeceğinin sabit olduğunu, ayrıca davalının tacir olduğu ve dava konusu aracın satışının ticari satış niteliğinde olduğu gözetildiğinde davacının T.K.H.K. hükümlerden faydalandırılmasının mümkün olmadığını, mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesine, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine, kötüniyetle istinafa başvuran karşı tarafın 329. madde gereğince giderlere ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı davalı … Limited şirketinden 18.04…. tarihinde … model … marka kamyonet satın aldığını kamyonetin ayıplı çıktığını bundan dolayı sözleşmeden dönülerek satış bedeli- plaka- ruhsat- noter masrafları araç ile ilgili harcanan bedel karşılığı 117.450,02 TL’nin ticari faiziyle, aracın serviste kaldığı günler karşılığı doğan kar kaybı araç kiralama bedeli ve 20.000 TL manevi tazminatın davalılardan talep ettiği görülmüştür.Somut olayda tarafların tacir oldukları, davacının arıza nedeniyle 01.12…. tarihi ile 17.03.2017 tarihi arasında değişik tarihlerde servise başvurduğu, 21.04.2017 tarihinde Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine baş vurarak tespit istediği Mahkemece 2017/375 Esas sayılı değişik iş dosyası ile tespit yapıldığı, tespit sonucu düzenlenen raporun davacıya 11.05.2017,davalı … Şirketine 09.05.2017 … Otomotiv A.Ş ye 17.05.2017 tarihinde tebliğ ediliği eldeki davanın davacı tarafından 21.06.2017 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1, 4). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/I hükmü de uygulanacaktır.Satım sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207. maddesinde “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Satım sözleşmesi synallagmatik, başka deyişle tam iki tarafa karşılıklı borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki yanlı sözleşmelerde, her iki yan birbirine karşı birer asli edim ile çeşitli yan ve tali edimler yüklenirler. Eş deyişle bu sözleşmeler nitelikleri gereği yanlardan her birini zorunlu olarak alacaklı ve borçlu kılar. Yanlardan her biri karşı edimi elde etmek için borç altına girer. Satıcının malın teslimi ve mülkiyetinin alıcıya geçirilmesi yükümlülüğü yanında satılanın ayıplardan ari olmasını sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır.Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır. (Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY, Av. Hanife ÖZDİL Hukuk Fakültesi Dergisi Yıl 3 Sayı 1 – Haziran 2017 (1-19) 3)6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.6098 sayılı TBK 222. Maddesinde; Satıcının, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacağı, satıcının, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı düzenlenmiştir.Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK 23/1 maddesinde; Maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, Açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK 223/2 madde hükmü incelendiğinde; Alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ayıp durumunda alıcının seçimlik haklarını düzenleyen 227. Maddesi incelendiğinde;
Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. “Düzenlemesi mevcuttur.
Davaya konu araçta gizli ayıp olduğu noktasında dosyada bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık gizli ayıptan dolayı davalılar … A.Ş ile … Limited Şirketinin sorumlu olup olmadıkları, davacının talep edebileceği zarar kalemlerinin neler olduğu yine manevi zarar oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Dosyada aldırılan bilirkişi raporlarında araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu belirtilmiş olunup davacının ayıptan dolayı sözleşmeden döndüğünü beyan ettiği görülmüştür.
Ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmenin sonuçları 6098 sayılı TBK 229. Maddesinde düzenlenmiş olunup bu düzenleme uyarınca; “Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcı da, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1. Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
2. Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
3. Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. “
Düzenlemesi mevcuttur.
6098 Sayılı TBK’nun 231. maddesinde “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.” Satıcının alıcıya garanti vermiş olması hali hiçbir surette 6098 sayılı TBK 223. maddesinde yer alan ayıp ihbar sürelerini asla ortadan kaldırmaz. TBK.223. maddede belirtilen ihbar süreleri hak düşürücü süre niteliğindedir. İğfal (ağır kusur) halinde ise zamanaşımından söz edilemeyeceği 6098 sayılı TBK.231/son maddesinde hükme bağlanmıştır. TBK 231/son madde hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması sebebiyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi tek başına iğfal olarak değerlendirilemez.
Öncelikle ayıp ihbarı bakımından Yargıtay yerleşik içtihatlarından da anlaşılacağı üzere aracın ayıp niteliğinde olduğu iddia edilen arızaya ilişkin olarak yetkili servise götürülmesi, hukuki olarak ayıp ihbarı olarak değerlendirilmektedir (Yargıtay 19 Hukuk Dairesi, 11.05.2015 tarih, 2015/5501 Esas, 2015/6929 Karar).
Yukarıdaki madde hükümlerinde de görüleceği üzere üreticinin yada ithalatçının satılan üründe var olan ayıplara ilişkin olarak alıcıya karşı sorumluluğuna dair bir düzenleme mevcut olmayıp alacının tüm seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanacağı düzenlenmiştir. Davalı … A.Ş aracın ithalatçısı konumunda olup davacının aracı davalı … Limited şirketinden satın aldığı sabittir. Yargıtay HGK 27.11.1996 gün 1996/4-588 esas ve 1996/831 karar, 13.02.2002 gün 2002/4-114 esas ve 2002/84 karar, 15.04.2011 gün 2011/4-58 esas ve 2011/176 karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, üretici ile alıcı arasında bir sözleşme ilişkisi yoktur. Ancak öğretide ve uygulamada üretici ile zarar gören arasında böyle bir bağ olmasa bile üreticinin sözleşme dışı sorumlu tutulabileceği, Türk Hukukunda üreticinin sorumluluğuna ilişkin özel bir sorumluluk düzenlenmemişse de (Yasa koyucu bu konudaki yasa boşluğunu görerek 12.03.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile üreticinin sorumluluğu hüküm altına alınmış ve bu konudaki yasa boşluğu giderilmiştir.) bu konuda Borçlar Kanunu’nun 41. (6098 sayılı TBK’nın 49. ) maddesinin 1. fıkrasındaki hükmün uygulanabileceği kabul edilmiştir. Bu madde hükmü uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Üreticinin buradaki sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Üretici bulunduğu faaliyet gereği hukuk düzenince gerekli olan ve kendisinden beklenebilen tüm özeni göstermesi, önleyici tedbirler alması gerekir.Üreticinin sorumlu tutulabilmesi için taraflar arasında akdi ilişki bulunması da zorunlu değildir. Üretici BK’nun 41. madde hükmü uyarınca meydana gelen haksız fiilden sorumludur. Ürün ile üretici (Üreticinin fiili ile üründeki ayıp nedeniyle meydana gelen zarar.) arasında uygun illiyet bağı bulunduğu takdirde üretici meydana gelen zararı tazminle yükümlüdür.Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 gün, 2014/8733 esas ve 2015/5518 karar, 16.03.2011 gün 2010/9917 esas ve 2011/3356 karar, …. gün …/4075 esas ve …/13270 karar, 11. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2014 gün 2014/1814 esas ve 2014/2165 karar, 23.10.2014 gün 2013/14654 esas ve 2014/16363 karar, 4 Hukuk Dairesi’nin 11.04.2000 gün, 2000/517 esas ve 2000/3348 karar, 27.03.1995 gün 6256 esas 2596 karar sayılı kararlarında da üreticinin ayıplı maldan dolayı meydana gelen zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. (11. Hukuk Dairesi 2020/5083 Esas 2021/5398 Karar)
Bununla birlikte davaya konu araç 18.04…. tarihinde satın alınmış olunup garanti süresinin 2 yıl olduğu davaya konu ayıpların garanti süresi içerisinde ortaya çıktıkları görülmekle davalı … A.Ş Şirketinin ayıplı maldan dolayı sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekirken mahkemece davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür…. Limited Şirketi yetkili servis konumunda olup sözleşmeden dönme yönündeki seçimlik hakkın davalıya karşı kullanılması mümkün olmadığından mahkemece bu talep yönünden … hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Masraf talebi yönünden yapılan inceleme;
Davacı dava dilekçesinde davalı … Limited şirketinden 18.04…. tarihinde 113.900,01 TL karşılığında … model … marka kamyonet satın aldığını sözleşmeden döndüğünü satış bedeli plaka- ruhsat- noter masrafları araç ile ilgili harcanan bedel karşılığı 117.450,02 TL ile aracın serviste kaldığı günler karşılığı doğan kar kaybı araç kiralama bedelini talep ettiğini belirtmiş olup dava açarken bu talepleri için 117.450,02 TL üzerinden harç yatırdığı daha sonra 19.0.2019 tarihinde 46 günlük ikame araç bedeli olan 9.200 TL üzerinden tamamlama harcı yatırdığı görülmüştür. Davacının araç için ödediği bedel 113.901,01 TL olup bu durumda davacının plaka- ruhsat- noter masrafları araç ile ilgili harcanan bedel karşılığı 3.549,01 TL aracın serviste kaldığı günler karşılığı doğan kar kaybı araç kiralama bedeli karşılığı 9.200 TL’yi talep ettiğinin kabulü gerekir.
Davacının dosyaya sunduğu … Limited şirketi tarafından dosyaya sunulan …. tarih … yevmiye numaralı fatura incelendiğinde; 3.550,01 TL karşılığı … kabin ve Havuzun satın alındığı görülmüştür.
Bilirkişilerce düzenlenen raporda bahse konu parçaların aracın kullanılması bakımında zorunlu olmadığı, araca zarar verilmeden söküp ayrılabileceğinin belirtildiği görülmüş olunup davalının bu bedelleri ödemek istediği yönünde herhangi bir beyanına rastlanmamıştır.
6098 sayılı TBK 80. maddesinde; Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.” düzenlemesi mevcut olup davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Bununla birlikte davacı ruhsat plaka ve noter masraflarını talep etmiş olup bu konuda dosyaya delil sunmadığı gibi bu masraflara ilişkin harç yatırmadığı yine bununla birlikte davacının aracı belirli sürede kullandığı aracı kullanabilmesi için bu masrafların yapılmasının zorunlu olduğu hususu nazara alındığında davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
İkame araç bedeli talebi yönünden yapılan değerlendirme;
Davaya konu aracın 46 gün serviste bulunduğu, garanti belgesinde aracın azami tamir süresinin 30 gün olarak belirtildiği, davacıya davalı şirket tarafaından 4 gün için ikame araç verildiği, bilirkişiler tarafından söz konusu aracın kullanılmaması nedeniyle piyasa rayiç değerleri dikkate alınmak suretiyle araç kullanım bedelinin tespit edildiği, yine davalılarca garanti edilen azami tamir süresini geçen süre dikkate alınarak davacının uğramış olduğu zararın tespit edildiği görülmekle davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirme;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerekir. Kişilik haklarının zarar görmediği hallerde, eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesi olanaklı değildir.
Somut olayda, ayıplı ürün satılması nedeniyle davacının davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemez. Bu doğrultu da mahkemece manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmekle davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/924 Esas 2021/1171 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b-2 uyarınca kaldırılarak,yeniden yargılamayı gerektirir bir hususun da bulunmaması nedeniyle düzeltilerek yeniden bir karar verilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
2-HMK’nın 353/1-b.2.maddesi gereğice KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2021 tarih ve 2017/924 E – 2021/1171 K sayılı nihai kararının KALDIRILMASINA,
Düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre;
3- Davalı … hakkında açılan davanın Reddine
Davalı … ve … Şirketleri hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile Sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile, … plakalı … Marka … model, … 4 /4 … A/TD 231 tipi, … şasi numaralı kamyonetin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketin’e her türlü takyidattan ari şekilde iadesi ile aynı anda ifa ve teslim şartı ile 113.900 TL’nin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
İkame araç gideri talebine ilişkin davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 2.200 TL’nin 19/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davasının REDDİNE,
4-Reddine karar verilen manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından dava başında yatırılan 2.347,31 TL peşin harç ile 157,12 TL tamamlama harcından mahsubuna,
5-Kabulüne karar verilen sözleşmeden dönme talebi yönünden alınması gereken 7.780,51 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan ve mahsuptan geriye kalan 2.445,13 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 5.335,38‬ TL karar ve ilam harcının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş,’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Kabulüne karar verilen ikame araç gideri yönünden alınması gereken 150,28 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 2.445,13 TL mahsuptan geriye kalan harcın davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; 548,90 TL tebligat gideri, müzekkere ve posta gideri, 1.220,00 TL bilirkişi ücreti, 314,00 TL keşif ücreti ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/375 D.İş dosyasına yapılan 221,80 TL keşif gideri, 350,00 TL bilirkişi ücreti, 40,00 TL taksi ücreti, 33,00 TL tebligat gideri, 83,10 TL tespit harcı olmak üzere toplam 2.840,8 TL yargılama giderinin kabul oranına göre hesaplanan 2.274,15 TL yargılama giderinin davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinden bırakılmasına,
9-Davalı … Otomotiv A.Ş’ tarafından yargılama boyunca yapılan 50,00 TL yargılama giderinin red oranına göre hesaplanan 49,13 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Kabul edilen dava yönünden davacı taraf kendisi bir vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine AAÜT uyarınca hesaplanan 14.979,50 TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davalılar … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile … Otomotiv A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Maddi tazminat davası yönünden davalı … Otomotiv A.Ş ve davalı … İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited şirketi kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden iş bu davalı lehine AAÜT 13/4 gereğince 5,100,00 TL vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalılara verilmesine,
12-Manevi tazminat davası yönünden davalılar … Otomotiv Aş ile … İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited şirketi kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden iş bu davalılar lehine AAÜT 10/3-4 gereğince 5.100,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalılara verilmesine,
14-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde harcanmayan gider avansının taraflara iadesine,”
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde istinaf başvurusunda bulunan davacıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 83,60 TL istinaf posta giderinin ve 220,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2022