Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2778 E. 2022/2762 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS N: 2022/2778
KARAR NO: 2022/2762
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2022
ESAS NO: 2014/470
KARAR NO: 2022/828
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 22/12/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2022 tarih ve 2014/470 Esas – 2022/828 sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile takibe konu senedi ciro eden … arasında … tarihinde … sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşme uyarınca davalıya 1 adet dipencer 1 adet 10 m3’lük yer altı stok tankı ve 1 adet çilt tabancalı LPG pompası için 50.000-USD bedelli bir adet bono verildiğini, bu senetten dolayı davalı tarafından davacıya karşı Kayseri 7. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak davalı tarafından icra takibi başlatıldığını, … tarih ve imzalı … a ait iade ve sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğine dair yazıdan da anlaşılacağı üzere söz konusu malzemeler davalıya tam ve eksiksiz olarak iade edilerek teslim edildiğini, İncesu Noterliğinin … tarih ve … yevmiyeli sözleşmesi ile bu sözleşmenin feshedildiğine dair davalıya ihtar çekildiğini, anılan sözleşme uyarınca, davalı tarafa ödemeler yapıldığını ve yaklaşık 14 yıl çalışıldıktan sonra malzemeler davalı tarafa teslim edildiğini ve fesih edildiğine ilişkin ve hiçbir borcun kalmadığına ilişkin 05.04.2012 tarihli verilen ve davacının borcu olmadığına dair yazı verildiğini, bu belge ibra niteliğini haiz kesin delil niteliğinde olmasına rağmen davaya konu çekin teslim edilmemesi davalının kötü niyetli olduğunun açık göstergesi olduğunu, davacının çalışma hayatına devam etmesi için fesih olunan şirketten lisans almadan başka bir firma ile anlaşarak çalışmasının mümkün olmadığını, davacının … ‘a verdiği senetle takibe konulan senet arasında çok büyük farklar olup ikisi birbirinden başka olduğunu, bu senet suretini de dosyaya bilirkişilerce incelenmek üzere sunduklarını, sözleşmenin fesih edilmesine ve malların teslim edilmesine rağmen davalı kendisine verilen teminat bonosunu teslim etmediğini,bu bonoyu teslim etmediği gibi 3. bir şirkete ciro ederek davacıyı borçlu olarak göstermeye çalıştığını, davalı tarafa verilmiş olunan teminat bonosunun bedelsiz kaldığını, davalı … ile davacı arasında çeşitli sözleşmeler yapıldığını ve bu sözleşmeler tarafların iradesiyle feshedildiğini, feshedilen sözleşmeye konu olan senetten dolayı davacının borcu olduğunun kabul edilemez olduğunu, ayrıca teminat senedinin sözleşme dışı ciro edilemeyeceğini ve icra takibine de geçilemeyeceğini, bu durumun davacının ticari itibarını zedelediğini, davacının böyle bir borcu bulunmadığını, davalı … ın iflasının istenildiğini, öncelikle iflasta olan şirketin bu senedi ciro etmek hakkı olmadığını, ayrıca senedin gerçek olup olmadığı yönünde de davacının ciddi endişeleri olduğunu, keza ortada iki senet mevcut olup davacının imzaladığı senet ile bankada mevcut senet arasında ciddi farklılıklar olduğunu öncelikle teminatsız olarak, mahkemece aksi kanaat oluşacaksa teminat karşılığında Kayseri 7. İcra Müdürlüğü’nün ..esas sayılı dosyasındaki takibin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davaya konu bononun, bedelsiz kaldığının tespiti ve iptaline iş bu dosyanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, ödeme yapılması durumunda davanın istirdat davasına dönüşmesine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketteki hisse devrinin iptali için Kayseri 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/64 esas sayılı dosyası ile iptal davası açıldığını haricen öğrendiklerini, açılan davanı şirkete kayyım atanmasının istenildiğini, şirkete kayyım tayinine kadar geçecek sürede vekaletten çekilme hususlarını değerlendireceklerini, adı geçen dosyanın sonuçlanmasının beklenmesini, açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; “……Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, dava ve takip konusu edilen senet üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen adli tıp kurumu raporu içeriği dikkate alındığında, öncelikle inceleme konusu senette borçlu kısmında “…” isim yazısı ve “… Ltd. Şti.”ne atfen atılı borçlu imzaları ile … ‘nün mukayese yazı ve imzaları arasında uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu isim yazısı ve imzaların … ‘nün eli ürünü olduğu, davacı şirket temsilcisinin ileri sürdüğü senedin teminat senedi olduğu yönünde herhangi bir bir sözleşme ve yazılı belge olmadığı, davacının senedin teminat senedi olduğunu HMK 200. maddesi gereğince miktar itibariyle yazılı olarak ispat edemediği, senet metninden de senedin teminat senedi olduğunun anlaşılmadığı böyle bir kaydın olmadığı, ayrıca davalı şirketin dava konusu senedi ciro yolu ile edindiği, senedin kambiyo senedi vasfında olduğu bu nedenle davacının ileri sürdüğü iddiaları iyi niyetli hamil olan davalıya karşı ileri süremeyeceği, imzanın da davacı şirket temsilcisine ait olduğu anlaşılmakla” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince sadece takip dayanağı senet metninden inceleme yapılarak, senedin altındaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğundan, kayıtsız şartsız borç ikrarı içerdiği gerekçesiyle hüküm kurulduğunu, iş bu hükmün hukuka ve Yüksek Mahkemenin içtihatlarına aykırı olduğunu, davacı şirket ile hakkında iflas kararı verilen davalı şirket ile arasında akdedilmiş bayilik sözleşmesi bulunduğunu, takibe konu senetin ise iş bayilik sözleşmesine istinaden davalı şirkete verildiğini, davacı şirket yetkilisi tarafından da yargılamanın başından beri anlatılmak istenilen olayın bu olup, ilk derece mahkemesinin yanlış hukuki değerlendirmesi ile olay farklı yorumlanılarak, davacı şirket aleyhine hüküm kurulduğunu, İlk derece mahkemesince davacı şirketin bayilik sözleşmesi gereğince davalı şirkete borcunun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, iş bu hususun değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, İlk derece mahkemesince iş bu husus değerlendirse idi, ilk derece mahkeme dosyasına sunulan davalı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanan 05/04/2012 tarihli belgeye istinaden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, iş bu belgede davacı şirketin davalı şirkete 05/04/2012 tarihi itibariyle davalı şirket herhangi bir borcu olmadığı ikrar edildiğini, (Ek-2). davalı şirket tarafından iş bu belgenin altındaki imzaya itiraz edilmediğinden iş bu belgenin ilk derece mahkemesince yok sayılmasının kabul edilemeyeceğini, kaldı ki, ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle alacaklı olup olmadığının ve cezai şartın talep edilebilir olup olmadığı incelenmediğini, ilk derece mahkemesince, ticari defterleri incelenildiği takdirde, davalı şirkete takip dayanağı senede istinaden davacı şirketin borcu olmadığı tespit edilecek olup, ilk derece mahkemesince ticari defterlerde ve sözleşme konusu cezai şartta dair inceleme dahi yapılmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/20160 Esas 2018/6337 Karar sayılı ilamı, davacı tarafından davalı şirket ile olan bayilik sözleşmesi 06/09/2012 tarihinde fesih edildiğini, (Ek-4) davalı şirketin sadece davacıdan iş bu bayilik sözleşmesi gereğince alacağı var ise talep etme hakkı var iken, kötü niyetli olarak takibe konu bonoyu şirketi devir ettiği … şirketine ciro ettiğini, akabinde iş bu şirket tarafından da davacı şirket aleyhine Kayseri 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davacı şirketin davalı şirkete ve muvazaalı şekilde davalı şirketi devir alan … şirketine borcu olmamasına rağmen, ilk derece mahkemesinin hatalı kararı ile borcu olmadığı parayı ödeme baskısı ile karşı karşıya kaldığını, zira davacı şirketin hem davalı şirkete karşı hemde birleşen dosyanın davalısı … şirketi aleyhine menfi tespit davası açıldığını, İlk derece mahkemesince davalı şirket lehine 16.000,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, İlk derece mahkemesinin iş bu kararı da hatalı olup, davalı şirketin iflasına karar verilmiş olup, davalı şirket vekili tarafından da vekillikten çekilme dilekçesi verildiğini, davalı şirketin artık iflas idaresi tarafından temsili gerektiğinden, dosyada davalı şirketin taraf sıfatı da kalmadığından, dava dosyasından vekillikten çekilmiş olan vekil lehine davalı adına vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıolduğunu belirterek; usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesinin 2022/828 sayılı kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, İİK.72 mad gereği açılan menfi tespit davasıdır.Davacı, bononun teminat olarak verildiğinden bahisle işbu davayı açmış, davalı nakden kaydı içeren bonoda talil edici bir beyanda bulunmamış, davalının teminat iddiasını kabul etmediği görülmüştür. Takibe konu bononun davacı tarafından davalı lehine tanzim edildiği görülmüştür.Kural olarak kambiyo senetleri, kayıtsız şartsız soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Bu itibarla, dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir.Somut olayda imzası inkar edilen bonoda imza incelemesi yapılmış, imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu belirlenmiş olup, davacı taraf söz konusu senedin teminat olmak üzere verildiğini, senedin iade edilmediğini, teminat senedine dayalı olarak takip yapılamayacağını ileri sürmüştür. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresi dahi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. “teminat senedidir,” “devredilemez”, “ciro edilemez”, ibareleri de tek başına geçersiz olup, hiç yazılmamış kabul edilir. Aynı yönde (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 2014/11410 E. 2014/13843 K. sayılı ilamı), bir senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda takip konusu bononun teminat senedi olduğu yönündeki iddialar yönünden davacı tarafça dosyaya herhangi bir yazılı belge sunulamadığı, teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığı, davacının sunduğu bayilik sözleşmesinde de bonoya açık bir atıf bulunmadığı, bu hususun tanıkla ispatının mümkün olmadığı, kesin delille ispatı gerekirken davacının bunu ispat edemediği, HMK’nın 200. Maddesine göre senede karşı senetle ispat yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafça senedin teminat amacıyla verildiği hususunun kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde, davalı müflis şirketi temsil eden iflas idare memurları tarafından vekil tayin edildiği, dosyaya vekaletname sunulduğu görülmekle vekalet ücreti takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı görülmekle davacının istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda davacı tarafın söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/10/2022 tarih ve 2014/470 E. – 2022/828 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022