Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/436 E. 2022/488 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/436
KARAR NO: 2022/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2021
ESAS NO: 2021/156
KARAR NO: 2021/1086
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:02/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:16/03/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 02/12/2021 tarih ve 2021/156 Esas 2021/1086 Karar sayılı ilamına karşı ,taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı tarafça Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün … (Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün …) esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, tebligatın müvekkilinin Mernis adresine mahalle muhtarına yapıldığını, müvekkilinin tebligattan uzunca bir süre haberi olmadığını, takibe konu 02/10/2016 düzenleme ve 31/12/2016 vade tarihli 70.000 Euro bedelli senedin müvekkilinden sadır olmadığını, müvekkili ile davalının bir evlilik sitesinde tanıştığını bu senedi vermesini gerektirecek ticari bir ilişkinin bulunmadığını, davalının ayrılık sonucu intikam alma çabası içerisine girdiğini, Kayseri CBS’nin 2019/25618 soruşturma dosyası üzerinden alınmış olunan 21/08/2019 tarihli Kriminal polis laboratuvarı uzmanlık raporunda senet üzerindeki yazıların müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını, davadan önce arabuluculuk talebinde bulunulduğunu ancak görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek; Müvekkilinin Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına dayanak 02/10/2016 düzenleme ve 31/12/2016 vade tarihli 70.000 euro bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Davalı ile davacının tanışıp arkadaş olduklarını, müvekkilinin 2012 yılında almış olduğu dairesini satıp daha iyisini almak için davacının ısrarcı olduğunu, müvekkilinin dairesini satarak 70.000 euro bedelle anlaşıldığını ve 10.000 euro bedelin müvekkili tarafından verildiğini, bu aşamadan sonra davacının görüşmelerde müvekkilini devreden çıkarmaya çalıştığını, kalan 60.000 euronun ise … vasıtası ile…’a gönderdiğini ve tapusunu almayı beklediğini, tapuyu almadan yasal sorun çıktığını, müvekkilinin arkadaşı ve aracı olan …’ı sıkıştırmaya başladığını, …’ın garanti olsun için rahat olsun diyerek 50.000 euro ve 20.000 euro bedelli iki adet senet verdiğini, tapu işleminin yine yapılamaması üzerine davacının bu sefer kardeşi …’a ait …’nın 250.000,00 TL’lik çekini verdiğini, bu sırada davacının cezaevine girdiğini, 2016 yılı Haziran ayında cezaevinden çıktığı dönemde müvekkiline gelerek kardeşinin Fetö sebebiyle soruşturma geçirdiğini çekin ödenmeyeceğini söyleyerek müvekkilinden çeki istediğini ve bizzat kendisi yanında bulunan 70.000 Euro’luk senedi üzeri yazılı ve imzalı olarak müvekkiline verdiğini ve çekleri aldığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Dava, imza inkarına ve bedelsizlik iddiasına dayalı takibe konu kambiyo senedi/bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyanın incelenmesinde takibe dayanak 31/12/2016 vade tarihli, 02/10/2016 keşide tarihli, 70.000 EURO bedelli bono olduğu, bononun keşidecisinin davacı olduğu, lehtarının davalı olduğu ve takip ekinde 02.02.2015 tarihli davacının … adına vekaleten 72.000 Euro’ya adi yazılı sözleşme ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yaptığı, sözleşmede 62.000,00 Euro’nun satıcılara ödendiği belirtildiği bakiye 10.000,00 Eoru’nun ise devir sırasında ödeneceği belirtildiği anlaşılmıştır. Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/458 Esas sayılı dosya incelenmesinde davalı hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan davalı hakkında yargılama yapıldığı ve davalının beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Davalının kolluğa vermiş olduğu beyanlar ile davaya esas beyanlarının uyumlu olduğu görülmüştür. Davalının ceza dosyasına sunduğu tapu kaydı ile cevaplarında geçen tapuların aynı olduğu görülmüştür. Ceza dosyasına sunulan tarafların mesaj kayıtlarında davalının davacıya 05.07.2017 tarihinde ”….o senet geçersiz eşinden izinsiz borçlanmazsın” diye mesaj gönderdiği ve davacının ise karşılık olarak ”neden geçersiz olsubki sen koy ödetirim tamamını” demek suretiyle mesaj göndermiştir. Yine mesajlarda davacının borcunu ödeyeceğine dair beyanlarının bulunduğu görülmüştür. 2.02.2015 tarihli davacının … adına vekaleten taşınmaz alınmasına yönelik sözleşmedeki satıcılardan biri olan… kolluk ve ceza beyanında davacının davalı adına taşınmaz satış sözleşmesi yaptıklarını ve ifade etmiştir. Sözleşmede … yer aldığı, tanığın …’ın davalı olduğunu beyan etmiştir, Ayrıca ceza duruşmasındaki beyanında davacının davalıyı yeğeni olarak tanıttığını ve davacının 62.000,00 Euro kendisine verdiğini beyan etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat karar’ı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı). Somut olayda ceza 31/12/2016 vade tarihli, 02/10/2016 keşide tarihli, 70.000 EURO bedelli bonodaki imzanın davacıya ait olmadığına dair tespiti ve sanığın ceza evinden çıktıktan sonra dava konusu senedi davacı verdiği tespiti mahkememizi bağlayıcı niteliktedir. Ceza dosyasına konu kriminal raporunda ceza mahkemesinin kesinleşen tespitine tespitine ve davalının senedin sahte olduğuna dair cevap dilekçesinde kabulü uyarınca dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığı, davacının senet düzenlenme tarihinde ceza evinde oluşu ve davalı tarafından da düzenlenmediği anlaşıldığından yeniden bilirkişi incelemesine gerek görülmeyerek senedin sahte almasından dolayı davalının bonodan kaynaklı alacağı olmadığından davanın kabulüne karar verilmiştir. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Somut olayda ceza dosyasına yansıyan tanık beyanı, yazışmalar ve sanığın ceza evinden çıktıktan sonra dava konusu senedi davacı verdiğine dair olay tespiti ve mahkememizin ceza dosya kapsamı ile aynı kanaati taşıdığı dikkate alındığında dava konusu senedin davacı tarafından davalıya verildiği anlaşılmakla davalı kötü niyetli görülmediğinden kötü niyet tazminatı uygun görülmemiştir.1-Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına konu 31/12/2016 vade tarihli, 02/10/2016 keşide tarihli, 70.000 EURO bedelli bonodan kaynaklı olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca davacı yönünden takibin derhal durdurulmasına, 3-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; davalı müvekkili ile davacı …’ın tanışarak arkadaş olduklarını, müvekkilinin 2012 yılında … Gayrimenkulden satın almış olduğu Kayseri… , … Mahallesin Ada … Parsel … Bağımsız Bölüm 15 de bulunan dairesini satarak daha iyisini alması için davacının ısrarının olduğunu, aracı olarak daha güzelini uygununu bulacağını söylediğini, sonra da bizim apartmanda ev var sana orayı alayım demesi üzerine müvekkilinin söz konusu daireyi satarak davacının apartmanında bulunan …’e ait daireyi satın aldığını, dairenin masraflarının çok olması nedeniyle davacının eşi ile müvekkilinin aynı binada oturmasından dolayı aile içinde huzursuzluk çıktığını söyleyen … aracı olarak… Mahallesi,…Sokakta bulunan … Apartmanı … blok … Kat No … deki daireyi almaya karar verdiklerini, davacı ile birlikte giderek buranın pazarlığını… ile yaptıklarını, 70.000 Euro bedele anlaştıklarını, 10.000 Euro bedelini müvekkilinin ödediğini, davalının müvekkilini dolandırdığını, müvekkili adına satın alınan dairenin sözleşmesinin eşinin vekaleti ile onun adına yaptığını, müvekkilini Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2019/25618 soruşturma dosyası ile şikayet ettiğini, iddianame düzenlenerek Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/458 Esasıyla dava açıldığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme tarafından verilen davanın kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasını, davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinden özetle; davalının haksız olarak müvekkili adına imzalamış olduğu senedi icraya koyduğunu, 21/08/2019 tarihli Kriminal Polis Labaratuvarı Uzmanlık Raporu ile imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, söz konusu takibin hukuka aykırı olduğunun davalı tarafından bilindiğini, icra dosyasında işlem yapmaya devam edildiğini, müvekkilinin mallarını haczederek muhafaza altına aldığını, mahkemenin bu hususu tamamen göz ardı ederek davalının kötüniyeti olmadığı kanaatine varsa bile tespitin hukuka aykırı olduğunu, rapor varken icra dosyasında işlem yapılması müvekkilinin mallarının muhafaza altına alınmasının kötüniyet varlığına delalet olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısmının kaldırılarak tazminat taleplerinin kabulüne dair hüküm kurmasını, ücreti vekaletin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, İİK’nun 72 maddesi uyarınca açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince Kayseri 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/458E 2020/270K Sayılı Kesinleşen dosyasında imza incelemesi konusunda Kayseri Kriminal Polis Laboratuvarından alınan 21.08.2019 tarihli rapora istinaden takip dayanağı bonodaki imzanın davalıya ait olduğunun tespit edilemediği, davalının senedin düzenlendiği tarihte cezaevinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.Hemen belirtmek gerekir ki,imza itirazında, imzanın borçluya ait olup olmadığının ispat yükü takip başlatarak imzanın borçluya ait olduğunu ileri süren davalıya (alacaklıya) aittir (HGK’nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E., 2006/231 K. sayılı kararı).Mahkemece her ne kadar yargılamaya konu olayda ( takibe konu senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda) ceza yargılaması sırasında polis kriminal laboratuvarından alınan rapor hükme esas alınarak karar verilmiş ise de bu raporun imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının teşhisi işlemi yönünden yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.Şu halde mahkemece polis kriminalden alınan raporunun uyuşmazlığı çözmeye yeterli bulunmadığı gözetilerek davacın imza itirazı/ inkarı yönünden yeniden … Fakültesinden seçilecek imza, yazı ve sahtecilik konularında uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden oluşturulacak kuruldan ayrıntılı, gerekçeli ve bilimsel rapor alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Ulaşılan sonuca ve kararın kaldırılma sebebine göre, davacı taraf vekilinin istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.Bu itibarla; davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2021 tarihi 2021/156 Esas- 2021/1086 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a,6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı ile davalı taraftan tahsil edilen istinaf karar harçlarının istekleri halinde kendilerine iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
7-Kararın kaldırılma sebebine göre, davacı taraf vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi. 16/03/2022