Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2022/2777 E. 2022/2782 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2777
KARAR NO: 2022/2782
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2022
ESAS NO: 2022/13
KARAR NO : 2022/824
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 22/12/2022
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/10/2022 tarih ve 2022/13 E – 2022/824 K kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın eşi… T.C. kimlik numaralı …’ın müvekkil kooperatifin üyesiyken 31/08/2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile üyeliğini davalı …’a devrettiğini, müvekkili kooperatifin, davalının üyeliğinden dolayı hakkı olan daireyi 01/10/2012 tarihli tescil işlemi ile davalı …’a ferdileşme işlemi kapsamında devrettiğini, yönetim kurulunun devir kararından itibaren kooperatif genel kurullarına davalı …’ın üye olarak çağrıldığını, kooperatifin 05.05.2019 tarihinde yaptığı olağan genel kurul toplantısının 8. maddesinde ortaklar arasında eşitlik ilkesini sağlamak amacıyla ortakların ödemelerinin 125.000,00-TL’ye eşitlenmesi hususunun kabul edildiğini, aynı karara göre ortakların borçları 31.05.2019 tarihinde muaccel hale geleceğini ve yıllık yüzde 18 faiz uygulanacağını, davalının söz konusu genel kurul toplantı tutanağının kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen kooperatife olan borcunu genel kurulun 8. maddesinde belirtildiği üzere yapılandırmadığını ve borcun muaccel hale geldiğini, davalının kooperatif üyesi olduğunu, kooperatifin sabit fiyat peşin ödeme sistemi olmadığını, kooperatif hesaplarına bakıldığında davalının yapmış olduğu ödemeler düşüldükten sonra kooperatife olan toplam ana para borcunun 42.750,00-TL olduğunu, söz konusu alacağın davalı tarafça ödenmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin 2020/147070 esas numaralı icra dosyası kapsamında icra takibi başlattıklarını, dosyada 8.095,56-TL işlemiş faiz tutarı hesaplandığını ve davalıdan toplam 50.845,56-TL talep edildiğini, davalı tarafın icra dosyasına itiraz dilekçesi sunduğunu ve takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alamadıklarından bahisle davanın kabulü ile davalının Kayseri Genel İcra Dairesinin 2020/147070 esas numaralı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın somut gerçeklikten uzak, mesnetsiz, hukuki dayanağı olmayan bir dava olduğunu, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeni ile davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin davacı kooperatife üyeliği veyahut ortaklığının söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacı kooperatifin yapmış olduğu bir daireni devrini aldığını ancak daha sonra ise bağımsız bölümü bir başkasına satış yolu ile devrettiğini, müvekkilinin davacı kooperatiften bir bağımsız bölümün devrini almasının kooperatife üye olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacının iddialarının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin üyeliği olmadığından üyelik dosyasının da bulunmadığını ve davacı kooperatif tarafından dosyaya sunulamadığını, izah edilen nedenlerle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından öncelikle usulden reddine esasa girilmesi durumunda ise somut gerçeklikten uzak, mesnetsiz, kötü niyetli davanın esastan reddine, dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olamamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.6545 sayılı yasanın 45/3.maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır. Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500 Bin TL’nin altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır. Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar görüşmüş ancak anlaşmaya varamamışlardır. Dava, kooperatif aidat borcu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. Bu kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü yer almaktadır. Davacı tarafça davalı aleyhine 02/07/2020 tarihinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin 2020/147070 esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının 28/07/2020 tarihinde itiraz edildiği ve takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafça, dava şartı olan arabuluculuk yoluna 24/08/2020 tarihinde müracaat edilmiş, arabuluculuk sürecinin 21/09/2020 tarihinde sonlanmasından sonra 05/01/2022 tarihinde eldeki dava ikame edilmiştir. İİK’nun 67. maddesi nazara alınarak, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından, davanın usulden reddi gerekmiştir. İtirazın iptali davasında borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için takibin haksız olması, davacı alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olması gerektiği, alacaklının kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükünün davalıda olduğu, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığından, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.-Hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle açılan davanın usulden reddine,-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmaması nedeniyle reddine, *** …” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu davalı borçlunun Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … E. Sayılı Dosyasında 28/07/2020 tarihinde yapmış olduğu borca itiraz, 7201 sayılı tebligat kanununa uygun olarak müvekkilin kendisine ya da taraflarına hiçbir zaman tebliğ edilmediğini ayrıca aynı kanuna uygun şekilde, başkaca yol ve yöntemlerle tebligat gerçekleştirilmediğini hak düşürücü sürenin dolmadığını davanın red kararı usul ekonomisine aykırı olduğunu kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, tebligat kanunu’na uygun bir şekilde yapılmış ve dava hak düşürücü süreye uğramış sayılsa bile, 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanununun 33. maddesi gereğince Türk Kanunlarını re’sen uygulamakla yükümlü olan hakimin, tarafların hukukî nitelendirmesi ile bağlı olmaması gerektiğinden ve HMK’nun 30. maddesi olan usul ekonomisi ilkesi gereğinde davanın alacak davası olarak sonuçlandırılması gerektiğini, Yargıtayın bir çok emsal kararının bulunduğunu, ayrıntılı şekilde izah edilen sebeplerle, işbu davaya konu itirazın alacaklı müvekkile kanuna uygun bir şekilde tebliğ edilmediğinden İİK 67/1. maddesindeki hak düşürücü sürenin işlemeye başlamayacağı, ilgili kanun maddeleri ve içtihatlar ışığında taraflarınca yapılan arabuluculuk başvurusunun, davayı hak düşürücü süreye uğratacak bir sebep olmadığından, istinaf başvurularını kabulü gerektiğini , izah ettikleri ve re’sen nazara alınacak diğer sebeplerden ötürü, istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı yanın itirazın tebliğ işlemi olmadığından hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğine yönelik istinaf talebi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, hukuk düzeni tarafından korunmayacağından ve ıslah işlemi tarafların tasarrufunda olduğundan ve hakimin talep olmaksızın süre vermesi yönünde bir hukuki düzenleme bulunmadığından, Yerel Mahkeme tarafından taraflarca getirilme ve taleple bağlılık ilkesine riayet edilerek hüküm kurulduğundan, ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını arz ve izah olunan nedenlerle ve Başkanlığınızın re’sen göz önünde bulunduracağı nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun istinaf isteminin reddine , yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, aidat borcu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Dosya kapsamında toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının işbu itirazın iptali davasını bir yıllık hak düşürücü sürede açmaması nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 26/10/2022 tarih ve 2022/13 E – 2022/824 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 22/12/2022