Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2779 E. 2022/2775 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2779
KARAR NO: 2022/2775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2022
ESAS NO: 2021/612
KARAR NO: 2022/678
DAVANIN KONUSU: Yönetim Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2022 tarih ve 2021/612 Esas – 2022/678 sayılı kararı davacılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 2001 yılında parsel tahsis sözleşmesi imzalanmış, sözleşmenin imzalanmasında sonra … tarihinde inşaat yapı ruhsatı alınmak sureti ile inşaat çalışmalarına başlanmış olduğunu, davalı kurumun bu tarihe kadar kimseye herhangi bir işlem başlatmadığı için davacıya da başlatmamış olduğunu, yani sürecin herkese uygulandığı gibi devam etmiş olduğunu, ancak ruhsatın alınmasından itibaren belirlenen sürede işin tamamlanması mümkün olmayınca mecburen davacı tarafından Organize Sanayi Bölgesi yönetim kurulundan süre uzatım talebinde bulunulmuş olduğunu, sorunların burada başlamış olduğunu, benzer şekilde süre talep eden tüm şirketlerin talepleri kanuna ve hakkaniyete uygun bir şekilde uzatılmış iken davacıya onlardan çok daha kısa bir zaman dilimi için süre uzatımı verilmiş olduğunu, davacıya ilk süre uzatımı 02/01/2020 tarihinden sonra 1 yıl için verildiğini ve daha sonra bu 1 yıl sonunda süreye 6 ay daha eklemiş olduğunu, sorunun buradan kaynaklanmakta olduğunu, taraflarınca şifai yapılan araştırmalarda başkaca şirketlere hiç ihtar dahi çekilmeden tahsis olunan arsa üzerinde dilediği zaman inşaata başlaması için serbestiyet tanındığı bilgisi alınmış ayrıca süre uzatımı verilen şirketlere de davacıdan daha uzun süre uzatımları verildiği bilgisi alınmış olduğunu, ancak davacının yine de kötü düşünmek istememiş bugüne kadar şirketlere verilen bütün süre uzatımlarının listesi talep edilmiş ancak ilgili osb verileri paylaşmaktan imtina etmiş olduğunu, olayların gelişimine ilişkin kronolojik sırayı dilekçelerinde açıkladıklarını, kayseri incesu Organize Sanayi Bölgesi Sınırları İçerisinde bulunan … ada … parselde bulunan taşınmaz 2001 yılında davacı adına tescil edilmiş olduğunu, davacının tescilden sonra üzerine düşen bütün sorumlulukları eksiksiz yerine getirmiş olduğunu, Kayseri – İncesu Organize Sanayi Bölgesi halen gelişmekte olan ve gelişimini henüz tam manası ile tamamlayamamış bir sanayi bölgesi olduğunu, imzalanan tahsis sözleşmesinden sonra davacıdan talep olunan aidat, yol katılım katılım bedelleri, alt yapı bedelleri vs. tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olduğunu, müdürlük bölgesi kapsamında bulunan Organize Sanayi Bölgesinin davacı ve davacı gibi yatırımcılar sayesinde belirli bir konuma gelmiş ve halen de gelişmeye devam etmekte olduğunu, davacı tarafından ilgili bölge müdürlüğüne ödenen tüm bedellerin toplamının güncel arsa tahsis bedellerinin dahi üzerinde olduğunu, davacının söz konusu arsada Ticari Faaliyet ve yatırım niyetinden başka herhangi bir amacı bulunmadığını, zaten almış olduğu yatırım teşvik belgesi ve projelerin iddiayı destekler nitelikte olduğunu, davacı tarafından 02.01.2018 tarihinde müdürlük bölge sahası içerisinde bulunan davacıya ait arsa üzerinde inşaat maksadı ile ruhsat çıkarılmış ve müdürlüğe sunulmuş ve projeler müdürlük tarafından kabul edilmiş olduğunu, kabulden sonra davacı tarafından Yatırım Teşvik Belgesi dahil evrakları tedarik etme girişiminde bulunmuş ve evraklar hazırlanmış olduğunu, davacının bu girişimlerde bulunduktan sonra Covid 19 salgını başlamış yaklaşık 7-8 ay gibi bir dönem ülke genelinde bütün yatırımlar durdurulmuş insanlar ticaret yapamaz hale gelmiş olduğunu, bütün bunlara rağmen davacının elinden geldiğince kendisine tahsis edilen arsa üzerinde inşaat ve üretim faaliyetlerine başlamak için çalışmalarına devam etmiş olduğunu, davacıya 02.01.2018 tarihinde 1 yıl süre uzatımı veren idare başkaca firmalara çok daha uzun süre uzatımları verdiği bilgisini almış bulunmakta olduklarını, 1 yılın sonunda davacının yatırım faaliyetlerine devam etmek üzere ilgili bölge müdürlüğü den süre talep etmiş 02.01.2021 tarihinde davacıya gönderilen karar ile davacıya verilen sürenin 6 Ay daha uzatıldığı taraflarına bildirilmiş olduğunu, OSB Yönetmeliğinin 60. Maddesi b bendi uyarınca Yapı Ruhsatı Alındığı Tarihten İtibaren 2. Yıl İçinde iş yeri açma ve çalışma ruhsatı almayanlar makul sebeplerin varlığı halinde toplamda 2 yılı geçmemek üzere ek süre alabilir hükmü bulunmakta olduğunu, taraflarına verilen 6 aylık süre uzatımı hakkaniyetten ve iyi niyetten uzak bulunmakta olduğunu, kaldı ki davacı ile aynı konumda bulunan diğer yatırımcılara 2 yıldan daha uzun sürelerde süre uzatımı verildiği bilgisine sahip olduklarını, davacının yukarıda bahsi geçen süre zarfında projelerini çizidirmiş, yatırım teşvik belgelerini almış, makinaların siparişlerini vermiş olduğunu, zaten bütün bunların yapılması dahi ciddi bir zaman almakta olduğunu, ayrıca davacı çin gibi yabancı ülkelerden getirdiği makinaları milli teknolojiler ile koordine ederek milli ürünler üretme çabasında olduğunu, davacıya karşı böyle bir uygulama yürüten incesu organize sanayi bölgesinin amacının gerçekten bölgeyi kalkındırmak olsaydı davacının bütün çabası ve masraflarını tek kalemde silmeyeceğini,, yeni verilen yatırımcının bütün bu süreci tamamlaması da zaten çok ciddi zaman alacak olduğunu, amacın ne olduğunun anlaşılamamış olduğunu, Kanun metnine göre idareye bu konuda bir takdir yetkisi tanınmış olduğunu, ancak bu takdir yetkisinin olması bu yetkiyi dilediğiniz gibi kullanabileceği anlamına gelmemekte olduğunu, Anayasamızın 10’uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan “herkes dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde ret edilmiş, Yetkiyi kullanırken bütün yatırımcılara Anayasa 10. Maddesinde belirtilen “Herkes din, Dil, Irk, Cinsiyet, Siyasi Düşünce , Felsefi İnanç , Din, Mezhep vb. sebepler ile ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” hükmüne uygun kullanmak zorunda olduğunu, Bu husus ile alakalı davacı ile aynı durumda süre uzatımı alan firmalar’ın bilgilerini ve özelliklerini ne kadar süre uzatımı aldıklarının tarafımıza bilgi edinme kanunu kapsamında bildirilmesini talep ettiklerini ancak ilgili OSB yönetimi şifaen bu talebimizi kabul etmemiş olduğunu, davacı ilgili Organize Sanayi Bölgesi tarafından Kayseri 7. Noterliği vasıtası ile … yevmiye numaralı ihtarname gönderilmiş olduğunu, İlgili ihtarnamede tahsis edilen parselin zamanında bitirilmediği … tarihli yönetim kurulu toplantısı ile davacıya ait parsel tahsisinin iptal edildiğinin kaleme alınmış olduğunu, ancak ne yazılan ihtarname içerisinde ne de ihtarname ekinde herhangi bir karara rastlanmamış olduğunu, davacının bu kararın varlığından dahi şüphe duymakta olduğunu, davacının ihtarnameyi aldıktan sonra davacıya idare tarafından şu ifadeler kullanılmış olduğunu, “biz sizin parsel iptalini yaptıktan sonra itiraz etmeyin yeni bir başvuru yapın bu başvuruyu da… Ltd Şti adına yapın siz nasılsa oranın yetkilisisiniz biz tekrardan size daha önce tahsis olunmuş olan parseli yeniden tahsis edelim,” şeklinde cümleler kurulmuş ve davacının ikna edilmiş olduğunu, davacının belli bir süre tekrar başvuru yapmak için beklemiş ancak davacının başvuru yapacağı daha önce kendi adına tahsis olunan dava konusu arsa için herhangi bir başvuru ekranı açılmamış olduğunu, davacının ( müdürü olduğu şirketi adına) tekrar ilgili osb yönetim kuruluna telefon etmek suretiyle ulaşmış ilgili osb davacıya hitaben siz e devlet üzerinden başvurunuzu yapın biz değerlendireceğiz şeklinde cümleler kurmuş olduğunu, davacının da ortağı olduğu … Ltd. Şti. adına e devlet üzerinden başvurusunu yapmış olduğunu, yatırım yapacağı konular ve niteliklerini gösterir evrakları sunmak için beklemeye geçmiş ve davacı başvuru yaptıktan sonra kendisine başvuru sonucu ile alakalı herhangi bir bilgi verilmemiş olduğunu, davacının bunun ilgili Osb. Yönetim kurulu başkanı ile … “m sabit telefon numarasından irtibat kurmuş ve … firma yetkilisi … ile İncesu Organize Sanayi Bölgesi Başkanı arasında geçen telefon görüşmesinde yetkiliye hitaben şu cümleler kullanılmış olduğunu, “Arsa üzerinde hali hazırda daha nitelikli yatırım yapabilecek yatırımcılar bulunduğu, bunun değerlendirmesinin Osb yönetim kurulu tarafından yapıldığı ve değerlendirme sonucunda arsanın başkaca yatırımcılara tahsis edildiği, davacının da isterse sonra yeni alanlarından arsa tahsisi alabileceği” beyan edilmiş olduğunu, İncesu Osb başkanı tarafından dile getirilen bu sözler tarafımızca anlaşılamamış sanki Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ile değil de iki özel hukuk kişisinin arsa üzerinde konuşma yapması şeklinde bir ortam oluşmuş olduğunu, davacının yaşananlar karşısında adeta şok geçirmiş olduğunu, bir anda senelerce dişinden tırnağından artırarak aldığı ve masraflarını ödediği arsasının haksızca elinden alınacağı korkusunu yaşamaya başlamış olduğunu, (ihale şartları ve ilan süreci kesinlikle doğru uygulanmamıştır) bu şartlar yerine getirilmediği ve davacının haksızca saf dışı bırakıldığı için eğer 3. şahsa ilişkin tahsis kararı verildi ise bu kararında iptalini talep ettiklerini, davacının vekili aracılığı ile tel İncesu Organize Sanayi Bölge Müdürlüğüne gitmiş ve Osb Yönetmeliği 60. Maddesinin devamına göre“ (3) İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sürede de inşaata başlanmış ve (Değişik ibare:RG-16/4/2020-31101) iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alamamış katılımcılar için ise bu süre toplamda (Değişik ibare:RG-3/7/2020-31 174) 2 yılı geçmemek üzere Bakanlık tarafından uzatılabilir. “hükmü uyarınca süre uzatımı talep edeceğini artık bundan sonra sayın bakanlığı muhatap alacağını hem şiafen hem de 26.08.2021 tarihli resmi yazısında bildirmiş olduğunu, buna karşılık aşağıda yazılı olan ihtarnamede ki cevapları sunmuş olduklarını, Kayseri 13. Noterliği aracılığı ile … yevmiye numarası ile gönderilen ihtamamede özetle davacı ile yaşanan süreç hakkında bilgi verilmiş hatta ilk tahsis tarihinin ne zaman yapıldığına ilişkin araştırmada yapılmadan genel geçer bir tarih yazılmış olduğunu, sırf bu husus dahi taraflarına karşı takınılan ciddiyetten uzak uygulama açıkça gözükmekte olduğunu, Davalı ihtarnamenin devamında Sayın Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığımıza yapılacak olan başvurunun dahi sonucunu beklemeyceklerini zaten buraya yapılan başvurudan da herhangi bir sonuç alınamayacağını kaleme almış olduğunu, İncesu Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu kendisinden o kadar emin bir şekilde hareket etmektedir ki bakanlığın koyacağı iradeyi dahi önceden kestirerek davacıya tahsis edilen arsayı davacının elinden alma çabasına girmiş olduğunu, eğer ilgili idare kendisini net bir şekilde haklı görüyor olsaydı talep edilen evrakları ve kararları taraflarına paylaşır kafalarda ki soru işaretlerini giderecek olduğunu, bunu yapmayan idare sayın bakanlık yetkililerinin ortaya koyacağı kararı dahi beklememe özgürlüğünü kendisinde hissetmekte olduğunu, bununla birlikte ilgili ihtamamede şu husus dikkati çektiğini, Davalı “İnşaata başlamış olanlar ile hiç başlamamış olan firmalar arasında mevzuattan da gelen bir uygulama farklılığı olmaktadır” cümlesini kullanmış olduğunu, bu çümlenin kullanılma maksadının merak edildiğini, Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği madde 60 açık ve organize sanayi bölgelerinin süre uzatımına ilişkin uygulama şekli belirlenmiş olduğunu, İlgili maddeye göre Organize Sanayi Bölgeleri sadece ve sadece süre uzatımı verirken hem herkese eşit uygulama yapmak zorunda hemde maddeye göre yapı ruhsatı alının alınmadığına dikkat etmesi gerektiğini, İnşaata başlamış olması veya inşaata başlanmasının İlgili maddeye göre Organize Sanayi Bölgeleri sadece ve sadece süre uzatımı verirken hem Herkese eşit uygulama yapmak zorunda hemde maddeye göre yapı ruhsatı alınıp alınmadığına dikkat etmesi gerektiğini, inşaata başlamış olması veya inşaata başlanmasının hangi kriterler ile belirleneceği sayın Sanayi Ve Teknoloji Bakanlığı’nın yetki alanında olduğunu, davalı taraf her cümlesinde şüpheleri kuvvetlendirmekte olduğunu, davacının 01/09/2021 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yönelik iki adet dilekçe kaleme almış olduğunu, İlk dilekçede davacı OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 60. Maddesinin devamına göre * (3) İkinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sürede de İnşaata başlanmış ve (Değişik ibare:RG-16/4/2020-31101) iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alamamış katılımcılar için ise bu süre toplamda (Değişik ibare:RG-3/7/2020-31174) 2 yılı geçmemek üzere Bakanlık tarafından uzatılabilir. “hükmü uyarınca süre uzatımı talep edilmiş olduğunu, İkinci dilekçede ise ilgili Osb tarafından davacıya karşı başlatılan haksız eylemlerden dolayı müfettiş talep edilmiş olduğunu, hatta bakanlık ile yapılan telefon görüşmesinde İncesu Organize Sanayi Bölgesi hakkında yakın zamanlarda bir kaç defa daha müfettiş görevlendirilerek denetim yapıldığı bilgisi verilmiş olduğunu, davacının son olarak … tarihinde davalı idareye Kayseri 13. Noterliği vasıtası ile … yevmiye numaralı ihtarnamesini göndermiş olduğunu İncesu Organize Sanayi Bölgesi her zaman yaptığı gibi bu talepleri de görmezden gelmiş hatta cevap dahi vermemiş olduğunu, davacının son çare olarak mahkemede hakkını arama girişiminde bulunmakta olduğunu, öncelikle davacının çok daha büyük hak kaybına uğramasının engellenmesi açısından İncesu Organize Sanayi Bölgesi iş sahası içerisinde bulunan … ada … parsel üzerinde işlem yapılması önleyici teminatlı/teminatsız olarak tedbir şerhi işlenmesini ayrıca arsa tapusu henüz İncesu Organize Sanayi Bölgesi Uhdesinde bulunduğu için İlgili Osb ‘ye hitaben arsa üzerinde İhtiyati Tedbir Kararı tahsis edildiği bu sebepten dava sonuna kadar herhangi bir işlem yapılmamasının bildirilmesi, İncesu Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından taraflarına gönderilen 02/08/2071 tarihli ihtarnamede belirtilen ancak taraflarına tebliğ edilmeyen İncesu Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü tarafından 26.08.2021 tarihinde taraflarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin var olduğu iddia olunan 01/09/2021 tarihli yönetim kurulu kararının mevcut olması halinde iptaline, ayrıca davacıya ait arsanın haksız olarak bir başka kişiye tahsis edilmiş olması halinde bu tahsise ilişkin kararın ihtiyati tedbir verilmek suretiyle durdurulması ve dava sonunda yapılan tahsis İşleminin iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı … … , davalı İncesu OSB Bünyesinde arsa tahsis talebinde bulunmuş olduğunu, davacının bu talebinin 25.12.2001 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile uygun bulunmuş ve taraflar arasında yaklaşık..:20 yıl” önce 8.02.2002 tarihli tahsis sözleşmesi imzalanmış olduğunu, sonrasında davalı tarafından davacı … ‘na muhtelif tarihlerde (Örn; 18.05.2010 , 31.10.2011 , 19.12.2011 ,09;07.2012-; 19;12.2011 ,13.05.2014 gibi) defalarca gerek sözlü gerek yazılı uyarılarda bulunulmuş ve” parsel üzerinde hiçbir yatırım gerçekleştirmemiş olduğu hususu hatirlatılmış olmasına rağmen davacı uzun süre söz konusu parselde hiçbir yatırım girişiminde bulunmamış olduğunu, davacı söz konusu arsada nasıl bir yatırım yapacağına dair bilgi talebine 24.07.2011 tarihinde faks yolu ile genel geçer ve “soyut bir tarzda Cevap yermiş ve arsayı üretim ve imalatta kullanılmak üzere sanayi parseli olarak kullanmak istediğini söylemekle yetinmiş olduğunu, bu husustaki beyanlarının yetersizliği kendisine bildirildiğinde ise 14.12.2011 tarihli başka bir dilekçe vermiş ve söz konusu arsa üzerinde 2 yıl içinde oluklu mukavva ve ambalaj tesisi kurmayı düşündüğünü söylemiş olduğunu, davacı ödemesi gereken aidat bedellerini gönderilen ihtarlara rağmen ödemediği için hakkında Kayseri 8. İcra Müdürlüğünün … B’sayılı dosyası ile takip başlatılmış ve davacı cebri icra ile aidat ödeme yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, tüm uyarılara rağmen davacı 02.01.2018 tarihinde ancak ve sadece yapı ruhsatını almakla yetinmiş olduğunu, davacı ruhsat almanın ötesinde yine hiçbir yatırım faaliyetine başlamamış ve 02.01.2020 tarihinde de ruhsat süresi sona ermiş olduğunu, bu süreçlerin tarih itibariyle pandemi ile hiçbir ilgisinin olmadığı da açık olduğunu, ruhsat süresi bittikten sonra davacı ekonomik nedenlerden dolayı yatırımını süresinde tamamlayamadığını belirterek 1 yıl ek süre talebinde bulunmuş olduğunu, 15.01.2020 tarih 2020/01 numaralı Yönetim Kurulu kararı ile davacıya 1 yıllık ek süre verilmiş olduğunu, ne yazık ki bu süre içerisinde de işbu davaya konu parsel üzerinde davacı tarafından herhangi bir yatırım yapılmamış olduğunu, 2020 yılında davacıya yıllık yönetim aidatlarının, elektrik, su ve doğalgaz bedellerinin ödenmesine dair yine ihtar gönderilmiş olduğunu, Davacı … verilen 1 yıllık sürenin sonunda 24.12.2020 tarihli dilekçesi ile tekrar süre uzatım talebinde bulunmuş ve bu süre uzatım talebi de bir önceki süre uzatım talebi ile aynı gerekçelere dayandırılmış olduğunu, davacının süre uzatım talep dilekçesinde dahi gerekçe olarak yer almamasına rağmen 30.12.2020 tarihli 2020/27 sayılı Yönetim Kurulu toplantısında davacı gibi ek süre talebinde bulunan diğer katılımcılara mevcut ekonomik şartlar ve pandemi nedeniyle ek süre verilmiş olduğunu, ancak bölgeye olan arsa taleplerindeki artış ve yatırım yapmayanların yerine yatırım yapacak olanlara arsa tahsislerinin yapılmasını sağlamak amacıyla talep sahiplerinin ciddiyetini de belirlemek için ek süre taleplerinin 1 yıl olarak değil 6 ay olarak verilmesine ve bu süre içinde ruhsatı olanların inşaata başlamaması veya ruhsatı olmayanların da ruhsat almaması halinde tekrar ek süre verilmeyeceğinin bildirilmesine karar verilmiş olduğunu, davacı … ‘na 1 yıl değil 6 aylık ek süre verildiği hususu ve bu süre içinde inşaata başlanmaması halinde tahsisin iptal edileceği hususu 31.12.2020 tarihli yazı ile açık bir şekilde bildirilmiş olduğunu, bu süre içinde de davacının herhangi bir yatırım faaliyeti olmadığı gibi ayrıca bir ilave süre talebi de olmamış olduğunu, artan talepler karşısında atıl kalan parsellerin biran önce yatırıma geçebilmesi ve OSB kuruluş amacının da gerçekleşebilmesi için mevzuatta belirtilen şekilde tahsis iptal işlemleri gerçekleştirilmiş olduğunu, 28.07.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararında davacının tahsis iptali ile ilgili belirtilen şekilde karar alınmış olduğunu, tahsis iptal kararı ile ilgili olarak da Kayseri 7. Noterliği’ nin … tarih ve … Yevmiye Numaralı ihbarı davaciya gönderilmiş olup… tarihinde de bu ihbar davacıya tebliğ edilmiş olduğunu, iptal edilen parseller ile ilgili duyurular gerek davalıya ait internet sitesi gerek sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılmakta olup tahsis iptali nedeniyle boşalan … ada … parsel numaralı sanayi parseli için MEYDİP Sistemi üzerinden 19 başvuru yapılmış olduğunu, bu başvuruların incelenmesi sonucu 10.08.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında en kısa zamanda inşaata başlayarak üretime geçeceği kanaatine varılan … Ltd. Şti’ne arsanın tahsis edilmesine karar verilmiş olduğunu, davacı … adına vekaleten avukatı … tarafından verilen 26.08.2021 tarihli dilekçede; davacı tarafından davalı İncesu OSB” nin 28.07.2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile tahsisin iptaline dair alınmış olan karara itiraz edildiği, Bakanlığa süre uzatım talebinde bulunulacağı ve başvuru sonucunun beklenmesi ile tahsisi iptal edilen parselin 3. Kişilere tahsis edilmemesi talep edilmiş olduğunu, 01.09.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında davacının 26.08.2021 tarihli dilekçesi ile ilgili değerlendirme yapılmış ve belirtilen şekilde karar alınmış olduğunu, yine davacıya … tarih … yevmiye numaralı yazı cevabi olarak noter kanalı ile gönderilmiş ve 01.09.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında taleplerinin reddedildiği bildirilmiş olduğunu, davacı, davalı tarafından yapılan işlemler ile ilgili 01.09.2021 tarihinde iki farklı dilekçe ile de CİMER’e başvuruda bulunmuş olup bu başvuru ile ilgili olarak da Bakanlık tarafından davalıdan bilgi talep edilmiş, CİMER başvurusuna da davalı tarafından cevap ve istenilen belgeler gönderilmiş olduğunu, davacı yine … tarih ve … yevmiye numarası ile davalının 02.08.2021 tarihli ihtarına cevap göndermiş olup bir önceki yazılarında belirtilen hususların tekrarından ibaret olan bu dilekçe ile ilgili olarak da 15.09.2021 tarihli yönetim kurulunda belirtilen şekilde karar alınmış olduğunu, davacıya tahsis iptali yönündeki işleme dâir değişiklik yâpılmayacağı bildirilerek, davacıdan davalı kuruma olan borçları düşüldükten sonra ödenmesi gereken tahsis bedeli ile ilgili olarak iban numarası talep edilmiş: ancak kendisi Banka hesap bilgilerini paylaşmaktan da imtina etmiş olduğunu, bu nedenle Kayseri 7. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde davacıdan banka hesap numarasını da bildirmesi talep edilmiş, davacının hesap bilgilerinin bildirmemesi nedeniyle davalı adına Kayseri 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/54 D.İş sayılı dosyası ile tevdi mahal tayini talebinde bulunulmuş ve tahsis iptali nedeni ile yapılması gereken iade ödemesi de bu şekilde gerçekleştirilebilmiş olduğunu, hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, davalı OSB halen Müteşebbis Heyet tarafından yönetilmekte olup henüz Genel Kurul teşkil safhasına da gelmemiş olduğunu, Organize Sanayi Bölgeleri Mevzuatında Genel kurul kararları aleyhine dava açılması mümkün iken tahsis sahibi ya da tahsis talebinde bulunan kişiler tarafından yönetim kurulu kararlarının iptalini talep etmeyi mümkün kılacak bir yasal düzenleme bulunmamakta olduğunu, Yine 01.07.2017 tarihine kadar 4562 sayılı Yasanın 25. Maddesinde “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bülunmadiğı takdirde, Ö$B’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin “organları: ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır.” Hükmü bulunmakta iken 01.07.2017 tarihinde::yayımlanan 7033 sayılı yasa sonrası bu hüküm madde metninden çıkartılmış ve “OSB’lerde: tutulacak – defterler. ve genel kurul toplantılarında görevlendirilecek Bakanlık temsilcisi konularında OSB mevzuatında hüküm bulunmayan hallerde 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret; Kanununun “anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.” olarak yeniden düzenlenmiş ve anonim ‘şirket organları ile ilgili yapılan atıf da yürürlükten kalkmış olduğunu, 6102 sayılı Yasa hükümlerinde dahi anonim şirket yönetim kurulu kararlarının iptali ile ilgili sınırlı düzenlemeler bulunmakta iken 6102 sayili yasaya göre Özel kanun hükmünde olan 4562 sayılı Yasa hükmünde hiçbir şekilde Yönetim Kurulu kararlarının “iptaline imkan veren istisnai bir Yasa hükmünde hiçbir şekilde Yönetim Kurulu kararlarının iptaline imkan veren istisnai bir düzenlemenin dahi olmaması karşısında iş bu dayanak iptal taleplerinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, yetki ilk itirazlarının bulunmakta olduğunu, davalı tarafından yürütülen tahsis iptali ve boş parselin başka bir yatırımcıya tahsisi hususundaki tüm işlemler hukuka ve mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmiş olduğunu, davacının delil listesine bakıldığında da iptal edilen parselde davacının iddia ettiği gibi yatırım gerçekleştirebileceğini gösteren hiç bir somut delil de bulunmamakta olduğunu, davacının, yönetim kurulu kararları resmi şekilde kendisine tebliğ edilmesine rağmen, kararın kendisine tebliğ edilmediğini bu nedenle kararların varlığından şüphe ettiğini iddia etmekte olduğunu, 28.07.2021 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile de başvurucunun tahsisi iptal edilmiş olup bu durum Kayseri 7. Noterliği” nin … tarih ve … Yevmiye Numaralı ihbarı ile resmi şekilde kendisine bildirilmiş olduğunu, nasıl ki tahsis yapıldığında da tahsise dair yönetim kurulu kararı değil kararın içeriği kendisine bildirilmiş ise tahsis iptalinde de karar tarihi ve içeriği hakkında kendisine bildirimde bulunulmuş olduğunu, davacının kendisine Noter vasıtası ile bildirilen hususlara dair şüphe içinde olduğunu söylemesine de hukuken hiçbir anlam verilememekte olduğunu, bugüne kadar OSB’lerde tahsisi iptal edilen her katılımcıya bu durum nasıl bildiriliyor ise davacıya da bu şekilde bildirilmiş olduğunu, davalı İncesu OSB de tıpkı diğer Organize Sanayi Bölgeleri gibi kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için atıl kalan parsellerin bir an önce “yatırıma geçmesini sağlamaya çalışmakta olduğunu, bu nedenle mevzuatta belirtilen şekilde tahsis iptal işlemleri gerçekleştirilmekte olduğunu, Davacının dava dilekçesinde, işbu davaya konu arsada ticari faaliyet ve yatırımdan başka amacı olmadığını, aldığı yatırım teşvik belgesi ve projelerinde bu hususu doğruladığını iddia etmekte olduğunu, davacı tarafından tahsis iptal tarihine kadar hiç bir şekilde bahsi dahi geçmemiş davalıya sunulmamış olan ve davalı ancak tahsis iptali sonrasında 26.08.2021 tarihli yazının ekinde gönderilmiş olan yatırım teşvik belgesi incelendiğinde bu belgenin de İncesu OSB’deki parselle ve katılımcı … ile ilgisinin olmadığı,… Ltd Şti’nin Kayseri 1. OSB’deki hali hazırda mevcut olan tesisi ile ilgili revizyon ve iyileştirme çalışmaları için olduğu görülmekte olduğunu, Davacı … bilgi edinme talebinde bulunduğunu ancak davalı İncesu OSB tarafından yerine getirilmediğini iddia etmiş ise de davacının taleplerinin bilgi edinme kanunu çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün olmadığını, davacı kendi içinde çelişkiye düşmekte olduğunu, bir taraftan ihtar ve dava dilekçesinde diğer firmalara çok daha uzun süre uzatım verildiği bilgisine ulaştığını söylemesine rağmen bu hususta hiç bir somut bilgi, belge sunmamakta ve sadece soyut varsayımlar ile asılsız ithamlarda ve suçlamalarda bulunmakta olduğunu, dava dilekçesinde yer alan; davalı tarafından aynı durumda olan katılımcılara farklı muameleler yapıldığı, davalının Anayasa’nın 10. Maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eden işlemlerinin bulunduğu iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup nitekim davacı da iddialarını somutlaştıracak hiç bir delil sunmamış olduğunu, başvurucu kendisinin: mevzuata (aykırı hareket etmesini bir tarafa bırakıp 20 yıldır’ atıl vaziyette biraktığı tahsis ile ilgili tahsis iptali kararı sonrasi asilsız ve iftira boyutunda iddialar ortaya atmakta olduğunu, davacı tahsis iptali bildirimi yapıldıktan sonra 26.08.2021 tarihli dilekçesi ile bakanlığa başvurarak süre uzatım talebinde bulunacağını bildirmiş; bakanlık başvurusunun beklenmesini, tahsisi iptal edilen parselin 3. kişilere tahsis edilmemesini talep etmiş olduğunu, 01.09.2021 tarihli yönetim kurulu kararı’nın dilekçede belirtilen şekilde olduğunu, davacı, tahsis iptaline konu arsanın haksız olarak başka bir kişiye tahsis edilmiş olması halinde bu tahsise ilişkin kararın ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle durdurulması ve dava sonunda yapılan tahsis işleminin iptalini talep etmekte olduğunu, hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen tahsis iptali sonrasında söz konusu parsel yönetim kurulu kararı ile hukuka uygun şekilde başka bir yatırımcıya tahsis edilmiş olduğunu, mevzuatın yönetim kuruluna verdiği bir yetki ve sorumluluk dahilinde işlemler yapılmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “…… Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davacı tarafça Kayseri İncesu Organize Sanayi Bölgesi Sınırları İçerisinde bulunan … ada … parselde sayılı taşınmaza ilişkin tahsis kararının iptaline ilişkin davalı kurumun 01/09/2021 tarihli yönetim kurulu kararının iptali için dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra tahsise konu taşınmaz başında keşif yapılarak bilirkişi heyeti raporu alınmış ve 18/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda davacının iddia ettiği hususlarda yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığı görülerek raporun hükme esas alınabilecek nitelikle olduğu değerlendirilmiştir. Keşif tarihi itibari ile tahsise konu taşınmazın ham toprak durumunda olduğu görülmekle davacının verilen süreler içesinde herhangi bir işlem yapmadığı anlaşılmış ve salgın koşullarının söz konusu işlemlerin yapılmasına genel anlamda engel olacak nitelikte bir süreç olmadığı değerlendirilmiştir. Davalı kurumun davacı ile benzer koşullarda olup verilen sürelere rağmen gerekli işlemleri yapmayan diğer firma ve şirketler yönünden de tahsis kararlarının iptali yönünde karar verdiği görülmekle, davacı yönünden diğer şirketlere göre farklı ve eşitliğe aykırı bir uygulama yapılmadığı anlaşılmış ve davalı tarafın vermiş olduğu tahsisin iptali kararının ilgili yönetmeliğe uygun ve yerinde olduğu.” gerekçesiyle davanın REDDİNE, 11/01/2022 tarihli ara karar ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İşbu kararı davacılar vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı hakkında verilen arsa tahsis işleminin iptaline ilişkin 28/07/2021 tarihli kararın iptaline (… talep etmektedir) ve davacı tarafından talep olunan ve eksik olarak verilen süre uzatımının ‘’emsallerine uygulandığı’’ gibi hakkaniyet uygun bir şekilde yeniden uzatılmasına, bu hususta da mahkemenin emsal firma araştırmaları yetersiz kalmış süreç davalı kurumun insiyatifine bırakıldığını, davalı kurumda işine yarayan firma listesini çıkarıp dosyaya sunduğunu, mevcut olan bütün firmaların kendilerinin de huzurda bulunduğu esnada bilirkişilerce incelenmesi gerektiğini, bu talebi uygun görülmez ise, kanuni itiraz süreleri tamamlanmadan davacıya tahsis edilen arsanın tahsis usulüne uygun olmayan bir şekilde başka bir yatırımcıya tahsis edilmesi durumu mevcut olduğu için ve ilgili firmanın davacıdan daha yetkin olduğu iddiasına karşın dosyada mevcut bilgilerde herhangi bir şekilde feri müdahil firmanın daha yetkin olduğunu ispata yarar evrak olmaması sebebiyle bu hususların konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile tespit edilerek ihale şartlarının ve feri müdahil firmanın yetkinliğinin sorgulanması bu doğrultuda da şartların doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığının uzman bir bilirkişi heyeti tarafından tespiti ile usulsüz işlemlerin bulunması halinde tahsisin derhal iptaline ki bu husus mahkeme tarafından hiç incelenmediğini, ayrıca bilirkişi raporunda hesaplanan arsa bedeli dahi itirazları dikkate alınarak yeniden hesaplanmadığını, mahkeme kararında belirtilen rakamların çok komik rakamlar olduğunu, telaffuz edilen bedele günümüz şartlarında 1 daire dahi alınamadığını, böylesi anormal bir durumun düzeltilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığı yetmezmiş gibi bir de son duruşmada tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, sürecin halen devam etmekte ve belkide davacının tekrardan ilgili taşınmaz üzerinde hak sahibi olacağını belki de tahsis iptal edilip yeniden tahsis süreci yürütülmesi gerekeceğini belirterek; öncelikli olarak davaya konu taşınmaz üzerine ara karar kurularak tedbir konulmasını ve ilgili idareye müzekkere yazılarak taşınmaz üzerinde işlem tesisinin engellenmesi Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2021/612 Esas – 2022/678 Karar sayılı davanın bozulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından sunulan haksız ve yasal dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulunun arsa tahsisinin iptaline yönelik kararının iptali istemine ilişkindir.Davacı yan, davalı Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu kararı ile adına tahsis edilen taşınmazın tahsisinin usul ve yasaya aykırı olarak iptal edildiğini ileri sürerek, tahsisin iptali kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davaya konu ihtilaf, OSB Yönetimi tarafından davacıya yapılan tahsisin iptali işleminin iptali ile üçüncü kişiye arsa tahsisine ilişkin kararın iptalini gerektirecek şartların bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Ülkemizde 1960’lı yıllardan beri planlı kalkınma hedefi doğrultusunda kurulan OSB’ler, her hangi bir yasal mevzuatı olmadan 1980’li yıllara kadar devam etmiş, mevzuat boşluğunu gidermek amacı ile 31.01.1982 tarihli 17591 sayılı Resmi Gazetede “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliği” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu arada 3143 Sayılı, (mülga) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile de Organize Sanayi Bölgelerinde koordineyi sağlama görevi anılan Bakanlığa verilmiştir. 2000’li yıllara kadar, tüzel kişiliği olmayan bu kuruluşların iş ve işlemleri, valiliklerin, belediyelerin, ticaret ve sanayi odalarının öncülüğünde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının onayı ile oluşturulan müteşebbis heyetler/yönetimler tarafından yürütülmüştür. Uzun süreçte yaşanan pek çok sorunun gündeme gelmesini takiben, 15.04.2000 tarihli, 24025 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4562 sayılı “Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu” ile OSB’ler yasal statüye ve özel hukuk tüzel kişiliğine kavuşturulmuştur. Organize Sanayi Bölgeleri, öncelikle, 4562 sayılı yasa ve anılan yasanın 27 nci maddesine dayanılarak hazırlanan ve ilk olarak 01.04.2002 tarihli 24713 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği” hükümlerine tabidir. Anılan yönetmelikte daha sonra köklü değişiklikler yapılmış ve 22.08.2009 tarihli, 27327 sayılı Resmi gazetede yeniden “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Gerek Kanunda ve gerekse Yönetmelikte zaman zaman değişiklikler yapılmış ve Resmi Gazetede yayımlanarak değişiklikler de yürürlüğe girmiş olup, Yönetmelik’te yapılan değişiklikler 02.02.2019 tarihli Resmi gazetede yayımlanmıştır.Özel hukuk tüzel kişiliği olarak OSB’lerin 4562 sayılı Kanuna ve OSB Uygulama Yönetmeliği hükümlerine tabi oldukları, bu nedenle, tahsis, iptal ve iadelerde anılan yasal düzenleme hükümlerinin dikkate alınması gerektiği, davacıya yapılan tahsisin iptali ve diğer bir firmaya tahsisinde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığı, davacı yanın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, tahsis kararı ile tahsis iptal kararı arasında uzunca bir sürenin geçtiği, bu süre içerisinde davacı şirketin inşaatı tamamlamadığı,yönetmelikte ön görülen süreler içerisinde yatırımın gerçekleştirilmediği ve tesis inşaatı yapılmayarak parselin atıl durumda bırakıldığı, davacının eşitlik ilkesine aykırı davranıldığına ilişkin iddialarının da ayrıca değerlendirildiği, idarenin tahsis iptal kararında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 21/09/2022 tarih ve 2021/612 E. – 2022/678 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022