Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/48
KARAR NO: 2022/138
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2021
NUMARASI: 2018/749 E. 2021/488 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 20/01/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/05/2021 tarih ve 2018/749 E – 2021/488 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı … Tic. Ve San. Ltd. Şti. ile davacı bankanın … Kayseri şubesi arasında kredi genel sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığını, davalıların da söz konusu kredi genel sözleşmesini müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu nedenle davalıların da asıl borçlu gibi anapara ve tüm feri borçlardan sorumlu olduğunu, asıl borçlu ve kefillerin (davalıların) kredinin geri dönüşü konusundaki edimlerini yerine getirmemesi üzerine davacı bankanın hesapları kat ettiğini, davalılara Beşiktaş 26. Noterliği’nin … tarih … yevmiye nolu ihtarname ve eki hesap özetinin tebliğ edildiğini, ihtarnamede belirtilen sürede kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle, davalılar aleyhine Kayseri 5. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibine başlandığını, anılan takipte 276.951,40-TL nakit riskin ödenmesi ayrıca teminat mektuplarından kaynaklanan 1.200.000.,00-TL ile çek yapraklarından kaynaklanan 17.600,00-TL olmak üzere toplam 1.267.600,00-TL gayrınakti riskin ise depo edilmesinin talep edildiğini, takip talebinde ve ödeme emrinde ayrıntılı dökümleri verilen çek sorumluluk bedelleri ile kredili mevduat hesabından yalnız asıl borçlu şirket sorumlu olup diğer davalı gerçek kişilerin sorumlu olmadığını, kalan tutarlardan ise tüm davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ancak davalılarca hiçbir gerekçe gösterilmeksizin icra takibine itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalılar ile davacı banka arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmelere istinaden kredi kullandırıldığını, taraflar arasında alacak-borç tespiti yönünden meblağ belirlenememiş alacak likit hale gelmemişken taraflar arasında mutabakat sağlanamadan davacı tarafça davalılar aleyhine Kayseri 5. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalılar ile davacı arasında kredi bedelleri, faiz, muacceliyet şartları hakkında mutabık kalamaması sebebiyle takibe itiraz ettiklerini, itirazın iptali davasında borçlunun inkar tazminata mahkum edilebilmesi için, öğretide ve Yargıtay kararlarında alacağın likit olması gerektiğini genel kavram olarak likit alacağın “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacak anlamında olduğunu, borçlunun, alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa alacak likit olduğunu, özetle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması ölçütlerinin esas olduğunu, bu sebeple davacının icra inkar tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca davalılar …, …, …’ın geçerli kefaletleri bulunmadığı beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davalılar hakkındaki her bir icra takip dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilen alacak miktarının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı banka kayıtlarına dayalı likit, yani belirlenebilir bir alacak olduğu kanaati ile, İİK’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 270.038,71-TL’nin takdiren %20’si oranında (davalılar …, … ve …’ın 260.911,54-TL’nin takdiren %20’si ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerekmiş, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin esas numarası belirtilen dosyasına kayden taraflarınca, davalıların Kayseri 5.İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali talepli dava açıldığını, anılan takip dosyası ile 276.951,40 TL nakit riskin ödenmesinin toplamda 1.267.600,00 TL gayrinakit riskin depo edilmesi, nakde dönmesi halinde ise bu risklerin nakde dönüşüm tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile ödenmesinin talep edildiğini, iş huzurdaki dava dosyası ile de nakit risk için itirazın iptali, gayrinakit risk için depo talep edildiğini, ancak yargılama aşamasında 1.254.800,00 TL bedelli gayrinakit risk alacağı nakde dönmüş olduğundan bu alacak tutarı yönünden de itirazın iptaline karar verilmesinin talep edildiğini, yerel mahkemece davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile dava dilekçesinde yer verilen 276.951,40 TL dava değeri yönünden 270.038,71 TL kabul edildiğini, bu miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin hüküm altına alındığını, ayrıca hala gayrinakit risk olan 12.800,00 TL tutarında çekin sorumluluk bedelleri yönünden depo kararı verildiğini ve bu yönden maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak takip talebinde deposu talep edilen ve sonradan nakde dönen 1.250.000,00 TL bedelli teminat mektupları ile 4800,00 TL bedelli üç adet çek için çek sorumluluk bedeli yönünden de itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olmasına karşın anılan kalemler yönünden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına kararda yer verilmediğini, bunun üzerine taraflarından HMK’nın 305/A maddesi uyarınca mahkemece kabul edilen 1.254.800,00 TL’lik alacak kalemi için hüküm kurulmayan vekalet ücreti ve icra inkar tazminatı yönünden ek karar verilmesinin talep edildiğini, mahkemece işbu istinaf dilekçelerine konu 14.09.2021 tarihli ek karar tesis edildiğini, ek karar ile nakde dönen alacak kalemleri yönünden de nisbi vekalet ücretinin hesaplandığını, ancak “bu alacak yönünden koşulları bulunmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine” karar verildiğini, mahkemece verilen 24.05.2021 tarihli asıl karar taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olup yalnız ek kararla hüküm altına alınan bir kısım vekalet ücreti ile icra inkar tazminatı yönünden karar kanun yoluna başvurulabilir durumda olduğunu, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu istemin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, her ne kadar dava dilekçesi ile 1.267.000,00 TL gayrinakit riskin depo edilmesi talep edilmiş ise de sonradan nakde dönen ve mahkemeye bildirilen 1.254.800,00 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğinde tereddüt bulunmamakla mahkemece de bu şekilde karar verildiğini, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için yasada aranan şartların somut olayda mevcut olmakla, itirazın iptaline karar verilen alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının yerinde olmayıp kararın bu yön itibari ile kaldırılması gerektiğini beyan ederek Kayseri 1. ATM’nin 2018/479 E sayılı dosyasından verilen 14.09.2021 tarihli ek kararın kaldırılarak müvekkili banka lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının istinaf taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının takip talebinde deposu talep edilen ve sonradan nakde dönen 1.250.000,00 TL bedelli teminat mektupları ile 4800,00 TL bedelli üç adet çek için çek sorumluluk bedeli yönünden de itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiş olmasına karşın anılan kalemler yönünden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına kararda yer verilmemesi sebebiyle istinaf talebinde bulunmuş olup; bu alacaklar yönünden koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti taleplerinin reddi kararının verilmesi gerektiğini, zira hükme konu alacakların likit olmadığını, gerek öğretide gerek Yargıtay kararlarında genel olarak kabul edildiği üzere; eğer alacak likid değilse, borçlu itiraz etmekte haklı olduğunu ve itirazın iptali davasını kaybetse dahi inkâr tazminatına mahkûm edilemeyeceğini, o halde alacağın likid olması üzerinde durulması gerektiğini, genel bir kavram olarak “likid (liquide) alacak”, “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacak anlamında olduğunu, öğretide genel olarak kabul edildiği üzere, borçlu, alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yoksa, alacak likidi olduğunu, öğretinin ve Yargıtay’ın likit alacak bakımından aradığı; “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, daha da özet bir anlatımla, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütlerinin esas olduğunu, taraflar arasında alacak- borç miktarı yönünden mutabakat sağlanamamış olup, likit bir bedelin söz konusu olmadığının aşikar olduğunu, bu sebeple davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini, iş bu sebeplerle davacının istinaf taleplerinin reddi gerektiğini beyan ederek davacının istinaf taleplerinin reddi ile davanın reddi, yargılama giderleri, harçların ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir. H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün tashihi” başlıklı 304 üncü maddesinin birinci fıkrası; “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.” Aynı Kanun’un “Hükmün tavzihi” başlıklı 305 inci maddesi; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükmünü içermektedir. 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunun Hükmün Tamamlanması başlıklı HMK 305/A. Maddesinde ise “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. ” şeklinde düzenleme yer almaktadır. 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sy. HMK 305/A. maddesine göre taraflardan her biri nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilirler. Somut olayda Mahkemece yapılan yargılama sonunda kurulan hükmün 6. Numaralı bendinde; Davacı bankanın icra takip tarihinden sonra tazmin ettiği 24/03/2013 tarihli 500.000,00-TL bedelli ve 24/04/2015 tarihli 750.000,00-TL bedelli olmak üzere toplam 1.250.000,00-TL’nin tazmin tarihi olan 07/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %48,10 oranında temerrüt faizi ve bu işleyecek faize %5 oranında BSMV yürütülmesi sureti ile tüm davalılar yönünden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA, 7 numaralı bendinde;
Davacı bankanın icra takip tarihinden sonra çek yaprağı yasal sorumluluk bedeli nedeni ile tazmin ettiği 1.600,00-TL’nin 12/08/2018 tarihinden itibaren, 1.600,00-TL’nin 12/09/2018 tarihinden itibaren ve 1.600,00-TL’nin 12/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %48,10 oranında temerrüt faizi ve bu işleyecek faize %5 oranında BSMV yürütülmesi sureti ile tüm davalılar yönünden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
9 numaralı bendinde; -492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince nakdi kredi alacağı yönünden alınması gereken 18.446,34-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA, ” şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Davacı taraf mahkemece kurulan hükmün 6 ve 7 numaralı bölümünde hüküm altına alınan alacaklar için lehlerine icra inkar tazminatı ve nisbi vekalet ücreti hükmedilmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK 305/A maddesi uyarınca hükmün tamamlanmasını istedikleri görülmüştür.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/749 Esas 2021/488 Karar 24.05.2021 tarihli kararının davacı tarafa 29.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça karar karşı istinaf yasa yoluna başvurulmadığı ancak 19.06.2021 tarihinde mahkemeden hükmün tamamlanması talebinde bulunulduğu, Mahkemece 13.09.2021 tarihli ek karar ile; Talebin kabulü ile 2018/749 Esas 2021/488 Karar sayılı 24/05/2021 tarihli gerekçeli kararın hüküm bölümünün 6 ve 7. bentlerinin sonuna “Bu alacak yönünden yasal koşulları bulunmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine” ifadelerinin ve 14. bendin sonuna “Yargılama sırasında nakde dönüşen 6. ve 7. bentlerde yazılı gayrinakdi alacaklar yönünden A.A.Ü.T. gereğince takdir olunan 68.212,00-TL nispi vekalet ücretinin (Davalılar …, … ve …’ın 59.136,00-TL ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davalılardan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin eklenmesi sureti ile hükmün tamamlanmasına,
2- 2018/749 Esas 2021/488 Karar sayılı 24/05/2021 tarihli gerekçeli kararın hüküm bölümünün 9. bendinde “…18.446,34-TL nispi harcın…” ifadesinin zuhulen yazıldığı görülmekle bu ifadedeki rakamın yerine “…122.489,78-TL…” yazılarak hükmün bu şekilde düzeltilmesine” şeklinde karar verildiği verilen ek kararın 27.09.2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği davacı tarafça 11.10.2021 tarihinde ek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. Davacı tarafın son olarak 24.05.2021 tarihli oturumda nakde dönüşen alacaklar için itirazın iptalini talep ettiği görülmüş olunup mahkemece hüküm fıkrasının 6 Numaralı bendinde kabul edilen alacak için icra inkar tazminatı ve nisbi vekalet ücretine hükm edilmediği görülmüştür. 2004 sayılı İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca hüküm altına alınacak icra inkar tazminatı ancak icra takibine konu olan ve itirazın iptaline karar verilen nakdi alacak üzerinden hesaplanabilecektir. Bir başka anlatımla gayrı nakdi alacağa yönelik itirazın iptaline karar verilmesi halinde icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir. Somut olayda ise dava konusu icra takibinde nakdi bir alacak bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında bir kısım gayrı nakdi alacağın tazmin edilmesi sonucu nakde dönüşmesi de bu sonucu değiştirmeyecektir. Hal böyle olunca mahkemece icra takibine konu alacağın gayrı nakdi alacak olduğu gözetilerek davacının talep ettiği bu alacak yönünden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüş olunup davacının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. (YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2020/2582 Esas 2020/4363 Karar)
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 24/05/2021 tarih ve 2018/749 E – 2021/488 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı muaf olduğundan harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/01/2022