Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/428 E. 2022/480 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/428
KARAR NO: 2022/480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
ESAS NO: 2019/836
KARAR NO: 2021/1064
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil -Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 03/03/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2019/836 Esas – 2021/1064 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Kayseri’de faaliyet gösteren yapı kooperatifi olduğunu, kooperatif tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, davalı üye ve kooperatiften dairesini alan diğer 196 üyeden yalnızca geçici maliyet bedellerinin alındığını, davacı kooperatif tarafından şimdiye kadar 196’sı kooperatif üyesi 197’si arsa sahibinin olmak üzere toplam 393 daire teslim edildiğini, hazihazırda 309 dairenin de yarım kalmış olduğunu, henüz tapusunu almamış 109 üye bulunduğunu, 506 dairenin maliyetinin geriye kalan 109 üyeye yüklendiğini, kooperatiften istifa eden üyelere olan borçların, evlerini teslim alan üyeler için yapılan inşaatlarda kullanılan banka kredisi borçlarının, vergi sgk vs. borçların dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçların dairesini teslim almamış üyelere bırakıldığını, kooperatif tarafından yapılan 21/04/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların muhalefet şerhi olmaksızın oy birliğiyle alındığını, genel kurul toplantısının iptali amacı ile açılmış hiçbir dava bulunmadığını ve alınan tüm kararların kesinleşmiş bulunduğunu, kooperatif tarafından ilgili üyelere Kayseri 13. Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar gönderildiğini ancak tüm bu ihtarlara rağmen belirtilen süre içerisinde davalı tarafından davacı kooperatife daire ve tapu devri yapılmadığı gibi muaccel olan kesin maliyet bedelinin de ödenmediğini, Kayseri ili, … ilçesi, … mahallesi … ada … parsel … blok, … no’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı daireyi ve tapusunu teslim alan kooperatif tarafından yapılan olağan genel kurul kararı ile kesin maliyet bedellerinin iptal edilmesi ve yeniden hesaplanması sonrasında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeksizin kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini beyan eden davalının hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi gereğince ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil ortaklıktan kaynaklanan tüm hakları kooperatife aynen iade etmesi gerektiğini, davadan önce 18/10/2019 tarihinde yapılan 2019/115733 arabuluculuk numaralı arabuluculuk toplantısında anlaşma sağlanamadığını, ileri sürerek; davanın kabulü ile, Kayseri ili, … ilçesi, … mahallesi … ada … parsel … blok, … no’da kayıtlı bulunan mesken vasıflı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tescil edilmesine, davalının davacı kooperatifin hazihazırda üyesi olduğunun kabulü ile tescil taleplerinin reddedilmesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL kesin maliyet bedeli alacağının arabuluculuk başvurusu tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı kooperatife ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk kanunu gereği dava şartının yerine getirilmediğini, bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafa harcı tamamlaması için kesin süre verilmesi gerektiğini, davalının kooperatifin üyesi olmadığını, 2019 yılından daha önceki genel kurullarda belirlenen kesin maliyet bedelinin davalı tarafından ödendiğini, davacı tarafından 21/03/2011 tarihinde daire kesin maliyetlerinin tespit edildiğine ilişkin evrakların davalıya verildiğini, yine bu doğrultuda 02/06/2011 tarihinde davalıya taahhütname ve ilişik kesme belgesi verildiğini, tarafların birbirini ibra ettiğini, davalının tapuyu aldıktan sonraki genel kurullara davet edilmediğini ve hazirun cetvellerinde isminin bulunmadığını, yapı kooperatifleri ana sözleşmesi uyarınca davalının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, kooperatifte açık kapı ilkesi esas olduğunu, kooperatifin eşitlik ilkesine aykırı davrandığını, davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 226.160,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağını, davalıya yapılan tebligatın 01/07/2019 tarihli olduğu gözönüne alındığında davalı borcuna 02/08/2018 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davacının terditli taleplerinden ikinci talebi olan alacak davasının kabulü ile toplam 226.160,00 TL kesin maliyet alacağının, 5.000,00 TL’sine dava tarihinden bakiyesine ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine …1-Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ilk talebi olan tapu iptal ve tescil talebinin reddine, 2-Davacının davalı aleyhindeki terditli taleplerinden ikinci talebinin kabulü ile 226.160,00 TL’nin dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 25/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %18 oranında gecikme faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 15.448,98 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 85,39 TL peşin harç, 3.415,42 TL tamamlama harcı, 446,75 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.947,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.501,42 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA, 4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,….” dair karar verilmiştir.
İşbu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçesinde; davalının taşınmazı davacı kooperatife iade etmediği ve davacı kooperatif genel kurulunda davalının istifasının kabul edildiğine dair açık bir karar alınmadığı için davalının üyeliğinin devam ettiği anlaşılmıştır’ şeklindeki tespiti ile üyeliğinin devam ettiğine karar vermişse de davacı kooperatifin 2011 yılı genel kurulunda alınan karar ile kesin maliyet çıkarılarak tebliği ile ödeyenlerin üyelikle ilişiğin kesilmesi yönünde yönetim kuruluna verilen yetki neticesinde davalıya 21.03.2011 tarihinde gönderilen kesin maliyet bedelini ödediğini, taahhütname ve ilişik kesme belgesini aldığını, tapusunu aldığını ve 21.11.2017 tarihinde yani davaya konu kesin maliyetin çıkarıldığını, 2019 yılı genel kurulundan önce ihtarname göndererek kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek istifa ettiğini, zaten davacı kooperatifinde tapuyu aldığı 2011 yılından beri de genel kurula davet etmediğini, davacı kooperatifin en son yaptığı 28.11.2021 tarihli genel kurula dahi davet edilmediğini, esasen davacı kooperatifin de genel kurul kararı doğrultusunda ilişiğini kestiğini, fakat daha sonra davacı kooperatifin toplanan paraları devam eden üyelerin evlerin bitirilmesine kullanmaması nedeniyle oluşan bilanço açığını gidermek için haksız ve hukuka aykırı olarak yeniden kesin maliyet çıkarıldığını, yargılama esnasında davalı hakkında genel kuruldan alınan yetki ile ilişiğin kesilmesine dair karar alınıp alınmadığı, istifasının karar defterlerine işlenip işlenmediği hususlarının tespiti için yönetim kurulu kararlarının incelenmesi talep ve yine bilanço açığı olup olmadığının tespitinin talep edildiğini, fakat alınan bilirkişi raporlarında bu yönde bir inceleme yapılmadığını, mahkemenin tespiti ile müvekkilinin istifasının geçerli olmadığı gerekçesi ile aleyhine karar verilmişse de Kayseri 1. Atm 2021/54 E. sayılı dosyası ile dava dışı … tarafından … tarihli genel kurul 10. maddesinin yoklukla malül olduğu talepli dava açıldığını, yokluğun işlemi baştan itibaren geçersiz hale getirdiğini, yani yokluğa dayalı işlemlerin hiç yapılmamış sayıldığını, hukuki bir sonuç da doğurmadığın, her ne kadar bu dosyada davanın reddine karar verilmişse de dosyada verilen bilirkişi raporu neticesinde verilmiş bir karar olduğunu, isimleri belirtilen kişilerin kooperatif ortağı olmadığına dair noter kanalıyla istifa dilekçesi gönderdikleri ve genel kuruldan önce ortaklıktan ayrıldıkları bu sebeple hazirun listesinde bulunmadıklarının belirtildiği, yine 2019 yılı genel kuruluna davet edilmeyen müvekkiline ihtarname gönderdiği ve kooperatife borcu olmadığını ihtarda belirttiği bu sebeple genel kurula davet edilmediğinin belirtildiğini, bir yandan davacı kooperatif tarafından ilişiği kesilen üyelere karşı açılan davalarda kooperatiften konut alan üyenin konutu iade etmedikçe istifasının geçerli olamayacağının belirtildiği, 2021/54 e. sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda 2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın kooperatiften istifa ettiği için 2019 yılı genel kurulunda yer almadığının belirtildiği, bu sebeple 2021/54 E. sayılı dosyasında hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen karar neticesinde eldeki dosyada da genel kurulun toplantı yeter sayısı sağlandığı yönünde tespite varıldığı bu tespitin hatalı olduğu ve 2021/54 E. sayılı dosyada verilen rapor ile eldeki dosyada verilen rapor arasında çelişki olduğunu, 2021/54 E. sayılı dosyada istifa etmesi sebebiyle belirtilen 1-…, 2-…, 3-… 4-…, 5-…, 6-…, 7-…8-… 9-… 10-…, 11- …, 12-…, 13-…, 14-… (ELDEKİ DOSYA DAVALISI), 15-…, 16-… 17…, 18-…, 19-…, 20-…, 21…, 22-…, 23-2021/54 e. sayılı dosya davacısı …’ın genel kurula çağrılmadığının belirtildiği, bu durumda bu 24 kişi üye ise toplantı yeter sayısının sağlanmadığının açık olduğunu, yukarıda yer alan 24 kişinin yerel mahkemelerde aleyhine açılan davalarda üye olarak kabul edilerek kendilerine borç çıkarıldığı ve istifalarının geçerli olmadığı yönündeki kararları dikkate alındığında üye olarak kabul edilen 24 kişinin dahil edilmesi durumunda 304 olan üye sayısının 328 kişi olması ve toplantı yeter sayısının ise 82 olması gerektiği, bu çoğunluğu sağlamadan toplanan kooperatifin aldığı kararların yok hükmünde olup yokluğun her zaman üye olan yahut üyelik ile ilişiği kesilmiş kişiler tarafından dahi ileri sürülebilen bir husus olduğu bu durumda yok hükmünde olan 2019 yılı genel kurul kararlarına dayanılarak müvekkilinin ve bir çok eski üyeye borç çıkarıldığını, Yargıtay kararında açıkça önceki genel kurullar ile çıkarılan kesin maliyetin eşitlik ilkesine uymadığı, bütün üyelere çıkarılmadığı durumlarda sonraki kesin maliyetin tüm üyelere uygulanması halinde yeniden kesin maliyet çıkarılabileceğinin belirtildiğini, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas, 2012/724 Karar sayılı içtihadı) 2019 yılı genel kurulunda alınan kesin maliyet kararının kazanılmış haklara ihlalinin önlenmesi için eşitlik ilkesine uymadığının tespitinin gerektiği şeklinde tespitte bulunulduğunu, fakat yargılama esnasında davacı genel kurulun daha önceki genel kurullarının bütün üyelere çıkarılıp çıkarılmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığını, davacı kooperatifin halen kaç üyesi olduğu ve 2019 yılı kesin maliyetin kaç üyeye çıkarıldığının tespit edilmediği, mahkemece bu talebin dikkate alınmadığını, her ne kadar eşitlik ilkesine uyulmadığından daha önce çıkarılan kesin maliyetlerin iptal edildiğini bilirkişi raporunda belirtildiğini, bu raporlarda hükme esas alınmışsa da bu durumda 2019 yılında çıkarılan kesin maliyetlerin bütün üyelere çıkarılması gerektiğini, 26/09/2021 tarihinde yapacağı genel kurul öncesi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne vermiş olduğu tebligat listesinde belirtilen 24 kişiyi davet ettiğini ve hazirunlarda üye olarak yer aldıklarını, bu tarihli genel kurulun pandemi nedeniyle yapılmadığını, akabinde Kayseri 1. ATM 2021/54 E. Sayılı dosyada gelen raporda bu 24 üyenin istifa ettiği için genel kurula davet edilmediğinin düzenlendiğini, bu nedenle 28/11/2021 de yapılan genel kurula çağırılmadıklarını ve hazirunlarda almadıklarını, davacı kooperatifin keyfi uygulamaları ile davalıdan haksız olarak alacak talebinde bulunduğunun son yapılan işlemlerle de ortada olduğunu, izah edilen nedenlerle ve resen inceleme sonucu ortaya çıkacak nedenlerle, öncelikle tehiri icra talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde özetle; davalının, her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini, genel kurullara çağırılmadığını iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligatın yapıldığını, davalı gibi bir kısım üyelerin adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyelerin gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatların kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adreslerin, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olduğunu, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğünün üyelere ait bulunduğunu, adreslerini güncelleyen üyelere tebligatlar yapıldığını, bir kısım üyelere yapılan tebligatların iade gelmesi üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 13.05.2019 tarihli 999 sayılı karar ile tüm kooperatiflerin bağlı olduğu üst kuruluş olan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak üyelerin mernis adreslerinin talep edildiğini, ancak kurumdan gelen 14.05.2019 tarihli yazı cevabına göre kişilerin mernis adres bilgilerinin kooperatif ile paylaşılamayacağı cevabının alındığını, bunun üzerine kooperatif yönetim kurulunun almış olduğu 31.05.2019 tarihli karar ile … Kaymakamlığı Nüfus Müdürlğü’nden tebligatları iade gelen üyelerin mernis adreslerinin kooperatife verilmesi yazılı olarak talep edildiğini, ancak nüfus müdürlüğü tarafından olumlu/olumsuz herhangi bir cevap verilmediğini, davacı kooperatifin tüm bu araştırmalarına ve çabalarına rağmen mernis adreslerine ulaşılamayan üyelere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Anasözleşmesi hükümleri gereğince 25.07.2019 tarihli 1011 sayılı yönetim kurulu kararı ile ilanen tebligat yolu ile tebligat yapılmasına karar verildiğini, 27.07.2019 tarihli … gazetesinde yapılan ilanen tebliğ ile tebliğ yapılamayan tüm üyelere tebliğin gerçekleştirildiğini, burada kooperatifin tüm bu adres araştırması ve ilanen tebligat yapmasındaki amacın üyelerinin hak kaybı yaşamaması ve kooperatife olan borçlarını taksitlendirme yolu ile ödemelerini sağlamak ve yapılan borçlandırma işleminden haberdar olmalarını sağlamak olduğunu, tamamen üyelerin menfaati ve hak kaybı yaşamamaları amacı ile yapılan işlemler olduğunu, kaldı ki kooperatif anasözleşmesinin 61/c maddesi gereğince yalnızca iadeli taahhütlü mektupla ya da elden tebliğ yolu ile kooperatifin kesin maliyet bedeline ilişkin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, davacı kooperatif tarafından yapılan ilanen tebligat işleminin de açıkladıkları nedenlerle kooperatif mevzuatına uygun olduğunu, davalının kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak davacı kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmediğini, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davalının da davacı kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin henüz devam etmediğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, Yargıtay kararları ve doktrinde hakim olan görüşe göre üyenin kooperatiften elde etmiş olduğu menfaati iade etmeden istifasının geçerli olmasının mümkün olmadığını, kaldı ki davaya konu üyenin kooperatife ulaşmış herhangi bir istifasının olmadığını, ortaklıktan çıkmaya yönelik irade beyanı ya da kooperatif üyeliğinden ihracına yönelik bir karar bulunmadığını, davalı vekilinin iddia ettiği şekilde bir üyenin genel kurula davet edilmemesinin üyelik sıfatını etkilemediğini, bu hususun da bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde değerlendirildiğini, bu sebeple davalının halen kooperatif üyesi olduğunu ve usulüne uygun şekilde hesaplanmış, tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş olan kesin maliyet bedelinden sorumlu olduğunu, bu bağlamda yerel mahkeme kararının usule, yasaya, kooperatif mevzuatı ve hukukuna, yerleşik Yargıtay ve İstinaf içtihatlarına uygun olduğunu, her ne kadar davalı tarafından, davalıya ibraname ve ilişik kesme belgesi verildiği belirtilmiş olsa da benzer mahiyetteki davacı kooperatifin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/877 K. sayılı dosyasında yapılan istinaf incelemesinde; yönetim kurulu tarafından verilen ilişik kesme belgesinin hüküm ifade edemeyeceği, genel kurul kararının gerekli olduğuna hükmedildiğini, yine dava dışı başka bir kooperatifçe yine davayla benzer mahiyette üyeden inşaat maliyeti istemine ilişkin görülen davalarda istinaf mahkemelerince; üyenin ibra edilmesinin ancak o tarih itibariyle borcunun olmadığı anlamına geleceği, ileride doğacak olan borçlardan üyelerin sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, davalının, her ne kadar kooperatifin usulsüz üye alımı yaptığını beyan ettiyse de söz konusu beyanın kabulünün mümkün olmadığını, keza görülmekte olan davanın, kooperatiften tapusunu alan üyelerin edindikleri taşınmazların kesin maliyet bedelinin talep ve tahsiline ilişkin olduğunu, bu ölçüde kooperatiften ayrılan veya yeni katılan üyelerin görülmekte olan davaya bir katkısı olmayacağını, kooperatif hukukunun ilkelerinden olan açık kapı ilkesi gereği isteyen kişilerin kooperatiften ayrılacağı gibi isteyen kişilerin de katılabileceğini, 2019 tarihli genel kurulunun usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, davalının yaptığı ödemenin kesin maliyet ödemesi olmadığını, keza kooperatifin inşaatlarının halen devam ettiğini, bu şekilde davalı tarafından yapılan ödemenin bir ön ödeme olduğunu, henüz kesin maliyet ödemesini yapılmadan, üstelik kesin maliyet hesabı dahi ortada yokken, kısaca %10’luk miktarın taahhuk edileceği bir ödeme olmaksızın kesin maliyet bedelinin %10’unu ödemesinin mümkün olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davalının bu şekilde bir ödeme yapmadığı ve davalının üyelik durumunun devam ettiğinin sabit olduğunu belirterek; davalının soyut, mesnetsiz, usule, yasaya ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacı kooperatif tarafından, kooperatif üyesi olan davalı aleyhine terditli olarak açılan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde 21.04.2019 tarihli genel kurul kararı uyarınca belirlenen kesin maliyet bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Davalı kooperatif ortağı olmadığını, kooperatiften taşınmazı devir aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını, bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenemeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür.
Bir kooperatif ortağı istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır.Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573)Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Bununla birlikte; Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar) Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davacı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar) Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar)
Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalının kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı, kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir. Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de, kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliği denetlenemeyeceğinden davalının genel kurulun yoklukla malul olduğu yönündeki istinaf talebi incelenmemiş, genel kurulun iptaline yönelik açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verilmediğinden genel kurulun iptali istemli davanın sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.Mahkemece davacı tarafından ileri sürülen terditli taleplerden biri hakkında karar verilmesi halinde, karar verilmeyen diğer talep yönünden davanın reddine değil, bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve bu talep yönünden davalı lehine yani davacı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekmektedir. Bu itibarla davalının istinaf istemi yerinde görülmemiştir.Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/11/2021 tarih ve 2019/836 E – 2021/1064 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 15.448,98 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.862,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.586,98 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022