Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/418 E. 2022/434 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/418
KARAR NO: 2022/434
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2019/672 E. 2021/1160 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2021 tarih ve 2019/672 E – 2021/1160 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;Davacı kooperatifin 20/02/2011 tarihli genel kurulunda alınan karar gereğince toplam 196 dairenin geçici maliyetinin çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, davacı genel kurulu tarafından şimdiye kadar usulüne uygun olarak kesin maliyet bedellerinin belirlenmesine ve üyelerden talep edilmesine yönelik herhangi bir karar alınmadığını, önceki tahsilatın geçici maliyet bedellerine ilişkin olduğunu, önceki yönetim tarafından bilinçli olarak kooperatifin yapılah sözleşmeler ile zarara uğratıldığını, davacının bugüne kadar 196 kooperatif üyesi ve 197 arsa sahibi olmak üzere toplam 393 daireyi teslim ettiğini, halihazırda 309 daireninde yarım kaldığını, yapılması gereken toplam 702 daire olduğunu, davacının mevcut 305 üyesi olduğunu ve bunlardan 196’sının davalı gibi dairesi ve tapusunu almış kişiler olduğunu, yanlış hesaplamalar ile tüm yükün 109 üyeye yüklendiğini, dairelerin eksik bedeller ile teslim edildiğini, evini teslim alan üyelerden aylık aidat miktarının %40 oranında kira bedeli alınması yönünde genel kurul kararı olmasına rağmen bu bedelin alınmadığını, borçların tam olarak hesap edilmediğini, yeni yönetim tarafından tüm bu yanlışlıkların tespit edilmesi üzerine 21/04/2019 tarihinde genel kurul yapılarak önceki tüm hesapların iptalı ile yeniden kesin maliyet hesaplanmasına karar verildiğini, önceki yönetim ve ilgililer hakkında Kayseri C. Başsavcılığı’nın 2019/18630 soruşturma nolu dosyasında suç duyurusunda bulunulduğunu, 21/04/2019 tarihli genel kurulda kararların oybirliği ile alındığını, kararların iptali amacı ile açılan dava olmadığını, alınan kararların üyelere tebliğ edildiğini ve sürecin usule uygun yürütüldüğünü, ödeme yapmayan üyeler hakkında takip başlatıldığını, genel kurulda alınan kararların amacının üyeler arasında eşitliğin sağlanması olduğunu, davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, üyeliğinin sonlanmasını gerektiren durum olmadığını, davalının kooperatife olan 182.804,00 TL kesin maliyet borcunu ödemediğini, arabulucuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davalının kooperatiften almış olduğu taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talepleri olduğunu belirterek kısmı dava olarak şimdilik 5.000 TL kesin maliyet bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilene karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “… Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, alınan uzman bilirkişi raporları ve ek raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1077 E, 2021/1226 K sayılı ilamı da dikkate alındığında, davacının üyesi olan davalıdan kooperatif üyeliğinden kaynaklı kesin maliyet bedeli alacağını talep edebileceği, benimsenen bilirkişi heyetinin 02/09/2020 tarihli raporu ile 12/01/2021 tarihli ek raporuna göre davacının talep edebileceği kesin maliyet bedelinin 181.332,00 TL olduğu, kesin maliyet bedelinin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay sonra muaccel olacağı, davalıya PTT vasıtası ile 16/08/2019 tarihinde tebligat yapıldığı gözönüne alındığında davalı borcuna 17/09/2019 tarihinden itibaren genel kurulda kararlaştırılan yıllık %18 (aylık %1,5) oranı üzerinden gecikme faizi uygulanacağı ancak davacı talebinin dava tarihinden itibaren olduğu sonuç ve kanaatine varılmış ve böylece Davanın KABULÜ İLE, 181.332,00 TL’nin 5.000,00 TL’sinin kısmi dava tarihi olan 29/10/2019 tarihinden itibaren, ıslah dilekçesi ile artırılan bakiye 176.332,00 TL’nin ise ıslah tarihi olan 13/10/2021 tarihinden itibaren yıllık %18(aylık %1,5) oranında işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davanın kabulü ile,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kooperatifçe çıkarılan maliyet, kesin maliyet olduğunu, davacı kooperatifin ana sözleşmesinin 61/d maddesinde kesin maliyetin izahının “Konutun Kesin Maliyet Bedeli: A ve B fıkralarına göre hesaplanan tutara kesinleşen şerefiye bedeli eklenir veya bedelden indirilir. Böylece her bir konulun tespit tarihindeki değerlerle kesin maliyet bedeli oluşur. Her ortak kendisine düşen konutu kesin maliyet bedeli üzerinden kabule mecburdur.” şeklinde yapıldığını, yani, bir kooperatifin kesin maliyet bedelini tespit edebilmesi için, ana sözleşmenin &1/A’da izahı yapılan “geçici ortalama konut maliyetinin”, 61/B’de izahı yapılan “endekslemenin” üzerine 61/C’de izahı yapılan “şerefiye bedelinin” eklenmesi ya da çıkarılması ile tespit edilmesi gerektiğini, yukarıda yazılı olan ana sözleşmenin 61/D maddesindeki düzenlemeye göre yapılacağının açık olduğunu, davacı kooperatif tarafından 21.02.2010 tarihli genel kurulda verilen yetkiye istinaden hazırlatılan kesin maliyet bedelleri, ana sözleşmenin 61/A’da İzahı yapılan “geçici ortalama konut maliyetini”, 61/B’de izahi yapılan “endekslemeyi” ve bu bedellere 61/C’de izahı yapılan “şerefiye bedelinin” eklenmesi ile tespit edildiğinden dolayı, yani ana sözleşmeye uygun şekilde tespit içerdiğinden dolayı, söz konusu maliyetin bir kesin maliyet olduğunu, müvekkiline ait dairenin bulunduğu blokta yapılan kesin maliyet hesabında, dairelerin geçici maliyeti (ana sözleşme 61/A) — üyenin yatırdığı bedelin endekslenmesi, bedellere şerefiye bedelinin eklenmesi ile kesin maliyet hesaplarının yapıldığı net olarak görüldüğünü, dolayısı ile, davacı kooperatif tarafından tespit edilen bu bedeller, anca sözleşmenin 61/D maddesi gereğince kesin maliyet olduğunu, müvekkilinin zımnen peşin ödemeli üye statüsüne sahip olduğunu, müvekkilinin kooperatifliğe üyeliği, eski Üye …’dan Kayseri 8. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı üye devir sözleşmesi ile 150.01.647 numaralı üyeliğin devralınması sonucu ile başladığını, üyeliği devreden … tarafından, üyeliğe isabet eden … Ada … Parsel üzerinde bulunan B Bloktaki 9 numaralı dairenin kesin maliyet bedeli 140.976.58TL’nin ödenmiş olup, bu ödeme üyeliğini devreden şahıs tarafından yapıldıktan sonra ilgili taşınmazın 23.04.2014 tarihinde müvekkili tarafından devralındığını, bu tarihten itibaren de kendisine davacı kooperatif tarafından 2019 yılı Haziran ayına kadar hiçbir şekilde herhangi bir borç kaydı oluşturulmadığı gibi o tarihe kadar bir alacak talebinde de bulunulmadığını, yine müvekkilinin 21.04.2019 tarihli genel kurula kadar da hiçbir genel kurula da çağrılmadığını, hazirun cetvellerinde dahi isminin bulunmadığını, bilirkişi raporlarında bu durum açıkça belirtildiğini, müvekkilinin üyeliğini devraldığı ve eski üyeye toplu ödemeyi yaptığı 23.04.2014 tarihten21.04.2019 tarihine kadar kooperatif defter ve kayıtlarında herhangi bir borç kaydı oluşturulmaması, aidat ve genel gider talebinde bulunulmaması, bununla ilgili ihtarname keşide edilmemesi, genel kurullara dahi çağnlmadığı gibi hazirun cetvellerinde dahi adının geçmemesi müvekkilinin peşin bedelli üye olduğunun kooperatifçe zımnen kabul edildiğinin de açık göstergesi olduğunu, müvekkilinden üyeliği devraldığı tarih olan 23.04.2014 tarihten 21.04.2019 tarihine kadar uzunca bir süre inşaat finansmanı için aidat istenilmediğini, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde; bu yönde bir borç kaydının yer almadığını,müvekkilinin peşin bedelli üye olarak davacı kooperatif tarafından zimnen kabul edildiğini gösterdiğini, dolayısıyla da müvekkilinin daha sonra çıkartılan kesin maliyet bedelinden sorumlu olmadığını, olsa olsa sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu tutulabileceği kooperatif tarafından hazırlanan kesin maliyet hesabında da bu bedellerin ayrıştırlmadığının görüldüğünü, genel gider ve altyapı giderlerinin de zaman aşımına tabi olup bu hususta da dosyada itirazlarının mevcut olduğunu, bu bedellerinin de talebinin mümkün olmadığını, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarını tanzim eden bilirkişilerden bir kısmı hakkında, kooperatife cit davalarda kooperatif lehine rapor tazmin edilmesi karşılığında menfaat sağlandığı iddiası İle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/53068 Soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma açılmış olduğunu öğrendiklerini, bu itibarla dosyadaki mevcut raporların hükme esas alınmasının da mümkün olmayıp, bu raporlara göre verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/672 Esas 2021/1160 Karar sayılı ve 22.12.2021 tarihli ilamının kaldırılmasını ve yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatifçe 20.02.2011 tarihinde yapılan Genel Kurul ile biten ve teslim edilen konutların geçici maliyetlerinin tespiti için komisyon kurulması, belirlenen maliyetin ve şerefiye bedellerinin ilgili üyelere tebliğ edilmesi kararı alındığını ve üyelere teslim edilen toplam 196 dairenin geçici maliyeti çıkarılarak üyelerden talep ve tahsil edildiğini, bilirkişi komisyonu tarafından hesaplanan maliyetlerde arsa sahiplerine yapılan dairelerin maliyetleri kooperatif ortaklarına pay edilmediğini, iş bu dairelerin maliyetleri kooperatif üzerine yani halihazırda evini teslim almamış üyelerin üzerine bırakıldığını, yine geçici maliyetlerin hesabındaki kat, cephe ve şerefiye bedeli farklarının da gerçeği yansıtmadığını, eksik ve hatalı maliyet hesaplarıyla kooperatif ortaklarına kat mülkiyet tapuları ferdileştirme ile verilmiş ve daireleri teslim edilen 197 arsa sahibinin daire maliyetleri hesaplanmayarak ve kooperatiften dairesini teslim aldığını, üyelere yansıtılmayarak 506 dairenin maliyeti (teslim edilen 197 arsa sahibi dairesi, devam eden 152 üye dairesi ve devam eden 157 arsa sahibi dairesi) geriye kalan üyelere yüklendiğini, Kooperatiften istifa eden üyelere olan borçların, evlerini teslim alan üyeler için kullanılan banka kredisi borçları, vergi, sgk vs. borçlar dairesini teslim alan üyelerin kesin maliyet bedeli hesabına eklenmediğini ve tüm bu borçlar dairesini teslim almadığını, üyelere bırakıldığını, tüm bu sebeplerle evini almadığını, kooperatif üyeleri açısından büyük mağduriyetler ortaya çıktığını, tüm bu nedenlerle 21.04.2019 tarihinde yapılan kooperatif olağan genel kurul toplantısında şimdiye kadar hesaplanan tüm geçici/kesin maliyet bedellerinin iptali ile yeniden kesin maliyet bedeli hesaplanmasına karar verildiğini, bu kararın değişen koşullar çerçevesinde daha önce alınan ve uygulanan kararın üyeler arasında eşitliği sağlamaması sebebiyle alındığını ve üyeler arasında eşitliği sağlama amacı taşıdığını, bu bakımdan geçerli olduğunu ve kazanılmış hakları ihlal etmeyeceğinin açıkça ortada olduğunu, davalının her ne kadar kendisine kesin maliyet bedelinin tebliğ edilmediğini, genel kurullara çağırılmadığını iddia etse de kooperatif tarafından üyenin bilinen en son adresine tebligat yapıldığını, müvekkili kooperatif tarafından üyelere taahhütlü posta yolu ile tebligat yapılması ile müvekkilinin tebliğ yükümlülüğünün sona erdiğini, ancak davalı gibi bir kısım üyeler adreslerini güncellemedikleri ve yeni adreslerini kooperatife bildirmedikleri için ve yine bir kısım üyeler gelen tebligatı bilerek ve kötü niyetli olarak iade ettikleri için bazı tebligatların kooperatife iade döndüğünü, kooperatifin kayıtlarında bulunan adreslerin, üyelerin kendilerinin bildirdikleri adresler olup, adreslerini güncelleme ve yeni adreslerini kooperatife bildirme yükümlülüğünün üyelere ait bulunduğunu, adreslerini güncelleyen üyelere tebligatlar yapıldığını, kooperatifin adres araştırma yükümlülüğünün olmaması ve üyelerin güncel adreslerini kooperatife bildirmeleri gerektiğini, davalının, kendisinin kooperatif üyesi olmadığını, ferdileştirme suretiyle evini aldıktan sonra kooperatif ile bir ilişkisinin kalmadığını iddia ettiğini, ancak müvekkili kooperatifin henüz tasfiye aşamasına geçmemiş olup, halihazırda tamamlanması ve üyelere teslim edilmesi gereken birçok daire bulunduğunu ve bu amaçla inşaat faaliyetlerinin devam ettiğini, davalının da müvekkili kooperatifin önceden tamamlanmış dairelerinden kura ile adına tahsis, teslim ve tapuda devredilmiş olan üyelerinden olup, davalının kooperatif üyeliği henüz devam ettiğini, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatiften dairesini teslim almış olmanın kooperatif üyeliğini sona erdiren sebepler arasında yer almadığını, her ne kadar davalı tarafından davalıya ibraname ve ilişik kesme belgesi verildiği belirtilmiş olsa da benzer mahiyetteki müvekkili kooperatifin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2021/877 K. Sayılı dosyasında yapılan istinaf incelemesinde; yönetim kurulu tarafından verilen ilişik kesme belgesinin hüküm ifade edemeyeceğini, genel kurul kararının gerekli olduğuna hükmedildiğini, yine dava dışı başka bir kooperatifçe yine dava ile benzer mahiyette üyeden inşaat maliyeti istemine ilişkin görülen davalarda istinaf mahkemelerince; üyenin ibra edilmesinin ancak o tarih itibariyle borcunun olmadığı anlamına geleceğini, ileride doğacak olan borçlardan üyelerin sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, beyan ederek davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, kooperatif ortağına karşı açılmış kesin maliyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davalı kooperatif ortağı olmadığını kooperatiften taşınmazı devr aldıktan sonra hiç bir genel kurula çağrılmadığını bu doğrultuda kesin maliyet adı altında kendisinden herhangi bir alacağın istenmeyeceğini beyan ederek karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurduğu görülmüştür. Bilindiği üzere bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de talep halinde sorumlu olacaktır Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. (23. Hukuk Dairesi 2015/9334 Esas 2016/1573) Bununla birlikte Kooperatifler Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda davalının sabit ücretli üye olduğuna yada istifa ettiği ve bu istifanın kabul edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi davalını kooperatifçe kendisine teslim edilen taşınmazı kullandığı kooperatife iade etmediği sabit olup davacı kooperatifçe usulune uygun genel kurul kararı sonucu alınan kesin maliyet bedelinin istenebileceği yönündeki mahkeme kararı yerinde olup davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yine bilindiği üzere Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurullarda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alındığı gibi daha önceden alınan kararlarda değiştirilebilir. Eşitlik ilkesi gereğince hak ve görevlerde ortakların eşit olması kuralı gözetilerek önceki genel kurul kararının değişen şartlar ve kooperatifin diğer ortaklarının durumları da nazara alınarak şartlarda eşitleme yapılmak üzere değiştirilmesine karar verilmesinde ilke olarak müktesep hak ihlali ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 23 H.D 2011/933 Esas 2011/936 Karar) Kooperatifler aidat toplayarak inşaatlarını yapar ve amaçlarını gerçekleştirir. Ayrıca kooperatiflerde eşitlik ilkesi geçerlidir. Kooperatiften bağımsız bölüm alınması aidat ödenmesine engel değildir. Davalı kooperatif inşaatlarının devam ediyor olması nazara alındığında kooperatifin aidat toplaması olağandır. Daha önceki genel kurulda alınan kesin maliyet ile ilgili kararın iptal edilmiş olması da aidat toplamaya engel teşkil etmez.( Yargıtay 23 HD 2016/7545 Esas 2019/5329 Karar)Davalı kooperatifçe adına tescil yapıldığını bundan dolayı ibar edildiğini iddia etmiş olup; Bilindiği üzer bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölüm davalı adına tescil edilmiştir. Kooperatifçe taşınmaz davalı adına tescil edilmiş ise de , kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, ana sözleşmede belirtilen kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. Böyle bir durumda kooperatifçe davalının borcu bulunmadığına yönelik yapılan işlemler, tapu tescili öncesi hiçbir borcunun kalmadığının belirlenmesine yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermemektedir. Bu açıklamalar ışığında davalının ibra edildiği yönündeki iddiası yerinde görülmemiştir. İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği anlaşılmış olup davalının bekletici mesele yapılması yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı alacağın zaman aşımına uğradığını iddia etmiş olup; Bilindiği üzere Kooperatif üyesinin bağımsız bölüm talep hakkı zamanaşımına uğramaz. Bununla birlikte Kooperatif tarafından bunun karşılığında talep edilecek olan inşaat gideri olarak talep edilen aidata da zamanaşımı işlemesi mümkün değildir.(23. Hukuk Dairesi 2017/391 Esas 2020/1615 Karar) Bu durumda mahkemece davalının zaman aşımı itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür. Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 22/12/2021 tarih ve 2019/672 E – 2021/1160 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 12.386,79 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 3.097,00 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 9.289,79 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/02/2022