Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/457 E. 2022/483 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/457
KARAR NO: 2022/483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
ESAS NO: 2019/651
KARAR NO: 2021/1148
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil -Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 04/03/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2021 tarih ve 2019/651 Esas -2021/1148 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, Kayseri’de faaliyet gösteren konut yapı kooperatifi olduğunu, 2010 hesap yılına ilişkin olarak 20.02.2011 tarihinde yapılan Genel Kurul kararı gereğince üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, Kooperatif genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesi ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedelleri alındığını, o zamanki bilirkişi maliyet raporu incelendiğinde kesin maliyet raporunda bulunması gereken özelliklerin bulunmadığı ve hesaplamaların yapılmadığı, eksik ve hatalı olduğu, geçici maliyet raporu niteliğinde olduğunu, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetleri kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, arsa sahiplerine teslim edilen dairelerin maliyetleri kooperatif üzerine yani halihazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine maliyet hesabında kat, cephe ve şerefiye bedeli farkları da gerçeği yansıtmadığını, ayrıca o zamanki yönetim tarafından bilinçli bir şekilde fahiş (%50-%60) oranlarla kat karşılığı inşaat sözleşmeleri yapıldığını kooperatifin büyük maddi zarara uğratıldığını, davacı Kooperatif tarafından bugüne kadar 196sı kooperatif üyesi, 197si arsa sahibi olmak üzere toplam 393 daire teslim edildiğini, halihazırda 309 daire de (152 koop. üyesi + 157 arsa sahibi) yarım kaldığını, daireler teslim edilemediğini, kooperatif tarafından yapılan/yapılacak olan toplam 702 daire mevcut olduğunu, kooperatifin mevcut 305 üyesi bulunduğunu, bunlardan 196sı davalı gibi dairesini ve tapusunu aldığını 109 üye henüz dairesini alamadığını, eksik ve hatalı maliyetlerle kooperatif ortaklarına kat mülkiyet tapuları ferdileştirme ile verildiğini, daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim almış üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyeti (teslim edilen 197 arsa sahibi dairesi, devam eden 152 üye dairesi ve devam eden 157 arsa sahibi dairesi) geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, yapılan geçici/kesin maliyet hesapları doğru olarak üyelere pay edilmiş olsa idi dairesini teslim alan üye başına ortalama 220.000-240.000TL maliyet düşecek iken, arsa sahiplerinin daire maliyetleri üyelere yansıtılmadığı için 90.000-140.000TL arası bedellerle daireler üyelere teslim edildiğini, evini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının %40ı oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedeller üyelerden talep ve tahsil edilmediğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçlar, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçlar dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, yapılan bu fahiş hatalar davacı kooperatifin halihazırda yönetiminde olanlar tarafından görev başına geldikleri zaman kooperatif kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde tespit edildiğini, bu nedenlerle 21.04.2019 tarihinde yapılan kooperatif olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, bu hesap hatalarında o zamanki kooperatif yönetiminin ve ilgililerin kasten hareket ettiği düşünülerek Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, şüpheliler hakkında 2019/18630 Sor. no ile soruşturma başlatıldığını ve yargılama halen devam ettiğini, kooperatif tarafından yapılan 21.04.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararlar muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmamakta ve alınan tüm kararlar kesinleşmiş bulunduğunu, bu kapsamda verilen yetki uyarınca yönetim kurulu tarafından ilgili hazırlıklar yapıldığını ve alınan kararlar ile kesin maliyet bedeli hesaplanması süreci başlatıldığını, hesaplanan kesin maliyetler ana sözleşmenin 61. maddesindeki usule birebir uygun şekilde üyelere tebliğ edilldiğini ve 15 günlük itiraz süreci ve devamındaki prosedür de tüm üyelere tanınarak, ilgili sürecin 61. maddeye uygun olarak tamamlanması sağlandığını, tüm üyelerin paylarına düşen kesin maliyet bedeli borcu miktarı üyelere tebliğ ve ödeme yapmaları hususu talep edildiğini, verilen süre içerisinde ödemelerini yapmayan tüm üyelerle ilgili olarak yasal hukuki süreç başlatıldığını, davalının da verilen tüm bu sürelere rağmen borcunu ödemediğinin tespit edildiğini, kooperatif tarafından hesaplanan kesin maliyet bedellerinin tüm üyelere tebliğ edilmesine rağmen davalı ile birlikte bir kısım üyeler, verilen süre içerisinde borçlarını ödemediklerini ve bunun üzerine davacı kooperatif tarafından muaccel hale gelen işbu borçların tahsili amacı ile iş bu davayı ikame ettiklerini belirterek, kooperatifin genel kurul kararı ile şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyet bedellerini iptal etmesi ile yeniden kesin maliyet hesabı yaparak üyelerden talep etmesinde, yukarıda detaylı olarak izah ettiğimiz üzere dairesini teslim almamış üyeler ile teslim almış üyeler arasındaki eşitliğin sağlanabilmesi amaçlandığını, dava şartı olarak zorunlu Arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak davalı ile 25.10.2019 tarihinde yapılan 2019/115713 arabuluculuk numaralı arabuluculuk toplantısında anlaşma sağlanamadığını belirterek davalı adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazın, davalının kooperatif üyesi olmadığı iddiası mahkemece geçerli kabul edildiği takdirde, davalının kooperatif tarafından belirlenen kesin maliyet bedelini ve kooperatife karşı diğer yükümlülüklerini yerine getirmeden daire tapusunu aldığı için, taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tescil edilmesine, davalının davacı kooperatifin halihazırda üyesi olduğunun kabulü ile tescil taleplerinin reddedilmesi halinde, davalının kooperatife karşı kesin maliyet ve diğer hususlardan doğan edim borçları nedeniyle, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile (kısmi dava olarak) şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı kooperatife ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın eksik harcı tamamlaması gerektiğini, davacı tarafın bu şekilde belirsiz alacak davası açması hukuken mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının kooperatifin üyesi olmadığını, davalının kooperatife olan borcunu ödeyip 2013 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, tapuyu aldıktan sonra kooperatif tarafından yapılan genel kurul toplantıları ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını, genel kurula da davet edilmediğini, davalının kooperatiften çıktığını, ilişiğinin kesildiğinin onaylandığını, 21.04.2019 tarihinde yapılan genel kurul ile yeniden borç çıkarılmasının kötü niyetli olduğunu, üye olmayan davalıya yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılması kanuna da aykırı olduğunu, davacı kooperatif tarafından her ne kadar 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı ile davalı aleyhine kesin maliyet bedeli talep edilmiş olsa da 2019 yılından önce kesin maliyet hesabı yapıldığını, belirlenen kesin maliyet bedelinin davalı tarafından ödendiğini, üyeliğinin yıllar önce 2013 yılında sona erdiğinden üyelikten kaynaklı olarak alacak talep edilmesi hukuka aykırı olduğunu, 21.04.2019 tarihli genel kurul tutanağında şimdiye kadar belirlenen tüm geçici ve kesin maliyetlerin iptaline karar verildiği belirtilmiş ise de, söz konusu kooperatif genel kurulunda; neden daha önceki kesin hesapların hatalı olduğunun açıkça belirtilmesi ve resmi tespitlerle gösterilmesi gerektiğini, aksi bir durumun keyfiliğe yol açtığını ve kooperatif genel kurul kararları, yasalara ve ana sözleşmeye aykırı olamayacağını, davalının 2013 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, kooperatif ile ilişiği kesilen davalıya bu kadar yıl sonra yeniden borç çıkarılması hukuka aykırı olduğunu, kooperatif eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı kooperatif tarafından çıkarılan kesin maliyet bedeli ve diğer talepleri kesinlikle kabul etmemekle birlikte borcun kaynağı olan 21.04.2019 tarihli genel kurulun hazirun cetveli incelendiğinde bütün üyelerin hazirun cetvelinde yer almadığı üyelerin bir kısmı hazirun listesine dahil edilmişken bir kısmının hazirunda yer almadığı görüleceğini, davalının kooperatifin üyesi olmadığını belirterek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “….Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 225.368,00 TL olduğu, genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 220.368,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihi olan 26/09/2019 tarihinden ve 220.368,00 TL’sine ıslah tarihi olan 26/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş…1-Davacının, Kayseri ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel … Blok, … nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil edilmesine yönelik talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Davacının, kesin maliyet alacağı talebinin kabulü ile, kesin maliyet alacağının 5.000,00-TL’sine dava tarihinden, ıslah ile artırılan 220.368,00-TL’sine ıslah tarihinden itibaren yıllık %18 oranındaki faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3- Davanın tapu kaydının iptali ile tescil, olmadığı takdirde daire bedelinin tahsili istemi ile terditli olarak açılmış olması nedeni ile tapu iptali tescil yönünden ayrıca karar harcı alınmamış ve yargılama gideri orantısı yapılmamıştır….” dair karar verilmiştir.İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinde; davalının taşınmazı davacı kooperatife iade etmediği ve davacı kooperatif genel kurulunda davalının istifasının kabul edildiğine dair açık bir karar alınmadığı için davalının üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır’ şeklindeki tespiti ile üyeliğinin devam ettiğine karar vermişse de davacı kooperatifin 2011 yılı genel kurulunda alınan karar ile kesin maliyet çıkarılarak tebliği ile ödeyenlerin üyelikle ilişiğin kesilmesi yönünde yönetim kuruluna verilen yetki neticesinde davalıya 21.03.2011 tarihinde gönderilen kesin maliyet bedelini ödediğini, taahhütname ve ilişik kesme belgesini aldığını, tapusunu aldığını ve 21.11.2017 tarihinde yani davaya konu kesin maliyetin çıkarıldığını 2019 yılı genel kurulundan önce ihtarname göndererek kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek istifa ettiğini, zaten davacı kooperatifinde tapuyu aldığı 2011 yılından beri de genel kurula davet etmediğini, davacı kooperatifin en son yaptığı 28.11.2021 tarihli genel kurula dahi davet etmediğini, esasen davacı kooperatifin de genel kurul kararı doğrultusunda ilişiğini kestiğini, fakat daha sonra davacı kooperatifin toplanan paraları devam eden üyelerin evlerin bitirilmesine kullanmaması nedeniyle oluşan bilanço açığını gidermek için haksız ve hukuka aykırı olarak yeniden kesin maliyet çıkarıldığını, yargılama esnasında davalı hakkında genel kuruldan alınan yetki ile ilişiğin kesilmesine dair karar alınıp alınmadığı, istifasının karar defterlerine işlenip işlenmediği hususlarının tespiti için yönetim kurulu kararlarının incelenmesi talep ve yine bilanço açığı olup olmadığının tespitinin talep edildiğini, fakat alınan bilirkişi raporlarında bu yönde bir inceleme yapılmadığını, mahkemenin tespiti ile davalının istifasının geçerli olmadığı gerekçesi ile aleyhine karar verilmişse de Kayseri 1. Atm 2021/54 E. sayılı dosyası ile dava dışı … tarafından 21.04.2019 tarihli genel kurul 10. maddesinin yoklukla malül olduğu talepli dava açıldığını, yokluğun işlemi baştan itibaren geçersiz hale getirdiğini, yani yokluğa dayalı işlemlerin hiç yapılmamış sayıldığını, hukuki bir sonuçta doğurmadığını, her ne kadar bu dosyada davanın reddine karar verilmişse de dosyada verilen bilirkişi raporu neticesinde verilmiş bir karar olduğunu, isimleri belirtilen kişilerin kooperatif ortağı olmadığına dair noter kanalıyla istifa dilekçesi gönderdikleri ve genel kuruldan önce ortaklıktan ayrıldıkları bu sebeple hazirun listesinde bulunmadıklarının belirtildiği, yine 2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen davalıya ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiği bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtildiğini, bir yandan davacı kooperatif tarafından ilişiği kesilen üyelere karşı açılan davalarda kooperatiften konut alan üyenin konutu iade etmedikçe istifasının geçerli olamayacağının belirtildiği, 2021/54 e. sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda 2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın kooperatiften istifa ettiği için 2019 yılı genel kurulunda yer almadığının belirtildiği, bu sebeple 2021/54 E. sayılı dosyasında hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen karar neticesinde eldeki dosyada da genel kurulun toplantı yeter sayısı sağlandığı yönünde tespite varıldığı bu tespitin hatalı olduğu ve 2021/54 E. sayılı dosyada verilen rapor ile eldeki dosyada verilen rapor arasında çelişki olduğunu, 2021/54 E. sayılı dosyada istifa etmesi sebebiyle belirtilen 1-…, 2-…, 3-…, 4-…, 5-…, 6-…, 7-…, 8-…, 9-…, 10-…, 11- …, 12-…, 13-…, 14-… (ELDEKİ DOSYA DAVALISI), 15-…, 16-…, 17-…, 18-…, 19-…, 20-…, 21-…, 22-…, 23-2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın genel kurula çağrılmadığının belirtildiği, bu durumda bu 24 kişi üye ise toplantı yeter sayısının sağlanmadığının açık olduğunu, yukarıda yer alan 24 kişinin yerel mahkemelerde aleyhine açılan davalarda üye olarak kabul edilerek kendilerine borç çıkarıldığı ve istifalarının geçerli olmadığı yönündeki kararları dikkate alındığında üye olarak kabul edilen 24 kişinin dahil edilmesi durumunda 304 olan üye sayısının 328 kişi olması ve toplantı yeter sayısının ise 82 olması gerektiği, bu çoğunluğu sağlamadan toplanan kooperatifin aldığı kararların yok hükmünde olup yokluğun her zaman üye olan yahut üyelik ile ilişiği kesilmiş kişiler tarafından dahi ileri sürülebilen bir husus olduğu bu durumda yok hükmünde olan 2019 yılı genel kurul kararlarına dayanılarak müvekkilinin ve bir çok eski üyeye borç çıkarıldığını, Yargıtay kararında açıkça önceki genel kurullar ile çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uymadığı, bütün üyelere çıkarılmadığı durumlarda sonraki kesin maliyetin tüm üyelere uygulanması halinde yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğinin belirtildiğini, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas, 2012/724 Karar sayılı içtihadı) 2019 yılı genel kurulunda alınan kesin maliyet kararının kazanılmış haklara ihlalinin önlenmesi için eşitlik ilkesine uymadığının tespitinin gerektiği şeklinde tespitte bulunulduğunu, fakat yargılama esnasında davacı genel kurulun daha önceki genel kurullarının bütün üyelere çıkarılıp çıkarılmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığını, davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediği, mahkemece bu talebin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin iptal edildiğini bilirkişi raporunda belirtildiğini, bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, 26/09/2021 tarihinde yapacağı genel kurul öncesi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne vermiş olduğu tebligat listesinde belirtilen 24 kişiyi davet ettiğini ve hazirunlarda üye olarak yer aldıklarını, bu tarihli genel kurulun pandemi nedeniyle yapılmadığını, akabinde Kayseri 1. ATM 2021/54 E. Sayılı dosyada gelen raporda bu 24 üyenin istifa ettiği için genel kurula davet edilmediğinin düzenlendiğini, bu nedenle 28/11/2021 de yapılan genel kurula çağırılmadıklarını ve hazirunlarda almadıklarını, davacı kooperatifin keyfi uygulamaları ile davalıdan haksız olarak alacak talebinde bulunduğunun son yapılan işlemlerle de ortada olduğunu, izah edilen nedenlerle ve resen inceleme sonucu ortaya çıkacak nedenlerle, öncelikle tehiri icra talebimizin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde özetle; Davalının, her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini, genel kurullara çağırılmadığını iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligatın yapıldığını, davalı gibi bir kısım üyelerin adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyelerin gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatların kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adreslerin, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olduğunu, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğünün üyelere ait bulunduğunu, adreslerini güncelleyen üyelere tebligatlar yapıldığını, bir kısım üyelere yapılan tebligatların iade gelmesi üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 13.05.2019 tarihli 999 sayılı karar ile tüm kooperatiflerin bağlı olduğu üst kuruluş olan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak üyelerin mernis adreslerinin talep edildiğini, ancak kurumdan gelen 14.05.2019 tarihli yazı cevabına göre kişilerin mernis adres bilgilerinin kooperatif ile paylaşılamayacağı cevabının alındığını, bunun üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 31.05.2019 tarihli karar ile … Kaymakamlığı Nüfus Müdürlğü’nden tebligatları iade gelen üyelerin mernis adreslerinin kooperatife verilmesi yazılı olarak talep edildiğini, ancak nüfus müdürlüğü tarafından olumlu/olumsuz herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili kooperatifin tüm bu araştırmalarına ve çabalarına rağmen mernis adreslerine ulaşılamayan üyelere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Anasözleşmesi hükümleri gereğince 25.07.2019 tarihli 1011 sayılı yönetim kurulu kararı ile ilanen tebligat yolu ile tebligat yapılmasına karar verildiğini, 27.07.2019 tarihli … gazetesinde yapılan ilanen tebliğ ile tebliğ yapılamayan tüm üyelere tebliğin gerçekleştirildiğini, burada kooperatifin tüm bu adres araştırması ve ilanen tebligat yapmasındaki amacın üyelerinin hak kaybı yaşamaması ve kooperatife olan borçlarını taksitlendirme yolu ile ödemelerini sağlamak ve yapılan borçlandırma işleminden haberdar olmalarını sağlamak olduğunu, tamamen üyelerin menfaati ve hak kaybı yaşamamaları amacı ile yapılan işlemler olduğunu, kaldı ki kooperatif anasözleşmesinin 61/c maddesi gereğince yalnızca iadeli taahhütlü mektupla ya da elden tebliğ yolu ile kooperatifin kesin maliyet bedeline ilişkin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, davacı kooperatif tarafından yapılan ilanen tebligat işleminin de açıkladıkları nedenlerle kooperatif mevzuatına uygun olduğunu, davalının kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak davacı kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmediğini, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davalının da davacı kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam etmediğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, Yargıtay kararları ve doktrinde hakim olan görüşe göre üyenin kooperatiften elde etmiş olduğu menfaati iade etmeden istifasının geçerli olmasının mümkün olmadığını, kaldı ki davaya konu üyenin kooperatife ulaşmış herhangi bir istifasının olmadığını, ortaklıktan çıkmaya yönelik irade beyanı ya da kooperatif üyeliğinden ihracına yönelik bir karar bulunmadığını, davalı vekilinin iddia ettiği şekilde bir üyenin genel kurula davet edilmemesinin üyelik sıfatını etkilemediğini, bu hususun da bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde değerlendirildiğini, bu sebeple davalının halen kooperatif üyesi olduğunu ve usulüne uygun şekilde hesaplanmış, tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş olan kesin maliyet bedelinden sorumlu olduğunu, bu bağlamda yerel mahkeme kararının usule, yasaya, kooperatif mevzuatı ve hukukuna, yerleşik Yargıtay ve İstinaf içtihatlarına uygun olduğunu, her ne kadar davalı tarafından, davalıya ibraname ve ilişik kesme belgesi verildiği belirtilmiş olsa da benzer mahiyetteki davacı kooperatifin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/877 K. sayılı dosyasında yapılan istinaf incelemesinde; yönetim kurulu tarafından verilen ilişik kesme belgesinin hüküm ifade edemeyeceği, genel kurul kararının gerekli olduğuna hükmedildiğini, yine dava dışı başka bir kooperatifçe yine davayla benzer mahiyette üyeden inşaat maliyeti istemine ilişkin görülen davalarda istinaf mahkemelerince; üyenin ibra edilmesinin ancak o tarih itibariyle borcunun olmadığı anlamına geleceği, ileride doğacak olan borçlardan üyelenin sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, davalının, her ne kadar kooperatifin usulsüz üye alımı yaptığını beyan ettiyse de söz konusu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, keza görülmekte olan davanın, kooperatiften tapusunu alan üyelerin edindikleri taşınmazların kesin maliyet bedelinin talep ve tahsiline ilişkin olduğunu, bu ölçüde kooperatiften ayrılan veya yeni katılan üyelerin görülmekte olan davaya bir katkısı olmayacağını, kooperatif hukukunun ilkelerinden olan açık kapı ilkesi gereği isteyen kişilerin kooperatiften ayrılacağı gibi isteyen kişilerin de katılabileceğini, 2019 tarihli genel kurulunun usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, davalının yaptığı ödemenin kesin maliyet ödemesi olmadığını, keza kooperatifin inşaatlarının halen devam ettiğini, bu şekilde davalı tarafından yapılan ödemenin bir ön ödeme olduğunu, henüz kesin maliyet ödemesini yapılmadan, üstelik kesin maliyet hesabı dahi ortada yokken, kısaca %10’luk miktarın taahhuk edileceği bir ödeme olmaksızın kesin maliyet bedelinin %10’unu ödemesinin mümkün olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davalının bu şekilde bir ödeme yapmadığı ve davalının üyelik durumunun devam ettiğinin sabit olduğunu belirterek; davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı kooperatif tarafından, kooperatif üyesi olan davalı aleyhine terditli olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı uyarınca belirlenen kesin maliyet bedelinin tahsili talebine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını, kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını, bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenemeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür.Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573)Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar)Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar) Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı, kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir.Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliği denetlenemeyeceğinden davalının genel kurulun yoklukla malul olduğu yönündeki istinaf talebi incelenmemiş, genel kurulun iptaline yönelik açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verilmediğinden genel kurulun iptali istemli davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.Mahkemece davacı tarafından ileri sürülen terditli taleplerden biri hakkında karar verilmesi halinde, karar verilmeyen diğer talep yönünden davanın reddine değil, bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve bu talep yönünden davalı lehine yani davacı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekmektedir. Bu itibarla davalının istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2021 tarih ve 2019/651 E – 2021/1148 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 15.394,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.849,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.545,58 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/03/2022