Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/410 E. 2022/437 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/410
KARAR NO: 2022/437
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2021
NUMARASI: 2019/159E. 2021/650 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/09/2021 tarih ve 2019/159 E – 2021/650 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirket ile davalı … (… Mobilya) arasında masa ve sandalye siparisine ilişkin olarak sözlü akit kurulduğunu, karşılığında da davacı müvekkili tarafından davalıya 3.000 USD ödeme yapıldığını, taraflar arasıdaki sözlü akitin sona ermesi üzerine davalı tarafından davacı müvekkili şirkete ödemiş olduğu masa ve sandalye siparişi kaporasına ilişkin herhangi bir mal veya hizmet sunulmadığı için ödenen 3.000 USD’nin 1.800 USDsinin iade edildiğini ancak 1.200 USD tutarındaki bakiyenin iade edilmediğini, davalının 1.200 USD’ni iade etmemesi üzerine Beyoğlu 35. Noterliği’nin … tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini ancak ihtara rağmen borcun ödenmediğini, ayrıca davalı ile müvekkili arasında yurt içi ön taşıma hizmeti verilmesi hususunda anlaşıldığını, bu hizmetin verildiğini, hizmetin karşılığı olarak 31/08/2018 tarihli, … numaralı ve 2.006,00-TL bedelli fatura düzenlenerek davalıya gönderildiğini ancak davalı tarafından işbu fatura karşılığı ücretin süresinde davacı tarafa ödenmediğini, bu nedenle İstanbul 31. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası nezdinde icra takibi başlatıldığını, yetki itirazı üzerine dosyanın Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası üzerinden devam ettiğini, ancak davalı borçlu tarafından takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yapılan haksız itirazın 2.006,00-TL + 1.200 USD olmak üzere toplam 9.002,60-TL üzerinden iptaline ve icra takibinin devamına, davalının itirazının haksız ve borcun likit olması nedeniyle davalının dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacının davalı müvekkile belirli miktarda masa ve sandalye siparişi verdiğini, buna istinaden 3.000 USD tutarında da kapora gönderdiğini, sipariş edilen ürünlerin davalı tarafından üretilip teslime hazır hale getirildikten sonra davacının siparişi iptal etmek ve sözleşmeden dönmek istediğini, bunun üzerine taraflar arasında geçen şifahi görüşmelerde sipariş konusu ürünlerin eksiksiz bir şekilde üretip hazır eden müvekkilin mağduriyetinin giderilmesi için halihazırda bulunan 3.000 USD kaporanın 1.200 USD’lik kısmının davalı müvekkilinde kalması, kalan 1.800 USD’lik tutarında davacıya iade edildiğini, yurt için ön taşıma hizmeti olarak zikredilen bir anlaşma yapılmadığını ve davalı tarafça herhangi bir hizmet alınmadığını belirterek, davalı aleyhine ikame edilmiş işbu kötüniyetli ve dayanaktan yoksun davanını reddine, davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Somut olayda, davacı vekili tarafından, davalı ile müvekkili arasında masa ve sandalye yapım işi karşılığında sözlü anlaşmaya varıldığı, 3.000 USD’nin davalı tarafa ödendiği ancak davalı tarafından mal/hizmet sunulmadığı,davalıdan ödenen bedelin iadesinin istendiğini, davalı tarafından 1.800 USD’nin geri ödemesinin yapıldığı, 1.200 USD’nin ise iade edilmediği, iş bu bedelin tahsili ile masa ve sandalye yapım işi kapsamında davalıya yurtiçi ön taşıma hizmeti verildiğinden 2.006,00 TL’lik fatura alacağının da davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine davalının vaki itirazının iptali talep edilmiş,davalı vekili tarafından ise taraflar arasındaki anlaşma gereği siparişlerin hazır edildiği ancak davacı tarafça siparişin iptal edildiği,müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla 1.200 USD’nin müvekkili uhdesinde kalması hususunda taraflar arasında sifai anlaşamaya varıldığı,faturaya konu yurtiçi ön taşıma hizmetinin ise müvekkiline verilmediği beyan edilmiştir.Taraflar arasında masa ve sandalye yapım işi konusunda sözlü anlaşma yapıldığı ve daha sonra bu sözleşmeden dönüldüğü hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık davalıya iş bedeli karşılığında gönderilen ve daha sonra iade edilmeyen 1.200 USD’nin davalının mağduriyetinin giderilmesi amacıyla davalının uhdesinde kalması hususunda taraflar arasında anlaşma olup olmadığına ilişkindir.Bu hususta ispat yükü üzerinde olan davalı vekiline davacı tarafa yemin teklifinde bulunulup bulunulmayacağı hususunda beyanda bulunmak ve yemin metnini sunmak üzere süre verilmiş olup davalı tarafça süresi içerisinde sunulan yeminin edası için davacı şirketin adres mahkemesine talimat yazılmış olup talimat mahkemesince davacı şirkete çıkarılan ihtaratlı davetiyeye rağmen davacı şirket yetkilisinin ilk duruşmaya katılmadığı, davacı vekil tarafından ise mazeret bildirildiği, son celseye ise mazeret bildirilmeden katılan olmadığından talimatımızın kapatılarak iade edildiği anlaşıldığından HMK’nın 229/1 maddesi gereği davalı iddiasını ispatlamıştır.Dava konusu 2.006,00 TL’lik faturaya ilişkin ise,faturanın dava dışı … firması tarafından davacıya kesilmiş olup,davacının da bunu yansıtma faturası olarak davalıya yansıtmadığı davacının ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmiştir.Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.Her ne kadar davacı tarafından teslimi yapılmayan masa ve sandalye yapım işine ait taşımanın gecikmesi ve iptali sonrasında dava dışı … şirketine 2.006,00 TL ödendiği ve bunun davalıdan tahsili talep edilmiş ve dosyaya bir kısım e-mail yazışmaları sunulmuş olsa da bu yazışmaların davaya konu siparişe ilişkin olduğu ve davalının sorumluluğunun bulunduğu anlaşılamadığından ve bu hususta ispat yükü üzerinde olan davacı vekili tarafından sunulan yeminin, davalı tarafından eda edildiği anlaşıldığından bu yönüyle de ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Açılan davanın REDDİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davalının yevmiye defter dökümünde yevmiye maddeleri, ödeme bilgileri, borç ve alacak durumunu gösteren tablo da rapora eklenerek; davalı kayıtlarında 17.07.2018 tarihinde davalının banka hesabına ”Kapora (Masa ve Sandalye) Siparişi açıklaması ile adına 3.000USD gönderildiği; 20.07.2018 tarihinde Türk Lirası karşılığı olarak 14.507,10TL olarak davacı müvekkili hesabına alacak olarak kayıt edildiğini, davacı müvekkilinin mal alımından vazgeçmesi sebebiyle davalı tarafından 1800USD Türk Lirası cinsiyle 9263,52TL’nin iade edilerek davacı müvekkili hesabına borç kaydedildiğini, davalı defterlerinde davacının 1200USD alacaklı olduğunu; ilgili meblağın davacı müvekkiline iade edilmeksizin 679 01 Diğer Olağan Dışı Gelir ve Karlar Hesabına virman yapılarak davacı müvekkili hesabının kapatıldığının tespit edildiğini, ayrıca raporda, davacı müvekkili şirket tarafından dava dilekçesi ve icra takibinde talep edilen 31.08.2019 tarihli … numaralı 2006TLlik faturanın ise davacı müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarında dava dışı … isimli şirket tarafından davacı müvekkiline kesildiğini ve ilgili faturanın davalıya yansıtılmadığını ve davalıya ait cari hesap kayıtlarında olmadığının beyan edildiğini, Keza 10.08.2020 tarihli Bilirkişi Raporuna göre; bilirkişi raporunun Sonuç başlıklı bölümünde defter incelemesi neticesinde davacı müvekkili şirketin davalıdan 1200USD alacaklı olduğu tespit edildiğini, geriye kalan taleplerinin ise Mahkemenin takdirlerine bırakıldığını, davalının ticari defter kayıtları incelendiğinde; davalı ile taraflar arasında dava dilekçelerinde de detaylıca arz ettikleri üzere masa, sandalye yapımına ilişkin sözlü bir akdin kurulduğunu ve bu kapsamda sözleşme gereği 17.07.2018 tarihinde 3000USD ödeme yapıldığının ortada olduğunu, ödeme yapılması akabinde davalı tarafça masa, sandalye yapım işine dair herhangi bir mal veya hizmet sunmaması neticesinde sözleşmenin feshedildiğini bu kapsamda davalıya yapılan ödemenin iadesi talep edilse de dava dilekçelerinde detaylıca izah ettikleri üzere yalnızca 1800USD iade edilmiş kalan bakiye tutar için ödeme yapılmadığını, İşbu bakiye ödemenin yapılmadığı hususu müvekkili şirketin ticari defterlerinde olduğu gibi davalı tarafın defterlerinde de mevcut olduğunu, davalı tarafın haksız bir şekilde iade gerçekleştirmediği gibi ilgili meblağı Olağan Dışı Gelir Ve Kar olarak virman yapıp davacı müvekkili hesabını kapadığını, davacı müvekkili şirket ile davalı arasında bir ticari ilişkinin varlığının ortada olduğunu, rapora göre; davacı müvekkili şirketin, davalıdan 1200USD alacaklı olduğunu, davanın işbu talepleri yönünden ispat olduğunu, bu kapsamda 1200USD cari hesap alacağının; davalının temerrüde düştüğü 04.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacı müvekkili şirkete ödenmesi gerekmekteyken, mahkemece dava dosyasını haksız bir şekilde reddettiğini, davalı ile davacı müvekkili şirket arasında cari hesap ilişkisi dışında davalı taraftan kaynaklanan kusur ve gecikme nedeniyle davacı müvekkili tarafından masrafı yapılan taşıma hizmeti gerçekleşemediğini, işbu kapsamda davalının teslimini hiç yapamadığı masa sandalye yapım işine ait davacı müvekkili şirketin, taşımanın gecikmesi ve hatta iptaline ilişkin dava dışı … şirketine ödemiş olduğu 2006TL hizmet bedelinin taraflarına ödenmesinin talep edildiğini, davalı taraftan kaynaklanan kusur ve gecikme nedeniyle davacı müvekkili tarafından masrafı yapılan taşıma hizmetine ilişkin fatura davalıya yansıtılmasa da belirtilen hizmete ilişkin faturanın davalıya gönderildiğinin ortada olduğunu, dava dışı … isimli şirket ile davacı müvekkili şirket arasında 12.11.2019 tarihli beyan dilekçemiz ekinde sunmuş oldukları e-posta görüntülerinden de anlaşılacağı üzere bahse konu taşımanın varlığı ve iptalinin davalı kusurundan kaynaklandığının anlaşıldığını, davalı tarafın Kayseri 6. İcra Müdürlüğünün …E. Numaralı icra dosyası nezdinde başlatılan icra takibi uyarınca söz konusu yurt içi taşımanın yapılamamasından kaynaklanan davacı müvekkili şirketin uğramış olduğu zarardan dolayı temerrüde düştüğünü, ayrıca 12.11.2019 tarihli beyan dilekçeleri ekinde sunulan e-posta görüntülerinden de anlaşılacağı üzere belirtilen maillerde …@….com adresli davalı mailinin de olduğunun ortada olup ilgili tutar yönünden değerlendirme yapılmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın tümden kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;Davacının 27.11.2020 tarihli duruşmada kurulan ara karar gereğince dava konusu 2.006,00 TL’lik tutar için yemin deliline başvuracağını beyan ederek yemin metni hazırladığını, 26.02.2021 tarihinde müvekkilinin duruşmaya katılım gösterip yemini eda ettiğini ve müvekkilinin davacıya 2.006,00 TL borcu olmadığının sübuta erdiğini, taraflarınca yemin deliline başvurulmuş olup davacıya, sözleşmeden dönmek isteyip istemediği ve sözleşmeden dönmesi üzerine 3.000 USD’lik tutarın 1.800 USD’lik tutarının davacıya iadesine, 1.200 USD’lik kısmın ise sözleşmeden dönme bedeli olarak müvekkilinin uhdesinde kalacağı hususunda sözlü olarak akit kurulup kurulmadığı konusunda yemin teklifi yapıldığını, usulüne uygun olarak yapılan yemin teklifi üzerine, davacının İstanbul’da olması sebebiyle istinabe yolu ile yemin edilmesine karar kılındığını, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/38 Talimat Numaralı dosyası kapsamından anlaşılacağı üzere; davacı yemin için mahkeme huzurunda hazır bulunmadığını ve yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayıldığını, ilgili mahkeme bünyesindeki 28.04.2021 ve 09.06.2021 tarihli duruşmalara mazeret veren, 30.06.2021 tarihli duruşmaya ise mazeret dahi bildirmeden katılmayan davacının, üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediğini, bu hususta kanun hükümlerinin yeterince açık olup davacının yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayıldığını beyan ederek davacının istinaf talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava faturaya dayalı olarak başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.Kayseri 6. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; Davacının davalı hakkında 1200 USD Bakiye alacak 2,29 USD faiz olmak üzere 1202,29 USD alacak ile 2.006 TL nakliye ücreti 67,52 TL işlemiş faiz olmak üzere 2.073,52 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, takip dayanağı olarak 2.006 TL nakliye ücreti 1.200 USD bakiye alacak olarak gösterdiği davalının itirazında borcunun bulunmadığını beyan ettiği, itiraz yolu üzerine takibin durduğu görülmüştür. Davacının takibe dayanak yaptığı faturalar incelendiğinde;… Nakliyat şirketi tarafından davacı adına kesilen 31.08.2018 tarih … sıra numaralı 2.006,00 Tl meblağlı fatura ile 17.07.2018 tarihli Kuveyt Türk Bankasınca düzenlene 3.000. USD meblağlı dekont olduğu görülmüştür.Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 100 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 101. maddesine göre birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. 102. maddeye göre de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır.
Diğer yandan belirtmek gerekir ki; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz. Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesi ise; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”hükmünü haizdir.Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.6102 sayılı TTK m. 21 maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Somut olayda, taraflar arasında masa ve sandalye yapım işi karşılığında sözlü anlaşmaya varıldığı bu iş işin davacı tarafça davalıya 3.000 USD kapora ödendiği taraflar arasında çıkan anlaşmazlık sonucu davacı tarafça davalıya ödenen bu paradan 1800 USD nin davacıya iade edildiği noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davalı tarafça iade edilmeyen 1200 USD nin davalıda kalması yönünde taraflar arasında bir anlaşmanın bulunup bulunmadığı ve dava dışı … Nakliyat şirketi tarafından davacı adına kesilen 31.08.2018 tarih … sıra numaralı 2.006,00 TL meblağlı faturadaki hizmetin davalıya verilip verilmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava satış ve taşımadan kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı taraf dava dışı … Nakliyat şirketi tarafından davacı adına kesilen 31.08.2018 tarih … sıra numaralı 2.006,00 TL meblağlı faturadaki hizmeti davalıya verdiğini buna karşılık davalı ise 1200 USD nin davalıda kalması yönünde taraflar arasında bir anlaşmanın olduğunu ispat külfeti altındadır.
Davacı taraf dava dışı … Nakliyat şirketi tarafından davacı adına kesilen 31.08.2018 tarih … sıra numaralı 2.006,00 TL meblağlı faturadaki hizmeti davalıya verdiğini senet ve ikrar delilleriyle ispat edememiş olup son olarak davalının bu hususta 26.02.2020 tarihli oturumda yemin ettiği görülmüş olunup bu meblağ yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.Davalı taraf davacı tarafından kendisine ödenen 3000 Dolardan 1200 Doların kendisinde kalması yönünde davacı ile aralarında bir anlaşmanın olduğunu senet ve ikrar gibi kesin delillerle ispat edememiş olup son olarak yemin deliline baş vurduğu görülmüştür. Mahkemece davacı şirket yetkilisinin yemin etmesi amacıyla İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat gönderilmiş olunup mahkemece 28.04.2021 tarihine duruşma günü verilerek davacıya yemin metni içerir davetiye gönderildiği, davacı vekilince mazeret dilekçesi sunulduğu, bunun üzerine mahkemece mazeretin kabul edilerek duruşmanın 09.06.2021 tarihine bırakıldığı, 09.06.2021 tarihli duruşma için davacı asile yeni yemin davetiyesi gönderilmediği ancak davacı vekilince 09.06.2021 tarihli duruşma için tekrar mazeret dilekçesi verildiği,mahkemece son kez 30.06.2021 tarihine duruşma günü verildiği, duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesine şeklinde ara karar kurulduğu, davacının 30.06.2021 tarihli duruşmaya gelmemesi üzerine talimatın bila ikmal iade edildiği görülmüştür. Bu durum üzerine Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; “talimat mahkemesince davacı şirkete çıkarılan ihtaratlı davetiyeye rağmen davacı şirket yetkilisinin ilk duruşmaya katılmadığı, davacı vekil tarafından ise mazeret bildirildiği, son celseye ise mazeret bildirilmeden katılan olmadığından talimatımızın kapatılarak iade edildiği anlaşıldığından HMK’nın 229/1 maddesi gereği davalı iddiasını ispatlamıştır.” Gerekçesiyle 1200 USD meblağlı alacak yönünden davanın reddine karar verildiği görülmüştür.Bilindiği üzere Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu 6100 sayılı HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir.6100 sayılı HMK’nın “yemin teklifi” başlıklı 227. maddesi; “Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir. (2) Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez”. Hükmünü içermektedir.Buna göre, yemin teklifini, ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. İspat yükü kendisine düşmeyen taraf (ispat yükünün kendisine düştüğü sanısıyla) diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş olsa bile bu yemin geçersizdir, başka bir ifadeyle kesin delil teşkil etmez ( Kuru, B.: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.1, s. 738).Yemin delili hakkındaki usul hükümlerine değinmek gerekirse:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yemine davet” başlıklı 228. maddesi;“Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.”Yemin etmemenin sonuçları başlıklı 229 . Maddesi;
” (1) Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez yada yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
(2) Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Yemin etmemenin sonuçları başlıklı 229 . Maddesinde;Yemin için davet edilen kimsenin, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaması yahut hazır bulunup da yemini iade etmekten yada yemini eda etmekten kaçınması halinde yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı açıkça düzenlenmiş olunup talimat mahkemesince şirket adresine gönderilen davetiyeye rağmen davacı şirket temsilcilerinin 28.04.2021 tarihli duruşmaya bizzat katılmadıkları, davacı vekilince duruşma için mazeret sunulduğu bu şekilde yemini eda etmekten kaçındıkları sabit olup 1200 USD’lik alacak yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Sonuç itibariyle; davacı taraf vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 10/09/2021 tarih ve 2019/159 E – 2021/650 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 21,40 TL nin mahsubu ile bakiye eksik kalan 21,40 TL nin istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022