Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/450 E. 2022/473 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/450
KARAR NO: 2022/473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2021
NUMARASI: 2020/718 E. 2021/1030 K.
Asıl Dava Dosyasında
DAVA TARİHİ:22/10/2020
Birleşen Kayseri 2.Asliye Ticaret mahkemesinin 2020/817 Esas Sayılı Dosyasında
DAVA: İtirazın İptali , Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 03/03/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/11/2021 tarih ve 2020/718 E – 2021/1030 K kararına karşı süresi içinde davalı/birleşen dava davacısı ve davacı/ birleşen dava davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl dosyada davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Taraflar arasında birçok ticari alışveriş olduğunu, davalının davacıdan yedek parça ve diğer malzemeler satın aldığını, davalının 27.03.2019 tarihli … numaralı tarihli faturanın davalıya düzenlendiğini, davalının ödeme konusunda davacıyı oyaladığını, bahse konu alacak için Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve iptali gerektiğini, sunulan faturadan kaynaklı davalının davacıya borcu olduğunu tarafların ticari defterlerinin incelenmesiyle borçlunun itirazının haksız olduğunun görüleceğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen dosyada davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı davacı şirketin davalı şirkete 1465 m2 … sacdan havalandırma kanalı sattığını, bu doğrultuda da ek’te sundukları 12/02/2019 tarih, … numaralı ve 99.620,00TL +%18 KDV dahil 117.551,60 TL tutarlı fatura düzenlediklerini ancak davalı şirketin bu faturayı ödeyemediğini, taraflar arasında sürekli devam eden ticaretten dolayı müvekkili olduğu şirket ile davalı şirketten 94.442,48 TL tutarında mal aldığını müvekkil şirketin 117.551,60 TL – 94.442,48 TL=23.109,12 TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin ödeyemez duruma geldiğini davalı şirketin mahsup sözleşmesini göz ardı ederek sanki alacaklıymış gibi müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını müvekkil şirketin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/718 esas sayılı dosyası ile “itirazın iptali” davası açtığını, bu nedenle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/718 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, Mahsup ve takas Sözleşmesinin mahkememizce geçerli kabul edilmesi halinde 23.109,12-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili olduğu şirkete verilmesini, Mahsup ve Takas Sözleşmesinin Mahkememizce geçerli kabul edilmemesi halinde 117.551,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesini dava ve talep etmiştir.Asıl dosyada davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Yapılan icra takibi ve açılan derdest davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki ticaretten dolayı davalının davacıya 12.02.2019 tarihli … numaralı 117.551,60-TL fatura düzenlediğini, davacının aldığı mal bedelini ödeyemediğini, bunun üzerine davalının davacıdan 94.442,48-TL tutarında mal aldığını, taraflar arasında uzun yıllar iş yaptıklarından dolayı bu 2 faturadan dolayı “mahsup ve takas sözleşmesi” ile mahsuplaşma yapıldığını ve davalının davacıdan 23.109,12-TL alacaklı çıktığını, yapılan mahsup sözleşmesi kapsamında davalının borçlu olmadığını, cari hesaba göre 52.000,00-TL, toplam alacağının ise 85.109,12-TL olduğunu takibin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; Müvekkili ve davalı karış davacı firmanın yıllarca ticari ilişkiler gerçekleştirdiğini, birbirlerinden mal alışverişinde bulunduklarını, davalı karış davacının müvekkili firmaya borçlu olmadığını aksine 23.109,12-TL dava konusu faturadan kaynaklı ve cari hesaplarla birlikte toplam 52.000,00-TL alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak bunun kesinlikle hukuki gerçeği yansıtmadığını, davalının delil listesinde takas sözleşmesi başlıklı deliliyle müvekkilinin takas yoluna gittiğini iddia ettiğini, müvekkili firmanın fatura konusu malları hiçbir şekilde takas ve ibra etmediğini, davalının sözleşmesinde ki imzanın müvekkili firmaya yetkilisine ait olmadığını, ayrıca imza sahibi … isimli şahsın müvekkili firma adına mahsup, takas ve ibra yetkisine sahip olmadığını, delil olarak sunulan belge de imza ve tarih bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, davalı firmadan müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Asıl dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise ticari ilişkiden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Asıl davada davacı vekili tarafından, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının müvekkili şirketten yedek parça ve malzeme satın aldığını, davalı tarafa 27.03.2019 tarihli … numaralı faturanın düzenlendiğini,fatura tutarının davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını beyan etmiş davalı vekili tarafından ise davacı tarafa müvekkili tarafından … sacdan havalandırma kanalı satıldığı ve 12/02/2019 tarih, … numaralı 99.620,00TL +%18 KDV dahil 117.551,60 TL tutarlı fatura düzenlendiğini ancak davacı tarafça faturanın ödenmemesi üzerine davacı şirketten 94.442,48 TL tutarında mal alındığını buna rağmen müvekkili şirketin davacı şirketten 117.551,60 TL – 94.442,48 TL=23.109,12 TL alacaklı olduğunu,ayrıca taraflar arasında mahsup sözleşmesi yapıldığı beyan edilmiş,davalı vekili tarafından aynı beyanlar ileri sürülerek Mahkememiz dosyası ile birleştirilen yine Mahkememizin 2020/817 Esas-2020/677 Karar sayılı dosyasında, mahsup ve takas sözleşmesinin mahkememizce geçerli kabul edilmesi halinde 23.109,12-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine, mahsup ve takas sözleşmesinin Mahkememizce geçerli kabul edilmemesi halinde fatura bedeli olan 117.551,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesini talep etmiştir.Asıl dosya davacı vekili tarafından takas sözleşmesindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı öne sürülmüş olup asıl dosya davacı şirketin sözleşme tarihindeki şirketi temsile ve imzaya yetkili kişi bilgisinin sorulması için Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabından şirket temsilcisinin … olduğu görülmüş, mahsup ve takas sözleşmesinin şirketi temsile yetkili olmayan … tarafından imzalanmış olması nedeniyle tarafları bağlamayacağından hükme esas alınmamıştır.Taraf şirketlerin, asıl ve birleşen davaya konu faturalara ilişkin birbirlerinden alacakları bulunup bulunmadığı hususunda ticari defter ve kayıtları üzerinde Mali Müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak rapor düzenlemesi talep edilmiş olup usul ve yasaya uygun,hüküm kurmaya elverişli görülen 05/11/2021 tarihli raporunda,asıl ve birleşen davaya konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve faturaların ödenmesine yönelik taraf defterlerinde kayıt bulunmadığı rapor edildiğinden asıl dava dosyasında davacının davasının kısmen kabulü ile davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 94.442,48-TL asıl alacak üzerinden devamına,davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya delil sunulmadığından takip tarihinden önce işleyen faiz talebinin reddine karar verilerek asıl dosya davalısının itirazında haksız olması ve itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olduğu gözetilerek davalı aleyhine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş, birleşen davanın da kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Asıl dava dosyası yönünden;Davacının davasının Kısmen Kabulü İle; davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 94.442,48-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/817 Esas-2020/677 Karar sayılı dava dosyası yönünden; Açılan davanın kabulüyle; 117.551,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ..” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı ve davalı vekillerince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf Eden Davalı/Birleşen Dava Davacısı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı/Birleşen dosya davalısı … San.Tic.Ltd.Şti. tarafından, müvekkili şirket … aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin bu icra takibine itiraz etmesi üzerine davacı/birleşen dosya davalısı tarafından yerel mahkemede görülen işbu davanın açıldığını, müvekkili şirket ile davacı/birleşen dosya davalısı arasındaki ticari ilişkiden dolayı müvekkili şirketin davacı/birleşen dosya davalısı şirkete 1465 m² … sacdan havalandırma kanalı sattığını, bu kapsamda dosya kapsamına sunmuş oldukları 12/02/2019 tarih, … numaralı ve 99.620,00 TL + %18 KDV dahil 117.551,60 TL tutarlı faturayı düzenlediğini, tarafların işbu faturayı ticari defterlerine işlediklerini, ancak davalı şirketin bu fatura bedelini ödemediğini, bu fatura bedeline dayalı olarak taraflarınca davacı/birleşen dosya davalısı … San.Tic.Ltd.Şti. aleyhine Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/817 E. sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, taraflarınca açılan alacak davası ile işbu istinafa konu davanın birleştirildiğini, taraflar arasında sürekli devam eden ticaretten dolayı müvekkili şirketin de davacı – karşı davalı şirketten 94.442,48 TL tutarında mal aldığını, müvekkili şirket ile davacı – karşı davalı şirket arasındaki uzun yıllardır süregelen ticari ilişki ve davacı- karşı davalı şirketin de yukarıda yazılı fatura bedelini ödeyememesi nedeniyle bu 2 faturadan dolayı taraflar arasında “Mahsup ve Takas Sözleşmesi” yapıldığını, mahsuplaşma sonucunda 2 fatura farkı olan 117.551,60 TL – 94.442,48 TL = 23.109,12 TL müvekkili şirketin, davacı/birleşen dosya davalısı şirketten alacaklı çıktığını, zaman içerisinde davacı/birleşen dosya davalısı şirketin mali durumunun bozulduğunu, borçlarını ödeyemez duruma düştüğünü, müvekkilinin almış olduğu duyumlara göre kimden ne kopardım kardır mantığıyla davacı/birleşen dosya davalısı şirketin mahsup ve takas sözleşmesini yok sayarak müvekkili şirketi icraya koyduğunu, müvekkili şirketin, yazılı mahsup sözleşmesi nedeniyle davacı/birleşen dosya davalısı şirkete hiçbir borcunun olmadığını, aksine aralarında yapılan mahsup ve Takas Sözleşmesine göre 2 fatura bedeli birbiriyle mahsup edildiğinde 23.109,12 TL müvekkil şirketin davacı/birleşen dosya davalısı şirketten alacağının bulunduğunu, bunun yanı sıra cari hesaba göre müvekkili şirketin davacı/birleşen dosya davalısı şirketten 52.000,00 TL alacağının da bulunduğunu, yerel mahkemece yapılan yargılama esnasında taraf şirketlerin ticari defterlerinin incelenerek bilirkişi raporlarının alındığını, hükme esas alınan 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; “…tarafların borçlarının karşılıklı, muaccel ve özdeş olmaları sebebiyle borç ve alacaklar birbirine takas edilebilecektir. Bu durumda birleşen dava yönünden 23.109,12 TL tutarında alacak hesaplanmaktadır.” denildiğini, bilirkişice, takas ve mahsubun mümkün olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemenin de bahsi geçen bu raporu ve tespiti hükme esas aldığını, ancak buna rağmen yerel mahkemece alacakların takas ve mahsubunun yapılmadığını, bu nedenle yerel mahkeme hükmünün hatalı olduğunu, söz konusu alacakların karşılıklı ve birbirine özdeş olduğunu, karşılıklı ticaretten doğduğunu, alacakların söz konusu olduğunu, bu nedenle takasının mümkün olduğunu, ayrıca taraflar arasında yapılan takas ve mahsuplaşmaya ilişkin sözleşme örneğini dosyaya sunmalarına rağmen yerel mahkemenin “…Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından şirket temsilcisinin … olduğunu, mahsup ve takas sözleşmesinin şirketi temsile yetkili olmayan … tarafından imzalandığı…” gerekçesiyle bu Takas ve Mahsup Sözleşmesini hükme esas almadığını, yerel mahkemenin bu gerekçesinin hatalı olduğunu, bahse konu “Takas ve Mahsup Sözleşmesi.” … Isı Müh.Ltd.Şti. adına … tarafından imzalandığını, Kayseri 8. Noterliğinin … tarih ve … Yevmiye Nolu Vekaletnamesi ile davacı/birleşen dava davalısı … Isı Müh.Ltd.Şti. yetkilisi … tarafından …’in vekil tayin edildiğini, bu vekaletnamenin kapsamı gözönüne alındığında …’in, her türlü taahütname, beyanname, muvafakatname, ibraname, dilekçe sair evrakları imzaya vekil tayin edildiğini, dolayısıyla …’in taraflar arasında yapılan bahse konu Takas ve Mahsup Sözleşmesini imzalamaya yetkili olduğunu, buna ilişkin vekaletname örneğinin 26/11/2021 tarihli celsede dosyaya ibraz edildiğini, ancak yerel mahkemece bu vekaletname dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, yerel mahkemenin bu yöndeki tespitlerinin hatalı olduğunu, bu takas ve mahsup sözleşmesinin kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece; davacı/birleşen dosya davalısı … Ltd.Şti. tarafından başlatılan icra takibine itirazın kısmen iptaline, alacağın likit olduğu gerekçesiyle de aleyhlerine asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmettiğini, yerel mahkemenin bu gerekçesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı/birleşen dava davalısına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı karşı davalı vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Esas davanın faturaya dayalı itirazın iptali davası olmakla yapılan defter incelemesinde itirazın iptaline konu olan takibe dayalı faturanın tarafların ticari defterlerine işlenmiş olduğunun görüldüğünü, davalı tarafından da ödemeye dayalı herhangi bir belge dekontun da sunulmamış olduğundan davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verildiğini, ancak usul ve yasaya aykırı olarak takip öncesi faiz yönünden davanın reddine karar verildiğini, Türk Ticaret Kanunu 1530. maddesi (4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır: a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda. şeklinde hükmü içerdiğini, davanın konusu fatura tarafların ticari defterlerine işlenmiş olup taraflar arasında da faize ilişkin herhangi bir sözleşmenin de bulunmadığını, faiz yönünden kanun hükümleri uygulanması gerektiğini, bu sebeple faturanın taraf defterine işlenmesini takip eden 30 günlük süre sonrasına ilişkin faiz yönünden davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple esas davada faize ilişkin verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davalarına karşılık ikame edilen karşı davanın reddi gerekktiğini, davacı karşı davalının karşı davasına konu takas mahsup sözleşmesi, Mahkeme tarafından celp edilen Ticari sicil kayıtlarında mahsup ve takas yetkisi olmayan kişi tarafından tesis edilmiş olduğundan gerekçeli kararında da mahkemenin açıkladığı gibi geçersiz olduğunu, dava ve karşı dava kapsamında alınan bilirkişi raporuna sunmuş oldukları itirazların değerlendirilmemiş, eksik ve yetersiz rapora dayanarak karşı davanın kabul edildiğini, bilirkişilerce düzenlenen raporda hukuken geçerliliği bulunmayan takas ve mahsup sözleşmesinin raporda esas alındığını, geçerli belge gibi rapor düzenlendiğini, TBK 102 ve devamı maddelerinin de bilirkişilerce göz ardı edildiğini, mahkemeden ihtilafın hukuki belgelerde bulunması ve hukukçu bir bilirkişi gerekmesi sebebiyle taraflarınca hukukçu bilirkişi talebi olmuşsa da bu taleplerinin de değerlendirilmeden yalnızca mali müşavir bilirkişilerden rapor alındığını, o bilirkişilerde hukuken geçersiz belge olan takas sözleşmesini raporlarında hukuken geçerli gibi değerlendirdiklerini, tüm dosya ele alındığında taraflarınca tesis edilen davanın faturaya dayalı itirazın iptali davası olduğunu, taraflarına açılan karşı davanın ise alacak davası olduğunu, alınan raporun hatalı olduğunu, bilirkişinin her iki davayı da itirazın iptali olarak değerlendirdiğini, karşı davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde asıl davanın da faiz yönünden TTK 1530-4.a hükümlerinin uygulanmayarak takip öncesi faiz taleplerinin reddinin usule ve yasaya aykırı olmakla, karşı dava açısından dava konusu takas sözleşmesinin hukuken geçersiz bir belge olması ve bu sebeple de karşı dava açılması şartı olan ilişki bulunmaması sebebiyle dosyanın ayrılmadan kabulünün ayrıca alınan raporda karşı dava açısından delillerinden ticari defter incelemesi, delillerinin değerlendirilmemesinin bilirkişiden bu hususta ek rapor alınmamasının hukuka aykırı olmakla karara yasal süresi içerisinde itiraz ettiklerini beyan ederek kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmesi halinde de esas davanın tam kabulüyle, karşı davanın reddine her iki davada da yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı karşı davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.Asıl dosyada davacı davalıyla aralarında ticari ilişki bulunduğunu, davalıya sattığı mallara karşılık 27.03.2019 tarihli … numaralı tarihli faturayı düzenlediğini, davalının bahse konu fatura borcunu ödememesi üzerine Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip başlattığını beyan ettiği görülmüşür.
Asıl dosyada davalı; Yapılan icra takibi ve açılan derdest davanın reddi gerektiğini, taraflar arasındaki ticaretten dolayı davalının davacıya 12.02.2019 tarihli … numaralı 117.551,60-TL fatura düzenlediğini, davacının aldığı mal bedelini ödeyemediğini, bunun üzerine davalının davacıdan 94.442,48-TL tutarında mal aldığını, taraflar arasında uzun yıllar iş yaptıklarından dolayı bu 2 faturadan dolayı “mahsup ve takas sözleşmesi” ile mahsuplaşma yapıldığını ve davalının davacıdan 23.109,12-TL alacaklı çıktığını, yapılan mahsup sözleşmesi kapsamında davalının borçlu olmadığını, cari hesaba göre 52.000,00-TL, toplam alacağının ise 85.109,12-TL olduğunu takibin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir.Birleşen dosyada davacı; Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı davacı şirketin davalı şirkete 1465 m2 … sacdan havalandırma kanalı sattığını, bu doğrultuda da ek’te sundukları 12/02/2019 tarih, … numaralı ve 99.620,00TL +%18 KDV dahil 117.551,60 TL tutarlı fatura düzenlediklerini ancak davalı şirketin bu faturayı ödeyemediğini, taraflar arasında sürekli devam eden ticaretten dolayı müvekkili olduğu şirket ile davalı şirketten 94.442,48 TL tutarında mal aldığını müvekkil şirketin 117.551,60 TL – 94.442,48 TL=23.109,12 TL alacaklı olduğunu, davalı şirketin ödeyemez duruma geldiğini davalı şirketin mahsup sözleşmesini göz ardı ederek sanki alacaklıymış gibi müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını müvekkil şirketin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/718 esas sayılı dosyası ile “itirazın iptali” davası açtığını, bu nedenle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/718 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, Mahsup ve takas Sözleşmesinin mahkememizce geçerli kabul edilmesi halinde 23.109,12-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili olduğu şirkete verilmesini, Mahsup ve Takas Sözleşmesinin Mahkememizce geçerli kabul edilmemesi halinde 117.551,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesini dava ve talep etmiştir.Birleşen dosyada davalı; Müvekkili ve davalı karış davacı firmanın yıllarca ticari ilişkiler gerçekleştirdiğini, birbirlerinden mal alışverişinde bulunduklarını, davalı karış davacının müvekkili firmaya borçlu olmadığını aksine 23.109,12-TL dava konusu faturadan kaynaklı ve cari hesaplarla birlikte toplam 52.000,00-TL alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak bunun kesinlikle hukuki gerçeği yansıtmadığını, davalının delil listesinde takas sözleşmesi başlıklı deliliyle müvekkilinin takas yoluna gittiğini iddia ettiğini, müvekkili firmanın fatura konusu malları hiçbir şekilde takas ve ibra etmediğini, davalının sözleşmesinde ki imzanın müvekkili firmaya yetkilisine ait olmadığını, ayrıca imza sahibi … isimli şahsın müvekkili firma adına mahsup, takas ve ibra yetkisine sahip olmadığını, delil olarak sunulan belge de imza ve tarih bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, davalı firmadan müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. Maddesinde ;
“Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.6102 sayılı TTK m. 21 maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.Somut olayda davacı … firması tarafından düzenlenen 27.03.2019 tarihli … numaralı tarihli faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu davalı … Şirketi tarafından füzenlenen 12/02/2019 tarih, … numaralı 117.551,60 TL tutarlı faturanın da davacı … Şirketinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu sabittir. Bu durumda asıl davada ispat külfeti davalı … Şirketinde birleşen davada ise … Limited şirketinde olup her iki davalı faturaya konu borcu ödendiğini ispat etmek zorundadır.Davalı … Şirketi takas mahsup definde bulunmuş olup buna karşılık davacı … şirketi ise davalı tarafından sunulan mahsup ve takas sözleşmesindeki imzanın şirket yetkililerine ait olmadığını ileri sürüp takas mahsup defini kabul etmediği görülmüştür.Uyuşmazlığın açığa kavuşturulması açısından kısmi ifa, takas ve mahsup konularının irdelenmesi gerekmektedir.6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101. maddesine göre birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. 102. maddeye göre de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 139. Maddesinde; “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir. “6098 sayılı TBK 143 üncü maddesinde; “Takas, ancak borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşir. Bu durumda her iki borç, takas edilebilecekleri anda daha az olan borç tutarınca sona erer.Cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüller saklıdır.” düzenlemeleri mevcuttur.Görüldüğü üzere 6098 sayılı TBK 143/1 birinci fıkrası uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle gerçekleşeceğinden takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir, ilk itirazlardan, farklı olarak, defilerin esasa cevap süresi içinde bildirilmeleri zorunlu değildir. Dolayısıyla, takas-mahsup defi, esasa cevap süresi geçtikten sonra dahi bildirilebilir. Takas hakkını ileri sürenin alacağı, dava edilebilir bir alacak olmalıdır. Takası ileri süren tarafın alacağının tartışmalı olması, takas ileri sürülmesine engel değildir. Alacağı tartışmasız olan taraf bu takasa itiraz edebilir ve kendi alacağını dava edebilir. Takası ileri süren tarafın bunun için dayandığı alacak, talep ve dava edilebilir bir alacak olması gerekir. Bunu istisnası zaman aşımına uğramış borçlarda görülür. Zaman aşımına uğramış borç talep ve dava edilebilir olamamasına karşın, alacaklı buna takas için dayanabilir. Kanun takas için bir irade açıklaması aramaktadır. Takası gerçekleştirmek için irade açıklamasına takas beyanı denir. Bu beyan bir taraflı bir hukuksal işlemdir. Bu işlem bir yenilik doğuran hakka dayanır. Tarafların biri, borcu ile alacağını takas ettiğini karşı tarafa bildirerek, bu hakkını kullanmış olacaktır. Takas hukuki niteliği itibari ile bozucu yenilik doğuran bir haktır. Borçlunun takas hakkını kullanma isteğini, alacaklıya bildirmesi gerekir. Takas bir sözleşme olmadığı içi karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Takas aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle borçlunun takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerekir.Açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Takibe konu 27.03.2019 tarihli … numaralı 94.442,48 TL meblağlı fatura davalının ticari defterlerinde; davaya konu 12/02/2019 tarih, … numaralı 117.551,60 TL tutarlı faturada davacı … Şirketinin ticari defterlerinde kayıtlıdır. Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde mahsup definde bulunmuş olup dosyaya buna ilişkin sözleşme örneğini ibraz ettiği görülmüştür. Mahsup definin hukuki niteliği itibariyle sözleşme olmaması, tek taraflı irade beyanı ile kullanılmasının mümkün olması, asıl davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle kısmi ifaya ilişkin 6098 sayılı TBK 102. Maddesindeki kurallar gereği mahsup işleminin takibe konu fatura için yapıldığının karineten kabul edilmesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece davalı birleşen davacının mahsup defi doğrultusunda hesaplama yapıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle davalı şirketin sunduğu sözleşmenin tarihinin saptanması bu tarih saptandığı takdirde bu tarih itibariyle mahsup işleminin yapılması, bu tarihin somut olarak saptanmasının mümkün olmaması halinde takdirde davalının cevap dilekçesini sunduğu tarih itibariyle itirazın iptali davasındaki asıl alacağın takip sonrası faiz ve ferileriyle birlikte, birleşen davadaki alacağın dava sonrası faiziyle birlikte ulaştığı miktarlar bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle tespit edilerek mahsup defi doğrultusunda işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.Mahkemece belirtilen eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı birleşen davacının istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklamalar ışığında davalı birleşen dava davacısının istinaf talebinin kabulüne, istinaf nedenlerine göre davacı birleşen dava davalısının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı/ Birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/11/2021 tarih ve 2020/718 E – 2021/1030 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı/Birleşen dava davalısının istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
8-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 02/03/2022