Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/442 E. 2022/491 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/442
KARAR NO: 2022/491
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2021
ESAS NO: 2020/756
KARAR NO: 2021/892
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ:02/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:15/03/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 14/10/2021 tarih ve 2020/756 Esas 2021/892 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili aleyhine Kayseri kapatılan 2. İcra Dairesi’nin …, … ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra dosyalarında belirtilen alacakların hukuki dayanaklarının bulunmadığını, davalı tarafça icra takiben dayanak olarak gösterilen kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinin TBK’nın 584. Maddesi kapsamında korunmasının mümkün olmadığını, davadan önce müvekkilinin borçlu olmadığı hususuna ilişkin olarak 2020/79012 arabuluculuk dosyası ile arabuluculuğa başvurulduğunu ancak bir 18/09/2020 tarihinde anlaşamama tutanağının düzenlendiğini, davalının Sınırlı Sorumlu … Kredi ve Kefalet Kooperatifi olan unvanını Sınırlı Sorumlu … olarak değiştirdiğini icra takiplerindeki alacaklı unvanlarının bu sebeple farklı olduğunu savunarak davanın kabulü ile, ayseri kapatılan 2. İcra Dairesi’nin …, … ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyalarında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, ayseri kapatılan 2. İcra Dairesi’nin …, … ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takiplerinin iptaline, müvekkili lehine %20 tazminatın tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…İcra dosyasının incelenmesinde davacı hakkında 42.030,00 TL takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde dava dışı… tarafından 19.06.2014 tarihli sözleşmeye istinaden Halkbank nezlinde kullan 23..06.214 tarihli sözleşmeden kaynaklı olduğu görülmüştür. Anılan sözleşmede kefalet tarihi yazılmadığı görülmüştür. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10.02.2012 tarihli, 2010/1 esas ve 2012/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kamu düzeninin çerçevesi, Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyi niyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilmiştir. Bu açıklamalar ışığında kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin TBK m. 583 hükmünde öngörülen şartların hakim tarafından re’sen dikkate alınır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinin birinci fıkrası; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” düzenlemesini içermektedir. Anılan hüküm çerçevesinde kafalet tarihi belli olmadığından sözleşme geçersizdir. Anılan gerekçeler uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir. İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla, borçlu davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedebilmek için, alacaklı davalının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da ispatı gereklidir. Davalı alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçludadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd. ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.) Somut olayda kefalet sözleşmesinde tarihin yer almaması nedeniyle dava kabul edildiğinden dosya kapsamı itibariyle davalı kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden talep uygun görülmemiştir. Kurulan hüküm ile;1)Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında 42.030,00 TL’lik asıl alacak ve fer’ilerinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2)Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,3)İcra İflas Kanunu’un 72/5.maddesi uyarınca icra takibinin davacı yönünden derhal durdurulmasına…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri kapatılan 2. İcra Dairesi’nin … ,… ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra dosyalarında belirtilen alacakların hukuki dayanaklarının bulunmadığını, davalı tarafça icra takibine dayanak olarak gösterilen kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, kefalet sözleşmesinin TBK nın 584 maddesi kapsamında korunmasının mümkün olmadığını belirterek menfi tespit davası açıldığını, kefalet sözleşmesinde bir tarihin yer aldığını, kefalet sözleşmesinde tarih yer almasına rağmen davacının kefil olmadığını kabul etmenin müvekkili aleyhine haksız bir uygulamaya sebebiyet vereceğini, davacının davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davacının davasının reddini, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacı kefil tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 583/1 maddesine göre ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” Somut olay incelendiğinde, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davaya konu kefalet sözleşmesinin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun’unun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmış olması dolayısıyla ilgili sözleşmenin yukarıda gösterilen ilgili yasa maddesinde belirtir şekilde düzenlenmemiş olduğunun anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün istinaf istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 14/10/2021 tarih ve 2020/756 Esas 2021/892 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.871,06 TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 719 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 2.152,06TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafça yapılmış istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022