Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/285 E. 2022/323 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/285
KARAR NO: 2022/323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2019/392 E. 2021/1123 K.
DAVACI: TÜRKİYE İŞ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ
DAVANIN KONUSU: İtrazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 17/02/2022
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/12/2021 tarih ve 2019/392 E – 2021/1123 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı … Kim. İlaç. Gübre Mot. Araç. Tük. Mal. Ltd. Şti. firması ile müvekkili bankanın … Şubesi arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalı …’nun bu kredilere müteselsil kefil olarak imza attıklarını, banka tarafından hesapların kat edilerek kredi borçlusuna ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillere Sivas 1. Noterliği’nin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek hesaplarının kat edildiğinin bildirildiğini, borçluların gönderilen ihtarnameye rağmen borçlarını ödememeleri üzerine alacağın tahsili için Kayseri 7. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile davalı/borçlu aleyhine icra takibine başlandığını, davalı/borçluların borca itirazı üzerine takibin durduğunu, temerrüte düşen davalılardan talep edilen temerrüt faizinin piyasa şartlarına, sözleşmeye ve kanuna uygun olduğunu bildirerek davalıların Kayseri 7. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin devamına, davalıların alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve talepleri zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, ayrıca adresinin Sivas olması nedeniyle Sivas Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davacı banka ile yapılan kefalet sözleşmesinin kanunda yazılı şekil şartlarına uygun hazırlanmadığından geçersiz olduğunu, davaya konu somut olayda kendisi ve davacı banka arasında imzalanan sözleşmede yalnızca isim ve imzanın kendisine ait olduğunu yazılan tarih, sorumlu olunan miktar ve müteselsil ifadelerinin yer aldığı kısımların kendisi tarafından doldurulmadığını, bu sebeple yazı ve rakam hususunda inceleme yaptırılması gerektiğini bildirerek asılsız ve dayanaksız davanın reddine, takipte haksız ve kötüniyetli olan davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Tic. Ve San. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ve talepleri zamanaşımına uğradığından davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketin adresinin Sivas olması nedeniyle Sivas Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, ayrıca davacı banka ile yapılan kefalet sözleşmesinin kanunda yazılı şekil şartlarına uygun hazırlanmadığından geçersiz olduğunu, davaya konu somut olayda davalı … ve davacı banka arasında imzalanan sözleşmede yalnızca isim ve imzanın bu davalıya ait olduğunu yazılan tarih, sorumlu olunan miktar ve müteselsil ifadelerinin yer aldığı kısımların kendisi tarafından doldurulmadığını, bu sebeple yazı ve rakam hususunda inceleme yaptırılması gerektiğini, ayrıca davacı alacaklı banka vekili tarafından talep edilen faiz oranlarının fahiş olup usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek asılsız ve dayanaksız davanın reddine, takipte haksız ve kötüniyetli olan davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkeme kararında “…Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalıların itirazının haksız olduğu gözetilerek davalılar aleyhine itirazın iptaline karar verilen toplam 470.367,21-TL alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.Davanın kısmen kabulü kısmen reddi…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekilince sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/392 Esas 2021/1123 Karar Sayılı dosyası ile yapılan yargılama neticesinde verilen “davanın kısmen kabulü” kararı hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davacı vekilinin iddia ve talepleri zamanaşımına uğramış olduğundan zamanaşımı def’inde bulunduklarını, bu sebeple davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, icra takibi ve huzurdaki davanın her ne kadar Kayseri ilinde başlatılmış olsa da, müvekkilinin kayıtlı adresi Sivas olduğu için Sivas Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun açık olduğunu, ancak yerel mahkemece yapılan incelemede 07/07/2020 tarihli celsenin 1 no.lu ara kararının 2.alt bendi gereğince yetkiye yapılan itirazın HMK’nın 14/1.maddesi gereğince reddine karar verildiğini, HMK’nın 14/1.maddesi “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.” hükmünün olduğunu, mahkemenin ve davacı tarafın kabul ettiği üzere taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı bankanın .. Şubesi’nde gerçekleşen işlemlere ilişkin olduğunu, bu sebeple yetki itirazının reddine karar verilirken ileri sürülen madde hükmüne göre işlem yapıldığında dahi Sivas Mahkemelerinin yetkili olduğu rahatlıkla anlaşılabildiğini, genel yetki kuralına göre yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davaya konu somut olayda sözleşmedeki esas ve önemli problem kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına aykırı olarak düzenlenmiş olması olduğunu, bu sebeple …’nun kefilliğinin hükümsüz hale geldiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583.maddesine göre kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağını, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesinin şart olduğunu, davacı banka ile yapılan kefalet sözleşmesi kanunda yazılı şekil şartlarına uygun hazırlanmadığından geçersiz olduğunu, madde metnine göre kefilin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihi sözleşmede yer alması gerektiğini ve sorumlu olunan azami miktarın, kefalet tarihi ve müteselsil kefilin ise bu ve benzeri ifadelerin kefilin el yazısı ile sözleşmeye yazılması gerektiğini, ancak davaya konu somut olayda davalı …’nun davacı banka ile imzalamış olduğu sözleşmede yalnızca isim ve imzanın kendisine ait olduğunu, yazılan tarihin, sorumlu olunan miktar ve müteselsil ifadelerinin yer aldığı kısımların … tarafından doldurulmadığını, bu husus yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporları ile de ispat edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece davalı tarafın bu iddiayı ispat edemediğinin ifade edilerek davacının talebi doğrultusunda karar verildiğini, davalıların rakam ve yazı örnekleri alınarak kredi sözleşmesindeki yazı ve rakamlarla ATK vasıtasıyla kıyaslandığını, alınan bilirkişi raporu neticesinde belirtilen kısımların davalının eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, ancak davalının eli ürünü olmadığı tespit edilmesine rağmen yerel mahkemece aksi şekilde kabul edilerek davalının müteselsil kefilliğinin hukuka uygun kabul edildiğini, kefillik hükümleri gereğince öncelikle asıl borçlu adına icra takibinin başlatılması gerektiğini, şayet takip semeresiz kalırsa sonrasında kefiller adına icra takibi başlatılması gerektiğini, bu hususlara dikkat edilmeden kefil … adına icra takibi başlatılmış olmasının da hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacı-alacaklı banka vekili tarafından talep edilen faiz oranları fahiş nitelikte olup; usul ve yasaya uygun olduğunun iddiası üzerine hakkaniyete aykırı bir sonuç doğmasına neden olacak şekilde hüküm kurulduğunu, davalıların, mevcut olmayan bir borcun tahsilini geciktirmek gibi bir amacı söz konusu olamayacağından işbu davanın kötü niyetle açıldığının kabulü gerektiğini, dolayısıyla davacı tarafın talebi üzerine yerel mahkemece hükmedilen icra inkar tazminatının haksız olduğunun aşikar olduğunu, ayrıca her ne kadar alacağın likit olduğu yönünde bir iddia mevcut ise de faize yönelik itirazlarının göz önünde bulundurulduğunda alacağın likit olmadığının kabulünün gerektiğini, Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de faize yönelik bir uyuşmazlık mevcut ise alacağın likit olmadığının kabul gördüğünü, dolayısıyla hükmedilen icra inkar tazminatının kabul edilebilirliğinin söz konusu olmadığını ileri sürerek Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/392 Esas ve 2021/1123 Karar Sayılı davanın kısmen kabulüne yönelik ilamının müvekkili lehine hüküm tesis etmek üzere kaldırılmasına, takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü davacı hakkında %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;dosyaya davalı tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinin ve içeriğinin kabulünün mümkün olmadığını, davalının istinaf talebinin ve sebeplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere, beyanlarının kabulüne ve davalının istinaf talebinin -ve sebeplerinin- reddine karar verilmesini vekâlet ücreti ve yargılama giderinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için davalı asıl borçlu ve kefil hakkında başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İlk Derece Mahkemesi’nce davalı … Limited şirketinin asıl borçlu davlı …’nun müteselsil kefil olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu kararın davalı … vekilince istinaf edilmesine rağmen diğer davalı … tarafından istinaf edilmemiştir. Dairemizce davalı … vekilinin istinaf talebi üzerine yaptığı inceleme sonucunda, dava konusu icra takip dayanağı sözleşmelerin 01.10.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi olduğu, davalı … Limited şirketinin bu sözlşemede asıl borçlu davalı …’nun müteselsil kefil olarak gözüktükleri, davacı banka ile taraflar arasında 01.10.2013,04.03.2014,17.07.2014 tarihlerinde limit artırım sözleşmeleri imzalandığı kefil …’nun sözleşmenin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan TBK. m. 583 hükmü uyarınca kefalet tarihinin, kefil olunan miktarın ve müteselsil kefil olunması halinde bu yönde bir ibarenin kefilin kendi el yazısı ile yazılması gerektiği, oysa ki davalının kefil olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesinde kefalet tarihinin kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı, kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, mahkemece bu hususun araştırılarak yazılı şekilde karar verildiği görülmüştür. Bilindiği üzere kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin şekil şartları mahkemece re’sen dikkate alınması gerekmekte ise de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 10.02.2012 tarihli, 2010/1 esas ve 2012/1 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kamu düzeninin çerçevesi, Türk hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyi niyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilmiştir. Bu açıklamalar ışığında kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin TBK m. 583 hükmünde öngörülen şartların hakim tarafından re’sen dikkate alınacağında duraksama olmamasına rağmen bu şartların kamu düzeninden olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmamaktadır. Açıklamalar ve davalı …’nun yerel mahkeme kararına karşı istinaf talebinin olmaması hususu dikkate alındığında davalı … şirket vekilinin kefalet sözleşmesinin geçerli şekilde kurulmadığı yönündeki istinaf talebinin kamu düzenine ilişkin olmadığı yine bu durumda yapılacak incelemenin aleyhe hüküm verme yasağını ihlal edebilecek sonuçlara yol açabileceği ortada olup bu doğrultu da davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf talebi incelenmemiştir. (Bknz YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2020/3065 Esas 2021/5355 Karar)Davalının takibe konu icra takip dosyasında icra dairesinin yer yönünden yetkisine açıkça itiraz etmediği görülmüş olunup bu durumda icra dairesinin yer yönünden yetkisiz olduğu yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bununla birlikte dava dilekçesinin 02.09.2109 tarihinde davalı … Limited Şirketine tebliğ edildiği davalı tarafça 20.01.2020 tarihinde davaya cevap verildiği görülmüş olunup davalının süresinde yetki itirazında bulunmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı Zaman aşımı definde bulunmuş olup dava dilekçesinin 02.09.2109 tarihinde davalı … Limited Şirketine tebliğ edildiği davalı tarafça 20.01.2020 tarihinde davaya cevap verildiği görülmüş olunup davalının süresinde zaman aşımı definde bulunmadığı yine dava konusu icra takip dayanağı sözleşmelerin 01.10.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 01.10.2013,04.03.2014,17.07.2014 tarihli limit artırım sözleşmeleri oldukları, davalıya Sivas 1. Noterliğinin … tarih … yevmiye numarası ile hesabın kat edildiği , yine Kayseri 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı görülmüş olunup hesap kat tarihi ve icra takip tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşım süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı banka tarafından davalıya takip başlatılmadan önce Sivas 1. Noterliğinin … tarih … yevmiye numarası tarih sayılı ihtarnamesi ile borcun ödenmesi için ihtar gönderildiği, ihtarın 11.02.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, gönderilen ihtarda davacıya borcun ödenmesi için yedi günlük süre verildiği bu duruma göre davalının 19.02.2019 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 22.10.2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden hesap kat tarihinden temerrüt tarihi 19.02.2019 tarihine kadar akdi faiz, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar da temerrüt faizi uygulanarak hesaplama yapıldığı davalının sorumlu olduğu borç miktarı hesaplanırken, cari kredi faiz oranının (akdi faiz) tacir olan taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca belirlendiği temerrüt faizininde akdi faiz oranının %100 fazlasının geçilemeyeceği hükmü dikkate alınarak olarak hesaplandığı raporun bu anlamda somut veriler içerdiği ayrıntılı ve denetlenebilir mahiyette olduğu hükme esas alınabileceği sonuç ve kanaatine varılarak davalının bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bilindiği üzere İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep ettiği, kabul edilen miktar yönünden kredi sözleşmesinden ve kredi kartından kaynaklanan alacaklar yerleşik Yargıtay kararları uyarınca likit kabul edildiğinden İİK’nun 67. maddesindeki %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olup davalının bu yöndeki itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve 6100 Hukuk Mahkemeleri Kanunu 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda istinaf edilen nihai karar da ayrıntıları yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere göre mahkemece delillerin değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kararın usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davalı … vekilin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 14/12/2021 tarih ve 2019/392 E – 2021/1123 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 32.130,78 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 7.952,30 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 24.178,48 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/02/2022