Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/357 E. 2022/408 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/357
KARAR NO: 2022/408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2021
ESAS NO: 2021/218
KARAR NO: 2021/1060
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 23/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/12/2021 tarih ve 2021/218 E – 2021/1060 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/06/2015 tarihli genel kurulda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanması için her üyenin 9.500,00-TL ödeme yapmasına karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine Kayseri 1. İcra Dairesinin …(Yenilenen …) Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, genel kurulda alınan kararların ortakları bağlar nitelikte olduğunu, kooperatifin inşaatlarının devam ettiğini ve yaklaşık 150 üyenin dairesini teslim almadığını, alınan genel kurul kararının tüm ortaklar tarafından gerçekleştiğini, genel kurulda ödeme günü belirlenerek aidat bedelinin süresinde ödenmesine, ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde bu kararın tüm ortakları bağlayacağının açık olduğunu, davalının kesin hesap borcunu ödediğini iddia ettiğini, üye borç tablosunda üyenin borcunun borcun belirlenidği tarihin yazılı olduğunu, belgenin kesin hesap tanımlanmasını içeren başlık taşımakla birlikte kooperatif inşaatlarının devam etmesi, belgede borç miktarının yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. Maddesinde ki kesin hesabın somut olayda söz konusu olmadığı, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcun belirlemesine yönelik olduğunu, 2012 yılında yapılan geçici maliyet hesabına ödeyen üyelerin aidat ödemelerine ve tüm ödemeler karşı çıkması sebebiyle evini teslim alamayan üyeler ile davalı gibi evini tesmlim alan üyeler arasında eşitsizlik doğduğunu, davacı kooperatif tarafından aynı alacaka ilgili açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1667 Esas 2019/672 Karar sayılı ilamı ile reddedilen davanın Ankara BAM 23. HD’ nin 2018/687 Esas 2019/672 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararı kaldırılarak talep gibi karar verildiğini ve kesinleştiğini, benzer şekilde aynı alacak talebine yönelik Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/303 Esas 2019/1044 Karar sayılı ilamı ve Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/261 Esas sayılı dosyanın 2019/955 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini, ve istinaf talebinin Kayseri BAM 6.HD. Tarafından esastan reddedildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;; davacının sunduğu emsal kararların dosyaya konu 9.500,00-TL’ lik borcun doğduğu genel kurul kararından osnra istifa eden kişilerle alakalı olduğunu, bu emsal kararların müvekkiline sirayet etmeyeceğini, ibra sözleşmesinin 01/07/2012 tarihli kesin maliyet hesabına ilişkin genel kurul tarihinden önce 15/02/2012 tarihinde gerçekleştiğini, yani müvekkilinin ibrasında geçersiz halen gelen genel kurul maliyet hesabının alınmadığını, müvekkilin kooperatiften 24/06/2014 tarihinde istifa ettiğini, ilgili borcun oluştuğunda kooperatifin üyesi olmadığını, davacı kooperatiften basiretli bir tüccar olarak 01/07/2021 tarihli raporun genel kurul geçici maliyet raporu olduğunu bilmesi gerektiğini, ek ödeme adı altında tahakkuk ettirilen 9.500,00-TL borcun istifa eden üyelerden alınmasının art niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Somut olayda 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 7. nolu maddesi uyarınca icra takibi yapılmış ve yapılan itiraz neticesinde 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptali için iş bu dava açılmıştır. Genel kurul tarihi itibariyle kooperatif üyesi olan davalı yönünden 21/06/2015 tarihli genel kurul kararları bağlayıcıdır ve davacının uyması gerekmektedir. Davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan bedelden 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesindeki eşitlik ilkesi gereğince sorumlu olduğu anlaşıldığından açılan davanın kabulü ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.012,52 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine karar verilmiştir.Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğundan asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiğinden -Davanın KABULÜ ile Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 8.512,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 18.012,52 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre yasal faiz oranının %100’ünü aşmayacak oranda (yıllık %18) asıl alacağa faiz yürütülmesine, -İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 9.500,00 TL’nin % 20’si oranında (1.900,00-TL) icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine, …” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, davacı kooperatif tarafından müvekkil aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazımız neticesinde açılan eldeki işbu itirazın iptali davasında yerel mahkeme, oldukça isabetsiz bir şekilde davanın kabulüne karar vermiş olup, taraflarınca sunulan delillerin hiçbirinin hükümde belirtilmediğini alınan bilirkişi raporundaki eksiklikler ve hatalı hukuki değerlendirmelere rağmen haksız bir şekilde aleyhlerine hüküm kurulduğundan, ayrıca yerel mahkeme kararında hukuka ve yargıtay kararlarına aykırı birçok husus bulunduğunu, dosyada ve bilirkişi raporunda temin edilemeyen belgeler tarafımızca sayın mahkemeye sunulduğu halde hiçbiri değerlendirmeye tabi tutulmadığını bilirkişi raporunda, müvekkilin istifasına ilişkin bir belge olmadığı için istifa iddiasının geçersiz olduğunun tespit edildiğini, fakat istifaya ilişkin belgeleri yerel mahkemeye sunduklarını ancak dikkate alınmadığını dosyaya konu borcun 21.06.2015 tarihinde doğduğunu fakat müvekkil borcun doğumundan önceki bir tarih olan 24.06.2014 tarihinde istifa ettiğini bilirkişi, görevli olmadığı halde birçok hukuki tespit ve değerlendirmede bulunduğunu, adeta dosyanın yargıcı gibi müvekkilin istifasının geçersiz olduğuna ve ilgili borçtan sorumlu olduğuna karar vermesinin usule aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı ile yapmış olduğu ibra sözleşmesinde, bundan sonraki borcun yüklenici firma tarafından üstlenildiği yazılı olduğunu, fakat yerel mahkeme kararında ‘borcun üstlenilmesi’ hususu değerlendirilmediğini ve kararda da belirtilmediğini müvekkilin kooperatiften istifa etmesi, dosyaya konu borcun doğup doğmadığı ile alakalı olduğudur, diğer bir ifadeyle, hukuki bir muhakeme ve tespit gerektiğini, bu tespitin bilirkişi tarafından yapılarak ‘istifa’ nın hüküm ifade etmeyeceğine dair tespiti, hukuka aykırı olduğunu kooperatifin kendi genel kurul kararının geçersizliğini ileri sürmesi tmk m.2 iyiniyet hükmüne aykırıdır. bu hususta yerel mahkemeye sunduğumuz birçok yargıtay kararı bulunmasına rağmen aleyhe hüküm kurulması yasaya aykırı olduğunu, davacı kooperatif, basiretli bir tacir olarak, 01.07.2012 tarihli genel kurul kararıyla onayladığı kesin maliyet raporunun, aslında geçici maliyet raporu olduğunu bilmesi gerektiğini, buna rağmen ileride tekrar kesin maliyet raporu oluşturarak üyeler nezdinde borç yaratması, iyiniyet ve hakkın kötüye kullanılması kurallarına aykırılık oluşturduğunu zira burada, kendi hatasından hukuki fayda elde etmek istediğini davaya konu olan konutlar, etaplar halinde yapıldığını, müvekkilin kendi etabı bittiğinden, istifası geçersiz olsa dahi inşaat maliyetine ilişkin gider talep edilemeyeceğini bu konuda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/5266 E. 2019/1242 K. no’lu ve 08.04.2019 tarihli kararının bulunduğunu gerek bilirkişi raporunda, gerekse sayın mahkeme’nin gerekçeli kararında hukuka ve usule aykırı değerlendirme ve tespitler bulunmasına rağmen, aleyhimize hüküm kurulması, yasa ve hakkaniyete aykırılık oluşturacağını, istinaf incelemesi sonucunda yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm tesis edilerek açılan haksız davanın reddine karar verilmesini, Kayseri genel İcra Müdürlüğü’nün … e. sayılı takibinin iptali ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir .
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır… Konut… KonutS.S…. Konut HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunduğundan işbu madde hükmüne göre inceleme yapılmak gerekmiştir.Dava, davacı-alacaklı Kooperatif tarafından başlatılan ilamsız icra takibine davalı-borçlunun itiraz üzerine İİK 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; S.S. … Toplu Konut Yapı Kooperatifi tarafından … aleyhine 9.500,00-TL asıl alacak ve 8.512,52-TL işlemiş faizi ile birlikte toplam 18.012,52-TL’nin tahsili istemi ile ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 21.06.2015 tarihli olağan Genel kurul kararının gösterildiği, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davacı kooperatifçe üyelerine tahsis ve teslim edilecek taşınmazların inşaatlarının etap etap yaptırıldığı, çekilen kurada davalının konut almaya hak kazandığı, yönetim kuruluna verilen yetkiye dayanılarak 17.07.2012 tarihi itibariyle davalının kooperatife borcu ile ilgili hesap yaptırıldığı, belirlenen miktarın davalı tarafından ödendiği belirtilerek üye ve kooperatifin belirtilen istisnalar dışında birbirlerini karşılıklı olarak gayri kabili rücu ibra ettikleri, 27.03.2012 tarihinde davalı adına bağımsız bölümün tapuda tescil edildiği, davacı vekilinin aksi savunulmayan beyanına göre kooperatifin henüz dairelerini teslim alamamış 150 kadar üyesinin dairelerinin inşaatının devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.Davalının kooperatifin ortağı olduğu, davalı kooperatif ile 17.07.2012 tarihinde davalı kooperatifle kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzaladığı, bunun üzerine kurada kendisine çıkan dairenin adına tescil edildiği görülmektedir.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunda 6. gündem maddesinde, “…kooperatifin kalan inşaatların tespitinin yapılması, (kesin hesap) maliyetinin belirlenmesi, tahsilatının bir takvime bağlanmasını, ve takvime bağlanan ve takvim süreci belirlenen tahsilat miktarlarının süresinde ödenmemesi durumun da geciken her bir ay için ayrıca aylık net %1,5 gecikme zammı alınması, kooperatif yönetim kurulu ile görüşüp kesin maliyeti belirlenen üyelerin kooperatiften izin almak kaydı ile borçlarının bir kısmının veya tamamının kooperatif yüklenicisi ile pazarlık yaparak borcunu ödemesi konusunda iş ve işlemleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi” oy birliği ile kabul edilmiş,7. gündem maddesinde de, “Ortaklık aidatlarının belirlenmesi maddesine geçildi. Yönetim kurulu üyesi … söz alarak ortakların kalan inşaatlar için inşaat maliyeti olarak yaklaşık 9.500.00 tl’nin bir önceki madde de görüşülerek kabul edilen hususlar doğrultusunda ortaklarımızın ödemesi gereken kesin maliyet bedellerinin yönetim kurulumuzun alacağı ödeme planı kararı doğrultusunda ortaklarımızın yükümlülüklerini yerine getirmesi veya yönetim kurulumuzdan görüşerek izin almak kaydı ile yükümlülüklerini müteahhide karşı yerine getirmesi kaydı ile üyelik aidatı alınmamasını teklif etti bunu üzerine oylamaya geçildi.Yapılan oylamada teklif oy birliği ile kabul edildi.” şeklinde karar alınmıştır.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır.İş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. 19.01.2012 tarihli ibra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi,henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır.(aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.Davanın dayanağı olan icra takibinde, genel kurulca kararlaştırılan 9.500,00 TL ile yıllık %18 oranı üzerinden belirlenen 8.5007,84 TL gecikme faizinin talep edildiği, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu bunun üzerine davacı tarafından asıl alacak miktarı 9.500,00 TL üzerinden harç yatırılarak itirazın iptali davası açıldığı mahkemece yapılan yargılama sonucu takibin asıl alacak yönünden devamına karar verildiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince, davalının, kesinleşmiş genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 03/12/2021 tarih ve 2021/218 E – 2021/1060 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 1.230,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 301,40 harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 929,03 TL İstinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 23/02/2022